bugün

22 07 2007 seciminin anlami

Bu seçimin anlamı


Yarından sonra seçim var. Demokratikleşme yolunda, ürkek bakışlarla, millî irade bir daha sandığa yansıyacak.
Bir imparatorluğun vârisi olan bu ülkede maalesef siyaset yaklaşık iki asırdır kutuplaşma üzerine yapılıyor. Yönetici elitler, iki asırdır toplum ve siyaset mühendisliği yapıyorlar. Bu mühendislik, milletin değerlerine ve aynı zamanda çağın gittiği yöne ters düştüğünde dayatmaya dönüşüyor.

Demokrasi dışı yollarla, uzantıları devlet içine kadar uzanan çetelerle korunan bir statüko inşa ediliyor. Demokrasinin olmazsa olmazları bağımsız yargı ve siyasî partiler, bir anda tek parti döneminin blokajlarını oluşturuveriyorlar.

Son cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşadıklarımız bunun en bariz örneğini teşkil etti. Avrupa Birliği üyelik süreci şimdi, söz konusu statükonun maruz kaldığı en büyük tehdittir. AB üyesi Türkiye'de statükonun direnci kırılacağı için, 22 Temmuz seçimleri bu çevrelerce yeni bir "balans ayarı" için fırsat kabul ediliyor. Başka bir ifadeyle bu seçim; "demokratikleşme, özgürleşme, hukukun üstünlüğü ve dünyaya açılma mı?" yoksa "statükoya aynen devam mı?" sorusuna cevap arayacağımız bir seçimdir.

22 Temmuz seçimleri işte bu yüzden bir karar anıdır.

Statüko cephesinde kimlerin kimlerle ittifak ettiğini görmek bile bu kararın hayatiyetini anlamaya yeterdir. Rollerin yeniden dağıtıldığı, asla yan yana gelmeyenlerin sarmaş dolaş olduğu yeni bir senaryo bu. Bir de üstelik etnik Kürt milliyetçiliği, "bağımsızlar" harekâtıyla sahnede yer alıyor. Barış için mi, yoksa kavga için mi geliyorlar onu da en kısa zamanda öğreneceğiz.

Bu seçim, öncekilerden hiçbirine benzemiyor. Dikkat ediniz, toplumun ve ülkenin temel problemlerinin nasıl çözüleceğine dair bir tartışma yaşanmıyor. Cumhuriyete yönelik bir tehditten ve ona karşı bir cephe oluşturmaktan bahsediliyor. Statükonun yanında değilseniz, o zaman siz tehditsiniz. Statükoya göre "öteki"siniz. Bu topraklarda söz hakkınız yok sizin... Halk da seçse, bir rektörün ifadesiyle yüzde 99 oy da alsanız, siz iktidar olamazsınız...

22 Temmuz işte bu yüzden bir karar ânıdır. Türkiye'de Baas rejimi isteyenlerle, demokrasi içinde dışa açılmayı savunanların seçimi bu.

"Bürokratik vesayet kaldırılamaz" diyenlerle, "demokrasilerde sivil irade esastır" diyenlerin seçimi bu. Halkına güvenenlerle, "bu halk cahil, kendi kendini idare edemez, demokrasi dedikse fazla da abartmayın, siz oyunuzu verin ama bu ülke bizden sorulur" diyerek halkı cahil görenlerin seçimi bu.

22 Temmuz günü oy atarken hepimiz vicdanlarımızı konuşturmalıyız. Verdiği oydan vicdanı rahatsız olan, yanlış oy veriyor demektir. "Ben aslında oyumu vicdanıma sorarak verecektim ama..." demenin seçimden sonra ne faydası var?

En kötü kararsızlık, en tehlikeli kararsızlık, karar anındaki kararsızlıktır. Bu seçimde kararsızlık olamaz. "Kararsızım" demek; "Statüko devam etsin, demokrasi gelişmesin, toplum korkularla, şantajlarla, tehditlerle idare edilsin. Daha fazla özgürlük bizi bozar" demektir.

Sorun vicdanlarınıza: istikrar, huzur ve iç barış mı? Yoksa kavga, çekişme, kriz ve kutuplaşma mı?

Sorun vicdanınıza: Demokrasi mi? Statüko mu?

Sorun vicdanınıza: Hâlâ "öteki" olup itilip kakılmak mı? Yoksa sivil iradenin geliştireceği demokratikleşme içinde din ve vicdan özgürlüğünün, ifade hürriyetinin teminat altına alınması mı?

Sorun vicdanınıza: Etnik milliyetçilik mi, yoksa sevgi, hoşgörü ve karşılıklı saygıyla beslenip büyüyecek kardeşlik mi?

Geçmişin kavgalarına takılıp kalmak mı? Yoksa yeni bir baharda farklılığın zenginliğinde yeni güzellikler yaşamak mı?

Bu seçim bir karar ânı. Bir kavşaktayız ve doğru yönde adım atıp atmayacağımıza karar vereceğiz. Oy değil, geleceğe doğru bir adım atıyoruz...

Huseyin Gulerce/ Zaman