bugün
- geri dönülmek istenen tarih9
- karınızın kapanmak istemesine ne dersiniz17
- sahip olunan ilk otomobil18
- onu çok seviyorum ne yapmalıyım9
- düşün ki o bunu okuyor8
- bayanlar hakkında bilmedikleriniz10
- ekonomiden bir bok anlamayıp önüne gelene sallamak11
- türkçe ezan zulmü11
- gecenin şarkısı9
- tekno faşizm çağına herkes uyanmalıdır15
- erkeklerde ses tonu14
- samet akaydın10
- anın görüntüsü12
- bik bik ve insan olmaya ceyrek kala dansı12
- butun erkeklerin ayni olmasi15
- hayat bombokken bir şey olup daha da bombok olması12
- israil lübnan savaşı13
- selahattin demirtaş adam gibi adamdır15
- sözlükte erkek sanılmak13
- kimseyle konuşmak istememek18
- kasap dükkanına saldıran koyun11
- karınızın mini giymesine izin verir misiniz25
- 2 kişilik yiyorum hihihi diyen hamile12
- arabaya temmuz zammı11
- ülkücülerin ülkeye katkıları25
- sözlüğün en hanımefendi yazarı32
- astrolojiciler bi bitmediniz amk10
- hacca gitmek çok mu önemli15
- gideon reid morgan jj16
- hacda cesetlerin çöpe atılması18
- yaprak dökümündeki en suçlu karakter8
- gece yazıp gündüz yazmayan erkek34
- elazığ da sokakta çırılçıplak namaz kılan adam12
- 24 haziran 2024 hırvatistan italya maçı11
- diyarbakırda şeriatçıların şubelere saldırması12
- galatasaray lobisi13
- fener'in devletten yaklaşık 2 milyar tl istemesi17
- güzellik algınızı tam karşılayan ünlü18
- hava grubu burçları9
- true'nin gay olması29
- arkadaşlar sizce bu gömlek nasıl20
- ismet gürbüz9
- kadınlar tipe bakmaz25
- 22 haziran 2024 türkiye-portekiz maçı10
- namaz kılan tecavüzcü kılmayandan daha iyidir19
- kedimin boğazımı sıkması18
- yalnızlığın anlaşıldığı anlar8
- hazal kaya10
- en nefret ettiğiniz ülke12
- paraya ihtiyacım var8
kuruluş manifestosu aşağıdaki gibi olan dernek. *dir başkanı.
ayrıca ismet ozelin sesinden istiklal marşı dinleyebilirsiniz. isterseniz.
trt korsundan dinlemek te mümkün tabii ama bu siteden değil.
--spoiler--
http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/index.php
--spoiler--
----------
Doğacaktır Sana Va'dettiği Günler Hakkın
Türk milleti sıhhatini istiklâl Harbi ile ikmal etti. Rus Çarı I. Nikola, Türkiye’yi kast ederek ve Türkiye’ye kast ederek “kollarımızda çok ağır bir hasta var” sözlerini sarf ettikten tam bir asır sonra, 1953’te, Türklüğüyle övünen bizler, dosta düşmana karşı, istanbul’un Türkler tarafından fethinin 500 üncü yılını kutladık.
Türk vatanı dünyada eşi benzeri olmayan bir toprak parçasıdır. Çünkü orası, oradan başka bütün yerküreyi zapt eden kuvvetin emrini hiçe sayan milletin vatanıdır. Türkiye islâm karşıtı güçlere teslim olmayı ret edenlerin vatanıdır. Eğer “Medeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar” karşısında bir istiklâl Harbi vermeseydik bu vatandan, yani Türk bayrağının hür dalgalandığı topraktan, mahrum kalacaktık. Hafızamızı kaybetmeyelim: Vatandan mahrum kalmadık; ama hep mahrumiyet hissi içinde kalmaya icbar edildik. Kendimize hor bakmak asrileşmek oldu. istiklâl Harbi’nin adını değiştirip, Kurtuluş Savaşı, Bağımsızlık Savaşı ifadelerine başvuranlar, millet hayatının anlamını çarpıttı. Millet hayatının anlamı Türk topraklarının yağmalanmasına meydan vermemekti. Bunun için savaşı göze almak suretiyle, canımızın sağ olduğunu ispat ettik. 1919-1923 yıllarında canımızı dişimize taktıysak, ter ve kan döktüysek, bütün yapılanlar istiklâl içindi. Bir boyunduruğun ağırlığından kurtulalım diye değildi. istiklâl Harbi verdik, neyi vermediğimizi dosta düşmana gösterdik. istiklâlimiz mensup olduğumuz kavmin diğer kavimlerden bağımsızlaşması anlamına gelmiyordu. istiklâlden anladığımız, şafaklar gibi dalgalanan bir bayrağın istiklâlinden başka bir şey değildi. Biz Türkler bu anlamı bugün de geçerli sayıyoruz. istiklâl Harbi vermeseydik, dünyaya Türk bayrağı gölgesinde yaşanan hayatın üstünlüğünü kabul ettiremezdik. Türk milleti sıhhatini ancak ve ancak, kendi bayrağının gölgesinde bulabilirdi. Öyle de oldu.
