bugün

1893 yılı kolera salgını

yıkıcı etkileri olan veba salgınlarının son bulmasından sonra ortaya çıkan kolera salgınının doğumu 1800 ler olarak kaydedilir. anadolu ve özellikle istanbul a sıçraması ise 1893 yılına uzanır. salgın, asya kıtası özellikle hindistan dolaylarından sonra sırası ile mısır, bağdat, ırak ve suriye ye ulaşır. ardından 1893 yılına gelindiğinde 40. 000 bin kişi hac sırasında bu hastalık sebebinden hayatını kaybetmiştir. anadolu topraklarına girişi ise farklı düşünceler olması ile beraber ağırlıklı olarak osmanlı limanları yoluyla girdiği tahmin edilir. keza ilk olarak trabzon da rastlanan kolera erzincan, van, erzurum, edirne ve izmit e hızlı bir şekilde ulaşmış ve ölümlee sebebiyet vermiştir. istanbul her olay ve icraatta olduğu gibi yine ilk plandaydı ve 1890 yılında istanbul un üç ana hattı sayılan üsküdar, galata ve istanbul ( boğaziçi ) büyük bir tehlike ile karşı karşıya idi. sebebi ise bütünleşmiş, derli toplu yapıda salgının ilerleme hızının tahmin edilebilmesidir. o tarihlerde yeni kurulan hıfzısıhha yı umumiye komisyonu salgının etiketini kolera olarak belirlemiş ise de osmanlı idarecileri bu veri ile yetinmemişler ve aynı şekilde kolera ile sıkı bir şekilde savaşan fransa dan uzmanları yurda getirmişlerdir. gelenlerden birisi fransa sağlık müfettişi yardımcısı mösyö şanetmis tir ve salgınla mücadeleye katkıları çokçadır. şanetmis in kentle ilgili ilk tespiti ise su kanalları ve yollarının salgına davetiye çıkarması idi. ancak altyapı çalışmları için süre olmadığından dezenfezsiyon merkezlerinin açılmasına yardımcı olarak önlem almaya çalıştı.

yoğun şekilde çalışma başlatan hıfzısıhha yı umumiye komisyonunun sosyal alanda aldığı tedbirler şöyledir.

polis ve asker nezaretinde bölgeler kuruldu ve kolera bölgeleri ile diğerleri arasında kordon oluşturuldu.

kentteki hastanelerin koleralı hastaları başka koğuşlara konularak temas engellenmeye çalışıldı.

hristiyanların ölülerini şehir içindeki kiliselerde defnetmelerinin önüne geçildi ve cenazeler doğrudan mezarlıkta kaldırttırıldı.

tebhirhaneler kuruldu ve salgının bulunduğu yerden gelen eşyalar yüksek sıcaklıktaki sularda etüv isimli makinalarda dezenfekte edildi.

ülke dışından gelen hastaların korunacağı tahaffuzhaneler kuruldu ve yine bölgeler oluşturuldu.

belgrad bendi civarındaki köyler istimlak edildi, su sağlayan bentlerin birleşim noktalarına kumdan süzgeçler yapılarak salgının ilerlemesine engel olundu.

kasımpaşa deresi ıslah edildi.

eskişehirde kolera salgını haberi alınınca haydarpaşa garına gelen yolcular 3 gün istasyonda bekletilip karantinaya alındılar.

gıda maddeleri de sıkıca denetlemeye tabi tutuldu idareciler; incir, kayısı ve muz un ithalatını yasakladılar.

kent sokaklarında farklı dillerde ücretsiz ilanlar dağıtılıp biliçlendirme çalışmaları yapıldı.

salgının en şiddetli dönemi 1893 ağustos - kasım arasındadır. bu süreçte 1 milyon nüfusluk istanbul da ölen sayısı 1537 yi bulmuştur. avrupa da o dönemde azımsanmayacak sayıda canın salgından ötürü hayatını kaybettiğini söylersek, osmanlı devleti nin bu salgından az kayıpla çıkmayı başardığını belirtebiliriz. senelerdir izlenen avrupalının, bu salgının önüne geçilmede akıl hocalığı yaptığı gerçeği de maalesef inkar edilemezdir.