bugün

entry'ler (9)

doğru kişinin kendisini bulmasını bekleyen insan

agalar şu doğru kişi muhabbetinide anlayanlar bide bana anlatsın bi zahmet be. ulen olum ve hanım kızım nasıl anlıyonuz 2 ayda 3

ayda 5 yılda... insan bu çiğ süt emmiş derler ne zaman ne yapacağı belli olmaz, bir bakmışsın senden daha zengin daha güzel birine

gitmiş bi bakmışsın senden daha sempatiğini bulmuş bi bakmışsın bu ilişkinin heyecanı kalmamış... agalar özellikle ben şu heyecan

meselesini oldum olası anlamadım gitti. ulen insan heyecn içinmi evlenir, heyecan içinmi sever heyecan içinmi birlikte olur?

gelin bu laf salatasının sonunu şöle bağlıyalım: illaki aranızda uzun zamandır iyi bi ilişi yaşayanlar vardır herkesin sonu kötü

olacak diye bişey yok ama siz yinede illaki doğru kişiyi bulcam klişesinden kurtulun ve sadece anı yaşayın. bi rus atasözünden bi

uyarlama yapmak gerekirse doğru insan yoktur, yaşanan an gerçektir.

tsk kapıyı meslek liseli ve imam hatipliye kapadı

sonrada hak, hukuk, demokrasi dimi aq.

izdivaç programlarına katılanların zeka seviyesi

izdivaç programlarını izleyenlerin zeka seviesini sorgulamanın daha yerinde olacağı bi başlıktır. hal böyle olunca adamlarda yıllardır böle programları devam ettiriyolar.

parayla tutup senaryoya bağlı kalarak yapılan programlar; adamlar parasına bakıyo, yani aptal durumuna düşende izleyici oluyo bu durumda. ama akside mümkün tabi. eğer

aksi mümkünse işte o zaman vay halimize...

yani agalar ben inanmıyorum o programa çıkan insansıların bu kadar aptal olabileceklerine. yada ne bilim inanmak istemiyorum heralde. oraya çıkıp kendine karı satın

almak yerine feysbuk var yani dimi ama (!) koy böle artiz pozlarını, arabanı gittiğin şehirlerin fotoğraflarını, (örnek: @amsterdam, @paris) gelsin aç karılar.

edit:lan aklıma süpersonik bi fikir geldi. feysbuka evin varmı, araban varmı diye ekleseler ya. profilinde gözükse (!) yani alışveriş daha kolay ve şeffaf olur o bakımdan

umut

yaşamın dinamosudur. tam bi çaresizliğe düşmüşken ulen du bakalım gün doğmadan neler doğar dedirten duygudur. bunlar ne kadar kesin sözler sen

kahinmisin, gurumusun nerden biliyon lan bunları diye düşünüyosan şurdan biliyom:

-yıl 2005 ve atesdide öss sınavına girer. aldığı puan kıçıkırık bi üniversitenin arkeoloji bölümüne anca yetmektedir.

,klasik sözelci zekası işte sen kalk yıllarca lise oku aklında üniversitenin üni si olmasın sınavdan 1 hafta önce vay mınaaaaa sınav var lan ve

bu sınavdan iyi puan alan üniversiteye giriyomuş adam oluyomuş, de. o saatten sonra da bu kadar oluyo işte neyse: bide yetmezmiş gibi

sınava 1 hafta kala lan şimdiden bi meslek edineyim bari diyerekten git bi protez diş yapan kurtuluş dental diye bi yere gir. bölelikle

başladı sabah 8 akşam 9 günlerim. sabah dublikat dök akşam kumlama yap derken bi hafta geçti haftalık alcaz ama bu arada sabah işyerine

servis var akşam iş çıkışı servis yok, öğle yemeği yok neyse haftalık alcaz muhasebeye gittim elime 15 tl saydılar dedim bu ne mınıskkm

neymiş efendim meslek öğretiyolarmış askerden sonrada işe alıyolarmış işte o gün öğrendim millet akbaba olmuş gütü sağlama almak lazım,

neyse çok laf salatası yapıyım.


-yıl 2006 atesdide yine sınava girer ama bu sefer biraz akıllanmıştır ve puanı kıçıkırık bi üniversitenin arkeoloji bölümüne güt zoruyla

yetmektedir. ve şöyle düşünür: olm üniversitede kızlar teklif ediyomuş, süper bi ortam varmış, bekar evi kızlar falan ben eniyisi bölümüne

bakmıyım gireyim şu üniversiteye gelsin kızlar gitsin alkol günümü gün edeyim.

tam böle düşünürken odaya babası girer atesdidenin elinde tercih kağıdı ve sorar babasına.

