bugün

5 yaşındaydım... topum inşaata kaçtı ama inşaatta yanlız değildim. ama gerisini hatırlamıyorum.(ne diyorsunuz yardım edin önerilerinizi bekliyorum.)
okurken aklım karıştı, iki defa okudum yine anlamadım.
10 yaşındayım... kardeşimle bir gün soya fasulyesi ekip, tavşan çıkartma eylemine giriştik. işin ilginç yanı aminoasitlerin çölde çinli zenciler tarafından gasp edildiğini unutmuşuz. (ne diyorsunuz yardım edin önerilerinizi bekliyorum.)
gerekli yerlerde konulmayan virgüller, noktalar, ayrı yazılmayan ''de'' ler, eksik harfler bir dev olmuş üstüme üstüme gelmişti bir keresinde. çok esrarengizdi.

edit: bu entry başlığı ilk açanın hatalı yazımı üzerine girilmişti. başlığın sahibi tüymüş. yapacak bir şey yok.
mutfaktan güzel et kokuları geliyordu. hemen kapımı kilitleyip yorganın altında bildiğim tüm duaları okudum.
(bkz: öğrenci evi)
henüz 7 yaşındayım. pamuğu sulandırıp yatırmışım bi kaba. ekmişim fasülye tanelerimi.

ve derken filizleniverdi kabım.

pehhh bu da organik tarımı benim bulduğumun kanıtıdır. çok esrarengiz bi deneyimdi.
bi gün akif abi ben şinasi ziya gidiyoruz namık çıktı karşımıza naptınız hacılar nereye böyle dedi. biz de cuma namazından çıktığımızı bildirdik bizi tebrik etti uzaklaştıp gitti. sonra bir ışık belirdi karşıda bir hazret bana gel gell diye çağrıda bulundu. çok garipti oğlum.

(bkz: pamuk etkisi)
öss gecesi cin görmüştüm. valla lan. bildiğim beş duadan dördünü okudum, gitmedi. fatihayı okudum hemen gitti.
firdevs adında bir kızı sevdim. ayda yılda bir televizyon izliyorum ve bir bakiyorum yok prenses lina'nın dadısı firdevs hanım şöyle demiş falan... sonra otobüs yolculuğu yapıyorum, televizyonu açıyorlar ve bakıyorum yüz yıldır ortada görünmemiş şarkıcı firdevs bir programa konuk olmuş. firdevs ismi en çok kullanılan isimler arasında 720. sırada... ama firdevs adında hasta bana denk geliyor. bu hayat, sen yeterince acı çekmeyince gereğini yapıyor, unutturmuyor, acıyı uzatıyor.
5 6 yıl önce idi. hi5 diye bir site. facebook yok zamanlar. arkadaşlık sitesi bildiğimiz. fotoğraflarım 6-7 tane falan. gece kuzenlerimden giriyorum, koca salonlarında tek başımayım nette takılırken. neyse albümüme bir girdim, hiç koymadığım bir fotoğraf. ulan! dedim. şunun büyük haline bir bakayım, neymiş bu. bir baktım kızın biri, odada duvara yaslanmış oturuyor yerde, hemen arkasında pencere var ve açık, ay gözüküyor pencereden de. fotoğraf biraz korkunç idi. hele kendi albümümde görünce çok korkmuştum. kim nasıl koymuştu soru işaretleri. hala aklımda. hacker arkadaşım da yok. hatta o zaman arkadaşlık listemde doğru düzgün arkadaşım da yok. enteresan.
10 dakika önce biraz da olsa esrarengiz olduğunu düşündüğüm birşey başıma geldi. bilgisayarı sadece msn ve facebook için kullanan bir arkadaşım msn'de italyan bir düşünürün kaderi redettiği bir sözünü bana gönderip bu söz hakkında ne düşündüğümü sordu. ben de ona kader konusunun çok hassas bir konu olduğunu kader denilen meçhulu benim gibi ilim fakiri birisinin yorumlayamayacağını, ancak bu meselelerde ehil birine müracaat etmesini söyledim. ayrıca kadere inanmamanın inancımıza aykırı olduğunu da belirttim.

