bugün

bir gün okula giderken, her şeye dikkat ederken... * * *
(bkz: sözlükte anılarını anlatan yazar)*
(bkz: uludağ sözlük film gibi)
bir ingiliz, bir fransız bir de bizim zall uçağa binmişler, ingiliz demiş ki...şeklinde gidebilecek hikayeler bütünü.
sonsuz adettir.
(bkz: ani defteri olarak sozluk kullanmak)
(bkz: anılar)
(bkz: sözlük bana anı bul lan)
sene iki sene once agvada bir bar ve barin kosesinde bir afet mini etekli citir mi citir bir hatun...
yazin havanin sicak olmasi sonucu hormonlarin zirve yaptigi bir gun ben ve arkadaslar barda bir kosede hatunu kesmekteyiz. birbirimizi gaza getirmeye calisiyoruz fakat grupta tek gazla calisan bunye benimkisi.
almis oldugum gazla bara yonelerek barmenden iki bira kaptim ve barin kosesinde bulunan afetin yanina dogru kendimden emin adimlarla ilerleyerek masasina geldim:
- merhaba...! yaniniza oturabilirmiyim?
(yuzume otur gibisinden bir bakis atti. bende hemen oturdum ve elimdeki biralardan birini afetin onune koydum. yuzume bakarak pis bir gulumseme * atti. elini, onune koymus oldugum biraya uzatarak bir yudum icti, tekrar yuzume bakti...) ve tek kelime:
-kaybol
o an dumur olmus bir halde afete bakarak "peki" dedim... ve arkama dondugumde bizim masa gulme krizine girmis, ben ise kaybetmislik halini bunyeye sindirmekle mesguldum.*
(bkz: e yuh artık)*
efendim ben nairobi'deyken ayakabimi yanlis giymisim. o siralar uganda devleti konsoloslugunda ikinci katiPim mozambik konsolosu bana dedi ki '' mösyö zannederim ters tarfinizdan kalktiniz'' ben de ona mukabEle ettim '' naSil gecirdik size krikettte'' diye oda bana '' aksama krAmEr kramer'E karsi filmi var sakin kacirma '' dedi. iste bu da böyle bir animdir.
hiç unutmam yine bir gün sözlükte yazılanlara bakıp "bu ne böyle?" diyorum, birden biri geldi dürtükleyip uyandırdı beni.

gördüm ki rüya değilmiş. gerçekmiş. böyle de bir konu varmış. vay be.

diye katkıda bulunmak isteyeceğim anılardır.
(#1273137)
(bkz: anılar anılar simdi gözümde canlandilar)
(bkz: mesela yani)
(bkz: zwht)
yine huseyin sevki topuz ve markasiz guzel bir sohbete dalmislardir. ve markasiz muhabbet tikanmasin diye atilmis ve diyalog baslamistir:

markasiz: abi bende hap aliyorum
huseyin sevki topuz: hadi ya
markasiz: demir eksikligi cikmista abi
huseyin sevki topuz: yapma ya nerende
markasiz:(dumur)
huseyin sevki topuz:(hala cevap bekliyor)
markasiz: g*tumde... tovbe ya neremde olacak insaatta mi olacak. olum sen ne salaksin lan.
huseyin sevki topuz: ya abi ne biliyim bir anda heyecanlandim ya.
markasiz: kes lan..
-bi gün bi başlık açmıştım sozluk yazarlarinin anilari diye anket diye beni çaylak yaptılar. tabi ben dururmuyum hemen ardından açtım bi başlık daha 'sozluk yazarlarinin anilari volume-2' galiba o zaman sözlükten attılar beni anlayamadım niye ?? *
bir tarihte starbucks ile ardarda bir kaç baslık acmistim. ne hikmetse patir patir silindiler. ben de sastim kaldim .
bir gün gammaza sarmışım, ama görecen o zamanlar daha 4. nesil yok, formatsız entry kıtlığı çekiliyor.. açmışım rastgeleyi, gammazlıyorum ki nasıl, derken mod geldi, " napyon lan sen" dedi çaylağı bi yapıştırdı görmen lazım. *

