bugün

facebook kullanmayan insan

benimdir bu.

olayın sevgiliyle alakası yoktur. bir dönemn ben de kullandım. facebook'un amacı, tıpkı diğer sosyal paylaşım siteleri gibi ''ayy fotoğraflarım da ne harika, tanrım ne gadan da mikemmel bi insanım ben''dir.

30 tane gerçek arkadaşını, 400 tane de hayatında bi kere gördüğün, belki de hiç görmediğin insanları eklersin sayfana. ondan sonra 3 saat photosopla uğraşılmış ya da sırf oraya konulsun diye buluşma ayarlanıp çekilmiş fotoğraflarını koyarsın albümlerine.
arada ekşi sözlük'ten ya da başka bir yerden apartılmış güzel sözleri alır ileti yaparsın, insanlara sunarsın.
nerde entellektüel bir etkinlik görsen ''katılacak'' işaretlersin.

kısacası kendini güzelce paketleyip, diğer insanlara satarsın. ne kadar çok satarsan kendini, o kadar mutlu olursun.

sözlükler de aynı amaç için vardır, sosyal ego mastürbasyonu. buraların tek avantajı sadece fikir yarıştırırsın, sözlerinle, düşüncelerinle pazarlarsın kendini ve en önemlisi burada nickler altına saklanmış yılansı sinsi fareleriz.
bilgisayar başına oturduğumda benden kralı yoktur, yapmacıklıklarımla, gösterişimle, fikirlerimle. bilgisayardan kalkınca yine eski benim, kişiliğim kaymaz.
çünkü burada, sokakta beni görüp ''a a sen o musun, ayy geçen gün ne de güzel yazdın'' diyecek bir insan yok. çünkü ben nickten ibaretim, kimse beni tanımıyor. arkadaşlarıma ya da arkadaş olmak istediğim güzel bacaklı kadınlara pazarlamıyorum kendimi. beni tanımayan, ismimi cismimi bilmeyen insanlara fikirlerimi pazarlıyorum sadece. işin en güzel tarafı bu.

ben kendi adımla değil, nickimle yapıyorum sosyal ego mastürbasyonumu.