tam bunların akabinde sözlüğe girdiğimde sol frame de hem de en üstte kader başlığını gördüm. sonrasında sözlükçülerin başlarına gelen esrarengiz şeyler başlığını da görünce yazıvereyim dedim.
bu insanlar şu dünyada olup bitenlere anlam veremeyip ve nerden baksan her gece dalgaya takılıp paf küf esrarın dibine vurular.sonunda tabi esrarengiz olaylar dizisi yaşamaya başlar.daha esrarengizi yoktur herhalde.
olay 1: 6-7 sene önceydi,12 yaşında falandım. serin bir yaz gecesi oturma odasında bulunan yataklı kanepeye uzanmış beyaz show'u izliyordum. saat 12 de başlayıp 3-3,30 sularında bittiği için sürekli izlerken uyuyakalıyordum tabi. o gün de gene izliyorum, saat 2,30 falan oldu. yavaş yavaş gözlerim kapanmaya başlamıştı. bu arada camı yaz serinliğinden yararlanmak için açmıştım, perdeyi de tabi. cam benim yattığım yataklı kanepenin tam karşısındaydı. gözlerimin yavaş yavaş kapandığı anda pencerenin altından bir ışık belirdi.sonra yavaş yavaş yukarı çıkmaya başladı. bu rosswell olayındaki uzaylının daha parlak beyazı ve daha zayıfı olarak görmüştüm onu. sonra deli gibi çığlık atmaya başladım. ışık bir anda kaybolmuştu. annem yanıma gelmişti sonrasını hatırlamıyorum. meğer bayılmışım. o olaydan o kadar çok etkilenmiştim ki doktora gitmiştim. doktor bana olayın halüsinasyon olabileceğini söyledi. ben de içimden derin bir hassiktir çektim ona.

sözlük, evet uzaylılara inanıyorum ama bu olaydan dolayı değil. biraz kafayı çalıştırırsak bu koskoca evrenin sadece bize özel yaratıldığını iddia edemeyiz çünkü. ayrıca deli değilim.

olay 2: yatmadan önce tanrı'ya dua etmeyi, onunla başbaşa kalmayı alışkanlık haline getirmiştim bir aralar. sonra bunu seyrekleştirmeye başladım. veyahut dua sırasında gözlerim kapanıyordu,uykuya dalıyordum ve yarım kalıyordu dua. bu rutin düzen devam ediyordu belki de ben farkına varmadan. ancak bir süre sonra dualarım yarım kaldığı zamanlarda odamdaki pencereme 'tık' diye bir ses geliyordu. bunu ilk duyduğumda irkildim. korktum ve dua etmeye devam ettim. ancak yine yarım kaldı duam. ve gene bir 'tık' oldu. ardından duamı bitirdim ve uykuya dalabildim. bunun ardından her yarım kalışta bu 'tık' la karşılaştım. bir süreden sonra alıştım ve hala arada oluyor. ilk 'tık'ın gerçek bir ses olduğuna eminim ancak belki ondan sonrakiler psikolojik olabilir.

not: yazdığım iki olayı da götümden uydurmadım. ayrıca sapına kadar atatürkçüyüm, dini falan çağrıştırma amacım yok kimseye. entryleri başka yerinden anlayan yazar bozuntularınaydı bu edit.
(bkz: aşk)
muhabbet esnasında laf dönüp dolaşıp kurt cobain'e gelince aralık duran balkon kapısı çarpar, gidilip tekrar eski konumuna getirilir. yarım saat kadar sonra konu bu kez john lennon dır. kapı tekrar çarpar ardınan tarafımca kaptılır.

