bugün

the impossible

Yorumuma başlamadan önce uyarayım. Aman canım basit bir felaket filmi deyip normal bir film beklemeyin. Kişilerin psikolojilerini etkileyecek ve durduk yere canınızı sıkacak bir film. Ben o kadar korku filmi izlemiş biri olarak bu kadar gerildiğimi hiç hatırlamıyorum. Bunda filmin gerçek bir hikayeden beyazperdeye uyarlanmasında etkisi büyük. Yaşananların gerçek (daha ağır şartlarda) olduğunu bilmek insana yetiyor da artıyor. Filmde gördüğümüz 1-2 ayrıntı dışında herşey tam olarak gerçek. Şunu da bilmenizi isterim ki filmde bir kere bile cgi teknolojisi kullanılmamış. O kadar kısa sürede izlediğimiz dalgaların kıyıya vurma sahnesi tam 1 yılda çekilip, hazırlanmış. Kısacası ortada büyük bir emek var önce bunun farkında olmak gerek..

Filmin biraz psikolojik yönünü ele alalım. Buna da öncelikle sahnelerden başlayalım. Nefesimin kesildiği sahneler oldu. Kusma sahneleri (normal bir kusmadan bahsetmiyorum), vücudun bazı bölgelerinin kesildiği sahneler, hastane ortamı, bağırışlar vs. gerim gerim gerilirsiniz. Bunun yanında bir de ağlarsınız ki sormayın gitsin. Tsunami anını ve sonrasında yaşanan olayları yoğun bir şekilde işlemiş yapım. Sanki biraz konuya erkenden dalış yapmış gibi gözükse de filmin tadını daha fazla alıyorsunuz. Su altı çekimleri de çok güzeldi ayrıyetten..

Oyunculuklardan bahsedecek olursak Naomi Watts her rolünde olduğu gibi mükemmel iş çıkarmış. Tüm film yatsa bile yine adından en fazla söz ettiren isim. Ewan McGregor fazla ön planda değil. Çocuk oyuncuların hepsi başarılı. Valla takdir ettim.. Hele Lucas yok mu adamı duman eder. Ayrıca o Daniel ne tatlı lan öyle..

Tekrar söylüyorum yaşananların hepsinin gerçek olduğunu bilin ve öyle izleyin. Son zamanlarda izlediğim en iyi dram filmi. Gerilim filmi desek daha doğru olur herhalde. Kısır geçen 2012 senesinin ilaçlarından biri adeta. Mutlaka izleyin, izletin.