bugün

commune de paris

I. KOMÜNÜN SOSYALiST EVRiM iÇiNDEKi YERi

18 Mart 1871´de Paris halkı nefret edilen ve tiksinilen hükümete karşı ayaklandı, şehrin kendisine ait bağımsız özgür bir şehir olduğunu ilan etti.

Merkezi iktidarın bu düşürülüşü devrimin bilinen dekorları olmaksızın, silah patlamadan, barikatların üstüne kan dökülmeksizin gerçekleşti. Silahlanmış halk sokaklara döküldüğü zaman yöneticiler kaçıştılar, askeri birlikler şehri boşalttılar, devlet görevlileri taşıyabilecekleri herşeyi yanlarına alarak aceleyle Versailles´e çekildiler. Hükümet, aynen bahar meltemindeki durgun bir su birikintisi gibi buharlaştı, ve ondokuzuncu yüzyılın azametli şehri Paris, neredeyse çocuklarının tek bir damla kanı bile dökülmeden kendisini kirleten bu pislikten arınmış buldu.

Başarılan bu değişim, halkların kölelikten özgürlüğe [doğru] yürüşünü sağlayan uzun devrimler dizisini başlatan yeni bir çağı açtı. "Paris Komünü" adı altında, geleceğin devrimlerinin başlangıç noktası olacak yeni bir düşünceyi doğurdu.

Her zaman olduğu üzere, bu verimli düşünce bazı bireylerin zekalarının, bazı filozofların görüşlerinin bir ürünü değildi; kolektif ruhtan doğmuş, tüm topluluğun kalbinden yükselmişti. Ancak ilk başta belirsizdi, ve ilk harekete geçenler ve onun için hayatını verenler ona bizim bugün gördüğümüz gözle bakmıyorlardı; açılışını yaptıkları bu devrimin boyutunun ve uygulamaya çalıştıkları yeni ilkenin doğurganlığının farkında değildiler. Ancak uygulamaya başladıkları zaman, onun gelecekteki hali üstlerine doğmaya başladı. Ancak sonradan, yeni ilke ayrıntısıyla düşünüldükten sonra, belirli ve kesin bir hale büründü; adaletinin ve sonuçlarının önemi tüm açıklığıyla görüldü.

Komün´den önceki beş altı yıl boyunca, Uluslararası işçi Birliği´nin yaygın ve hızlı büyümesiyle sosyalizm yeni bir yönelime girmişti. Avrupa işçileri yerel ve genel kongrelerde biraraya geliyor ve daha önce hiç yapmadıkları bir şekilde toplumsal sorun konusunda birbirlerinin önerilerini dinliyorlardı. Toplumsal devrimin kaçınılmaz olduğunu düşünen ve bunun hazırlıklarını yapmakla yoğun bir şekilde meşgul olanlar arasında, herşeyin ötesinde bir sorunun cevap beklediği görüşü giderek ağırlık kazanıyordu. "Sanayinin bugünkü gelişimi toplumuzu büyük bir ekonomik devrime zorlayacaktır; bu devrim özel mülkiyeti ortadan kaldıracak, daha önceki nesillerin biriktirmiş olduğu sermayeyi herkesin kullanımına sunacaktır; ancak, ekonomik sistemimizdeki bu değişikliklere hangi politik kümelenme en uygun gelir?" (01).