Türk’ün sıhhatinden rahatsız olanlar istiklâl Harbimizi gözden düşürme hevesindedir. Dikkat gösterdiğimiz birinci husus şudur: Kim Türkiye’yi haritadan silmek için kollarını sıvadıysa, kim Türk milletini tarih sahnesinden silip süpürmek istiyorsa işini, Türkiye’nin kuruluşunda islâmlaşmanın ilk sırada bulunduğu gerçeğini inkâr ederek yürütmektedir. 1071’de başlayan süreç Türkiye’yi, XIII. yüzyılda Türklerin vatanı haline getirdi. Türkler Anadolu’yu istilâ etmedi. Anadolu Türkler sayesinde vatan oldu, Türk vatanı oldu, Türkiye oldu.
Türkler o güne kadar Halep-Şam-Bağdat hattı olarak bilinen islâm’ın iftihar alanını istanbul’a taşıdı. Buna rağmen, biz Türkler XX. yüzyılın ilk çeyreğinde vatansız kalma tehlikesiyle burun buruna geldik. Bu tehlikeyi bir kez daha islâmlaşarak, XIII. yüzyılda ne yaptığımızı hatırlayarak atlattık. Hatırladık, milletçe zikrettik, hafızamızı istiklâl Marşı tazeledi.
Milletin kendi kaderine gönüllüce dahil oluşundaki bu dönüm noktasının kıymetini bilmeyenlerin tamamı Türk düşmanları tarafından kurulan tuzağa düşürülmüştür. istiklâl Marşı Derneği tuzağın fark edilmesi sonucunda ortaya çıktı. istiklâl Marşı, istiklâl Harbi’ni açıklıyor. istiklâl Marşı’na odaklanmak istiklâl Harbi’ne odaklanmayı gerektiriyor. Odak istiklâl Harbi olmadığı zaman nereye Türk vatanı dendiğine, Türk milletine kimlerin dahil edileceğine dair karar Türk düşmanlarının eline bırakılmış oluyor. Günümüzde Türk milletinin gözünü gerek istiklâl harbimizin öncesine ve gerekse sonrasına kaydırmak isteyenler istiklâl Harbi vermemiz neyi kazanç haline getirdi ise, hepsini kaybetmemize yol açan faaliyetin içindedir. israf edilebilecek ne varsa, şimdiye kadar israf edildi. Türkler uğrayabileceği bütün aldatmacalara uğradı. Son ocaktayız. Artık her Türk tüttürülmesi gereken son ocakta bulunduğu bilincine ermelidir.
Hangi millet tarihe damga vurduysa, bu damgayı vurmasıyla bir dönüm noktası idrak etmiştir. Türk milleti tarihe damgasını istiklâl Harbi ile vurdu. istiklâl Harbi istiklâl Marşı’nın temin ettiği mantık ve iradeyle kazanıldı. Millet hayatının sukut etmesi bu mantığın terk edilmesi, bu iradeye yabancı kalınmasından başka bir şey değildir. Kim millet hayatının yükselmesini istiyorsa, o kişi üzerine, şimdiye kadar ihmal edilmiş bir görev almış olur. Görevimiz şudur: istiklâl Marşı ile kazandığımız mantığın işlenmiş hale getirilmesi ve istiklâl Marşı’nda beyan edilen iradenin ileri götürülmesi. Bu görev, millet hayatının kokuşmasından ve milletin sefalete düşmesinden menfaat umanlarla savaşmayı da içine alır.
istiklâl Marşı’nın hitap ettiği kişi olalım; olduysak kişiliğimizi savunmaktan geri durmayalım.
-----------
ayrıca ismet ozelin sesinden istiklal marşı dinleyebilirsiniz. isterseniz.
trt korsundan dinlemek te mümkün tabii ama bu siteden değil.
--spoiler--
http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/index.php
--spoiler--
----------
Doğacaktır Sana Va'dettiği Günler Hakkın
Türk milleti sıhhatini istiklâl Harbi ile ikmal etti. Rus Çarı I. Nikola, Türkiye’yi kast ederek ve Türkiye’ye kast ederek “kollarımızda çok ağır bir hasta var” sözlerini sarf ettikten tam bir asır sonra, 1953’te, Türklüğüyle övünen bizler, dosta düşmana karşı, istanbul’un Türkler tarafından fethinin 500 üncü yılını kutladık.
