bugün

nakşibendi

nakşilik tasavvufta gizli zikri esas alan bir koldur. altın silsile denilen ve başında efendimiz hz.muhammed sav sonrasında hz.ebu bekir sıddık ra, selmanı farisi, imam kasım (hz.ebu bekir ra oğlu), hace beyazıdı bestani, hace ebul hasan kharakani, hace ebu yakub yusuf hamedani, hace abdulhalig gucdevani, hace azizan ali ramiteni ve nakşibendiliğin isim babası olan hace muhammed bahauddin nakşibend temelini oluşturur. günümüze kadar şahı nakşibend den çeşitli kollara ayrılarak gelmiştir. ama usul ve üslup aynıdır.

naşibendilik'te en önemli husus edeb (adab)dır. öncelikle tüm sofilerin adabına dikkat etmesi ve yaşayışında haram helal çerçevesine itina ile uyması gerekir. sonrasında tarikata giriş adabı vardır (8 şart) bu şartları yerine getirdikten sonra nakşibendiliğin manevi kapısını aralamış olursunuz.

tüm hak tasavvuf yollarında temel esas (kaide) o manevi kapıyı açıp içeriye girebilmektir. bunun yolu da adabına ve dersine dikkat etmekten geçer, aralarındaki fark sadece metotlarındaki değişikliklerdir. örneğin kadirilikte açık zikir varken nakşilikte gizli zikir esastır. zikirden kasıtta allah c.c.'nun ismini anmak onu sürekli hatırda tutmaktır. nakşibenlikteki zikrin amacı ise dil ile değil kalp ile allah'ı anmaktır. bu nedenle zikir esnasında öncelikle üzerini herhangi bir örtü ile örtülüp dil üst damağa yapıştırılır kafa kalbe gelecek şekilde bükülür ve dersin adedince allah c.c. zikredilir. ve bir müddet sonra kalbin öyle alışır ki yolda yürürken dilin damağına gider ve kalbin zikire başlar. ama esas olan dersini aşmamaktır. sana verilen ders adedince dersini yapmayıp aşırıya kaçarsan eğer rahmet fazla gelir ve insan bünyesini bunu kaldırmaz. zamanla şeyhinin yönlendirmesi ile arttırılır. tabiri caizse kalp kemale erdikçe sofinin bünyesi de gelen rahmeti kaldıracak duruma gelir.

nakşibendiliği anlatan cilt cilt kitaplar vardır. fakat hepsini okusan bile illaki tam manası ile idrak edemezsin. manevi haller, kerametler insan yaşayınca daha güzel anlıyor.