bugün

mehmet şenol şişli

mss

lisenin başlarındaydım o zamanlar, bilirsiniz ya da bilmezsiniz, bunalımlar, aşklar, nefretler, kimlikler, sevgiler ve nice bilinmeyenler.geceleri yalnızlık mevsimi ni koyardım teybin kasetçalar kısmına sabaha kadar çıkarmamasına. boğaziçi nde kalamış parkı nda bir arabic fahişe yle kaderin dizaynı ndan bahseder, yalnızlar çağında ki bir sürgün ü hayal ederdik. kaç defa söyledim, kaç defa dinledim, karanlığın içinden o ışığı seyrettim. azizlerin yalnızlığı kadar yalnız olmak isterdim. hayallerden ibaret bir hayatın gerçek düşlerindeydi tüm kelimeler. kelimelerin meleği kadar saf olamazmıydı herşey! sapladım kelimeleri tam kalbime, öldürdüm kendimi yüz bin defa her seferinde geri dirileceğimi bilerek. aşkın anahtarı şairin elindeydi. yalnızlar çağı nda bir yalnız. mükemmel şehir şairi hep benimleydi.

13 mart gecesi ise üniversite nin başlarında bir sevmek zor olarak mimarlık anfisinde ydim. bugünü yaşayan, dünü unutmaya hevesli, aklında bir silahla içlerdeki bir zindanda. yaşam diye bir şey de yoktu, unutmak diye bir şey de, masum gözlerde yalnızlık sadece. kelimelerin meleği ellerinde kelimeleri çalıyordu işte gözü önümde. yıldızların altında olmayı hiç istemedim sen çalarken ben. renklerin içinde olmak bana yeterdi.zaten yıldızlarda ellerimdeydi. konser bittiğinde aklımda o lise yıllarında ki çocuktan başka hiçbirşey yoktu, sana sarılırken de aklımda o çocuktan başka hiç kimse yoktu. güldüm, seni gördüğüme sevindiğimi belirtmek amacıyla. ama keşke ağlasaydım lanetlenmiş omuzlarım a dokunurken sen. seninle yüz bin kelime laf etmek isterdim, yüz bin defa badlik amiri nden bahsetmek. ama şunu duymak o çocuğa yetti galiba. "evet aşkın anahtarı hala şairin elinde" ben de bunu merak ediyordum, teşekkürler abi.