Türk vatanı dünyada eşi benzeri olmayan bir toprak parçasıdır. Çünkü orası, oradan başka bütün yerküreyi zapt eden kuvvetin emrini hiçe sayan milletin vatanıdır. Türkiye islâm karşıtı güçlere teslim olmayı ret edenlerin vatanıdır. Eğer “Medeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar” karşısında bir istiklâl Harbi vermeseydik bu vatandan, yani Türk bayrağının hür dalgalandığı topraktan, mahrum kalacaktık. Hafızamızı kaybetmeyelim: Vatandan mahrum kalmadık; ama hep mahrumiyet hissi içinde kalmaya icbar edildik. Kendimize hor bakmak asrileşmek oldu. istiklâl Harbi’nin adını değiştirip, Kurtuluş Savaşı, Bağımsızlık Savaşı ifadelerine başvuranlar, millet hayatının anlamını çarpıttı. Millet hayatının anlamı Türk topraklarının yağmalanmasına meydan vermemekti. Bunun için savaşı göze almak suretiyle, canımızın sağ olduğunu ispat ettik. 1919-1923 yıllarında canımızı dişimize taktıysak, ter ve kan döktüysek, bütün yapılanlar istiklâl içindi. Bir boyunduruğun ağırlığından kurtulalım diye değildi. istiklâl Harbi verdik, neyi vermediğimizi dosta düşmana gösterdik. istiklâlimiz mensup olduğumuz kavmin diğer kavimlerden bağımsızlaşması anlamına gelmiyordu. istiklâlden anladığımız, şafaklar gibi dalgalanan bir bayrağın istiklâlinden başka bir şey değildi. Biz Türkler bu anlamı bugün de geçerli sayıyoruz. istiklâl Harbi vermeseydik, dünyaya Türk bayrağı gölgesinde yaşanan hayatın üstünlüğünü kabul ettiremezdik. Türk milleti sıhhatini ancak ve ancak, kendi bayrağının gölgesinde bulabilirdi. Öyle de oldu.
Türk’ün sıhhatinden rahatsız olanlar istiklâl Harbimizi gözden düşürme hevesindedir. Dikkat gösterdiğimiz birinci husus şudur: Kim Türkiye’yi haritadan silmek için kollarını sıvadıysa, kim Türk milletini tarih sahnesinden silip süpürmek istiyorsa işini, Türkiye’nin kuruluşunda islâmlaşmanın ilk sırada bulunduğu gerçeğini inkâr ederek yürütmektedir. 1071’de başlayan süreç Türkiye’yi, XIII. yüzyılda Türklerin vatanı haline getirdi. Türkler Anadolu’yu istilâ etmedi. Anadolu Türkler sayesinde vatan oldu, Türk vatanı oldu, Türkiye oldu.
Türkler o güne kadar Halep-Şam-Bağdat hattı olarak bilinen islâm’ın iftihar alanını istanbul’a taşıdı. Buna rağmen, biz Türkler XX. yüzyılın ilk çeyreğinde vatansız kalma tehlikesiyle burun buruna geldik. Bu tehlikeyi bir kez daha islâmlaşarak, XIII. yüzyılda ne yaptığımızı hatırlayarak atlattık. Hatırladık, milletçe zikrettik, hafızamızı istiklâl Marşı tazeledi.
Milletin kendi kaderine gönüllüce dahil oluşundaki bu dönüm noktasının kıymetini bilmeyenlerin tamamı Türk düşmanları tarafından kurulan tuzağa düşürülmüştür. istiklâl Marşı Derneği tuzağın fark edilmesi sonucunda ortaya çıktı. istiklâl Marşı, istiklâl Harbi’ni açıklıyor. istiklâl Marşı’na odaklanmak istiklâl Harbi’ne odaklanmayı gerektiriyor. Odak istiklâl Harbi olmadığı zaman nereye Türk vatanı dendiğine, Türk milletine kimlerin dahil edileceğine dair karar Türk düşmanlarının eline bırakılmış oluyor. Günümüzde Türk milletinin gözünü gerek istiklâl harbimizin öncesine ve gerekse sonrasına kaydırmak isteyenler istiklâl Harbi vermemiz neyi kazanç haline getirdi ise, hepsini kaybetmemize yol açan faaliyetin içindedir. israf edilebilecek ne varsa, şimdiye kadar israf edildi. Türkler uğrayabileceği bütün aldatmacalara uğradı. Son ocaktayız. Artık her Türk tüttürülmesi gereken son ocakta bulunduğu bilincine ermelidir.
Hangi millet tarihe damga vurduysa, bu damgayı vurmasıyla bir dönüm noktası idrak etmiştir. Türk milleti tarihe damgasını istiklâl Harbi ile vurdu. istiklâl Harbi istiklâl Marşı’nın temin ettiği mantık ve iradeyle kazanıldı. Millet hayatının sukut etmesi bu mantığın terk edilmesi, bu iradeye yabancı kalınmasından başka bir şey değildir. Kim millet hayatının yükselmesini istiyorsa, o kişi üzerine, şimdiye kadar ihmal edilmiş bir görev almış olur. Görevimiz şudur: istiklâl Marşı ile kazandığımız mantığın işlenmiş hale getirilmesi ve istiklâl Marşı’nda beyan edilen iradenin ileri götürülmesi. Bu görev, millet hayatının kokuşmasından ve milletin sefalete düşmesinden menfaat umanlarla savaşmayı da içine alır.
istiklâl Marşı’nın hitap ettiği kişi olalım; olduysak kişiliğimizi savunmaktan geri durmayalım.
-----------
güncel Önemli Başlıklar