bugün
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz15
- evlilik19
- bir şarkı sözü der ki9
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız10
- uzağı göremeyen insan13
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel17
- kekeme olan biri doktor olurmu9
- anın görüntüsü20
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- ali erbaş12
- bik bik moderatör olsun19
- icardi19058
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi13
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- kent lokantası niye bedava değil demek24
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım13
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır21
- istanbul suriyenin başkentidir12
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı46
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın8
- türkiyede çok abartılan arabalar18
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- almanya8
- boşuna yaşıyorum hissi17
- icardi1905 silik olsun kampanyası31
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler8
- sözlük kızlarının don renkleri19
- kanınıza rengini verir misiniz15
- aristoteles'in orta yolu10
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri15
- patiswiss14
- integralin müfredettan kaldırılması12
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak16
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı18
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- arkadaşlar biri var18
- karınıza range rover alır mısınız10
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi17
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
hikayemsi;
sevgilim, kapıda Gandalf gibi dikiliyordu. Her zamanki gibi geç kalmıştım. ancak, bu sefer o kadar geç kalmıştım ki, çok geç kalmıştım yani. "kıyafetlerin nerde?" diye gürledi bu önce. Durumu kurtarmak için "ehemehe günaydın" gibi bir şeyler zırvaladım. fakat, sevimlilik yaparak yırtamayacaktım. "Hayır yani" dedi, "bu kadar geç kalıyorsun madem" dedi, "bari" dedi, "insan gibi giyinseydin" dedi. Kemleri ve kümleri toparlayıp da doğru düzgün bir savunma cümlesi kuramadım tabi. Şey dedi bu sonra; "zaten" dedi, "senin bu kılık kıyafetine bir çeki düzen vermen gerekiyor" dedi, "ben söylemeyeyim, kendisi anlasın diyorum ama" dedi, "senin anlayacağın yok" dedi. Bugün heyheyleri üstündeydi. Ben zaten heyheylerle doğmuş biriydim. Şimdi cevap versem, ikimizin heyheyleri bir olup ortalık yerde halay çekmeye başlayacak, ben de belki güzelim ilişkiden olacaktım. "Haklısın" dedi biri. Dönüp arkama baktım, kimse yoktu. Bendim. Ben demiştim. Bunu dediğime hayret etmiştim. o da hayret etmişti. Elinde tuttuğu zafer meşalesini kolay kolay bırakmaya da niyeti yoktu. "doğru düzgün giyin, o eteği görmeyeyim bir daha" dedi. "Senin ağzını yüzünü s.kerim yavşak! Sen kim oluyorsun da bana ne giyeceğimi söylüyorsun! böyle bir kızı nerde bulacaksın suhufsuz!" demedim. "Peki canım" dedim.
sevgilim haklıydı. Gardırobumu Muhafazakâr topluma bir türlü entegre edememiştim. En düzgün giyindiğim günlerde bile mutlaka bir yerden falso veriyordum. Kural delmek için elimden geleni yapıyordum. Göze batıyordum. Göze batınca böyle sıkıntılar yaşıyordum. Böyle sıkıntılar yaşamak istemiyordum. Kimseyle muhatab olmak istemiyordum. Artık, insan gibi giyinmeye karar verdim. Çünkü, sevgilim haklıydı. Ama, döpiyes filan da insan haklarına aykırıydı. Abartmasındı.
hanım kız imajı için alış-verişe gittim. Hayatımda temiz bir sayfa açmak istiyordum. Ama bu alış-veriş işlerinden yılın %90'ı gibi bir oranda sıkılıyordum. Söylene söylene mağazaları gezmeye başladım. Son derece kararsızdım. Biraz beğenir gibi olduğum bir eteğe "etiketini s.kiyim" dedim. Daha az beğenir gibi olduğum bir elbiseye "kemerine sokayım" dedim. Yaldır yaldır parlayan bir pantolona, boncuk boncuk ağlayan bir gömleğe ve topuk topuk yükselen bir ayakkabıya da muhtelif küfürler etmeyi ihmal etmedim. Girdiğim mağazalarda gördüklerine vurulan, bayılan, biten ve hasta olan kadınlar vardı. Beğendikleri bir şey için gerekirse birbirleriyle kavga ediyorlardı. Giyinme kabini önlerinde "çok yakıştııığ, sanki senin için yapılmış buuğ, manken gibi olduğğn" jargonuyla konuşuyorlardı. Dilimizde bu kadar çok yumuşak g olduğunu bilmiyordum. Nasıl ayak uyduracağımı bilmiyordum. Almam gereken hiçbir şeyi almak istemiyordum. Yorulmuştum.
