bugün

the manchurian candidate

gerçekten zamanının çok ötesinde bir film. zihin kontrolünü konu alsa da arka planında siyasal hoşgörüsüzlük, dışlama, soğuk savaş dönemi paranoyası, muhalif olana karşı duyulan ön yargı gibi meselelerin altını kalın hatlarla çiziyor. hipnotize edilmiş amerikan askerlerinin kendilerini ihtiyar kadınlardan oluşan bir çiçek bakım toplantısında sanmaları, sonra olayın bir biizm gözümüzden, bir onların gözünden verilmesi, zenci askerin aynı toplantıdaki tipleri zenci kadınlar olarak hatırlıyor olması ve bunların üstüste tek sahnede yedirilmesi muhteşemdi. dikkatimi çeken bir diğer husus, mccarthy'e açıkça gönderme yapılan senatörün bir sahnede pencerede silüeti görülüyor ve arkada abraham lincoln'ün portresi var. kölelere özgürlüklerini veren hürriyetçi bir başkanla, tutucu ve yalancı bir sadistin aynı anda görülmesi beni düşündürdü. bu arada frank sinatra'nın, kadınla ilk tanıştığı trende birbirlerine söyledikleri o lafların anlamı neydi ? arap mısın ? hayır, sen arap mısın ?