bugün

sultan abdülhamid zamanında kaybedilen topraklar

birilerinin "sultan abdülhamid döneminde toprak kaybedilmedi" yalanına karşılık, kaybedildiğini hatırlatma gereği duyduğumuz topraklardır.

böyle boktan yalanlar yerine "abdülhamid toprak kaybetmemek için elinden geleni yaptı" deseler, itiraz edecek bir nokta kalmaz.

milliyetçiliğin tavan yaptığı bir çağda ne abdülhamid, ne de başkası o toprakları elinde tutabilirdi. gün geldi koca britanya imparatorluğu bile topraklarını birer birer elinden çıkardı.

abdülhamid iddia edildiği gibi bir dahi değildi. zeki bir adamdı ancak eyyamcıydı. gerçekleri göremedi. gördüyse bile gereğini yapmaya cesareti yoktu. gerçek neydi? gerçek imparatorluğun elde tutulmasının imkansız olduğuydu. yapılması gereken, aynen ingiltere'nin daha sonra yaptığı gibi, imparatorluğun bize en yüksek çıkarı sağlayacak şekilde ve bizzat devlet tarafından tasfiye edilmesiydi. tabi böyle bir zorunluluğu gören kişi, padişah bile olsa başarabilir miydi, tahtında kalabilir miydi ayrı bir sorundur. zaten siyaset alanında deha, cesaret, basiret kendisini ancak böylesine zor ve riskli işlerde ortaya koyar.