Hasbelkader bir çantacıya girdim. Çanta kullanmayı sevmiyordum. Çantaları sevmiyordum. Boş boş bakınırken bir çantayı elime alıp etiketine baktım. 559 TL yazıyordu. "Oha .mına koyim" dedim. "Efendim?" dedi. çanta değil lan. Tezgahtar elemandı konuşan. "Çok güzelmiş de onu şeyaptım" dedim. "O" dedi, "çok harika bir modeldir, hakiki deri". Bu son kısmı söylerken hayretler içerisinde kalmamı ve o anda bayılmamı bekler bir ifadeyle hutbesine kısa bir ara verdi. Sığırların, sığırken bu kadar itibar görmeyip de ölünce derilerinin bu denli saygıyla anılmasının haksızlık olduğunu düşünüyordum. Kolumda ölü bir hayvanla gezmenin çok cazip bir şeymiş gibi gösterilmesini anlayamıyordum. Devam etti. O modelin büyük bir özenle tasarlandığından, hem şık hem avangard olan çift yönlü havasından, ellerindeki son ürün olduğundan filan bahsetti. Söyledikleri zerrece ilgimi çekmiyordu. Çantaya ihtiyacım yoktu. Bir an önce bu lavuktan paçayı kurtarıp gidip kendime tayyör almalıydım, ya da her ne boksa işte. Eleman, benim alıcı olmadığımı yüz ifademden anlamıştı ancak her şeye rağmen son kozunu da oynadı. "Üstelik %50 indirimde!". işte bu noktada vurulmam gerekiyordu. Oysa hala sağ salimdim. "Eee?" dedim. Gerçekten çok uyuz bir müşteriydim. "Yani" dedi ağzını yüzünü yamuşturup, "ihtiyacınız varsa kaçırmayın". Tam "Yok!" diyecektim ki bir kadın, "O çantayı almıyorsanız bakabilir miyim?" diye seslendi. işte tam da o anda biri, sanki içimdeki kablo bağlantılarının yerini değiştirdi. Ne münasebetti! Ben bakıyordum. Alıcı alıcı bakıyordum. Hayatımda gördüğüm en güzel çantaydı bu. Derisi hakiki sığır derisiydi. Sığırlara sonsuz saygı duyan biriydim. Böyle özel bir tasarımı kaçıracak kadar deli değildim. Üstelik bu çanta hem şık hem avangarddı. Çift yönlü bir havası vardı. Adeta benim için yapılmıştı. Hem Allah'ın ne sevgili kuluymuşum ki ellerindeki son ürüne yetişmiştim. Bu şaheser, benim gibi biri varken o yelloza mı kalacaktı! Bir de %50 indirimdeyken. Hayatımda hiçbir çantaya bu kadar ihtiyacım olmamıştı. O çanta olmadan yaşayamazdım. Vurulmuştum, bayılmıştım, bitmiştim. Hastasıydım o çantanın. O çanta benim olmazsa çıldırırdım. "Alıyorum" dedim. Kadın hayata küstü. Tezgahtar yaşama sevinciyle doldu. Ben zaten mala bağlamıştım. Parayı öderken şuurum yerinde değildi. Çantayı alıp omzuma astım. Kasiyer kız "çok yakıştıığğ" dedi. Yumuşak g'ler benim de hayatıma girmişti. Çıkarken aynaya baktım. Sığır omzumda mö'lüyordu. "Kızım gamer, manken gibi olduuuğn" dedi. Gülümsedim. bitti.
sevgilim, kapıda Gandalf gibi dikiliyordu. Her zamanki gibi geç kalmıştım. ancak, bu sefer o kadar geç kalmıştım ki, çok geç kalmıştım yani. "kıyafetlerin nerde?" diye gürledi bu önce. Durumu kurtarmak için "ehemehe günaydın" gibi bir şeyler zırvaladım. fakat, sevimlilik yaparak yırtamayacaktım. "Hayır yani" dedi, "bu kadar geç kalıyorsun madem" dedi, "bari" dedi, "insan gibi giyinseydin" dedi. Kemleri ve kümleri toparlayıp da doğru düzgün bir savunma cümlesi kuramadım tabi. Şey dedi bu sonra; "zaten" dedi, "senin bu kılık kıyafetine bir çeki düzen vermen gerekiyor" dedi, "ben söylemeyeyim, kendisi anlasın diyorum ama" dedi, "senin anlayacağın yok" dedi. Bugün heyheyleri üstündeydi. Ben zaten heyheylerle doğmuş biriydim. Şimdi cevap versem, ikimizin heyheyleri bir olup ortalık yerde halay çekmeye başlayacak, ben de belki güzelim ilişkiden olacaktım. "Haklısın" dedi biri. Dönüp arkama baktım, kimse yoktu. Bendim. Ben demiştim. Bunu dediğime hayret etmiştim. o da hayret etmişti. Elinde tuttuğu zafer meşalesini kolay kolay bırakmaya da niyeti yoktu. "doğru düzgün giyin, o eteği görmeyeyim bir daha" dedi. "Senin ağzını yüzünü s.kerim yavşak! Sen kim oluyorsun da bana ne giyeceğimi söylüyorsun! böyle bir kızı nerde bulacaksın suhufsuz!" demedim. "Peki canım" dedim.
