bugün

marksizm

bu yazı hayatımın en bilgi içerikli entrysi olacak. umarım komünal yaşam destekçisi arkadaşlarımız bunu okur da neyin parçası olduklarını anlarlar. bunu okurken benim milliyetçi olduğumu düşünme sakın.

öncelikle olaya sanayi devrimiyle başlayalım.
sanayi devriminden bu yana büyük ekonomik gelişmeler milleti meydana getiren sosyal tabakalarda değişikliğe yol açtı. bunun etkisiyle küçük ekonomik birimler yavaş yavaş ortadan kalktığı için işçi bağımsız bir hayata kavuşma fırsatını da elinden kaçırmış oldu. bu da işçiyi proleter yaptı. böylece fabrika işçisi ortaya çıkmış oldu. işçi sınıfı ilk ortaya çıktığında yahudi siyonistler buraya el atmamışlardı. ama bir zaman sonra ülke ekonomisi için büyük potansiyele sahip olan böyle mühim bir meseleye burjuvazi yabancı kalırken, yahudiler ise gelecekte ortaya çıkacak olan durumları görebiliyorlardı.

yahudiler kapitalist istismarlarla usullerini teşkilatlandırırken, diğer yandan işçilere de yanaşarak onların kendi kendilerine yönelttikleri kavgada onlara önder oluyordu. zaten işçi sınıfının en büyük vasfı hayatı boyunca kendine bağımsız bir vaziyet yaratabilme imkanından yoksun olmasıdır. bu da onların yahudi oyunlarına alet olmalarını daha çok kolaylaştırıyor.

zamanında yahudiler derebeylerin dünyasına karşı kalkan olarak burjuvaziyi nasıl kullanmışlarsa, şimdi de burjuvaziye karşı işçi sınıfını kullanıyorlar. yahudiler bir vakitler burjuvazinin gölgesine sığınarak sivil hukuku nasıl elde etmişlerse, bugün de işçileri sözde savunmak için giriştikleri kavganın kendilerini dünyanın hakimi yapacağını bilmektedirler.

bu gelişmelerden sonra işçi sınıfının görevi yahudiler için çarpışmak oldu. işçiler farkında olmadan yıkmakta olduklarını sandıkları gücün hizmetinde bulunuyorlar. işçiler, yahudiler tarafından sermayeye saldırtılır. böylece işçi gerçek sermaye lehinde boğuşturulurken, aynı zamanda uluslararası sermaye aleyhinde de bağırtılır. fakat gerçekte hedef alınan şey, milli ekonomidir. milli ekonominin yıkılması ve onun cesedi üzerinde uluslararası borsanın zafer sağlamasına çalışılır. yahudiler bunu gerçekleştirmek için önce işçiye sokulur ve onun bu haline acımış görünür. hatta sefaletten isyan duyan bir kimse gibi ortaya çıkarlar. böylece işçinin güvenini kazanırlar. yahudiler, işçide hayat şartlarını değiştirmek için şiddetli bir istek uyandırmaya çalışırlar. böylece işçilerin kalbinde daima uyuklayan sosyal adalet ihtiyacını ustalıkla tahrik ederek uyandırırlar. yahudiler sosyal adalet ihtiyacını tahrik ederek harekete geçirdiği işçiyi daha şanslı bir kadere sahip olanlara karşı kin beslemeye davet eder. yahudiler bu işi yaparken, sosyal düzensizliklerin aleyhine açılmış olan kavgaya güzel bir hava verirler. işte buna marksizm denir. marksizm, yahudilerin mason locaları ve en büyük silahlarından biri olan basın gibi diğer kolonlardan sadece biridir. bir ülkeye işgal etmenin en güzel yollarından biri de budur.

marksizmi, halkı toplumsal isteklere gayet sıkı bir şekilde bağlı gibi göstermekle, yahudiler bu akımın yayılmasını kolaylaştırır ve hızlandırırlar. bu arada yahudiler, bu akımın sonuçlarına bakarak kendileri için haksızlık ve tatbikinin imkansız olduğunu gören kimselerin de muhalefetini sağlar ve bunları tahrik eder. sosyal fikirler maskesi altında gerçekten şeytanca niyetler saklıdır. marksizm, akıl ile deliliğin içinden çıkılması imkansız bir sentezidir. fakat bu akımda akıl ile aptallık öyle bir şekilde ayarlanmıştır ki, içinde yalnız aptallıkla vasıflandırabilinecek şeyler gerçekleşir. akla uygun gelen şeyler ise hiçbir vakit tatbik edilemez. marksizm, şahıslara ve bunun sonucu olarak millete her türlü hayat ve insanlık haklarını reddetmekle, devleti meydana getiren temeli yıkmaktadır. işte marksizmin özü budur. şahsiyetin ve milliyetin harap edilmesi ile yahudiler en büyük engeli ortadan kaldırmak istiyorlar.

