bugün
- güne bir şarkı bırak10
- icardi190528
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız23
- nazar değdi sözlük8
- crop giyen erkek9
- uludağ sözlüğün bitmiş olması8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi19
- icardi1905 silik olsun kampanyası21
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- vatandaşlık farkı alan otel24
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- hamas bir terör örgütüdür20
- erkeğe ne hediye alınır34
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız11
- futbolcu ismiyle nick almak11
- anın görüntüsü12
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım9
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
entry'ler (90)
2012 kasım aylarıydı. güzel bir cami gördüm. gidip namaz kılayım dedim. tamda cemaat akşam namazını kılmış dağılıyorlar. camiden içeri gircem. hoca, bana demezmi "sen şu dışarda kıl". ben kapıyı kapatacağım. münakaşaya girmek istemedim. hocam mesain bitti herhalde. allahın evinin kapısını neden kapatıyorsun? işte salla başını al maaşını. görevi vakit namazında hazır bulunmak. allah böyle hocalardan milleti korusun. hani kadının ineği bahçeden çıkmış da hocanın evine doğru gidiyormuş. kadın aman ineğimi geri getirin demiş. bişey olmaz hocanın evine gidiyor demişler. kadında. aman öyle demeyin. kitabına uydurur da yeyiverir demiş. neyse allah muhafaza. edepli olan hocalarımız yokmu elbette var.
El evveli Allah, El ahiri Allah, Ez zahiri Allah, El batinu Allah, men kanefi kalbihi Allah, fe muinuhu fiddareyni Allah, fe men kanefi kalbi gayrullah, fe hasmuhu fiddareyni Allah
"Kimin kalbinden ALLAH sevgisi varsa, iki dünyada da onun yardımcısı ALLAH'tır. Kimin kalbinde ALLAH'tan başkasının sevgisi varsa, iki dünyada da onun hasmı ALLAH'tır."
"Kimin kalbinden ALLAH sevgisi varsa, iki dünyada da onun yardımcısı ALLAH'tır. Kimin kalbinde ALLAH'tan başkasının sevgisi varsa, iki dünyada da onun hasmı ALLAH'tır."
El evveli Allah, El ahiri Allah, Ez zahiri Allah, El batinu Allah, men kanefi kalbihi Allah, fe muinuhu fiddareyni Allah, fe men kanefi kalbi gayrullah, fe hasmuhu fiddareyni Allah
"Kimin kalbinden ALLAH sevgisi varsa, iki dünyada da onun yardımcısı ALLAH'tır. Kimin kalbinde ALLAH'tan başkasının sevgisi varsa, iki dünyada da onun hasmı ALLAH'tır."
"Kimin kalbinden ALLAH sevgisi varsa, iki dünyada da onun yardımcısı ALLAH'tır. Kimin kalbinde ALLAH'tan başkasının sevgisi varsa, iki dünyada da onun hasmı ALLAH'tır."
Felsefenin akışı beyinden kalbedir. Tasavvufun tariki ise kalbden beyinedir. ikisinin de yolları ayrı ayrıdır. Öz olarak kalbden beyine giden yola ehli tarik denilmiştir... Felsefeyi tanzimi ilâhi olan tasavvufla eş değer görmeyelim. Felsefe nefsin ürettiği, maddeden öte gidemeyen ilmel-yakıyndır. Maddede her zerrede ALLAHın varlığının, tenezzülen fiili sıfatlarının zuhurunu hissetmektir. Müşterisi azda olsa Tasavvuf, Manadır, dinin aslı ve özüdür. ihlas, takva, veradır..
(pir-i galibi)
(pir-i galibi)