sevgilim haklıydı. Gardırobumu Muhafazakâr topluma bir türlü entegre edememiştim. En düzgün giyindiğim günlerde bile mutlaka bir yerden falso veriyordum. Kural delmek için elimden geleni yapıyordum. Göze batıyordum. Göze batınca böyle sıkıntılar yaşıyordum. Böyle sıkıntılar yaşamak istemiyordum. Kimseyle muhatab olmak istemiyordum. Artık, insan gibi giyinmeye karar verdim. Çünkü, sevgilim haklıydı. Ama, döpiyes filan da insan haklarına aykırıydı. Abartmasındı.
hanım kız imajı için alış-verişe gittim. Hayatımda temiz bir sayfa açmak istiyordum. Ama bu alış-veriş işlerinden yılın %90'ı gibi bir oranda sıkılıyordum. Söylene söylene mağazaları gezmeye başladım. Son derece kararsızdım. Biraz beğenir gibi olduğum bir eteğe "etiketini s.kiyim" dedim. Daha az beğenir gibi olduğum bir elbiseye "kemerine sokayım" dedim. Yaldır yaldır parlayan bir pantolona, boncuk boncuk ağlayan bir gömleğe ve topuk topuk yükselen bir ayakkabıya da muhtelif küfürler etmeyi ihmal etmedim. Girdiğim mağazalarda gördüklerine vurulan, bayılan, biten ve hasta olan kadınlar vardı. Beğendikleri bir şey için gerekirse birbirleriyle kavga ediyorlardı. Giyinme kabini önlerinde "çok yakıştııığ, sanki senin için yapılmış buuğ, manken gibi olduğğn" jargonuyla konuşuyorlardı. Dilimizde bu kadar çok yumuşak g olduğunu bilmiyordum. Nasıl ayak uyduracağımı bilmiyordum. Almam gereken hiçbir şeyi almak istemiyordum. Yorulmuştum.
Hasbelkader bir çantacıya girdim. Çanta kullanmayı sevmiyordum. Çantaları sevmiyordum. Boş boş bakınırken bir çantayı elime alıp etiketine baktım. 559 TL yazıyordu. "Oha .mına koyim" dedim. "Efendim?" dedi. çanta değil lan. Tezgahtar elemandı konuşan. "Çok güzelmiş de onu şeyaptım" dedim. "O" dedi, "çok harika bir modeldir, hakiki deri". Bu son kısmı söylerken hayretler içerisinde kalmamı ve o anda bayılmamı bekler bir ifadeyle hutbesine kısa bir ara verdi. Sığırların, sığırken bu kadar itibar görmeyip de ölünce derilerinin bu denli saygıyla anılmasının haksızlık olduğunu düşünüyordum. Kolumda ölü bir hayvanla gezmenin çok cazip bir şeymiş gibi gösterilmesini anlayamıyordum. Devam etti. O modelin büyük bir özenle tasarlandığından, hem şık hem avangard olan çift yönlü havasından, ellerindeki son ürün olduğundan filan bahsetti. Söyledikleri zerrece ilgimi çekmiyordu. Çantaya ihtiyacım yoktu. Bir an önce bu lavuktan paçayı kurtarıp gidip kendime tayyör almalıydım, ya da her ne boksa işte. Eleman, benim alıcı olmadığımı yüz ifademden anlamıştı ancak her şeye rağmen son kozunu da oynadı. "Üstelik %50 indirimde!". işte bu noktada vurulmam gerekiyordu. Oysa hala sağ salimdim. "Eee?" dedim. Gerçekten çok uyuz bir müşteriydim. "Yani" dedi ağzını yüzünü yamuşturup, "ihtiyacınız varsa kaçırmayın". Tam "Yok!" diyecektim ki bir kadın, "O çantayı almıyorsanız bakabilir miyim?" diye seslendi. işte tam da o anda biri, sanki içimdeki kablo bağlantılarının yerini değiştirdi. Ne münasebetti! Ben bakıyordum. Alıcı alıcı bakıyordum. Hayatımda gördüğüm en güzel çantaydı bu. Derisi hakiki sığır derisiydi. Sığırlara sonsuz saygı duyan biriydim. Böyle özel bir tasarımı kaçıracak kadar deli değildim. Üstelik bu çanta hem şık hem avangarddı. Çift yönlü bir havası vardı. Adeta benim için yapılmıştı. Hem Allah'ın ne sevgili kuluymuşum ki ellerindeki son ürüne yetişmiştim. Bu şaheser, benim gibi biri varken o yelloza mı kalacaktı! Bir de %50 indirimdeyken. Hayatımda hiçbir çantaya bu kadar ihtiyacım olmamıştı. O çanta olmadan yaşayamazdım. Vurulmuştum, bayılmıştım, bitmiştim. Hastasıydım o çantanın. O çanta benim olmazsa çıldırırdım. "Alıyorum" dedim. Kadın hayata küstü. Tezgahtar yaşama sevinciyle doldu. Ben zaten mala bağlamıştım. Parayı öderken şuurum yerinde değildi. Çantayı alıp omzuma astım. Kasiyer kız "çok yakıştıığğ" dedi. Yumuşak g'ler benim de hayatıma girmişti. Çıkarken aynaya baktım. Sığır omzumda mö'lüyordu. "Kızım gamer, manken gibi olduuuğn" dedi. Gülümsedim. bitti.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar