bugün

devlet

efendim ben geçenlerde laflarken fark ettiğim bir şeyi seninle paylaşmak istiyorm sevgili sözlük.
belki de bir serzeniştir.
sen karar ver artık.

ben bir tc vatandaşı olarak diğer her tc vatandaşı gibi* vergi ödüyorum. bu vergiler benden alınırken hep söylenen söz, bu paraların bana yol, su, elektrik olarak dönecek olmasıdır. fakat hoşgörünüze sığınarak bir tespit yapmak istiyorum.*
devlet denilen bu oluşum senin benim vergilerimizle baraj kuruyor. sonrasında o baraja elektrik üreticek sistemi kuruyor. tabii bu da vergilerden gelen parayla sağlanıyor. sonra evime kadar bu elektrik getiriliyor.* sonra devlet adı verilen oluşum senin, benim kapıma bir sayaç takıyor ve benim* ürettiğim elektriği bana satıyor. yetmezmiş gibi bir de kaçak* elektrik kullanan insanın parasını da bana yüklüyor. kapıya fatura yazmaya gelen adamın parasını da bana ödettiriyor. bir de verdiğim vergi yetmezmiş gibi bir de vergi alıyor o faturadan.

aynı şekilde su da paralı. hat döşenmiş. masraf yapılmış ki temizlemesi felan var ama parası bizden tabii. ben o suya para ödüyorum.

yol yapılıyor, köprü yapılıyor ben daha rahat ulaşımımı sağlıyım diye ama gel görki paran yoksa o yoluda kullanamıyorsun.

bilmen ne ülkesinde ki yüzünü hiç görmiyeceğim adam benim ülkemin adını duysun diye milli takım teknik direktörüne aylık ödenen para benim ömür boyu kazandığım ücret kadar. futbola karşı değilim ama ödenen bu para senin benim paramız olunca hesabını sormak hakkım tabii.

başka örneklerde var tabii.

bunların sonucu olarak da ister istemez ben devlet olgusunu sorgulamak zorunda hissediyorum kendimi. devlet dediğimiz kurumun amacı benim rahatımı sağlamak değil mi arkadaş diye soruyorum kendime.

tamam belki bir sürü başka yerlere para harcanıyordur. ama devletin amacı senin benim refahımı sağlamak olması gerekirken başka işlere para harcanmamalı o zaman. ben refah içinde olduktan sonra kimin umrunda avrupa birliği, kimin umrunda dünya kupasını kim kaldırmış. onları önce beni rahata erdir sonra yaparsın aga.