bugün

cogito ergo sum

Descartes'ın ünlü deneyi.

Neden?
Amacı gerçeği bulmaktı, kesin bilgiler üzerine kurulu ve gerçekler ile bağdaşan bir dünya prezantasyonu kurmaktı.
Ve Bunu yapmak için önce kaçınılmaz, karşı koyulamaz, şüphe duyulamaz bir gerçek bulmak zorundaydı.

Nasıl yaptı?
Kesin olmayan her şeyden şüphe duydu.
Ama septik bir şüphe değil, sadece kesin olmayandan, gerçekliği kanıtlanmamış olandan şüphe duydu.
Metodik ve rasyonel bir şüphe.
Buradaki şüphe bilinçli bir şüphe idi.

- Önce duyuları sorguladı. Çünkü duyular onu bir defa yanıltmıştı. (optik illüzyon; balmumu örneği) onlara güvenemezdi.
- Sonra matematiği sorguladı. Doğru bir düşünceden yola çıkarak yanlış bir sonuç bulmak mümkündü.
Buna da tam olarak güvenemezdi.
- Sonunda, gerçeğin varoluşundan şüphe duydu. Bazı Rüyaları görürken de gerçeği yaşadıgımızdan tam olarak emindik.
Bize gerçek olduğumuzu ve hayali birer karakter olmadığımızı ne kanıtlıyordu? Bize bilincimizin dışında bir dünyanın varoluşun ne kanıtlıyordu?
Descartes bilinci dışında bir gerçeğin (dünyanın) varolduğuna olan inancını o an durdurdu.

Sonuç?

Şüpheye karşı koyabilen, dayanabilen tek şeyin şüphe etmek olduğu kanısına vardı.

Şüphe etmek düşünmekti, sevgiydi emekt... Pardon şüphe etmek düşünmenin, düşüncesinin bir parçasıydı.

Böylece descartes birinci gerçeği bulmuştu. Düşünce varsa, o da olmak zorundaydı.

"düşünüyorsa vardı"