bugün

bukalemundan mektuplar

selamlarım beş yıl önce dikili'de minibüste gördüğüm güzel kıza,

seni sadece on dakikalık bir minibüs yolculuğunda görmüştüm
ve bizden iki dakika önce köşeyi dönen yolda minibüsten ayrılışından beri tam beş yıldır görmedim.
muhtemel ki bir daha hiçbir zaman da göremeyeceğim. zaten, görsem de hatırlamam.
sadece çok çok güzel olduğunu hatırlıyorum, yoksa siman buğulu buzdan bir taş parçası.

sen ve senin gibi, hayatımın sadece bir anından hatırladığım ve bir daha görmediğim güzellikler var.
hayat anlardan ve anılardan ibaret. benim hayatımsa, nasıl ki seni ve senin gibi olan diğer güzellikleri bir daha göremeyeceksem,
bir daha asla yaşayamacağım bir andan ve anıdan ibaret:

"öpsene beni..."

ışıklar, ses , motor, perde kapanır, göz kapakları da...

flaş yapar hayat!!!

yıllar sonra bir romanın ilk cümlesinde belirir farkındalığın: "hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum."

ama yaşlanıyorum artık. o an bile, hayatımın en önemli, hayatımın değerli hisedilebilecek tek anı olmasına rağmen, hatta belki de bu hayata
gelmemin tek sebebi olmasına rağmen silikleşmeye başladı anılarımda. eskisi kadar canlı hatırlayamıyorum o anı. bir katarakt etkisi çekilmeye başlandı
anılarıma.

oysa ben anılarımla yaşıyorum, gelecek hayallerimle değil. anılarımı elden alıyor ya tek tek, yaşlanmanın en acı yönü bu benim için.
yakında yaşamak için bir sebebim kalmayacak, çünkü tamamen unutacağım. ve intihar edemeyeceğim için dolaşacağım dünya aleminde ruhumun en salaş halleriyle.

selamlarım lise bire giderken enez'de bir üç saniye de olsa kesiştiğimiz seda'ya. sonra o da hayat gibi yüz çevirmişti bana ve yoluna devam etmişti...