bugün
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- boşuna yaşıyorum hissi21
- almanya8
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım11
- icardi1905 silik olsun kampanyası38
- anın görüntüsü18
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı36
- kekeme olan biri doktor olurmu8
- türkiyede çok abartılan arabalar16
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler19
- sözlük kızlarının don renkleri20
- kanınıza rengini verir misiniz15
- uzağı göremeyen insan8
- aristoteles'in orta yolu10
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz12
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri15
- patiswiss14
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak16
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı18
- akrep burcu9
- bik bik moderatör olsun15
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- arkadaşlar biri var18
- karınıza range rover alır mısınız25
- kent lokantası niye bedava değil demek22
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır19
- evlilik17
- ali erbaş11
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi17
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu37
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- gina carano9
- icardi19059
- türkiye işçi partisi9
- ellerim bos gonlum hos9
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği10
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
Bu seçimin anlamı
Yarından sonra seçim var. Demokratikleşme yolunda, ürkek bakışlarla, millî irade bir daha sandığa yansıyacak.
Bir imparatorluğun vârisi olan bu ülkede maalesef siyaset yaklaşık iki asırdır kutuplaşma üzerine yapılıyor. Yönetici elitler, iki asırdır toplum ve siyaset mühendisliği yapıyorlar. Bu mühendislik, milletin değerlerine ve aynı zamanda çağın gittiği yöne ters düştüğünde dayatmaya dönüşüyor.
Demokrasi dışı yollarla, uzantıları devlet içine kadar uzanan çetelerle korunan bir statüko inşa ediliyor. Demokrasinin olmazsa olmazları bağımsız yargı ve siyasî partiler, bir anda tek parti döneminin blokajlarını oluşturuveriyorlar.
Son cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşadıklarımız bunun en bariz örneğini teşkil etti. Avrupa Birliği üyelik süreci şimdi, söz konusu statükonun maruz kaldığı en büyük tehdittir. AB üyesi Türkiye'de statükonun direnci kırılacağı için, 22 Temmuz seçimleri bu çevrelerce yeni bir "balans ayarı" için fırsat kabul ediliyor. Başka bir ifadeyle bu seçim; "demokratikleşme, özgürleşme, hukukun üstünlüğü ve dünyaya açılma mı?" yoksa "statükoya aynen devam mı?" sorusuna cevap arayacağımız bir seçimdir.
22 Temmuz seçimleri işte bu yüzden bir karar anıdır.
Statüko cephesinde kimlerin kimlerle ittifak ettiğini görmek bile bu kararın hayatiyetini anlamaya yeterdir. Rollerin yeniden dağıtıldığı, asla yan yana gelmeyenlerin sarmaş dolaş olduğu yeni bir senaryo bu. Bir de üstelik etnik Kürt milliyetçiliği, "bağımsızlar" harekâtıyla sahnede yer alıyor. Barış için mi, yoksa kavga için mi geliyorlar onu da en kısa zamanda öğreneceğiz.
Bu seçim, öncekilerden hiçbirine benzemiyor. Dikkat ediniz, toplumun ve ülkenin temel problemlerinin nasıl çözüleceğine dair bir tartışma yaşanmıyor. Cumhuriyete yönelik bir tehditten ve ona karşı bir cephe oluşturmaktan bahsediliyor. Statükonun yanında değilseniz, o zaman siz tehditsiniz. Statükoya göre "öteki"siniz. Bu topraklarda söz hakkınız yok sizin... Halk da seçse, bir rektörün ifadesiyle yüzde 99 oy da alsanız, siz iktidar olamazsınız...
22 Temmuz işte bu yüzden bir karar ânıdır. Türkiye'de Baas rejimi isteyenlerle, demokrasi içinde dışa açılmayı savunanların seçimi bu.
"Bürokratik vesayet kaldırılamaz" diyenlerle, "demokrasilerde sivil irade esastır" diyenlerin seçimi bu. Halkına güvenenlerle, "bu halk cahil, kendi kendini idare edemez, demokrasi dedikse fazla da abartmayın, siz oyunuzu verin ama bu ülke bizden sorulur" diyerek halkı cahil görenlerin seçimi bu.
22 Temmuz günü oy atarken hepimiz vicdanlarımızı konuşturmalıyız. Verdiği oydan vicdanı rahatsız olan, yanlış oy veriyor demektir. "Ben aslında oyumu vicdanıma sorarak verecektim ama..." demenin seçimden sonra ne faydası var?
En kötü kararsızlık, en tehlikeli kararsızlık, karar anındaki kararsızlıktır. Bu seçimde kararsızlık olamaz. "Kararsızım" demek; "Statüko devam etsin, demokrasi gelişmesin, toplum korkularla, şantajlarla, tehditlerle idare edilsin. Daha fazla özgürlük bizi bozar" demektir.
Sorun vicdanlarınıza: istikrar, huzur ve iç barış mı? Yoksa kavga, çekişme, kriz ve kutuplaşma mı?
Sorun vicdanınıza: Demokrasi mi? Statüko mu?
Sorun vicdanınıza: Hâlâ "öteki" olup itilip kakılmak mı? Yoksa sivil iradenin geliştireceği demokratikleşme içinde din ve vicdan özgürlüğünün, ifade hürriyetinin teminat altına alınması mı?
Sorun vicdanınıza: Etnik milliyetçilik mi, yoksa sevgi, hoşgörü ve karşılıklı saygıyla beslenip büyüyecek kardeşlik mi?