-atesdide: baba baba arkeolog ne demek ?
-baba: kazma kürek demek.
-atesdide: hep hayalimdi ama, size hiç sölemedim. ben arkolog olcam baba.
-baba: sen bilirsin oğul, ama bence hiç yazma açalım bi büfe tost sat daha iyi
-atesdide: .....

velhasılı arkeolojiyi tercihlerimden bir silgi darbesiyle çıkardım. ve başladım bir kuyumcuda çalışmaya. kuyumcu ama bakmayın öle altınlarla

dolarlarla haşırneşir olduğuma sabah 8 akşam 9 ayaktasın mına koyim bitek öle yemeğinde 15 dk gütün yer görüyo 16. dk da telefonun çalıyo

nerdesin diye. teyzeler geliyo olanı everiyoz geline bilenzik alcaktık diye gösteriyom bilenziği ama içimden ulen 20 yaşına geldin onca

bilezik satıyon ama daha kendi kolunda bi altın bilezik yok angut diyorum. baktım kuyumculuk olcak iş değil lan öle ayakta ömür mü geçer.

neyse ben kalktım gittim bi optiğe girdim optikte atölyeci oldum. atölyede de bi eleman var erhan diye eleman ünivesite kazanmış, benide işe

ondan almışlar zaten bana işi öğretcek sonra bascak gitcek eleman üniye orda kızlar ona teklif falan etcek gününü gün etcek, benide optiğe

kitlicek; çiçeği burnunda üniversiteli erhan.

aradan 2 hafta geçti ben bütün işi öğrendim. bizim ünili bastı gitti. kaldım atölyede tek ama atölye dediğime bakmayın ben diyim 3 bilemedin 5

metrekare bi yer. sabah 8 akşam 9 günleri devam. güneşi görmedim günlerce gelsin nilörler gitsin fasetler camlar çerçeveler derken

üniversiteler açıldı arkadaşlarda gittiler ünilere. kaldım ortada. bi gün taksicinin biri kemik çerçeve bi gözlük getirdi 3. dereceden çakma

ray ban mına koyim gözlük yamukmş düzeltcez gözlüğü derken elimi sikim gözlük kırıldı bi parçası bi elimde diğer parçası öbür elimde ölece

kalakaldım. taksizi 10 dk ya geri gelcek bide herif ağır keko tutturursa gözlük orcinal di diye hepten sıçtık neyse herif geldi ben abi

şöleydi böleydi derken alttan girdim üstten çıktım herifi ikna ettim 1 kuruş bile istemedi herif canın saolsun dedi gitti o sıra 5 kilo

vermişim zaten. 5 metrekareik atölyemde böle saçmalıklar, bunalımlar fantis hayallerim birbirini kovalarken bizim çocuklar üniden bayram

tatiline geldiler. bizim çocuklardan biri de marmara eczacılıkta biri bilmem nerde falan anlıcanız aralarında bi hırt benim neyse bu bana

dediki lan olm gel istanbula benle ben seni çalıştırırım hem bizim derslerde ilk sene kolaymış biz evde tuttuk arkadaşlarla falan dedi tabi

ben atladım babamı ikna ettik falan derken bi baktım kendimi kadıköy moda da buldum. sözde ders çalışcaz ya bizim elemanlar sabah bi çıkıyo

okula akşama kadar kimse yok dersleri falan oluyo ben evde cinnet bunalım her türlü negatif ruh halina girip girip çıkıyom. neyse kısa

keselim 2 ay istanbulda kaldım ordada dikiş tutmadı döndüm izmire derken 1. dönem bitti. ben yazıldım bi dersaneye başladım derslere derken

bizim bi abi playsstation kafe açtı başladık orda takılmaya. dersanede 3 derse gir son 2 saat tüy kafeye. akşam 11 e doğru eve 3 5 soru çöz

yat falan derken dedim böle olmaz yine kazanamıcaz bu sefer peder oycak beni bari bi iş bulayım part timee çalışayım dersane masrafını

karşılayım dierekten gittim pizza hut girdim. haftada 3 gün çalışıyoz falan dersaneden hocalar işi bırak falan diye eve telefon ediyolar

babama falan babam da dedi ne bok yiyosan ye benden bu kadar. derken sınav geldi çattı.

-yıl 2007 sınava girdim 1 ay daha pizza hutta çalıştım sonra bastım çeşmeye gittim otele çalışmaya. otelde kasadayım bi gün bi telefon geldi

bi kız arkadaşımdan sonuçlar açıklanmış tc nomu istiyo verdim ben noyu ama elim ayağım titriyo. 5 dk sona telefon çaldı telefonu açamadım

ilkinde sonra bidaha aradı açtım.

beklediğimden baya yüksek bi puan almışım kendim dahil hala kimse o puanı nasıl aldığımı bilmiyo, bir saat sonra dersanedeki rehberlikçi

aradı lan olm sen bu puanı nasıl aldın diye. düşünün dersanede 4 sözel sınıfı var ben 4. sınıftayım yani en hırtların toplandığı sadece

kelle başı 2000 tl olarak görülen insanlardan biriyim.

lafın kısası agalar şuan tam olarak istediğim üniversite istediğim bölümde okuyorum ama üniversiteye geldiğim sene burda kızların teklif

etmediği, gününüzün gün edilmediği, yarı aç yarı tok yaşandığı gerçeği bi tokat gibi indi suratıma.

kısacası agalar öle hayat dersi flan vermeye niyetim yok. benim bu saçma sapan yaşantımda eğer iyi bişeyler yapabildiysem şuan istediğim

yerdeysem umudumu kaybetmememden kaynaklandığına

inanıyorum agalar sizde kaybetmeyin.

not:noktalamala işaretlerinide idare edin bu seferlik agalar, kaptırmışım yazı uzun olmuş.

laikleri bitirecekler matmazel

günümüz demokrasisinden korkan elitlerin laikliğin arkasınıa sığınarak söyledikleri söz.

ümit kocasakal

siyaset meydanında darbe anayasasını %92 oyla halk seçti diye savunan, fakat yeni anayasamızı istemeyen ama yine yeni anayasamızı halkın

seçtiğini unutan hukuk adamıdır. demokrasi çığırtkanlığı yapanların nasıl olupta işlerine gelmeyen durumlarda 2 dk önce

sölediklerini unuttuklarına örnektir.

ayrıca yasama ve yargıya baskı var, kadrolaşma var diyenlerin yılar önce hsyk da nasıl kadrolaştıklarını da unutmaları şaşırtıcı ve

korkutucu. yine sözde demokrasi bekçileri olan bu insanlar, dini bir gerekçe olarak başını örten insanların okuma haklarını ellerinden alırken

türlü kılıflar uydurmuşlardır. günümüzde bu hukuksuzluğu, adaletsizliği düzeltmek isteyenlere ise sözde demokrasi ve hukuk savaşı açmışlardır.

unutulmamalıdır ki osmanlı imparatorluğunda farklı dinlerde, dillerde, ırklarda milyonlarca insan huzur içinde yüzlerce yıl yaşamıştır.

ve günümüzde de yapılmak istenen -eskiden olduğu gibi- tüm insanların huzur içinde yaşamasıdır.

siyaset meydanı

bugün itibariyle istanbul barosu başkanının zor anlar yaşadığı programdır.

ümit kocasakal: istanbul barosu başkanı

-ü.k.: fransada öğrenciler haç la üniversitelere giremiyor.

-ü.k.: avrupanın hangi ülkesinde darbe iddalarıyla insanlar tutuklanıyor ?

demesine karşılık izleyiciden gelen cevap:

-izleyici: size onlarca avrupa ülkesi sayabilirim insanların özgürce dini inanışlarını yaşadığı ülke, üniversite.

-izl: italyada gladio sebebiyle bir gecede 1500 kişi tutuklandı ve bunların içinde cumhurbaşkanıda vardı.

-ü.k.: peki eve gidince araştır bakalım kaçı hala hapiste.

-izl: araştırmama gerek yok zaten biliyorum. şuan hala büyük bi çoğunluğu hapiste.

-ü.k.: .....

ersin karabulut

farklı bi tarzı olan bir arkadaştır fakat hayatından kesitler, anılar anlatmaktan ileri gidememektedir, biyografi yazsa daha başarılı olabileceğini düşündüğüm biridir.

evlenilecek erkek var eğlenilecek erkek var

evlenilecek erkekleri anladık ta eğlenilecek bi erkek bi kadın için nasıl oluyo ?
eğer benim anladığım gibi düşünen kadınlar varsa bu nasıl bi yozlaşma ?
giyimde müzikte eskiye bi yöneliş var da ahlakta neden yok ?

babam böle pasta yapmayı kimden öğrendi ?
karım böle sevişmeyi kimden öğrendi...

aga bu sorular böle uzar gider de, asıl soru şu:
artık kadınlar böle düşünmeye başladıysa ulen biz kimle evlenicez ?