1. VEYSEL KARÂNÎ (? - 657 M.)
2. ibrahim b.Edhem (714 - 779)
3. Hamdun Kassâr (? - 884)
4. Muhammed Bağdâdî (1026 - 1107)
5. ABDULKÂDiR GEYLANÎ (1078 - 1165) (Kadirîyye Pîrî)
6. ibn- Arif Ahmed b.Muhammed (1088 - 1142)
7. AHMED YESEVi (? - 1166) (Yeseviyye Pîrî)
8. AHMED-ER RUFÂÎ (1118 - 1182) (Rufaîyye Pîrî)
9. Ebû Medyen Mağribi (? - 1198)
10. Necmeddîn-i Kübrâ (1145 - 1221)
11. ŞEHABEDDiN ÖMER SÜHREVERDi (1114 - 1235) (Sühreverdiyye Pîrî)
12. HASAN ÇEŞTi (1136 - 1236) (Çeşdiyye Pîrî)
13. MUHYiDDiN-i ARABÎ (1166 - 1240) (Ekberiyye Pîrî)
14. EBÛL HASAN ALi ŞÂZELi (1197 - 1258) (Şâzeliyye Pîrî)
15. Muhyiddin Yahyâ Nevevi (1233 - 1271)
16. MEVLANÂ CELÂLEDDÎN-i RÛMi (1207 - 1273) (Mevleviyye Pîrî)
17. AHMED BEDEVÎ (1200 -1276) (Bedeviyye Pîrî)
18. iBRAHiM DUSSÛKÎ (1236 -1293) (Dussukiyye Pîrî)
19. SADEDDiN CiBÂVi (1197 - 1301) (Cibâviyye Pîrî)
20. Safiyüddin Erdebili (1252 -1334)
21. HACI BEKTÂŞ-I VELÎ (1247 - 1337) (Bektâşiyye Pîrî)
22. M. BAHADDiN NAKŞIBEND (1318 -1389) (Nakşıbendiyye Pîrî)
23. ÖMER HALVETÎ (? - 1397) (Halvetiyye Pîrî)
24. HACI BAYRAM-I VELÎ (1352 - 1430) (Bayramîyye Pîrî)
25. Akşemseddin (1390 -1460)
26. Abdullah Ayderûs (1409 - 1461)
27. Seyyid Yahya Şirvânî (? - 1465)
28. Muhammed Cûzalî (? - 1465)
29. Eşrefoğlu Abdullah-ı Rûmî (1350 - 1470)
30. Bıçakçı Emir Ömer Dede (? - 1475)
31. ibrâhim Tennûri (? - 1482)
32. Ubeydullah Ahrâr (1404 - 1487)
33. Dede Ömer Rûşenî (? - 1487)
34. Cemâlî Mehmed Çelebi Halife (? - 1497)
35. Ahmet Şemseddin Marmaravî (1435 - 1504)
36. M. Abdurrahman Demirtaş (? - 1522)
37. Sümbül Efendi (1465 - 1529)
38. ibrahim Gülşenî (1426 - 1533)
39. isa oğlu ilyas Saruhâni (1496 - 1560)
40. Hazma Bâlî (? - 1561)
41. Ümmî Sinan (1487 - 1568)
42. HACI ŞABÂN-I VELÎ (1497 - 1568) (Şabâniyye Pîrî)
43. Abdusselâm el-Esmer (1475 - 1573)
44. Hasan Hüsâmeddin Uşşâkî (1475 - 1597)
45. Ahmed Şemseddin Sivâsi (1520 - 1597)
46. Ramazân Efendi (1542 - 1616)
47. AZÎZ MAHMUD HÜDÂÎ (1543 - 1623) (Celvetiyye Pîrî)
48. imâm Rabbânî (1563 - 1625)
49. Mehmed Buhûrî (? - 1630)
50. ismâîl-i Rûmî (? - 1631)
51. Ahmed Ali (? - 1638)
52. Ahmed Usâli (? - 1639)
53. Abdulahad Nûrî (1591 - 1651)
54. Hasan Bûrhaneddin Cihangirî (1563 - 1663)
55. Himmed Efendi (1617 - 1684)
56. Karabaş Velî (1611 - 1684)
57. Muhammed Bahşi (1629 - 1687)
58. Selâmî Ali Efendi (1592 - 1692)
59. Niyâzî Mısrî (1617 - 1693)
60. Mustafa Muslihiddin Efendi (? - 1697)
61. Nasuhi Mehmed Efendi (1643 - 1718)
62. Murâd-ı Münzevi (1644 - 1719)
63. Nûreddin Cerrâhi (1678 - 1720)
64. ismail Hakkı Bursevi (1653 - 1725)
65. ismail Fakîrullah (1656 - 1734)
66. HASAN SEZÂÎ (1669 - 1738) (Gülşeniyye Pîrî)
67. Ahmed Zührî (? - 1744)
68. Fenâi Ali Efendi (? - 1745)
69. Mustafa Kemâleddin Bekrî (1688 - 1749)
70. Cemâleddin Uşşâkî (? - 1750)
71. Ahmed Raûfî (1657 - 1757)
72. Ahmed Câhidî (? - 1759)
73. Ş. Muhammed Hafnavî (1689 - 1767)
74. Mehmed Hayatî (? - 1767)
75. Abdulkerim Samânî (1719 - 1775)
76. Mahzar-ı Cânıcânan (1701 - 1781)
77. Abdullah Salahaddin Uşşâkî (1705 - 1781)
78. Mustafa Hâşim Baba (1718 - 1782)
79. Muhammed Kemâleddin (1727 - 1782)
80. Ahmed Derdir (1715 - 1786)
81. Ahmed Ticânî (1737 - 1792)
82. Mahmud b. Abdurrahman (? - 1794)
83. Çerkeşî Mustafa Efendi (1740 - 1813)
