bugün

anadolu şehirlerinde yaşayanları küçük görmek

istanbul'a ilk geldiğim günlerde taksici ile yaşadığım diyalog;

Taksici: yauv bu trafik ne böyle

Ben: Çok yoğun istanbul trafiği

Taksici: Nereden gitsek acaba

Ben: Yabancısıyım istanbul'un bitek şu taraftaki yolu biliyorum. Şuradan kaçalım

Taksici: Nereden geldin

Ben: Mersin

Taksici: Nüfusu ne kadar oranın

Ben: Merkezin nüfusu bir milyon vardır.

Taksici: Burası 14 katı oranın (Anlamsız olarak mağrur bir ifadeyle)

Sonra istanbul şehrini anlattı, kendisininmiş gibi, bir anda seviye düştü muhabbetin içine yer yer küfürler girmeye başladı samimi oldu benle.

Bu adam 60 küsur yaşında ve böyle bir çok insanla karşılaştım 50-60 yaşlarındaki insanlar Mersinde ziyadesiyle terbiyeli, adaplı, üslup sahibi olur. Ancak istanbul'da yaşayanlarda fazlasıyla kültürel erozyon var. Kültür deyince insanlar genel kültür anlar kast etmek istediğim; Toros dağlarının tepesinde elektriksiz çadırında yaşayan, çocuklarına sağlam bir terbiye veren, tanrı misafiri olarak çadırına girdiğinde davarını kesen Yörük, kültürün özüdür, üstün insandır . Ağzından küfür eksik olmayan, yol boyunca anlamsız anlamsız yalan söyleyip duran, araba durunca da para üstünü kendine bırakmamı beklemek için bozukluk arayan taksici veya siyasetçilere, para babaları tarafından finanse edilen vakıflara yalakalık yapan, iyi kötü bir yerlere gelmek için bölücüden din tüccarına, para sahibine yardakçılık yapan akademisyen kültürlü değildir. Belki genel kültürlüdür, bilgilidir veya eğitimlidir ancak kesinlikle kültürlü değildir.

Yakup Kadri'nin Sodom ve Gomore'si bu şehrin öteki yüzü.