bugün

psikolog konuşması

Psikolojik sorunları olsun ya da olmasın, çoğu insan psikologluk mesleğinin ne olduğu, psikologların ne iş yaptığı, nasıl psikolog olunduğu konularını merak etmektedir. Yine çoğu insan psikoloğun kim olduğunu kendine göre tanımlar. Kimileri, psikoloğun insanların kişiliklerini çözen, medyum gibi tek bakışta nasıl bir insan olduklarını anlayan, kişiliklerindeki bozuklukları ilaçlarla ya da telkinlerle tedavi eden uzmanlar olarak hayal ederler. Kimileri için ise psikolog, kimseye anlatılamayacak sırlarını anlatabilecekleri, onları her koşulda onaylayacak, öğütler verecek bir dert ortağı, sohbet arkadaşıdır. Hatta birçok insan bu bakış açısıyla, psikolog desteği almak yerine “derdimi arkadaşımla da konuşur, paylaşırım ne farkı var?” diye düşünüp, sorunları için uzman desteği aramaya yanaşmazlar. Bu kafa karışıklıkları aslında oldukça normaldir. Psikoloji, tarihsel açıdan yüzlerce yıllık bir bilimsel temele dayanmaktadır. Ancak ülkemizde yeni yeni gelişmeye başlamıştır ve gelişmeler hala çok yavaş ilerlemektedir. Psikoloji bir bilim olarak insanlara tanıtılmamaktadır. Psikologluk mesleğinin ne olduğu, psikoloji biliminin neleri araştırdığı, alandaki yeni gelişmeler ve insanın ruh dünyasına dair yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlar hakkında insanlar bilinçlendirilmemektedir. Bu nedenle insanların kendilerine yabancı olan bu bilim dalına karşı kafa karışıklığı yaşamaları ve tereddüt etmeleri normaldir. Bu yazıyı yazmamdaki amaç da, insanların kafa karışıklığını bir ölçüde giderebilmek ve psikoloğun ne olduğu, ne olmadığı, insanlara sorunlarını çözmelerinde nasıl destek verdiği konularında bilgilendirmektir. Her hareket bir mesaj taşır. Yüz, eller, gözler, bakış, kollar, oturuş, mimik, jest, kıyafet ve makyaj hepsinin bir mesajı vardır. Duygular bedene yansır. insanın psikolojik korunma sınırı beden dilinde kendini ifade eder. Sözel iletişim beden dili olmadığında etkisiz kalır. Beden dili kullanımında kişiliğin, kültürün, cinsiyetin önemi vardır.