bugün

justin bieber

bu çocuğu ukala biri olarak bilirdim. şimarık, kendini beğenmiş, fırlama bi velet olarak tanırdım.

geçenlerde kendisini tanıtan belgesel niteliğinde bir video izlediğimde ne kadar yanıldığımı anladım.

gayet samimi, gayet içten, gayet halktan biri olduğunu gördüm. zira o yaşlarda ( tam ergenlik çağı ) başkaları öyle şöhret olsaydı, inanın her 100 kişiden 98 i üstesinden kalkamazdı.

düşünün şimdi, dünyada milyonlarca kız sizi görünce çığlık atıyor. ağlıyor, isminizi bağırıp saçlarını yoluyor. size dokunmak için resmen izdaham yapıyorlar ve siz ergenlik çağında olmanıza rağmen yine de kendinizi firenliyorsunuz. aşırı şimarmıyor, ortasını buluyorsunuz. ne kadar zor di mi?

çocuk fransa turnesinde sahneye çıktığı zaman stat da tam 80 bin kız vardı ve bieber sahneye çıkar çıkmaz ortalık cehenneme döndü resmen. ağlayan yüzlerce kız ismini haykırdı ve o çocuk '' bu akşam kim benim bebeğim olacak '' dediği an trübünler nasıl yıkılmadı hala şaşarım. yok böyle hoplayıp zıplama...

özetle bieber'in kamera arkası çekimlerindeki tavırı aynı bizim kaportacı nejmi abinin oğlu rıfat gibi. ele ense göte parmak makara yani.. yaşını yaşayan ve çoğu iş adamlarından kat ve kat daha fazla çalışan bir çocuk. günde 16 saate yakın çalışıyor. hem kolay değil zaten milyonlarca sevenini yattığı yerden mutlu kılmak.

gıcık kapanlara sesleniyorum; her konsere çıkmadan önce ekip arkadaşları ile beraber üst üste ellerini koyup '' ördekler, ördekler, ördekler. vak vak vak '' diyen bir çocuktan ne zarar gelir lan?

her defasında bunu söyleyip sahneye çıkıyor ve tanrıya dua ediyor. ne olur yüzümü kara çıkarma diye ve koşuyor. koşuyor koşuyor hep koşuyor. hiç durmuyor.