bir on beş dakika kadar sonra muhabbet aleister crowley dolaylarında gezinirken kapalı olan kapı kendiliğinen açılır, rüzgar beraberinde getirdiği uğultuyla odaya dolar.
hala geliyo başıma.
sözlük yakınlarımın öleceğini rüyamda görüyorum.
(bkz: noluyo sözlük bana)
seneyi tam hatırlamıyorum ama bizim stadyum'un atv'de yayınlandığı zamanlardı. saat geç olmuştu ve uykum gelmişti doğal olarak. sırtımı televizyona dönüp yorumları dinleyip uyumayı düşünüyordum, tam o sırada televizyonun sesi kısıldı, abimin sesten rahatsız olduğunu düşünüp televizyonun sesini onun kıstığını düşünüyordum ancak o sırada göz ucuyla kumandaya baktım abimin yerinden kalkmadan ulaşamayacağı uzaklıktaydı. sonra noluyor lan diyerek televizyona doğru dönme girişiminde bulundum. allah benim belamı verseydi de dönmez olaydım. tam karşımda böle rahip kıyafeti tarzı bir şey giymiş sadece elleri gözüken bir silüet vardı. tabiri caizse korkudan altıma sıçıyordum hemen duvara döndüm. o sırada bir çok kişinin fısıltısını duyar gibi oldum aynı anda bir şey istedim ama ne istediğimi tam hatırlamıyorum. sonrasında fısıltılar netleşti ve bana oruç tutarsan olacak dedi. sonra televizyonun sesi yerine geldi ben son bir delikanlılıkla televizyona doğru döndüm gördüğüm şey artık her neyse kaybolmuştu. tabi arkasında gözleri yaşlı, yatağını ıslatmaya çok yakın bir genç bırakmıştı. direk annemin yanına gittim anlattım olanları, doğal olarak rüyadır olum falan diye geçiştirdi. bu olana inanmama ihtimaliniz yüksek tabi ama oldu lan valla oldu. gerçekten bu hikayedeki kişi ve kurumlar tamamen gerçektir hiçbiri hayal ürünü değildir. ayrıca dini bir mesaj taşımaz.
-bir gün evde tek başıma idim. tuvalete gitmeye niyetlendim. gittim de. ama ne göreyim. tuvalette ancak bir travestinin götünden çıkabilecek büyüklükte temizlenmemiş bir bok. düşündüm... ailem 1 haftadır evde yoktu. kafam güzelken sıçsam ve hatırlamasam neyse, ama okadar bok benim anüsümden çıkamazdı ki. neyse sözlük... o gündür bu gündür tuvalete giderken korkuyorum. ve o bokun sahibini de hala bulamadık...*
erdoğan hakkına bişey yazdık çaylak yaptı moderatör arkadaşlarımız hemen saniyesinde. ama amlı götlü sikli başlık açan, sözlüğü inci sözlük haline getiren kişiliklere neden ceza gelmez anlamadım gitti. madem bir iş yapıcaksın tam yap be kardeşim.
sözlük yazarlarının başlarına gelen kendilerine göre esrarengiz şeylerdir.
aylar önceydi. olay aynen şöyle gelişti:
saat 12 civarı, yarın erken işe gidicem diye ışığı kapadım, terliklerimi çıkardım ve uyudum. gece saat beşte bir susamışım uykudan uyandım. su içmek için kalktım. terliklerimi arıyorum arıyorum yok. herhalde uykuluyum bulamıyorum diye yalın ayak gittim ışığı açtım ve terliklerim yatağımda baş ucumda duruyordu. o an ne düşünüceğimi ne yapacağımı bilemedim ama sabaha kadar uyuyamadım. *
kaybolan saatimi daha sonra komodinin çekmecesinde bulmam ve buna aylarca inanamamam kadar esrarengiz olaylar bütünüdür.
bir süryani papazın, papaz büyüsünü bozmaya çalışırken yaptığı büyü anı.
yere taş atmayı denedim, başaramadım.
Halısaha maçından dönerken hava yağmurluydu bizde bu yüzden hızlı hızlı yürüyoduk birden bi ses geldi acayip bişeydi gittik baktık genç bir kadın ağlıyodu yanına gitsek mi gitmesek mi derken bi anda ordaydık daha sonra kadına bu saatte bu havada yardım edebilirmiyiz diye sorduk ama tamamen insancıl bi şekilde ilk başta gerek yok gibi laflar söylesede daha sonra üstümdeki poları verdim ondan sonra oda teşekkür edip yarın bunu iade edicem dedi adresini verdi burdan alabilirsiniz dedi bi kaç gün sonra o taraftan geçerken aklımıza geldi verdíği adresi bulduk kapıyı çaldık daha sonra yaşlı bi kadın açtı bizde bi hanıma yardım ettık ve bıze buranın adresını verdı dedık annecım böyle böyle diyip konuyu anlattık kadın bi anda bembeyaz oldu ne oldu die sorduk o da nasıl olur evladım o benım 2 yıl once olen yıgenım dedı bızde noluyo ulan demeden renkler soldu mezarına goturdu mezarına gıttıgımızde bı baktık polar mezarın ustunde o anda hayatımızın en buyuk şokunu yasadık daha sonra annem hadı kalk okula gec kalıcaksın dıyerek uyandırdı :( .