bu akıma mana verip yol gösteren şey, iktisadi ve siyasi hayattaki garip nazariyesidir. marksizme can veren ruh, zeki insanların bu akıma inanmalarına engel olur. diğer taraftan fikri melekelerini kullanmasını bilmeyenler ve iktisadi ilimlerden habersiz olanlar hemen marksist olurlar. hareketin sevk ve idaresi için gerekli olan zekayı, yahudi kendi kendini feda ederek kendi soydaşlarından birinin beyninden sağlar.

barışçı doktrinler vasıtasıyla milli beka içgüdüsünü felç etmek için aydın denilen çevrelerde masonluğun giriştiği mücadeleye, yahudilerin ellerinde bulunan büyük basın, halk toplulukları ve özellikle burjuvazi nezdinde devam edilir. yahudiler, dünyayı ekonomik yönden ele geçirmek istedikleri gibi siyasi bakımdan da hakimiyet kurmak isterler. bu da siyasi ve sendika faaliyetleriyle olur.

sendika faaliyeti taraftar toplamaya yarayan bir çalışmadır. işçilere, patronların hırs ve dar görüşlerine karşı açtıkları mücadelede yardım ve himaye vaat eder. eğer işçi devlet tarafından bir yardım ve himaye görmezse, kendi menfaatinin savunmasını sorumsuz kimselerin eline bırakmak istemez ve bu hak arayışını bizzat kendisi yapmak ister. yahudi sermayedarlardan oluşan burjuva, işçilerin bu hak arayışlarına dengeli şekilde engel çıkarır. örneğin patronlar uzun çalışma sürelerini azaltmazsa, çocukların çalışmalarına insaf dairesinde bir şekil vermezse, kadın işçileri korumazsa, yahudiler işgalin bir diğer kolonu olan marksizmle işçiye sokularak, ezilen işçinin sorunlarına sahip çıkar. yahudi böylece işçi hareketinin önderi durumuna geçer.
inanılmaz bir mekanizma öyle değil mi? kesinlikle çok dahice.

yahudilerin işçileri düşündüğü falan yok. işçilerin önderi durumuna geçmelerine sebep, milli ekonominin geleceğini yok edecek bir topluluğu yavaş yavaş meydana getirmektir. yahudi dediğin milli ekonominin bağımsız kalmasını istemez. onların istediği şey milli ekonomiyi parçalayıp ortadan kaldırmaktır. bunlar önlerinde sağlam bir nesil görmek istemezler. onların arzusu soysuzlaşmış, boyunduruğa girmeye hazır bir sürü görmektir.

işçiyi elinin altında bulundurmak demek, genel grevleri kontrol etmek, üretimi durdurmak demektir. mevcut düzene karşı insanlara isyan ruhu aşılamak demektir. ama benim insanlarım bu numaraları yemez. benim insanlarım propagandacı basına güvenmez.

yahudiler siyasi yönden de devleti yaşama vasıtalarından yoksun bırakırlar. her türlü karşı koymanın ve milli savunmanın temellerini çürütürler. halkın hükümete beslediği güveni sarsarlar. geçmişi kötüleyerek gözden düşürürler. ne kadar güzel şey varsa hepsini çamura batırırlar. medeniyete de el atarak sanatı ve edebiyatı kötülerler. insanları, kendilerinin de içinde bulunduğu pislik alanlara çekerler. son olarak dini ve ahlakı gülünç ve basit bir hale sokarlar. örf ve adetleri ölü, modası geçmiş ve köhnemiş şeyler olarak gösterirler. böylece bir milletin hayatı uğruna mücadele edeceği son dayanaklarını da ortadan kaldırırlar.

siyasi gücü de ellerine geçirdikten sonra, maskelerini fırlatıp atarlar. demokrasi ve halk dostu olan bizim sevgili yahudiler, o andan itibaren katil bir canavara dönüşürler. milletin manevi rehberi olan insanları yok ederek halkı esaret altına alırlar. bu esaretin en iyi örneğini rusya vermiştir. rusya'da yahudiler büyük bir millet üzerinde hakimiyet kurmak için, vahşi bir girişimle 30 milyona yakın insanı kendi yazar çeteleri ile borsa teröristlerine öldürtürken bir kısmını da açlıktan ölüme mahkum ettirmişlerdir.