84. Abdullah Delevî (1745 - 1824)
85. Ahmed Savî (1761 - 1825)
86. Hâlid-i Bağdâdi (1778 - 1826)
87. Hacı Halil Efendi (1785 - 1843)
88. Kuşadalı ibrahim Efendi (1774 - 1845)
89. Abdurahman Halis Talebanî (1797 - 1858)
90. Ahmed Tâlib irşadî (1820 - 1881)
91. M. Nûrûl-Arabî (1810 - 1889)
92. Hüseyin Feyzüddin (1820 - 1891)
93. Hasan Haletî (? - 1911)
94. Mervan b.Muattal (? - 1911)
95. Ahmed Süreyyâ Emin (1848 - 1923)
96. Ahmed Alevî (? - 1934)
97. Şerif Ahmed Hamalullah (? - 1943)
98. HACI GÂLiP HASAN EFENDi (1919 - ...) (Galibîyye Pîrî)
Kaynak ;
Kitap adı : Piran
Yazar: Mustafa ÖZDAMAR
Basım : Kırk Kandil
2. ibrahim b.Edhem (714 - 779)
3. Hamdun Kassâr (? - 884)
4. Muhammed Bağdâdî (1026 - 1107)
5. ABDULKÂDiR GEYLANÎ (1078 - 1165) (Kadirîyye Pîrî)
6. ibn- Arif Ahmed b.Muhammed (1088 - 1142)
7. AHMED YESEVi (? - 1166) (Yeseviyye Pîrî)
8. AHMED-ER RUFÂÎ (1118 - 1182) (Rufaîyye Pîrî)
9. Ebû Medyen Mağribi (? - 1198)
10. Necmeddîn-i Kübrâ (1145 - 1221)
11. ŞEHABEDDiN ÖMER SÜHREVERDi (1114 - 1235) (Sühreverdiyye Pîrî)
12. HASAN ÇEŞTi (1136 - 1236) (Çeşdiyye Pîrî)
13. MUHYiDDiN-i ARABÎ (1166 - 1240) (Ekberiyye Pîrî)
14. EBÛL HASAN ALi ŞÂZELi (1197 - 1258) (Şâzeliyye Pîrî)
15. Muhyiddin Yahyâ Nevevi (1233 - 1271)
16. MEVLANÂ CELÂLEDDÎN-i RÛMi (1207 - 1273) (Mevleviyye Pîrî)
17. AHMED BEDEVÎ (1200 -1276) (Bedeviyye Pîrî)
18. iBRAHiM DUSSÛKÎ (1236 -1293) (Dussukiyye Pîrî)
19. SADEDDiN CiBÂVi (1197 - 1301) (Cibâviyye Pîrî)
20. Safiyüddin Erdebili (1252 -1334)
21. HACI BEKTÂŞ-I VELÎ (1247 - 1337) (Bektâşiyye Pîrî)
22. M. BAHADDiN NAKŞIBEND (1318 -1389) (Nakşıbendiyye Pîrî)
23. ÖMER HALVETÎ (? - 1397) (Halvetiyye Pîrî)
24. HACI BAYRAM-I VELÎ (1352 - 1430) (Bayramîyye Pîrî)
25. Akşemseddin (1390 -1460)
26. Abdullah Ayderûs (1409 - 1461)
27. Seyyid Yahya Şirvânî (? - 1465)
28. Muhammed Cûzalî (? - 1465)
29. Eşrefoğlu Abdullah-ı Rûmî (1350 - 1470)
30. Bıçakçı Emir Ömer Dede (? - 1475)
31. ibrâhim Tennûri (? - 1482)
32. Ubeydullah Ahrâr (1404 - 1487)
33. Dede Ömer Rûşenî (? - 1487)
34. Cemâlî Mehmed Çelebi Halife (? - 1497)
35. Ahmet Şemseddin Marmaravî (1435 - 1504)
36. M. Abdurrahman Demirtaş (? - 1522)
37. Sümbül Efendi (1465 - 1529)
38. ibrahim Gülşenî (1426 - 1533)
39. isa oğlu ilyas Saruhâni (1496 - 1560)
40. Hazma Bâlî (? - 1561)
41. Ümmî Sinan (1487 - 1568)
42. HACI ŞABÂN-I VELÎ (1497 - 1568) (Şabâniyye Pîrî)
43. Abdusselâm el-Esmer (1475 - 1573)
44. Hasan Hüsâmeddin Uşşâkî (1475 - 1597)
45. Ahmed Şemseddin Sivâsi (1520 - 1597)
46. Ramazân Efendi (1542 - 1616)
47. AZÎZ MAHMUD HÜDÂÎ (1543 - 1623) (Celvetiyye Pîrî)
48. imâm Rabbânî (1563 - 1625)
49. Mehmed Buhûrî (? - 1630)
50. ismâîl-i Rûmî (? - 1631)
51. Ahmed Ali (? - 1638)
52. Ahmed Usâli (? - 1639)
53. Abdulahad Nûrî (1591 - 1651)
54. Hasan Bûrhaneddin Cihangirî (1563 - 1663)
55. Himmed Efendi (1617 - 1684)
56. Karabaş Velî (1611 - 1684)
57. Muhammed Bahşi (1629 - 1687)
58. Selâmî Ali Efendi (1592 - 1692)
59. Niyâzî Mısrî (1617 - 1693)
60. Mustafa Muslihiddin Efendi (? - 1697)
61. Nasuhi Mehmed Efendi (1643 - 1718)
62. Murâd-ı Münzevi (1644 - 1719)
63. Nûreddin Cerrâhi (1678 - 1720)
64. ismail Hakkı Bursevi (1653 - 1725)
65. ismail Fakîrullah (1656 - 1734)
66. HASAN SEZÂÎ (1669 - 1738) (Gülşeniyye Pîrî)
67. Ahmed Zührî (? - 1744)
68. Fenâi Ali Efendi (? - 1745)
69. Mustafa Kemâleddin Bekrî (1688 - 1749)
70. Cemâleddin Uşşâkî (? - 1750)
71. Ahmed Raûfî (1657 - 1757)
72. Ahmed Câhidî (? - 1759)
73. Ş. Muhammed Hafnavî (1689 - 1767)
74. Mehmed Hayatî (? - 1767)
75. Abdulkerim Samânî (1719 - 1775)
76. Mahzar-ı Cânıcânan (1701 - 1781)
77. Abdullah Salahaddin Uşşâkî (1705 - 1781)
78. Mustafa Hâşim Baba (1718 - 1782)
79. Muhammed Kemâleddin (1727 - 1782)
80. Ahmed Derdir (1715 - 1786)
81. Ahmed Ticânî (1737 - 1792)
82. Mahmud b. Abdurrahman (? - 1794)
83. Çerkeşî Mustafa Efendi (1740 - 1813)
84. Abdullah Delevî (1745 - 1824)
85. Ahmed Savî (1761 - 1825)
86. Hâlid-i Bağdâdi (1778 - 1826)
87. Hacı Halil Efendi (1785 - 1843)
88. Kuşadalı ibrahim Efendi (1774 - 1845)
89. Abdurahman Halis Talebanî (1797 - 1858)
90. Ahmed Tâlib irşadî (1820 - 1881)
91. M. Nûrûl-Arabî (1810 - 1889)
92. Hüseyin Feyzüddin (1820 - 1891)
93. Hasan Haletî (? - 1911)
94. Mervan b.Muattal (? - 1911)
95. Ahmed Süreyyâ Emin (1848 - 1923)
96. Ahmed Alevî (? - 1934)
97. Şerif Ahmed Hamalullah (? - 1943)
98. HACI GÂLiP HASAN EFENDi (1919 - ...) (Galibîyye Pîrî)
Kaynak ;
Kitap adı : Piran
Yazar: Mustafa ÖZDAMAR
Basım : Kırk Kandil
Tekrar ediyorum; bu vazîfe verâsettir, ezel-i ervahla ilgilidir. insan bu tertibi ilahiyeyi beşeri duyguları ile çözmeye muktedir değildir. Herşey ALLÂHın yed-i kudretindedir. Bu ilim diraset yolu ile değil ancak veraset yolu ile Rabbimin taktiri kadar anlaşılır. Anlaşıldığı kadar da zevki alınır. Manevi vazifeleri tertip ve tanzîme değil adem, kamil insan dahi muktedir ve yetkili değildir.
Ben de sultanım diyen dünyâda bî-hadd-ü hesâb.
Bende-i dergâh-ı ehlullah olan yüz binde bir.
Dergâhtan evliyâ terbiyesinde yetişmiş ve turuk-i aliyyeden, silsile-yi merâtip ve izn-i icâzete sâhip olan kul, ALLÂHın evliyâsıdır. Peygamber Efendimizin de vârisidir.
Mânevî vazîfe Hazret-i ALLAHın yedinde olup hayatta bulunan evliyânın tebliği ile zuhuru görülür, şahsın kendi görgüsü ile değil. ALLÂHın lütfu ile olur. Hazret-i Kurâna âhir zaman Peygamberi Hazret-i Resûlullâha ve getirdiği şeriata inancın tam olsun!
Her zaman yeryüzünde eksik olmayan, eksik olması kânûn-ı ilâhîye aykırı olan evliyânın mevcûdiyetinin inkârının zâhirî ve batinî ilimle bağdaşmayacağını iyi bilesin ki, hatâya düşüp, hem bu türlü gerçeği yaşayanlara, hem de nefsine zulmetmeyesin!
(pir-i galibi h.hasan galip kuşçuoğlu)
Ben de sultanım diyen dünyâda bî-hadd-ü hesâb.
Bende-i dergâh-ı ehlullah olan yüz binde bir.
Dergâhtan evliyâ terbiyesinde yetişmiş ve turuk-i aliyyeden, silsile-yi merâtip ve izn-i icâzete sâhip olan kul, ALLÂHın evliyâsıdır. Peygamber Efendimizin de vârisidir.
Mânevî vazîfe Hazret-i ALLAHın yedinde olup hayatta bulunan evliyânın tebliği ile zuhuru görülür, şahsın kendi görgüsü ile değil. ALLÂHın lütfu ile olur. Hazret-i Kurâna âhir zaman Peygamberi Hazret-i Resûlullâha ve getirdiği şeriata inancın tam olsun!
Her zaman yeryüzünde eksik olmayan, eksik olması kânûn-ı ilâhîye aykırı olan evliyânın mevcûdiyetinin inkârının zâhirî ve batinî ilimle bağdaşmayacağını iyi bilesin ki, hatâya düşüp, hem bu türlü gerçeği yaşayanlara, hem de nefsine zulmetmeyesin!
