bugün
- neden sürekli kabız oluyorum19
- 21 eylül 2024 fenerbahçe'ye verilen penaltı19
- kıllı erkek mi daha çekici kılsız mı sorunsalı8
- içlik giyer misiniz13
- bütün sözlük erkekleri alçaktır21
- bik bik'in mutfağına konuk olmak16
- sözlük yazarlarının pizzaları9
- jose mourinho24
- bekar kadın akşam yemeği10
- sözlükte sevilmeyen erkek yazarlar9
- klarnet calan sarapci koala 68
- fenerbahçe nasıl kurtulur13
- karton toplayan çocuk silik yemelidir12
- narin güran19
- sabah başlayan baş ağrısı9
- anın görüntüsü28
- sözlük erkeklerinin sözlük kızlarına karşı tutumu13
- sudekiray16
- sari renkli seker15
- victor osimhen9
- mert hakan yandaş12
- eve çağıran erko8
- bimde çalışanda akıl var mı16
- metin arolat46
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı107
- fenerbahçe taraftarı29
- ismail kartal9
- the crying one9
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri18
- okan buruk18
- gabriel sara'ya 19 milyon veren mallar9
- fenerbahçe8
- siber güvenlik başkanlığı10
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı10
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- seks kasedinizi yaymakla tehdit edilse naparsınız10
- herkes uyudu mu8
- aranızda medyum olan var mı12
- fb gs'yi yensin götüme rakı şişesi sokarım8
- cumartesi gecesi fenerli yazarlar kucağa oturacak8
- b'u r c u23
- ya tarkan da ölürse10
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur15
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın9
- bel çevreniz kaç cm11
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
uzun düşüncelerdeyim bu gece. nicelik anlatan bir sözcük oldu bu şimdi değil mi? uzun düşünmek...
bazen içim bomboş ve yankısız seslerle doluyor. kendini tekrarlayan sözcüklerle... işte öyle bir gecedeyim şimdi.
deliliğe beş kala, aklın en ücra yerinde kelimelerin sustuğu bir zaman dilimi var. sadece klavyenin tuşlarını dinlediğim, ve gözyaşlarımın tuzuna ruhumu bandığım...
özgürlüğüm bitmez sanırdım, çoktan kaybettim oysaki. durağan zaferlerin dünyasında yaşayan küçük bir kahramandım ben. herkes nasıl kendinin kahramanıysa öyle bir kahraman işte.
sözcüklerim çığlığım oldu, zaferlerimin adı ise paramparça cümlelerim... yenildim, dirildim; dirildim yenildim. bir kendimi yenemedim. yüreğimin götürdüğü yerden dönemedi sürgün yemiş düşüncelerim.
önce utandım gözyaşlarımdan, sonra hıçkırıklarımı bile umursamadım oysa. acıtıldım ve acının ne olduğunu sızım sızım sızladığında ciğerlerim daha iyi anladım. evet; herkesin kalbi sızlarken benim ciğerlerimden bıçak yırtığında akan kandı sızılarım...
bana bakanlar bende kendi mutluluklarını yakaladılar an be an. ben eridiğimi bilmeden mutluluk kanattım bıçak sırtında bilenen acılarımdan. acıları sevince boğmayı öğrendim inceden, inceden.
kah esen yelde dağıttım efkarımı, kah kimsenin bilmediği usul usul akan gözyaşlarımda. her hücremde yaradanı anımsadım, yine de bir ona sığındım gündelik telaşların en yorgun noktasında.
omuz aradım gözyaşlarımı silmek için, gölge aradım ızdırabımı dindirmek için, aynalar aradım kendi çirkin yüzümle yüzleşmek için...
toprağa el sürdüm en tozlusundan; ellerime bulaştırılan kanın tozlandığını gördüm. ama yine de umutsuzluk tükenmedi beynimin hücrelerinde, toz zerresi oldum savruldum, kıvılcım oldum. yangınlaştı yüreğim doğruldum; ışık oldum aydınlattım...
nedendir o zaman yine de yüreğimdeki bu hüznün karanlığı? neden onu bir ömür törpüledim de köreltemedim?
akşam oldu sırtıma koca koca yükler yüklenir oldu; sabah oldu günle başladı evcilik oyunum. oynadığım yerin adı dünyaydı, bir el gelmedi bazen omzuma ağır gelen tonlarca yükü hafifletmek için; ben yine yaradana sığındım...
gözyaşlarında arınırmış insan... işte şu an, bu saatte, ben arınmaktayım inceden inceye... denizin esintisindeki o esrarengiz gizem misali savrulmakta düşüncelerim. inciniyorum her geçen gün biraz daha...
dünya! sen benim için çok küçüksün içimde bunca büyük bir dünya barındırırken. anlasana artık!
yorgunum; rüzgarlar susmuş bu sahil kasabasında... yorgunum; sessizlik bataklık misali beynimin hücrelerinde... ve sizler görmüyorsunuz...
körler ülkesinde ayna satan biriyim ben artık...
bazen içim bomboş ve yankısız seslerle doluyor. kendini tekrarlayan sözcüklerle... işte öyle bir gecedeyim şimdi.
deliliğe beş kala, aklın en ücra yerinde kelimelerin sustuğu bir zaman dilimi var. sadece klavyenin tuşlarını dinlediğim, ve gözyaşlarımın tuzuna ruhumu bandığım...
özgürlüğüm bitmez sanırdım, çoktan kaybettim oysaki. durağan zaferlerin dünyasında yaşayan küçük bir kahramandım ben. herkes nasıl kendinin kahramanıysa öyle bir kahraman işte.
sözcüklerim çığlığım oldu, zaferlerimin adı ise paramparça cümlelerim... yenildim, dirildim; dirildim yenildim. bir kendimi yenemedim. yüreğimin götürdüğü yerden dönemedi sürgün yemiş düşüncelerim.
önce utandım gözyaşlarımdan, sonra hıçkırıklarımı bile umursamadım oysa. acıtıldım ve acının ne olduğunu sızım sızım sızladığında ciğerlerim daha iyi anladım. evet; herkesin kalbi sızlarken benim ciğerlerimden bıçak yırtığında akan kandı sızılarım...
bana bakanlar bende kendi mutluluklarını yakaladılar an be an. ben eridiğimi bilmeden mutluluk kanattım bıçak sırtında bilenen acılarımdan. acıları sevince boğmayı öğrendim inceden, inceden.
kah esen yelde dağıttım efkarımı, kah kimsenin bilmediği usul usul akan gözyaşlarımda. her hücremde yaradanı anımsadım, yine de bir ona sığındım gündelik telaşların en yorgun noktasında.
omuz aradım gözyaşlarımı silmek için, gölge aradım ızdırabımı dindirmek için, aynalar aradım kendi çirkin yüzümle yüzleşmek için...
toprağa el sürdüm en tozlusundan; ellerime bulaştırılan kanın tozlandığını gördüm. ama yine de umutsuzluk tükenmedi beynimin hücrelerinde, toz zerresi oldum savruldum, kıvılcım oldum. yangınlaştı yüreğim doğruldum; ışık oldum aydınlattım...
nedendir o zaman yine de yüreğimdeki bu hüznün karanlığı? neden onu bir ömür törpüledim de köreltemedim?
akşam oldu sırtıma koca koca yükler yüklenir oldu; sabah oldu günle başladı evcilik oyunum. oynadığım yerin adı dünyaydı, bir el gelmedi bazen omzuma ağır gelen tonlarca yükü hafifletmek için; ben yine yaradana sığındım...
gözyaşlarında arınırmış insan... işte şu an, bu saatte, ben arınmaktayım inceden inceye... denizin esintisindeki o esrarengiz gizem misali savrulmakta düşüncelerim. inciniyorum her geçen gün biraz daha...
dünya! sen benim için çok küçüksün içimde bunca büyük bir dünya barındırırken. anlasana artık!
yorgunum; rüzgarlar susmuş bu sahil kasabasında... yorgunum; sessizlik bataklık misali beynimin hücrelerinde... ve sizler görmüyorsunuz...
körler ülkesinde ayna satan biriyim ben artık...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar