bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

değerli facebook;

aldığım e-postada uzun zamandır uğramadığımı belirtmiş, "yardımcı olabileceğim bir sorun var mı?" diye sormuşsun.
teşekkür ederim.

sorun şu ki cancazım;
ben kışları yalnızca salonunda sobası yanan,
ve tek televizyonu bulunan bir köy evinde büyüdüm.

15 tatildi, atari almıştı babam karne hediyesi,
mahallede ilkti.

arkadaşlarımın hepsini toplar çılgınlar gibi eğlenirdik.

ve büyüklerim.
büyüktüler...

annem poğca börek bişiler hazırlar, babam bakkaldan kola fanta alır ve kaybolurlardı evden.
dedem ve babannem de kaybolurdu üstelik.
kış ayıydı lan. kıştı üstelik..

kimi komşuya kimi kahveye.
biz rahat rahat eğlenelim diye..

çocuklar dedemi çok severdi bak mesela,
süper hikayeler anlatırdı bize. gitme derlerdi, o da giderdi gülerek.

özenle yetiştirdikleri evlatları rahatla saçmalasınlar diye.

onlar şaraptı biz rakı,
rakı ya,
şarap katmak olmazdı...

geçen ağustos otuzumu devirdim facebook.
yıllar eskitiyo cancazım.

nice kanı kaynayan yiğitler bıraktım sana bak,
arada giriyorum kimseden habersiz de;
rakıyı sek, kadını tek seviyo eşek sıpaları.

vakit onların vakti..

sen de iyi bilirsin ki;
boynuzun kulağı geçmesi, kulağın boynuza el vermesindendir ancak.

onlara iyi bak aslanım.
bırak rahat saçmalasınlar, hepsi birbirinden iyi çocuklar...

geçirdiğimiz onca güzel günlerin hepsi aklımda ve sana minnettarım..

şahane ekmek ayvası aldım bu arada, şarap içmeye beklerim cancazım.
öptüm çok.


sevgilerlerle;

ziinel ağanın böyük torun