Geçmişin kavgalarına takılıp kalmak mı? Yoksa yeni bir baharda farklılığın zenginliğinde yeni güzellikler yaşamak mı?
Bu seçim bir karar ânı. Bir kavşaktayız ve doğru yönde adım atıp atmayacağımıza karar vereceğiz. Oy değil, geleceğe doğru bir adım atıyoruz...
Huseyin Gulerce/ Zaman
Yarından sonra seçim var. Demokratikleşme yolunda, ürkek bakışlarla, millî irade bir daha sandığa yansıyacak.
Bir imparatorluğun vârisi olan bu ülkede maalesef siyaset yaklaşık iki asırdır kutuplaşma üzerine yapılıyor. Yönetici elitler, iki asırdır toplum ve siyaset mühendisliği yapıyorlar. Bu mühendislik, milletin değerlerine ve aynı zamanda çağın gittiği yöne ters düştüğünde dayatmaya dönüşüyor.
Demokrasi dışı yollarla, uzantıları devlet içine kadar uzanan çetelerle korunan bir statüko inşa ediliyor. Demokrasinin olmazsa olmazları bağımsız yargı ve siyasî partiler, bir anda tek parti döneminin blokajlarını oluşturuveriyorlar.
Son cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşadıklarımız bunun en bariz örneğini teşkil etti. Avrupa Birliği üyelik süreci şimdi, söz konusu statükonun maruz kaldığı en büyük tehdittir. AB üyesi Türkiye'de statükonun direnci kırılacağı için, 22 Temmuz seçimleri bu çevrelerce yeni bir "balans ayarı" için fırsat kabul ediliyor. Başka bir ifadeyle bu seçim; "demokratikleşme, özgürleşme, hukukun üstünlüğü ve dünyaya açılma mı?" yoksa "statükoya aynen devam mı?" sorusuna cevap arayacağımız bir seçimdir.
22 Temmuz seçimleri işte bu yüzden bir karar anıdır.
Statüko cephesinde kimlerin kimlerle ittifak ettiğini görmek bile bu kararın hayatiyetini anlamaya yeterdir. Rollerin yeniden dağıtıldığı, asla yan yana gelmeyenlerin sarmaş dolaş olduğu yeni bir senaryo bu. Bir de üstelik etnik Kürt milliyetçiliği, "bağımsızlar" harekâtıyla sahnede yer alıyor. Barış için mi, yoksa kavga için mi geliyorlar onu da en kısa zamanda öğreneceğiz.
Bu seçim, öncekilerden hiçbirine benzemiyor. Dikkat ediniz, toplumun ve ülkenin temel problemlerinin nasıl çözüleceğine dair bir tartışma yaşanmıyor. Cumhuriyete yönelik bir tehditten ve ona karşı bir cephe oluşturmaktan bahsediliyor. Statükonun yanında değilseniz, o zaman siz tehditsiniz. Statükoya göre "öteki"siniz. Bu topraklarda söz hakkınız yok sizin... Halk da seçse, bir rektörün ifadesiyle yüzde 99 oy da alsanız, siz iktidar olamazsınız...
22 Temmuz işte bu yüzden bir karar ânıdır. Türkiye'de Baas rejimi isteyenlerle, demokrasi içinde dışa açılmayı savunanların seçimi bu.
"Bürokratik vesayet kaldırılamaz" diyenlerle, "demokrasilerde sivil irade esastır" diyenlerin seçimi bu. Halkına güvenenlerle, "bu halk cahil, kendi kendini idare edemez, demokrasi dedikse fazla da abartmayın, siz oyunuzu verin ama bu ülke bizden sorulur" diyerek halkı cahil görenlerin seçimi bu.
22 Temmuz günü oy atarken hepimiz vicdanlarımızı konuşturmalıyız. Verdiği oydan vicdanı rahatsız olan, yanlış oy veriyor demektir. "Ben aslında oyumu vicdanıma sorarak verecektim ama..." demenin seçimden sonra ne faydası var?
En kötü kararsızlık, en tehlikeli kararsızlık, karar anındaki kararsızlıktır. Bu seçimde kararsızlık olamaz. "Kararsızım" demek; "Statüko devam etsin, demokrasi gelişmesin, toplum korkularla, şantajlarla, tehditlerle idare edilsin. Daha fazla özgürlük bizi bozar" demektir.
Sorun vicdanlarınıza: istikrar, huzur ve iç barış mı? Yoksa kavga, çekişme, kriz ve kutuplaşma mı?
Sorun vicdanınıza: Demokrasi mi? Statüko mu?
Sorun vicdanınıza: Hâlâ "öteki" olup itilip kakılmak mı? Yoksa sivil iradenin geliştireceği demokratikleşme içinde din ve vicdan özgürlüğünün, ifade hürriyetinin teminat altına alınması mı?
Sorun vicdanınıza: Etnik milliyetçilik mi, yoksa sevgi, hoşgörü ve karşılıklı saygıyla beslenip büyüyecek kardeşlik mi?
Geçmişin kavgalarına takılıp kalmak mı? Yoksa yeni bir baharda farklılığın zenginliğinde yeni güzellikler yaşamak mı?
Bu seçim bir karar ânı. Bir kavşaktayız ve doğru yönde adım atıp atmayacağımıza karar vereceğiz. Oy değil, geleceğe doğru bir adım atıyoruz...
Huseyin Gulerce/ Zaman
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar