bugün
- insana kendini kötü hissettiren şeyler17
- sözlüğün en götü güzel kızı8
- anın görüntüsü8
- mustafa sandal'ın 1 mayıs paylaşımı8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler12
- uludağ sözlüğün bitmiş olması18
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız11
- japonyada düşen insana yardım edenler12
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge42
- kocamsunun hazırladığı sürpriz13
- güne bir şarkı bırak12
- tilki ailesi10
- bik bik'in balona binmesi23
- hamas bir terör örgütüdür24
- oksijensizsu13
- suriyeliler suriye'ye dönsün8
- sel felaketinin nedeni cehapedir10
- cumaya gidenlerin çok azalması15
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim24
- düşün ki o bunu okuyor14
- sözlük erkeğinden damat olmaz30
- temizlik hastası eşle sevişme öncesi diyaloglar14
- 30 nisan 2024 bayern münih real madrid maçı26
- çabuk vazgeçen insan10
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız8
- fatih terim'in yuhalanması16
- ayça tilki10
- icardi190521
- memesi küçük olmak14
- adolf hitler9
- ben bu davanın savcısıyım8
- ideal duş alma sıklığı8
- sözlük kızından gelin olmaz23
- sürekli milletin entrylerini eleştiren tip11
- crop giyen erkek11
- vatandaşlık farkı alan otel15
- nazar değdi sözlük12
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız23
- icardi1905 silik olsun kampanyası8
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim14
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- bir kadının yemek ısmarlaması14
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız11
- aleyna tilki10
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
--Alıntı--
Tobleronecu Bakanı açıklıyorum
HER şey, kadın bakan alışveriş merkezinde yürürken karşısına çıkan şekerci
dükkânında başladı.
Bakanın canı çikolata istedi.
Dükkâna girip, çok sevdiği Toblerone çikolatalardan bir büyük paket aldı.
Fiyatı 60 TLydi.
Parayı, kredi kartıyla ödedi.
Ne olduysa işte bu bir paket çikolatadan sonra başladı.
Çünkü parayı öderken, bir siyasetçi için affedilemeyecek bir yanlış yapmıştı.
*
Olayı vergi dairesi ortaya çıkardı.
Yani kadın bakanın üyesi olduğu hükümete bağlı bakanlık.
Bakanın yaptığı yanlışlık şuydu:
Aldığı bir paket çikolatayı, özel kredi kartıyla değil, bakanlığın verdiği kartla yapmıştı.
Vergi dairesi bunu ortaya çıkarınca, medya da öğrendi ve olayın üzerine gitti.
Bakanın adı Tobleronecu bakana çıktı.
Sonunda bir sabah istifa ettiğini açıkladı.
Şimdi gelelim asıl soruya...
Kimdi bu bakan...
Türkiyede hiçbir siyasetçi bir paket çikolata için istifa etmeyeceğine göre, herhalde bir
Türk siyasetçi değildi.
Doğru tahmin ettiniz.
istifa eden kadın, isveç Sosyal Demokrat Partisinde genel başkanlık da yapmış olan
Mona Sahlindi...
*
Ben bu olaydan üç sonuç çıkardım.
-BiR: isveçte maliye bakanlığı, iktidardaki partinin misyon muhafızlığı ve cellatlığını
yapmıyor.
Yanlış bir şey yakaladığı zaman, bağlı olduğu hükümetin bir üyesinin de üzerine
rahatça gidebiliyor.
Yani, o bakanlığın önüne Türkiyedeki Deniz Feneri gibi bir olay gelse, sadece bakan
değil, hükümet de giderdi.
-iKi: isveçte iktidardaki partinin yolsuzluklarını, yanlışlarını rahatça yazabilen özgür
bir medya var.
-ÜÇ: O medya bunları yazdı diye maliye müfettişleri kapısına dayanıp 3 milyar dolar
vergi cezası yazmıyor, yazamıyor.
*
BiR SORU: Sizce bir ayakkabı kutusuna kaç Toblerone çikolata sığabilir...
Veya ayakkabı kutusunda bulunan 4.5 milyon dolarla kaç kutu Toblerone çikolatası
alınabilir?
Yılın siyasi etik sorusu bu...
ÇETELE
Bakanların işlediği şu affedilmez suçlara bakın
CUMHURiYET gazetesi Malmö muhabiri Ali Haydar Nergise teşekkür ederim.
Pazar günkü Cumhuriyette isveçte bakanları istifaya götüren yanlışlıkları ve
yolsuzlukları anlatan çok güzel bir yazı yazmış. Şimdi o yazıdan size isveçte bakanları
istifaya götüren bu ibret dolu olayları aktarıyorum:
-TiCARET BAKANI Maria Borelius bir sohbette, 15 yıl önce evimde bir kadını kaçak
çalıştırdım, vergisini ödemedim deyince ihbar kabul edilmiş. Vergi dairesi hemen
harekete geçmiş. Başbakan, bakanın istifasını istemiş.
-KÜLTÜR BAKANI Cecilia Stegö Chilo evinde kullandığı televizyonun 300 TL
değerindeki bandrolünü ödememiş.
Olay medyaya yansıyınca istifa etmiş.
-SOSYAL DEMOKRAT PARTi Başkanı Hakan Juholt gençliğinde birlikte oturduğu kız
arkadaşının evini kendine aitmiş gibi gösterip sevgilisine devletten 40 bin TL
değerinde kira yardımı almış.
Bir gazete bunu ortaya çıkarınca istifa etmiş.
Bakanları istifaya götüren yolsuzlukların ve yanlışlıkların parasal değerlerini alt alta
koyarsak ne ediyor?
Artık elimizde bir ölçü birimi, bir terazi var.
Ayakkabı kutusu...
isveçli 4 bakanın istifasına neden olan paraları kutuya koyalım.
Yani bir kutu Toblerone
60 TL artı bir televizyon bandrolü 300 TL artı kira yardımı 40 bin TL...
Kaçak çalıştırılan kadının vergisini tespit edemedim.
Hadi de ki 50 bin TL.
Toplam 90.330 (doksan bin üç yüz otuz) TL.
45 bin dolar...
Peki, Halk Bankası Genel Müdürünün evinde bulunan para neydi?
4.5 milyon dolar. Yani kaç katı...
100 katı...
Bir yanda 4 isveçli bakanı istifaya götüren 45 bin dolar...
Öteki tarafta bir genel müdürün ayakkabı kutuları...
Sizce hangi kutudan gelen koku daha ağırdır...
Ha ikinci fezlekedeki, bir gazetenin satın alınmasına yönelik toplanan parayı buraya
eklemedim.
Yani 700 milyon dolar...
O para gerçekten toplandı mı, bir yere götürülüp teslim edildi mi, satış işi gerçekleşti
mi bilmiyoruz. Kesinleşirse ayakkabı kutusuna onları da sığdırmaya çalışırız...
Sığmayacağını şimdiden söyleyebilirim.
ÖTEKi KUTU
Bir Dubai tatili ile kaç Toblerone alınır
MADEM başladık, Toblerone hesabına devam edelim.
-Cumhuriyetin savcısı Dubai tatiline gitmiş.
işadamı diyor ki: Hesabı ben ödedim...
Neden ödedin kardeşim?
Cevabı yok.
-Cumhuriyet savcısına soruyoruz:
Sen ödediysen faturası nerede kardeşim?
Aradan geçmiş 10 gün...
Fatura yok.
-O zaman adama sorarlar, ödediğin parayı sen de mi ayakkabı kutusuyla götürdün?
-Bir de şunu sorarlar...
Bir Dubai tatili ile kaç Toblerone alınır...
Bir Toblerone, bir bakan götürüyorsa, bir Dubai tatili yargı sistemini kökten götürür...
Evet ne hükümetin hesabı, ne savcının hesabı ayakkabı kutusuna sığıyor...
NEREDEYiM
Googleda Ergenekon şehidi yazın bakın neler göreceksiniz
GOOGLEa girin.
Ergenekon şehidi yazın.
2 milyon 400 bin sayfa açılıyor.
Büyük bir bölümü, Ergenekon davalarında çeşitli iftiralara uğrayıp içeri alınan ve
hayatını kaybeden insanlarla ilgili haberler.
Kimlerin adı var bir bakın:
-Ergenekon örgütünün kasası dediler...
Cenaze parasını bile çıkaramayan bir insanı kanserli haliyle cezaevinde ölüme terk
ettiler.
-Islak imza dediler, Uyuşturucu kaçakçısı dediler, Türk ordusunun şerefli bir
subayına atmadık iftira bırakmadılar.
Yediremedi şerefine, rütbesine, ocağın şerefine...
Alıp götürmeye geldiler, vurdu kendini...
izmir Karşıyakada mütevazı bir mezarda yatıyor.
Artık kimse, aldıkları hayatlarını iade edemez.
Ama yakınları hiç olmazsa, alınan şereflerinin iade edilmesini bekliyor.
Şimdi bütün millet önümüzdeki büyük kavgayı seyrediyor.
Ben, bu savaşta iftiraya uğrayan, yıllardır uydurma belgelerle, ancak ara rejimlerde
görülebilecek suçlamalar ve berbat iddianamelerle hapislerde çürütülen, hayatlarını
kaybeden, hâlâ ıstırap içinde bekleyen insanların yanındayım.
Şimdi bir taraf nedamet getirmiş ve bizlerin darbeci diye suçlanma risklerini göze
alarak yazdığımız yanlışlıkları, atılan iftiraları, onlar da kumpas olarak
değerlendiriyor.
Evet bir kumpas olduğu kesin...
Ve pusuda kim bilir daha ne kumpaslar var...
Kim ki bu kumpasların, bu iftiraların peşine düşer...
Kim ki bu insanlara yapılan haksızlıkların hesabını samimi olarak sormaya niyet eder...
Kim ki bu sahte belge fabrikatörlerini, gizli tanık pespayeliklerini ortaya çıkarmaya
karar verir, imzasız iftira mektuplarının sırrını çözmeye çalışır...
Amasız mamasız onun, onların yanındayım.
Çetesiz bir yargı, paraleli, barfiksi olmayan bir devlet, kimsenin emrine amade olmayan
tarafsız bir yargı, onun bunun değil, halkın ve devletin polisi olan bir polis.
Sayın Başbakan, bu yapıyı gerçekten çökertecekseniz...
Amasız, şartsız şurtsuz...
Bunun sonunda, daha otoriter, daha acımasız, daha belagat şehvetine kapılmış biri
olarak çıkacağınız endişesi taşısam bile, yanınızdayım...
Daha açık ne diyelim...
Nasılsa bir gün herkes,
o kendi kazdığı derin çukurlarda boğulup gidecek...
ertuğrul özkök
--alıntı--
Tobleronecu Bakanı açıklıyorum
HER şey, kadın bakan alışveriş merkezinde yürürken karşısına çıkan şekerci
dükkânında başladı.
Bakanın canı çikolata istedi.
Dükkâna girip, çok sevdiği Toblerone çikolatalardan bir büyük paket aldı.
Fiyatı 60 TLydi.
Parayı, kredi kartıyla ödedi.
Ne olduysa işte bu bir paket çikolatadan sonra başladı.
Çünkü parayı öderken, bir siyasetçi için affedilemeyecek bir yanlış yapmıştı.
*
Olayı vergi dairesi ortaya çıkardı.
Yani kadın bakanın üyesi olduğu hükümete bağlı bakanlık.
Bakanın yaptığı yanlışlık şuydu:
Aldığı bir paket çikolatayı, özel kredi kartıyla değil, bakanlığın verdiği kartla yapmıştı.
Vergi dairesi bunu ortaya çıkarınca, medya da öğrendi ve olayın üzerine gitti.
Bakanın adı Tobleronecu bakana çıktı.
Sonunda bir sabah istifa ettiğini açıkladı.
Şimdi gelelim asıl soruya...
Kimdi bu bakan...
Türkiyede hiçbir siyasetçi bir paket çikolata için istifa etmeyeceğine göre, herhalde bir
Türk siyasetçi değildi.
Doğru tahmin ettiniz.
istifa eden kadın, isveç Sosyal Demokrat Partisinde genel başkanlık da yapmış olan
Mona Sahlindi...
*
Ben bu olaydan üç sonuç çıkardım.
-BiR: isveçte maliye bakanlığı, iktidardaki partinin misyon muhafızlığı ve cellatlığını
yapmıyor.
Yanlış bir şey yakaladığı zaman, bağlı olduğu hükümetin bir üyesinin de üzerine
rahatça gidebiliyor.
Yani, o bakanlığın önüne Türkiyedeki Deniz Feneri gibi bir olay gelse, sadece bakan
değil, hükümet de giderdi.
-iKi: isveçte iktidardaki partinin yolsuzluklarını, yanlışlarını rahatça yazabilen özgür
bir medya var.
-ÜÇ: O medya bunları yazdı diye maliye müfettişleri kapısına dayanıp 3 milyar dolar
vergi cezası yazmıyor, yazamıyor.
*
BiR SORU: Sizce bir ayakkabı kutusuna kaç Toblerone çikolata sığabilir...
Veya ayakkabı kutusunda bulunan 4.5 milyon dolarla kaç kutu Toblerone çikolatası
alınabilir?
Yılın siyasi etik sorusu bu...
ÇETELE
Bakanların işlediği şu affedilmez suçlara bakın
CUMHURiYET gazetesi Malmö muhabiri Ali Haydar Nergise teşekkür ederim.
Pazar günkü Cumhuriyette isveçte bakanları istifaya götüren yanlışlıkları ve
yolsuzlukları anlatan çok güzel bir yazı yazmış. Şimdi o yazıdan size isveçte bakanları
istifaya götüren bu ibret dolu olayları aktarıyorum:
-TiCARET BAKANI Maria Borelius bir sohbette, 15 yıl önce evimde bir kadını kaçak
çalıştırdım, vergisini ödemedim deyince ihbar kabul edilmiş. Vergi dairesi hemen
harekete geçmiş. Başbakan, bakanın istifasını istemiş.
-KÜLTÜR BAKANI Cecilia Stegö Chilo evinde kullandığı televizyonun 300 TL
değerindeki bandrolünü ödememiş.
Olay medyaya yansıyınca istifa etmiş.
-SOSYAL DEMOKRAT PARTi Başkanı Hakan Juholt gençliğinde birlikte oturduğu kız
arkadaşının evini kendine aitmiş gibi gösterip sevgilisine devletten 40 bin TL
değerinde kira yardımı almış.
Bir gazete bunu ortaya çıkarınca istifa etmiş.
Bakanları istifaya götüren yolsuzlukların ve yanlışlıkların parasal değerlerini alt alta
koyarsak ne ediyor?
Artık elimizde bir ölçü birimi, bir terazi var.
Ayakkabı kutusu...
isveçli 4 bakanın istifasına neden olan paraları kutuya koyalım.
Yani bir kutu Toblerone
60 TL artı bir televizyon bandrolü 300 TL artı kira yardımı 40 bin TL...
Kaçak çalıştırılan kadının vergisini tespit edemedim.
Hadi de ki 50 bin TL.
Toplam 90.330 (doksan bin üç yüz otuz) TL.
45 bin dolar...
Peki, Halk Bankası Genel Müdürünün evinde bulunan para neydi?
4.5 milyon dolar. Yani kaç katı...
100 katı...
Bir yanda 4 isveçli bakanı istifaya götüren 45 bin dolar...
Öteki tarafta bir genel müdürün ayakkabı kutuları...
Sizce hangi kutudan gelen koku daha ağırdır...
Ha ikinci fezlekedeki, bir gazetenin satın alınmasına yönelik toplanan parayı buraya
eklemedim.
Yani 700 milyon dolar...
O para gerçekten toplandı mı, bir yere götürülüp teslim edildi mi, satış işi gerçekleşti
mi bilmiyoruz. Kesinleşirse ayakkabı kutusuna onları da sığdırmaya çalışırız...
Sığmayacağını şimdiden söyleyebilirim.
ÖTEKi KUTU
Bir Dubai tatili ile kaç Toblerone alınır
MADEM başladık, Toblerone hesabına devam edelim.
-Cumhuriyetin savcısı Dubai tatiline gitmiş.
işadamı diyor ki: Hesabı ben ödedim...
Neden ödedin kardeşim?
Cevabı yok.
-Cumhuriyet savcısına soruyoruz:
Sen ödediysen faturası nerede kardeşim?
Aradan geçmiş 10 gün...
Fatura yok.
-O zaman adama sorarlar, ödediğin parayı sen de mi ayakkabı kutusuyla götürdün?
-Bir de şunu sorarlar...
Bir Dubai tatili ile kaç Toblerone alınır...
Bir Toblerone, bir bakan götürüyorsa, bir Dubai tatili yargı sistemini kökten götürür...
Evet ne hükümetin hesabı, ne savcının hesabı ayakkabı kutusuna sığıyor...
NEREDEYiM
Googleda Ergenekon şehidi yazın bakın neler göreceksiniz
GOOGLEa girin.
Ergenekon şehidi yazın.
2 milyon 400 bin sayfa açılıyor.
Büyük bir bölümü, Ergenekon davalarında çeşitli iftiralara uğrayıp içeri alınan ve
hayatını kaybeden insanlarla ilgili haberler.
Kimlerin adı var bir bakın:
-Ergenekon örgütünün kasası dediler...
Cenaze parasını bile çıkaramayan bir insanı kanserli haliyle cezaevinde ölüme terk
ettiler.
-Islak imza dediler, Uyuşturucu kaçakçısı dediler, Türk ordusunun şerefli bir
subayına atmadık iftira bırakmadılar.
Yediremedi şerefine, rütbesine, ocağın şerefine...
Alıp götürmeye geldiler, vurdu kendini...
izmir Karşıyakada mütevazı bir mezarda yatıyor.
Artık kimse, aldıkları hayatlarını iade edemez.
Ama yakınları hiç olmazsa, alınan şereflerinin iade edilmesini bekliyor.
Şimdi bütün millet önümüzdeki büyük kavgayı seyrediyor.
Ben, bu savaşta iftiraya uğrayan, yıllardır uydurma belgelerle, ancak ara rejimlerde
görülebilecek suçlamalar ve berbat iddianamelerle hapislerde çürütülen, hayatlarını
kaybeden, hâlâ ıstırap içinde bekleyen insanların yanındayım.
Şimdi bir taraf nedamet getirmiş ve bizlerin darbeci diye suçlanma risklerini göze
alarak yazdığımız yanlışlıkları, atılan iftiraları, onlar da kumpas olarak
değerlendiriyor.
Evet bir kumpas olduğu kesin...
Ve pusuda kim bilir daha ne kumpaslar var...
Kim ki bu kumpasların, bu iftiraların peşine düşer...
Kim ki bu insanlara yapılan haksızlıkların hesabını samimi olarak sormaya niyet eder...
Kim ki bu sahte belge fabrikatörlerini, gizli tanık pespayeliklerini ortaya çıkarmaya
karar verir, imzasız iftira mektuplarının sırrını çözmeye çalışır...
Amasız mamasız onun, onların yanındayım.
Çetesiz bir yargı, paraleli, barfiksi olmayan bir devlet, kimsenin emrine amade olmayan
tarafsız bir yargı, onun bunun değil, halkın ve devletin polisi olan bir polis.
Sayın Başbakan, bu yapıyı gerçekten çökertecekseniz...
Amasız, şartsız şurtsuz...
Bunun sonunda, daha otoriter, daha acımasız, daha belagat şehvetine kapılmış biri
olarak çıkacağınız endişesi taşısam bile, yanınızdayım...
Daha açık ne diyelim...
Nasılsa bir gün herkes,
o kendi kazdığı derin çukurlarda boğulup gidecek...
ertuğrul özkök
--alıntı--
güncel Önemli Başlıklar