bugün

en yakın arkadaşın ölmesi

henüz 9 yaşındaydım. arkadaşlık bağlarının inanılmaz kuvvetli olduğu bir dönemdik biz, şimdiki gibi değildi; elimizde telefon yoktu ve 3 ay yaz tatilinden sonra okulun ilk günü sanki bir gün önce berabermişiz gibi kaldığımız yerden devam edebiliyorduk, kola kutusundan top yapıp 10 dakikalık tenefüs arasında hat trick yapabilen bir nesildik biz. kadir vardı, arkadaşım; okuldaki ilk ve en yakın arkadaşım. okulun ilk günü ilk onunla tanışmıştım ve yanyana oturmuştuk. o günden sonra hemen her dakikamız birlikteydi okulda. 2. sınıfın ortalarında kadir okula gelmedi bir gün, ikinci gün oldu gelmedi... günler geçiyordu ama kadir gelmiyordu. telefonla aramak şimdiki gibi değildi ama kaçınılmaz son aramıştım annemle birlikte kadir'lerin evini. annesi bana kadir'in iyi olduğunu ama bir süre gelemeyeceğini söylemişti ve sonra telefona annemi istemişti. annem telefonda konuşurken ben de annemi izliyordum, izlerken annemin kalbine bir şey saplandığını gördüm resmen gözlerinde ve rengi bembeyaz olmuştu annemin. annemi bu hale getiren şeyin ne olduğunu düşünüyordum ben, söylemedi annem.

sonra okulda herkes kadir'in hasta olduğunu öğrendi, hastalığı lösemi idi. ama biz löseminin ne olduğunu dahi bilmiyorduk o zamanlar. sonra yaz tatili geldi, günler geçti su gibi, 2-3 kere aradım kadir'lerin evini ve hep kadir'in hastanede olduğu yanıtını alıyordum evde ulaşabildiğim birileri olduğu zamanlarda. sonra yaz bitti sonbahar geldi. okulun ilk günü kadir'i aradı gözler, en çok da benim gözlerim. annem de ısrarla benimle beraber gelmek istediğini söyledi o gün, ben istemedim. o da peki dedi, ama gelmiş; benden habersiz. sonra kadir'i sorduk sınıf öğretmenizimize ve bize kadir'in hayatını kaybettiğini söyledi. 1 hafta kadar önce kaybetmişiz kadir'i. annem de öğrenmiş ve yaşayacağım hayal kırıklığını tahmin edip yanımda olmak istemiş. ben en yakın arkadaşımı, bir anne canını, bir baba evladını kaybetti. gencecik bir devi kaybetmiştik.

hala çok özlüyorum seni kadir, keşke hala en yanımda olsaydın.