bugün

demokrasicilik oyunu

Demokrasi, tüm üye veya vatandaslarin, organizasyon veya devlet politikasini sekillendirmede esit hakka sahip oldugu bir yönetim biçimidir. Yunanca demokratia ( demos, halk zümresi, ahali + kratia iktidar) sözcügünden türemistir. Türkçe'ye, Fransizca démocratie sözcügünden geçmistir. Genellikle devlet yönetim biçimi olarak degerlendirilmesine ragmen, üniversiteler, isçi ve isveren organizasyonlari ve bazi diger sivil kurum ve kuruluslar da demokrasi ile yönetilebilirler.

Demokrasinin ana yurdu olan Eski Yunan'daki filozoflar Aristo, Eflatun demokrasiyi elestirmis, o zamanlarda halk içinde "ayak takiminin yönetimi" gibi asagilayici kavramlar kullanilmistir. Fakat demokrasi diger yönetim sekillerinin arasindan siyrilarak günümüzde en yaygin olarak kullanilan devlet sistemi haline gelmistir. Artik siyaset bilimciler hangi sistemin daha iyi islediginden çok hangi demokrasinin daha iyi isledigi tartismalarina girmisler ve liberal, komünist[1], sosyalist[2], muhafazakar[3], anarsist[4] ve fasist[5] düsünürler kendi demokratik sistemlerinin faziletlerini ön plana çikarmaya çalismislardir.Bu sebeple demokrasinin çok fazla sayida degisik tanimi olusmustur.

Demokrasi

Demokrasi tarihi

--------------------------------------------------------------------------------

Demokrasi

--------------------------------------------------------------------------------

Demokrasi çesitlerinin listesi

--------------------------------------------------------------------------------

Atina demokrasisi
Çogulcu demokrasi
Çogunlukçu demokrasi
Dogrudan demokrasi
Genel oy demokrasisi
Liberal demokrasi
Marksist demokrasi
Oydasmaci demokrasi
Parlamenter demokrasi
Plebisitçi demokrasi
Sosyal demokrasi
Temsili demokrasi
Demarsi

Konu basliklari

1 Tanim
1.1 Halk
2 Demokrasi tarihi
2.1 Antik çag
2.2 Orta çag
2.3 18. ve 19. yüzyillar
2.4 20. yüzyil
3 Demokrasi modelleri
3.1 Klasik demokrasi
3.2 Koruyucu demokrasi
3.3 Kalkinmaci demokrasi
3.4 Liberal demokrasi
3.5 Halk demokrasisi
4 Demokrasiyle ilintili kavramlar
4.1 Demokrasi ile cumhuriyet
4.2 Demokrasi ile sekülerizm
4.3 Güçler ayriligi
5 Demokrasinin araçlari
5.1 Meclis (Parlamento)
5.2 Siyasi partiler
5.3 Anayasa
5.4 Sivil toplum örgütleri
5.5 Kolluk kuvvetleri
6 Demokraside haklarin gelisimi
6.1 Insan haklari
6.2 Kadinlar
6.3 Azinliklar
7 Uygulamada farkli görüsler ve elestiriler
7.1 Çogulculuk görüsü (Plüralist)
7.2 Seçkinci görüs (Elitizm)
7.3 Marksist görüs
7.4 Korporatist görüs
8 Uluslararasi iliskilerde demokrasi
9 Ayrica bakiniz
10 Dipnotlar
11 Kaynakça
12 Dis baglantilar
12.1 Makale ve ropörtajlar
12.2 Kuruluslar
12.3 Arastirmalar
12.4 Ingilizce siteler


Tanim

Demokrasinin tanimi tartismasi günümüzde hala devam eden bir tartismadir. Bunun sebepleri; ülkelerdeki bazi kurumlarin görüslerini hakli çikartmak adina demokrasi tanimini kullanmalari, demokratik olmayan devletlerin kendilerini demokratik olarak tanitma çabalari ve aslinda genel bir kavram olan demokrasinin tek basina kullanilmasi (Anayasal demokrasi, sosyal demokrasi, liberal demokrasi vb.) gibi sebepler gösterilebilir. Demokrasiye farkli atiflar:

Çogunlugun yönetimi;
Azinlik haklarini güvenceye alan yönetim;
Fakirin yönetimi;
Sosyal esitsizligi yok etmeye çabalayan yönetim;
Firsat esitligi saglamaya çalisan yönetim;
Kamu hizmetinde bulunmak için halkin destegine dayanan yönetim.

Halk

Çogunluk, azinlik, fakir veya zengin olsun demokrasilerin ortak yönü halka dayanmasidir. Günlük hayatta halk, bir ülkede yasayan tüm insanlari kapsadigi düsünülse de pratikte demokrasi, tarihinden beri –sürekli olarak genisletilse de- halka bir sinirlama koymustur. Örnegin Fransiz Devrimi’nden sonra yapilan seçimlerde oy verme hakki sadece belli miktarda vergi verebilen vatandaslara taniniyordu, ABD’de güney eyaletlerde ki siyah irkin ilk kez oy kullanabildigi tarih 1960’ti ve kadinlara ise oy hakki 20. yüzyila kadar hiçbir ülke de verilmemistir. Bu verilere, halki olusturan bireylerin öz-iradelerinden kaynaklanan mutabik olmama durumunu da katarsak; pratikte 'halk çogunluk anlamina dönüsür.

Demokrasiye yapilan atiflarda görülecegi üzere, halkin kendi kendini yönetmesi temel dayanaktir. Bu ise kendileri adina karar alacak kisileri seçmeyi saglayan oy vermenin yaninda referandumlar gibi dogrudan etki yoluyla veya miting, gösteri gibi dolayli yollarla saglanir.

Demokrasi tarihi

Antik çag

Demokrasi ilk olarak eski Yunanistan'da, sehir-devletlerinde uygulandi. Dogrudan demokrasiye çok yakin olan bu sistem Atina demokrasisi olarakta anilir. Teoride bütün yurttaslar mecliste oy verme ve fikrini söyleme hakkina sahipti fakat o günün kosullarina göre kadinlar, köleler ve o sehir-devletinde dogmamis olanlar(metikler, yerlesik yabancilar) bu haklara sahip degillerdi. Bu sistemin en güçlü uygulayici olarak Atina'yi ele alirsak: M.Ö. 4. yüzyilda nüfusun 250,000-300,000 arasinda oldugu tahmin edilir. Bu nüfusun 100,000'i Atina vatandasi ve Atina vatandaslari arasinda da sadece 30,000'i oy verme hakkina sahip yetiskin erkek nüfusu bulundugu tahmin edilir.[6]

Roma Imparatorlugu döneminde uygulanan devlet sistemi, temsili demokrasiye yakin bir nitelik tasimaktaydi. Demokratik haklar genellikle sosyal sinif ayrimina göre sekillenirdi ve güç elitlerin elindeydi. [7]Gene Eski Hindistan'da bazi bölgelerde uygulanan sistemlerde temsili demokrasiye benzetilir. Roma Imparatorlugu ile paralel olarak, kast sisteminin varligi, gücün varlikli ve asil bir azinligin elinde oldugu söylenebilir. [8]

Orta çag

Magna CartaOrta çagda demokrasinin gelisme süreci içindeki en büyük olay Ingiltere'de kralin yetkilerini din adamlari ve halk adina sinirlayan Magna Carta Libertatum'un (Büyük sözlesme) ilan edilmesidir. Bu belge dogrultusunda ilk seçimler 1265 yilinda yapilmisti. Fakat bu seçimlere, yapilan kisitlamalar sebebiyle, halkin çok az bir bölümü katilabilmisti.

Birçok ülkede devlet yönetiminde zaman zaman demokrasiye benzer uygulamalar yapilmisti. Örnegin Italyan sehir devletlerinde, Iskandinav ülkelerinde, Irlanda'da ve degisik ülkelerde bulunan küçük otonom bölgelerde demokrasinin prensiplerinden seçim yapilmasi, meclis olusturulmasi gibi uygulamalar oluyordu. Fakat hepsinde demokrasiye katilim erkek olma, belli miktarda vergi verme gibi standartlarla kisitlaniyordu.

18. ve 19. yüzyillar

18. ve 19. yüzyillarda demokrasi, Amerikan Bagimsizlik Bildirgesi ve Fransiz Insan ve Yurtdas Haklari Bildirisi ile hizlica yükselen bir deger haline gelmistir. Bu yüzyillardan önce demokrasi büyük devletlere degil, sadece küçük topluluklara uyan bir hükümet sekli olarak aniliyor ve esas itibariyle dogrudan demokrasi olarak tanimlaniyordu. [9]Amerika'nin kurulmasini saglayanlarin olusturdugu sistem ilk liberal demokrasi olarak tanimlanabilir.[10]1788 yilinda kabul edilen amerikan anayasasi hükümetlerin seçimlerle kurulmasini ve insan hak ve özgürlüklerin korunmasini sagliyordu. Bundan daha öncede koloni döneminde Kuzey Amerika'daki kolonilerin birçogu demokratik özellikler tasiyordu.Koloniden koloniye farklilasmakla beraber hepsinde belli miktarda vergi veren veya istenen bazi sifatlari karsilayabilen beyaz erkeklerin seçme haklari vardi. [11]Amerikan Iç Savasi'nin ardindan 1860larda yapilan degisikliklerle kölelere özgürlük ve oy verme hakki taninmasi ile demokrasinin gelisme süreci içerisinde bir adim daha atilmis oldu.

1789 Fransiz Devrimi'nde ise bir anayasa hazirlanarak iktidar halkin seçecegi bir parlamento ile kral arasinda paylastirildi.[12] Ulusal Konvansiyon hükümeti yetiskin ve belli miktarda vergi veren erkeklerin oy vermesiyle seçildi. Fakat ilerleyen yillarda Napolyon'un basa geçmesiyle demokrasiden olukça uzaklasti.

20. yüzyil

20. yüzyilda demokrasi hizli bir degisme ve gelisme göstermistirdi.Yüzyilin baslarinda, I. Dünya Savasi'nin sonunda Avusturya-Macaristan ve Osmanli Imparatorluklarinin yikilmasiyla birçok yeni devlet ortaya çikti ve bu yeni ülkelerin devlet yönetimi genellikle, o döneme göre, demokratik sayilabilecek yöntemlere sahipti. 1929 yilinda ortaya çikan Büyük Buhran döneminde Avrupa, Latin Amerika ve Asya'da birçok ülkede diktatörler ortaya çikti. Ispanya, Italya, Almanya, Portekizde Fasist diktatörlükler ortaya çikmisken, Baltik ve Balkan ülkelerinde, Küba, Brezilya, Japonya ve Sovyet Rusya'da demokratik olmayan yönetimler iktidara geldi. Bu sebeple 1930'lar Diktatörler çagi olarak nitelendirilir.[13]

II. Dünya Savasi'ndan sonra sömürgecilik anlayisi son buldu ve tekrar birçok bagimsiz ülke ortaya çikti. Demokratiklesme hareketleri Bati Avrupa'da yogunlasti. Almanya ve Japonya'da diktatörlükler son buldu, silahlanma politikasi yerine, II. Dünya Savasi sonunda imzalanan anlasmalarinda etkisiyle, refah devleti olma amacini güttüler.

20. yüzyildaki en büyük çekismelerden biride demokratik olmayan Sovyet Blogu ülkeleryle Bati demokrasileri arasinda gerçeklesen Soguk Savas'ti. Komünizmi yaymaya çalisan Sovyet Rusya ile diger demokrasi çesitleri arasindan siyrimis liberal demokrasiyi yaymaya çailsan ABD liderligindeki bati gurubu arasindaki çekisme 1989 yilinda son bulmustur. Francis Fukayama Tarihin Sonu adli makalesinde, Soguk Savasin bitmesiyle artik liberal demokrasinin tüm dünyada yayilacagi haberini verir. Niteki bu demokokratiklesme süreci, yakin dönemdeki Gürcistan'daki Gül devrimi, Ukrayna'daki Turuncu devrimi ile devam etmektedir.

--- bölüm 1 ---