bugün

atlıkarınca

bütün gün arkadaşınızla/sevgilinizle/eşinizle/akrabanızla gülüp eğleniyor, kâh hayatın mezbeleliğinden gem vuruyor, kâh işyerinden/okuldan memnuniyetsizliğinizi dile getiriyor, kâh birini çekiştirip dedikodu yapıyor, kâh bir kafede bir şeyler içip saçma sapan esprilere gülüyorsunuz.

sonra bir karanlığın içine giriyorsunuz. orada size bugün yaptıklarınızın ne kadar anlamsız olduğu yüzünüze tokat gibi vuruluyor. her şey bitip aydınlığa çıktığınızda, omuzlarınızda büyük bir ağırlık, yüreğinizde kocaman bir yumru, dilinizde ağız dolusu küfür ve gözlerinizde biriken yaşlar kalıyor. sadece Sevgi ve edip gibi binlercesinin haykırışları var kulaklarınızda. havanın soğukluğu işlemiyor bedeninize ve yanınızdaki her kimse bir yabancı gibi oluveriyorsunuz. bu kadar bilinmezken ya da göz ardı ediliyorken bu yediğiniz tokat çok acı geliyor. tekrar konuşmaya başlamak, gülüp eğlenmek ne zor. hep susmak ve eve gidip yorgana sarılıp ağlamak... bütün istediğiniz bu.

işte atlıkarınca böyle bir etki yapıyor insan bünyesinde.

mutlaka ve mutlaka izlenmesi gereken bir film. binlerce ailenin, binlerce çocuğun yaşadığı gerçekliği sizde yüreğinizde yaşayacaksınız.
güncel Önemli Başlıklar