bugün

uludağ sözlük te küfür yasaklansın kampanyası

gerçek hayatı bahane edip, karalanmaması gereken kampanyadır. hayattaki ilişkilerden dem vurup, yazılara da bu "vıcık"lığı karıştırmak bahane olmamalıdır. burası kişisel bir site olmadığı gibi tribün de değildir. aynı zaman kavramı içinde aynı zamanı geçiren(ya da kaybeden) bir varlıksak, ve bu zamanın belli dilimlerinde aynı şeyleri okuyarak kafa yoruyorsak, yazma işini diğerlerini gözardı ederek yapmak mantıksızdır.

küfürün de tatlı olabileceği anlar vardır. ama bu hem küfürü iyi kullanmaktan hem de bunun sorumluluğunu almaktan geçer. eğer küfürün iyi kullanılmadığı hakkında yaygın bir fikir oluşmuşsa sözlükte, buna dikkat edilmelidir. bu dikkat yazarı hem okurların gözünde değersizleşmekten korur, hem de belki de asıl olan yazılmak istenen düşünceyi. sözlüğün genel kalitesi için olan etkilerine ise, artık bu yazıya basit kaçacağı için değinmiyorum bile.

yapılmak istenen mizahsa eğer, tarihte bunu küfürle yapan çok az kişi vardır. bu kişilerden iyi olanları küfürün kullanımını kontrol altına almışlardır. bu tavrın aksine, bizim sözlükte, yazarlar küfrün kontrolü altına girmiş görünmektedirler. yapılmak istenen dramsa eğer, küfrün hiç yeri yoktur. yapılmak istenen hiçbirşeyse eğer, işte o zaman küfrün yeri olabilir. ama bunun yeri de zaten sözlük değildir. insan akıllı canlıdır, dayanamıyorsa "notepad" açıp oraya da küfür yazabilir.

yukarıdakilerden öte küfrün iyi kullanılması hadisesi, yazarın kendini sözlükte nasıl görmek istediği ile doğrudan ilgilidir. sözlükte meşhur olmanın yolu her zaman "namık kemal" olmaktan geçmemektedir. küfürsüz yada doğru kullanılan küfürle anlatılamayacak bir kelime, konu yada düşünce yoktur. yazarların, dili olabildiğince iyi kullanmak ve bunu yaparken örnek olmak gibi bir misyonları olmalıdır. küfür de dilin bir parçasıysa, aynı misyon küfürlü bir giri yazarken de ortaya çıkmaktadır. bu da zaten yukarıdaki paragrafların özetini vermektedir.