bugün

kız öğrencisini taciz eden öğretmen

aslında öğretmen olmayan, hatta insan olmayan yaratıktır. mesleğini, aldığı parayı, hayatı zerre kadar haketmiyordur.

tüm hayatını geçirdiği köyünün okulunda imkansızlıklar içinde okumuş bir kızdı o. sekiz sene okumuştu ilkokulu zorluklar içinde ve mezun olmuştu. kurak geçen yazın ardından liseye başlayacaktı. onun için yeni bir okul, yeni bir hayat yeni hayaller vardı. ilk gün erkenden o gitti okuluna. öğretmenleriyle, arkadaşlarıyla tanıştı hemen. yüreğinin temizliğinden midir bilinmez çok sevdi onları. ne de olsa kötülük nedir bilmezdi ki o.

ama asıl kötülüğü burda öğrendi ne yazık ki. her daim saygı duyduğu; ona iyiyi, doğruyu öğretmesi gereken kişiydi üstelik bu kötülüğü öğreten.

onun sandığı gibi dersleri iyi diye ilgilenmemişti başından beri bu yaratık. bir gün odasına çağırdı onu kendi pislik emelleri için. daha hayata yeni başlamış küçücük çocuğun tertemiz bedeni için çağırmıştı odasına. en savunmasız anında saldırdı üstüne kapkara elleriyle. neyse ki henüz o kadar kirlenmemişti dünya onun için. tahta sandalyeyi kaptığı gibi vurdu öğretmeni sandığı iblisin kafasına. o tahta sandalye tüm ezilmiş kızların çığlığını temsil ediyordu aslında. tecavüz sahneleriyle eğlenen insan müsveddelerinin kafasına inmesi gereken koca bir çığlık.

ne yazık ki sürüyle var bu yaratıklardan. virüs gibi yayılmışlar dört bir yana.