(pir-i galibi h.hasan galip kuşçuoğlu)
Tekrar ediyorum; bu vazîfe verâsettir, ezel-i ervahla ilgilidir. insan bu tertibi ilahiyeyi beşeri duyguları ile çözmeye muktedir değildir. Herşey ALLÂHın yed-i kudretindedir. Bu ilim diraset yolu ile değil ancak veraset yolu ile Rabbimin taktiri kadar anlaşılır. Anlaşıldığı kadar da zevki alınır. Manevi vazifeleri tertip ve tanzîme değil adem, kamil insan dahi muktedir ve yetkili değildir.
Ben de sultanım diyen dünyâda bî-hadd-ü hesâb.
Bende-i dergâh-ı ehlullah olan yüz binde bir.
Dergâhtan evliyâ terbiyesinde yetişmiş ve turuk-i aliyyeden, silsile-yi merâtip ve izn-i icâzete sâhip olan kul, ALLÂHın evliyâsıdır. Peygamber Efendimizin de vârisidir.
Mânevî vazîfe Hazret-i ALLAHın yedinde olup hayatta bulunan evliyânın tebliği ile zuhuru görülür, şahsın kendi görgüsü ile değil. ALLÂHın lütfu ile olur. Hazret-i Kurâna âhir zaman Peygamberi Hazret-i Resûlullâha ve getirdiği şeriata inancın tam olsun!
Her zaman yeryüzünde eksik olmayan, eksik olması kânûn-ı ilâhîye aykırı olan evliyânın mevcûdiyetinin inkârının zâhirî ve batinî ilimle bağdaşmayacağını iyi bilesin ki, hatâya düşüp, hem bu türlü gerçeği yaşayanlara, hem de nefsine zulmetmeyesin!
(pir-i galibi h.hasan galip kuşçuoğlu)
Ben de sultanım diyen dünyâda bî-hadd-ü hesâb.
Bende-i dergâh-ı ehlullah olan yüz binde bir.
Dergâhtan evliyâ terbiyesinde yetişmiş ve turuk-i aliyyeden, silsile-yi merâtip ve izn-i icâzete sâhip olan kul, ALLÂHın evliyâsıdır. Peygamber Efendimizin de vârisidir.
Mânevî vazîfe Hazret-i ALLAHın yedinde olup hayatta bulunan evliyânın tebliği ile zuhuru görülür, şahsın kendi görgüsü ile değil. ALLÂHın lütfu ile olur. Hazret-i Kurâna âhir zaman Peygamberi Hazret-i Resûlullâha ve getirdiği şeriata inancın tam olsun!
Her zaman yeryüzünde eksik olmayan, eksik olması kânûn-ı ilâhîye aykırı olan evliyânın mevcûdiyetinin inkârının zâhirî ve batinî ilimle bağdaşmayacağını iyi bilesin ki, hatâya düşüp, hem bu türlü gerçeği yaşayanlara, hem de nefsine zulmetmeyesin!
(pir-i galibi h.hasan galip kuşçuoğlu)
Ve öyle, Rablarının cemalini isteyerek, sabah ve akşam ona dua edenleri ve zikir edenleri yanından kovayım deme. Sana onların hesabından bir şey yok. Senin hesabından da onlara bir şey yok ki, biçareleri kovup da zalimlerden olacaksın. (Enam Sûresi, 52).
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz Cenab-ı Hakkı zikreden bir topluma uğradı. Buyurdu ki: Ey zikreden cemaat, sizler bir cemaatsiniz ki, Cenab-ı Hak: Sabah akşam Beni zikreden kimselerle sen de otur, nefsinin onlarla beraber olmasında sabret, ayeti kerimesini sizin sebebinizle inzal buyurdu, diye o cemaati taltif etmiştir.
Hazreti Resulullah (s.a.v.) Efendimize müracaat ederek, nakli yeteri kadar kabullenemeyip aklın dini tertiplerinin etkisinden kurtulamayan ashâbın bazıları ibn Reveha çok zikir meclisi kuruyor, ashâb-ı toplayıp zikir yaptırıyor diye şikayet ettiler. Hazreti Resulullah (s.a.v.) Efendimiz: ALLAH ibn Revaha'ya rahmeti ile muamele etsin. Çünkü ALLAHın meleklerine karşı övündüğü zikir meclisini seviyor buyurdu.
(Pir H.Galip Hasan Kuşçuoğlu)
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz Cenab-ı Hakkı zikreden bir topluma uğradı. Buyurdu ki: Ey zikreden cemaat, sizler bir cemaatsiniz ki, Cenab-ı Hak: Sabah akşam Beni zikreden kimselerle sen de otur, nefsinin onlarla beraber olmasında sabret, ayeti kerimesini sizin sebebinizle inzal buyurdu, diye o cemaati taltif etmiştir.
Hazreti Resulullah (s.a.v.) Efendimize müracaat ederek, nakli yeteri kadar kabullenemeyip aklın dini tertiplerinin etkisinden kurtulamayan ashâbın bazıları ibn Reveha çok zikir meclisi kuruyor, ashâb-ı toplayıp zikir yaptırıyor diye şikayet ettiler. Hazreti Resulullah (s.a.v.) Efendimiz: ALLAH ibn Revaha'ya rahmeti ile muamele etsin. Çünkü ALLAHın meleklerine karşı övündüğü zikir meclisini seviyor buyurdu.
(Pir H.Galip Hasan Kuşçuoğlu)
ALLÂHın rızkından yeyin âyeti, ekmek değil, hikmet ve mârifetullahdır. Ne zaman kulum üzerine zikrim gâlip ola, bana âşık olur. Ben de ona âşık olurum buyurdu HZ ALLAH c.c.
Zikrullah ferdî yapıldığı gibi bütün ibâdetlerin toplu olarak yapılması rahmeti ilâhiye kesin vesile olduğu teşvik edilir, toplu zikrullah da zikir halakası diye.
ALLAH VE RESÜLLERi TARAFINDAN SADIK KULLARIN TOPLU ZiKiR ETMELERi HAKKINDA HAZRET-i KURÂNDA VE KÜTÜBÜ SiTTELERDE TEŞViKiNi SIK SIK GÖRMEK MÜMKÜN VE TEŞViK VARDIR.
Ehli tarafından bir nizam ve intizam üzere yapılır. Ehli bu hususta gerek maddî gerekse mânevî tâlim ettirilir. Nâ-ehlin sapık düzenlerine bakıp da, ileri geri fikir vermeye kalkışma. Hele metafizik olayları, ben âlimim, ya îzah ederim yâhut reddederim, hattâ küfür gibi gösterir içinden çıkarım deme, büyük hatâ edersin.
Evliyânın kerâmetini hatırla. inkarı küfürdür. Hazret-i ALLAH bildirmedi mi:
Evliyâma ezâ edene harp îlan ederim.
Bâzıları derler ki, böyle bir harbe hiç rastlanmadı.
Mûsâ aleyhis-selâma kavmi gelerek:
Bizleri korkuttuğun azap ne zaman gelecek? diye alay ettiler.
Hazret-i ALLAH buyurdu ki:
Yâ Mûsâ, biz onları sonsuz rahmetim olan zâtım için akacak göz yaşından mahrum ettik, yetmiyor mu?
O mahrûmiyet ve belâ gözünden yaş aksa da nazargâh-ı ilâhî olan kalbi yıkayan göz yaşı değil.
(piri galibi h.galip hasan kuşçuoğlu)
Zikrullah ferdî yapıldığı gibi bütün ibâdetlerin toplu olarak yapılması rahmeti ilâhiye kesin vesile olduğu teşvik edilir, toplu zikrullah da zikir halakası diye.
ALLAH VE RESÜLLERi TARAFINDAN SADIK KULLARIN TOPLU ZiKiR ETMELERi HAKKINDA HAZRET-i KURÂNDA VE KÜTÜBÜ SiTTELERDE TEŞViKiNi SIK SIK GÖRMEK MÜMKÜN VE TEŞViK VARDIR.
Ehli tarafından bir nizam ve intizam üzere yapılır. Ehli bu hususta gerek maddî gerekse mânevî tâlim ettirilir. Nâ-ehlin sapık düzenlerine bakıp da, ileri geri fikir vermeye kalkışma. Hele metafizik olayları, ben âlimim, ya îzah ederim yâhut reddederim, hattâ küfür gibi gösterir içinden çıkarım deme, büyük hatâ edersin.
Evliyânın kerâmetini hatırla. inkarı küfürdür. Hazret-i ALLAH bildirmedi mi:
Evliyâma ezâ edene harp îlan ederim.
Bâzıları derler ki, böyle bir harbe hiç rastlanmadı.
Mûsâ aleyhis-selâma kavmi gelerek:
Bizleri korkuttuğun azap ne zaman gelecek? diye alay ettiler.
Hazret-i ALLAH buyurdu ki:
Yâ Mûsâ, biz onları sonsuz rahmetim olan zâtım için akacak göz yaşından mahrum ettik, yetmiyor mu?
O mahrûmiyet ve belâ gözünden yaş aksa da nazargâh-ı ilâhî olan kalbi yıkayan göz yaşı değil.
(piri galibi h.galip hasan kuşçuoğlu)
Bismillâhi'r-Rahmâni'r-Rahîm
Senden öncede kendilerine vahyet-tiğimiz erkeklerden başkasını gönder-medik eğer bilmiyorsanız erbabı zikirden sorunuz.
(Nahl Sûresi, 43)
Senden öncede kendilerine vahyet-tiğimiz erkeklerden başkasını gönder-medik eğer bilmiyorsanız erbabı zikirden sorunuz.
(Nahl Sûresi, 43)
MADDÎ SULTÂN MÂNEVÎ SULTÂN
Eûzü Billâhi mine'ş-Şeytâni'r-Racîm
Bismillâhi'r-Rahmâni'r-Rahîm
Ey cin ve insan toplulukları, göklerin ve yerin çevresinden geçmeye gücünüz yetiyorsa geçin, ama ALLÂHın verdiği güç olmadan geçemezsiniz. illâ bi-sultân
(Rahmân Sûresi, 33)
Hazret-i ALLAH açık olarak buyuruyor ki; Siz sultan ı bulmadan arzın çevresinden dışarı çıkmaya yeltenmeyin, çıkamazsınız. Sultân ın lügatte mânâsı basıcı, aşırıcı güç demektir. Mânen sultan olanlar ise mânen çıkarlar! Bunu ehli bilir. Sultan, o türlü bahtiyarların mîraclarıdır. Şunu kesinlikle bilelim ki, Peygamber efendilerimize verilen her rahmet-i ilâhî evliyâullâha da lutfedilir, fakat aynı olmayıp ilham yolu iledir... irşada vazifelenmiş kişilere evham ile ilhamı ayıracak kabiliyet verilmiştir, iyi biline
Pir-i Galibi
Eûzü Billâhi mine'ş-Şeytâni'r-Racîm
Bismillâhi'r-Rahmâni'r-Rahîm
Ey cin ve insan toplulukları, göklerin ve yerin çevresinden geçmeye gücünüz yetiyorsa geçin, ama ALLÂHın verdiği güç olmadan geçemezsiniz. illâ bi-sultân
(Rahmân Sûresi, 33)
Hazret-i ALLAH açık olarak buyuruyor ki; Siz sultan ı bulmadan arzın çevresinden dışarı çıkmaya yeltenmeyin, çıkamazsınız. Sultân ın lügatte mânâsı basıcı, aşırıcı güç demektir. Mânen sultan olanlar ise mânen çıkarlar! Bunu ehli bilir. Sultan, o türlü bahtiyarların mîraclarıdır. Şunu kesinlikle bilelim ki, Peygamber efendilerimize verilen her rahmet-i ilâhî evliyâullâha da lutfedilir, fakat aynı olmayıp ilham yolu iledir... irşada vazifelenmiş kişilere evham ile ilhamı ayıracak kabiliyet verilmiştir, iyi biline
Pir-i Galibi
Andolsun insanı biz yarattıkve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona verit damarından da yakınız.
(Kaf Suresi, 16)
Tıp otoritelerinin izahına göre, bu ayet-i celileyi cümle ulema yalnız boyundaki şah damarı diye yanlış tefsir ettiler..
insan vücüdunu teşkil eden bütün hücrelerde mevcut verit damarı bütün vücudu ihata ettiğinden kasd-i ilâhi sıhhatli mana budur.
(Kaf Suresi, 16)
Tıp otoritelerinin izahına göre, bu ayet-i celileyi cümle ulema yalnız boyundaki şah damarı diye yanlış tefsir ettiler..
insan vücüdunu teşkil eden bütün hücrelerde mevcut verit damarı bütün vücudu ihata ettiğinden kasd-i ilâhi sıhhatli mana budur.
Andolsun insanı biz yarattıkve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona verit damarından da yakınız.
(Kaf Suresi, 16)
Tıp otoritelerinin izahına göre, bu ayet-i celileyi cümle ulema yalnız boyundaki şah damarı diye yanlış tefsir ettiler..
insan vücüdunu teşkil eden bütün hücrelerde mevcut verit damarı bütün vücudu ihata ettiğinden kasd-i ilâhi sıhhatli mana budur.
(Kaf Suresi, 16)
Tıp otoritelerinin izahına göre, bu ayet-i celileyi cümle ulema yalnız boyundaki şah damarı diye yanlış tefsir ettiler..
insan vücüdunu teşkil eden bütün hücrelerde mevcut verit damarı bütün vücudu ihata ettiğinden kasd-i ilâhi sıhhatli mana budur.
Hz. Allah isa aleyhi selâmın irtihalinden altı yüz küsur sene sonra ihsan eylediği Kurân-ı Kerimde semavi kitaplara ve suhuflara iman edenlere Ehl-i Kitap diye medhü sena eylediği halde, ahir zaman peygamberi Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v.) efendimizin zaman zaman ehl-i kitapla muahede imzaladıkları vakıa değil mi?!
Mescid-i saadetin bir köşesini ayin yapsınlar için onlara tahsis etmedi mi? isevi olan Habeşistan kıralı Necaşi hazretlerinin vefatında gıyabi cenaze namazını kıldırmadı mı?... El-insaf!
Mescid-i saadetin bir köşesini ayin yapsınlar için onlara tahsis etmedi mi? isevi olan Habeşistan kıralı Necaşi hazretlerinin vefatında gıyabi cenaze namazını kıldırmadı mı?... El-insaf!
ALLÂHU TEÂLÂ Hazretlerinin koymuş olduğu Kuranın çok yerlerinde mevcud Evliyâ lafzını ve mânâsını bu türlü mânâ ve sıfattan uzak avamın her mânâda kullandığı dost kelâmı ile eşdeğer miş gibi ifâde etmeye kalkışmak...
Tâbir ettiğiniz mânâ insanlar arasında dostluk değil, bâriz düşmanlık getirmiştir.
Ümmet-i Muhammed'e ehl-i kitabıda düşman ettik.
Tâbir ettiğiniz mânâ insanlar arasında dostluk değil, bâriz düşmanlık getirmiştir.
Ümmet-i Muhammed'e ehl-i kitabıda düşman ettik.
dost kelimesini nerde kullanıldığına bakarsak bir çok anlam çıkar. köpeğine de dostum dersin. hayat kadına da dostum dersin. fakat evliya kelimesine gelirse sadece evliya olarak çevirilmesse mana 180 derece değişir ki. içinden çıkılmaz hal alır. almışta zaten. işin içinden çıkamıyorlar. sebep olanlardan allah hesabını sorsun. davacıyız.
çocuğa sor evliya nedemek diye. sana anlatır. fakat anlamı dost değilki.
Ayetin meali budur.
Ey iman edenler Yahudi ve Hıristiyanların Evliyalarını Evliya edinmeyin. Zira onlar kendilerinin evliyasıdır. içinizde onların evliyalarını evliya edinenler onlardandır. Allah zalımlar toplumuna yol göstermez.
Maide 51
(Sonra gelen şeriatı kabul ettikten sonra, evvelki şeriattaki evliyalar senin şeriatından lutfedilen evliya değildir. Sana lutfedilen şeriatını gününe yansıtan ve emri ilâhiye uyumlu evliyana tabi ol. Geri döndüğünüz zaman evvelki şeriata dönüşünle sonra gelen şeriata biatınla indi ilâhiyede nefsine zulüm etmiş olursunuz.)
Hiç bir kur'anı çeviride bulamazsın. Allah Kuranda evliya diyor. Kullar onu manası herşeyde kullanılan dost diye tercüme etmişler. işte dünyayı muhammedilere düşman yapan ayet.
Ey iman edenler Yahudi ve Hıristiyanların Evliyalarını Evliya edinmeyin. Zira onlar kendilerinin evliyasıdır. içinizde onların evliyalarını evliya edinenler onlardandır. Allah zalımlar toplumuna yol göstermez.
Maide 51
(Sonra gelen şeriatı kabul ettikten sonra, evvelki şeriattaki evliyalar senin şeriatından lutfedilen evliya değildir. Sana lutfedilen şeriatını gününe yansıtan ve emri ilâhiye uyumlu evliyana tabi ol. Geri döndüğünüz zaman evvelki şeriata dönüşünle sonra gelen şeriata biatınla indi ilâhiyede nefsine zulüm etmiş olursunuz.)
Hiç bir kur'anı çeviride bulamazsın. Allah Kuranda evliya diyor. Kullar onu manası herşeyde kullanılan dost diye tercüme etmişler. işte dünyayı muhammedilere düşman yapan ayet.
işte cennet bahçesine uğrayanlara peygamber efendimizin rahmet bildirisi !..
Siz cennet bahçelerine uğradığınız zaman oradan yiyip ,içip ,ekledin .
Cennet bahçesi nedir ya resul allah buyurdular ki
Cennet bahçesi (zikir halakalarıdır)
Zikir halakasındaki rahmet tecellilerinin zuhuru her zaman görüle gelmiştir bütün ehli hal şahittir zikir halakaları manevi zuhurat merci-idir zikir için toplanan ehli aşkın bir araya gelmeleri bizatihi rahmettir hadis hasendir !...
Siz cennet bahçelerine uğradığınız zaman oradan yiyip ,içip ,ekledin .
Cennet bahçesi nedir ya resul allah buyurdular ki
Cennet bahçesi (zikir halakalarıdır)
Zikir halakasındaki rahmet tecellilerinin zuhuru her zaman görüle gelmiştir bütün ehli hal şahittir zikir halakaları manevi zuhurat merci-idir zikir için toplanan ehli aşkın bir araya gelmeleri bizatihi rahmettir hadis hasendir !...
Hz.Peygamberimizin Hz.Aliye vasiyeti;
Hazreti mevlana celalettin rumi hazretlerinin mesnevi şerifin birinci cilt 2959. Uncu beytinde
Ya ali tanrı aslanısın kuvvetlisin korkmazsın yüreklisin ,
Fakat aslanlığına dayanma, güvenme ümit ağacının gölgesine sığın,
Ya ali sen allah yolundaki bütün ibadetler içinde allaha ulaşmış kişinin gölgesine sığınmayı seç .
Bir pir ele geçirdin mi hemen teslim ol. musa gibi hızırın hükmüne girip yürü,
Teslim oldun mu nazik ve tahammülsüz olma!.. Teslimiyetin meyyitin kassala teslimiyeti gibi olsun.
Hazreti mevlana celalettin rumi hazretlerinin mesnevi şerifin birinci cilt 2959. Uncu beytinde
Ya ali tanrı aslanısın kuvvetlisin korkmazsın yüreklisin ,
Fakat aslanlığına dayanma, güvenme ümit ağacının gölgesine sığın,
Ya ali sen allah yolundaki bütün ibadetler içinde allaha ulaşmış kişinin gölgesine sığınmayı seç .
Bir pir ele geçirdin mi hemen teslim ol. musa gibi hızırın hükmüne girip yürü,
Teslim oldun mu nazik ve tahammülsüz olma!.. Teslimiyetin meyyitin kassala teslimiyeti gibi olsun.