bugün

gümüşlük

tek başına gidildi gümüşlüğe. bir başına. her şeyden ve herkesten kaçarcasına.
şarjı bitmeyen bir mp3 çalar lazımdı, bir de güneş gözlüğü. başka bir ihtiyacım yoktu.

ve öyle de oldu. şarjım hiç bitmedi. çevirip çevirip aynı şarkıyı dinledim. bir de gelip sıkılmadın mı demedi. kendi istediğim saatte uyandım, kendi istediğim saatte uyudum. kendi istediğimi yedim, içtim, çok içtim. midem ağrıyacak kadar çok.

ama dinlendi beyin, beden, kalp, parmaklarım bile.

gümüşlük "kendimi arıyorken olmaktan korktuğum yerdeyim" diyen insanlara açmış koynunu, kendinizi gelin bulun diyor ki ben buldum, bana buldurdu.

belki günbatımında sevgilin yanında olsa insan daha da güzel batardı güneş, ya da ne bileyim sabaha karşı üşüyorum her zamanki gibi. bunu bilir de üstümü örterdiyse çok güzel olurdu.

ama gümüşlük, leman kültür, sessizlik, ruhun ilacı denizdir deniz.