yaran fıkralar

Mart ayı gelmiştir, kediler her akşam süslenip, püslenip,
mis gibi kokularını sürünüp dışarı çıkmaktadırlar.

Aralarında bir de küçük erkek kedicik vardır. Bir gün

"ben de gelmek istiyom" der.

Kediler sinirlenir.

"Hadi len, senin daha yaşın küçük, git misket oyna." derler.

Bir gün, iki gün, üç gün...

Bizimkini iyice merak sarar.

Son bir kez daha dener şansını bir akşam:

"Ya ne olur beni de götürün nereye gidiyorsanız?"

aralarından babacan bir kedi çıkar:

"Gel lan, sen de gel de öğren, ilerde lazım olacak.

Sevişmeye gidiyoruz. Mart ayı bizim ayımız."

Hepsi toplanır.

Aylardan mart dedik ya, hava soğuk, damda beklerler Aşağıdan dişi kedi geçer mi diye...

Aradan saatler geçer, ne gelen var, ne giden.

Bizim gariban kedicik iyice üşümüştür.

Babacan kediye yanaşır, kolunu hafifçe vurarak:

"Abi ya," der:

- Ben bu gece yeteri kadar seviştim, gideyim yavaş yavaş.