bugün
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız10
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- kocamsunun hazırladığı sürpriz9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- güne bir şarkı bırak12
- uludağ sözlüğün bitmiş olması11
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge40
- tilki ailesi10
- bik bik'in balona binmesi36
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler11
- hamas bir terör örgütüdür24
- oksijensizsu13
- suriyeliler suriye'ye dönsün17
- sel felaketinin nedeni cehapedir10
- düşün ki o bunu okuyor14
- sözlük erkeğinden damat olmaz30
- insana kendini kötü hissettiren şeyler15
- temizlik hastası eşle sevişme öncesi diyaloglar14
- 30 nisan 2024 bayern münih real madrid maçı26
- çabuk vazgeçen insan10
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız12
- özgür özel10
- fatih terim'in yuhalanması16
- ayça tilki10
- icardi190521
- memesi küçük olmak14
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi14
- adolf hitler9
- anın görüntüsü8
- ben bu davanın savcısıyım8
- ideal duş alma sıklığı8
- sözlük kızından gelin olmaz23
- sürekli milletin entrylerini eleştiren tip11
- crop giyen erkek11
- vatandaşlık farkı alan otel24
- nazar değdi sözlük12
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız23
- icardi1905 silik olsun kampanyası11
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim14
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır12
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız11
- aleyna tilki10
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- sabah aç karnına içilen bira12
manav ahmet'in baş karakter olduğu hikaye.
1.bölüm
sabah kalkmış, botanik bahçesini andıran manavımı açmak için hazırlanıyordum. düz ,işlemesiz bir motelin kirli perdesini andıran perdemi sağa doğru çektim ilk önce, bütün yol görünüyordu. sabah olması nedeniyle hava epey bi sisliydi. sokağın başından sonuna kadar hiç mi hiç insan yoktu. içimi karartan görüntüyü hemen unutmak için perdemi bir el hamlesiyle kapattım daha sonra hızlı adımlarla eski bir evin mutfağı görünümlü mutfağımda iki üç yıl önce aldığım ketila su koyup buzdolabından kahvaltılıklarımı çıkardım. ketılda ki suyun ısınmasını beklerken aniden telefon ahmett çabuk koş! gibi çalıyordu. sanki bir şey olmuşcasına çalan telefonu uykulu gözlerle açtım. sesim de yeni uyanmışlığı verdiği aptallıkla alodedim ilk önce. telefonda ki ses bana çok tanıdık geliyordu. eskilerden, daha lise yıllarıdan gelen bir sesdi.. kokusu telefondan doğru geliyordu sanki burnuma. özlemin verdiği çarpında kalbime vurmuştu. o yüzdendir ki sesimin bir kaç dakika çıkmayışı. o halen hiç yılmadan alo, ahmet orda mısın? diyordu. ben ise daha hayata yeni merhaba demiş bir kedi yavrusu gibi ne olup ne bittiğini anlamaya çalışıyordum. bi ara kendime gelir gibi oldum, o arada da sesimin kırgınlığı ile efendim.. dedim. hala sesime anlam veremiyordum. ölümü çaresizce bekleyen hasta gibiydim. ama bu sefer de ondan ses seda yoktu. sanki boş zamanlarımızda kültür seviyemizi yarıştırmak için oydığımız sessiz sinema gibiydi. kalp atışları nefisine işlemişti. karşıdan ses gelmesi üç, dört dakika sürdü önce daha sonra ahme,, beni tanıdın mı? diye bir ses çıkıverdi o kücük telefonun haporlerinden. kelimeler kulağıma birinci sınıf öğrencisinin kelimeleri hecelemesi gibi geliyordu. o kadar yavaş ilerliyordu ki herşey sanki dünya dışında bir varlık zamanın uzaktan kumandasnı alıp durdurup durdurup ilertiyordu. karşıda ki benden cevap bekliyordu. ağızımdan ne çıktığı bilmeyerek kupkuru bir evet dedim. o lafı nasıl dedim, neden evet dedim kendimde bilmiyordum. kelimelerin yavaş yavaş düğümü çözülüyor.
1.bölüm
sabah kalkmış, botanik bahçesini andıran manavımı açmak için hazırlanıyordum. düz ,işlemesiz bir motelin kirli perdesini andıran perdemi sağa doğru çektim ilk önce, bütün yol görünüyordu. sabah olması nedeniyle hava epey bi sisliydi. sokağın başından sonuna kadar hiç mi hiç insan yoktu. içimi karartan görüntüyü hemen unutmak için perdemi bir el hamlesiyle kapattım daha sonra hızlı adımlarla eski bir evin mutfağı görünümlü mutfağımda iki üç yıl önce aldığım ketila su koyup buzdolabından kahvaltılıklarımı çıkardım. ketılda ki suyun ısınmasını beklerken aniden telefon ahmett çabuk koş! gibi çalıyordu. sanki bir şey olmuşcasına çalan telefonu uykulu gözlerle açtım. sesim de yeni uyanmışlığı verdiği aptallıkla alodedim ilk önce. telefonda ki ses bana çok tanıdık geliyordu. eskilerden, daha lise yıllarıdan gelen bir sesdi.. kokusu telefondan doğru geliyordu sanki burnuma. özlemin verdiği çarpında kalbime vurmuştu. o yüzdendir ki sesimin bir kaç dakika çıkmayışı. o halen hiç yılmadan alo, ahmet orda mısın? diyordu. ben ise daha hayata yeni merhaba demiş bir kedi yavrusu gibi ne olup ne bittiğini anlamaya çalışıyordum. bi ara kendime gelir gibi oldum, o arada da sesimin kırgınlığı ile efendim.. dedim. hala sesime anlam veremiyordum. ölümü çaresizce bekleyen hasta gibiydim. ama bu sefer de ondan ses seda yoktu. sanki boş zamanlarımızda kültür seviyemizi yarıştırmak için oydığımız sessiz sinema gibiydi. kalp atışları nefisine işlemişti. karşıdan ses gelmesi üç, dört dakika sürdü önce daha sonra ahme,, beni tanıdın mı? diye bir ses çıkıverdi o kücük telefonun haporlerinden. kelimeler kulağıma birinci sınıf öğrencisinin kelimeleri hecelemesi gibi geliyordu. o kadar yavaş ilerliyordu ki herşey sanki dünya dışında bir varlık zamanın uzaktan kumandasnı alıp durdurup durdurup ilertiyordu. karşıda ki benden cevap bekliyordu. ağızımdan ne çıktığı bilmeyerek kupkuru bir evet dedim. o lafı nasıl dedim, neden evet dedim kendimde bilmiyordum. kelimelerin yavaş yavaş düğümü çözülüyor.
güncel Önemli Başlıklar