bugün

sözlük yazarlarının itirafları

Üniversite insana cok sey katıyormuş. Bunu hep söylerim ama bugün yine tekrar söylüyorum. En azından kendi adıma konuşayım.

Mesela lisede ben, üniversitede ben.. Fark dag gibi neredeyse.

Lisede sefiller okurdum ya da o tarz kitaplar klasikler falan. Ama üniversiteden sonra, tarihi siyasi politik ve felsefik siyasal kitaplar. Ders kitaplarımı sınav icin degil 'ogretici' olduğu icin okuyorum arada. Mesela anayasa hukuku kitabı benim icin tam bir genel kültür yuvası. Dersi vereli cok oldu ama hala kitabı okurum arada..

Lisede dar bir siyasi görüşüm vardı. Atatürk iyiydi ama onun izinden gidenler yanlış yoldaydi, din düşmanları öldürülmeliydi gerekirse, Türkiye'de herkes gercekten eşitti ve Sivas'tan sonra neredeyse tum coğrafya vatan haini potansiyeli taşıyordu. Bugünkü mantığım ise neredeyse tam tersi.. Atatürk çok iyiydi ama kimse onun izinden gitmedi. Herkes onu kullandı siyasette bir amac uğruna. Özgürlük kelimesine yeni anlamlar buldum mesela, isviçrede cami yapılmaması bizi rahatsız ediyorsa dinsizlerin de burada özgürce yasamayı hak ettigi gercegi vardı. Hiçbir Kürt vatan haini değildir en basta. Sonradan kendilerini savunduklarını düşündüğü o terörist örgüte katılanlar olur o ayrı, ama potansiyel hain değiller asla. Bunu Kürt arkadaşlarım sayesinde öğrendim. Ve Sömestr da arkadaşımla Diyarbakır a gideceğim görmek gezmek icin. Mesela bizim icin gaffar okkan bir şehit ismi, diyarbakırlılar icin yeri ap ayrı. Onu öğrendim, mubariz ibrahimov U öğrendim gizli kahramanların ne kadar önemli olduğunu öğrendim. Sadece 'şehit' demekle geçilmeyecek insanların varlığına şahit oldum.

Para toplamayı öğrendim. Evde harçlık cepteyken tek giderin senin özel işlerindir. Ama evden uzakta isen, bu sefer evde bedava yediğin yemek de paralıdır. Yani attığın adım icin bile para oduyorsun. Geçinme zorluğu ve denklestirme çalısmalarını öğrendim. Cabamla telefon alıp bununla gurur duydum mesela.

En normalinden insanlarla konuşurken artık kendime güveniyorum. Özgüvenim bir de cesaretle pekiştirdi kendini. Artık hemen hemen her konuda bir fikir sahibi olmaya başladım. Oyle ki, hiçbir bilgimin olmadıgı konularda yanımdakileri dinledikten sonra konu hakkında ufak bir notu Telefonuma yazıp daha sonra araştırma yapıyorum. Öğrenmek güzel sey cunku.

Kimseye 'gercekten' guvenilmeyecegini öğrendim. Kanka dediğin adam 'çalışsaydın' der ve notu seninle paylaşmaz sınava tek basına girersin bir kağıdı cok görür o kankan.

Özlemek kavramına da yeni boyutlar kattım. Misal eskiden, uzaktaki sevgilimi ozlerdim. Hep, farklı sehirlerde olmak isterdim sıkıldığım icin Bursa'dan. Simdi annemi özlüyorum, kavga ettigim kardeşlerimi özlüyorum, Bursa'yı özlüyorum. Uzaktaki sevgili icin degil sesini her duyduğunda ici rahatlayan anne icin ağlamak gerektiğini anladım.

Artık çocukca fikirlerim yok. Olaylara tek bir acıdan bakmayı degil geniş acıdan bakmayı öğrendim. 'Gözümde en önemli erdem diyebileceğim' Birşey var mesela. Empati. Empati kurmanın ne kadar önemli ve zor olduğunu anladım. Karşındakinin hakkını, hukukunu cignerken kendini onun yerine koyduğunda yaşadığın o durumun tarifi bir başka oluyor. Buna kanaat getirdim. Belki de sırf empati sayesinde ülkemizdeki eşitsizlikler, türban sorunu, Kürt kardeşlerimizin yaşadığı gercekten üzücü 'gercek' haksızlıklar, Atatürk hakkında doğru ve yanlışlar, din, tarih.. Neredeyse hersey. Empati ile kul hakkının önüne geçebileceğimi düşünüyorum.. Hak yememeye çalışıyorum artık daha dikkatliyim.bunun gibi sayısız ornek verebilirim.

Son olarak özgürlüğün ne olduğunu öğrendim. Imkan dahilinde neler yapıldığını gördüm. Hadi basket maçına, hadi deplasmana, hadi bowling e, hadi sahile, hadi iki tur atalım, hadi sinemaya gidelim, hadi sıkıldım çorbaciya gidelim saat 3 te, hadi tavla oynayalım, hadi para biriktirip kaplıcalara gidelim.. Küçük bir ilçede bile yapacak cok sey buluyorsunuz böylece. Karışan olmadıgı icin istediğini yapıp sonuclarına katlanıyorsun. Deplasmana gidiyorsun kimse karışmıyor hasta oldugunda bir daha o kadar uzağa gitmeme kararı alıyorsun. Annene o zaman 'gercekten' hak veriyorsun hatta.

Bilmiyorum sıradan mi oldu ama ben cidden 3 senede kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum. Oyle ki, lisede 'hocam beyza ya bi dokunsam bana gusül farz olur' dediğim hocamla artık o kadar farklı konuşuyoruz ki, 'sen her gecen gün buyuyorsun çocuk' diyor bana. Artık çocukca degil ciddi bir siyasi tartışma yapıyoruz bile diyebilirim.

Dediğim gibi sadece ben mi boyle hissediyorum yoksa olağan seyler mi bilemem, ama üniversite ortamı olgunlaşma konusunda hayatta eşsiz zaman ve mekan dilimlerinden birisi. Sabah okula kalk diyen bir annen yokken yanında, 'ya ben yatayım ne de olsa o zorla uyandırır' diyemiyorsun zorla kalkıyorsun. Yalnızlığı öğreniyorsun arkadas.. Kesinlikle bazı insanlar üniversitede kendini kişiliğini ailesini gelecegini kaybediyor ama sanırım ben hep kazanan hep gelişen hep öğrenen tarafta olacağım. Okuldan mezun olmama daha var ama tek kazancımın bir diploma olmayacağına eminim.