(bkz: bu entry deki kişi ve kurumlar uydurmadır)
saat itibariyle iki saat once ingilizce hocamla aramda gecen diyalog ornek gosterilebilir.
ingilizce ogretmenimiz bizi cok etkileyen bir bilginin sozunu getirip anlatmamizi istemisti. biz ise odevimizi zamaninda yapmis ve hocamiza goturmusuzdur. hoca ise ornek olarak arsimet'in 'evreka' sozunu ornek vermisti. bende gallileo galilei'nin eppur si muove adli sozunu ornek verdim ve basladi tamami ingilizceydi:
+ama bu latince
-ee tamam iste ne var ki sizde 'evreka'yi vermistiniz ornek.
+himmm(bozulur) tamam. anlami neymis??
-ama oyle dunya donuyor.
+tamam ben zaten biliyorum ama ne demek bu
-ama oyle dunya donuyor.
+tamam da ne demek eppur si muove??
-hocam iyice dinleyin ama oyle dunya donuyor.
+himm
-oh bee.
ilkokuldayım, böbrek taşı döküyorum yine, annem kalıncana giydirdi beni, hastahaneye iğne vurdurmaya götürdü..
acıdan ölüyorum bu böbrek taşı öyle bir illet ki insanı ağlatır.. neyse sedyeye uzandım, hemşire iğneyle geldi, bir eliyle iğneyi tutuyor, bi eliyle benim malum yeri açmaya çalışıyor.. annem o kadar kalın giydirmiş ki, kadın soyamıyor beni.. iki saat boyunca uğraştı, bir de erzurumlu hemşire, tatlı bi şiveyle anneme söyleniyor ne giydirdin bu çocuğu bu kadar die.. ağrı falan kalmadı bende, sedyenin üstünde kikirdiyorum kadın birini indirdikçe diğeri geliyor alttan.. iğneyi filan bıraktı yarıla yarıla soyuyor, annem de ortak oldu, iki kişi beni 3 saate soydular.. o gün evet bayaa bi gülmüştüm ama şu anda hatırladıkça daha fazla gülüyorum, ne büyük rezillikti yaa... *
üniversite birinci sınıftaydım. daha yeni gelmişiz çömüz. hemen sınıftan bi kız bulunmuştur kendine. tabi biz de hava o biçim. gören diyor dünyayı kurtaran adamın oğlu bu. göt o kadar kalkık ki arabalarda hava yastığı olarak kullanılcak nereydeyse. neyse olaya geçelim. ders yeni türk edebiyat-1'dir. hoca bir kelimenin iki farklı yazımını bulmuştur. hangisi doğru onu öğrenmek için biriniz bölüm kütüphanesine gidip klavuzdan bakın der. kahretsin salaklıklar zinciri o anda başlar. arkada muhabbette olan eagle is free hemen atlar. daha kelimeyi doğru dürüst anlamadan sınıftan çıkar. burdaki amaç ise sevdiği kız en önde oturduğu için onu görmektir. eagle is free kendi kendine der ki ulan bu adam nasıl hoca, daha ahenk! kelimesinin yazımını bilmiyor. ne işim kütüphanede şimdi der ve biraz gezindikten sonra sınıfa girer. hoca sorar oğlum hangisiymiş doğru olan?

-ahenk- der eagle is free

hocanın birden bakışları değişir. oğlum der tahtaya yazar mısın kelimeyi? ben içimden -hasiktir lan kelimeyi yanlış anlamışım- düşüncelerini geçirmeye başlamışım. kendi kendime düşünüyorum ulan diyorum yanlış baktım desem sınıfa da, kıza da rezil olcaz. eagle tahtaya kafasından anladığı kadarıyla -ahret- yazar. ama yüzü pancar gibi kıpkırmızıdır. tabi hoca inanmaz. eagle yerine geçer ama herkes güler. hoca der ki -oğlum son baskısından baktın değil mi?- eagle iyice batar ve evet hocam işte 2005 baskısı der. yalanın bini bin para olmuştur. herkes eagle'ye bakıp gülmektedir. tabi hoca buna da inanmaz. sınıftan başka bir kızı gönderir. eagle bu sırada ise yer yarılsa da içine girsem modundadır. az sonra kız gelicek, yalanı ortaya çıkıcak, daha fazla rezil olacaktır. neyse bu bitmek bilmeyen anlar geçer ve kız içeri gelir. kelimeyi tahtaya yazar. tabi benim yazdığımla alakası olmayan bir kelime yazar orda. hoca -oğlum sen neye baktın- der. eagle yine yalan yine yalan derken iyice batar ve o sırada makus talihini kurtaran bir olay gerçekleşir. o giden kız halime acıdığından heralde oscarlık bir yalan söyler ve -hocam 2000 baskısında eagle'nin söylediği gibi yazmaktadır- der ve biraz olsun bu düştüğüm mal durumdan beni kurtarır.

demek ki kız uğruna sazan olmayacakmışız.
bütünlemelerden birgün önce ,zeki bir arkadaşımın sınavdan geçeceğine olan inancı, notları okulda dolabının içinde bırakmasına sebep olmuş, sınavdan kalınca notları almaya kampüse kadar gelememişti. ben de o sabah saat 7.30 da memleketten gelen otobüsle kampüse geleceğim için bu süper görevi de bana verdi, okula gidip notları alıcam, bir gün önce çalışıp organik kimya gibi bi dersi geçicez güya..
indim otobüsten, her taraf bembeyaz.. ben böyle kar hayatımda görmedim, batıda büyüdüm bizim oraya * yılda iki kez falan kar düşer.. gittim yurda valizimi bıraktım, okula yürümeye başladım ama 15 dk.lık yol, kar dolayısıyla oldu 30-35 dk.. arkadaşa küfür ede ede yürüdüm bi süre..

okula bi gittim kapılar kilitli.. aha kaldık sınavdan iyi mi.. gerçi notları alsaydık da çok bişey yapacağımızdan değil de işte, sınava girip mühim olan katılmaktı da diyelim yani değil mi.. aradım bu bahsettiğim zeki arkadaşı, anlattım durumu, hele şükür empati kurdu ve sen yorgunsundur ya git yurda yat, ben başka birinden notları bulayım, ararım seni sonra bize gelirsin çalışırız dedi.. tamam dedim yürüyorum bu sefer yurda... karşıdan karşıya geçiyorum, yol buzlu tabi.. ayağım bir kaydı.. k.çımın tam üstüne bir düştüm.. aman yarabbi ya ben böyle acı görmedim.. sesim çıkmıyor acıdan, gözlerim dolu dolu oldu.. o sırada bi baktım karşıdan bi çocuk yaklaşıyor, yaklaşırken de 'iyi misiniz?' diyor.. artık canım nasıl yanmış düşünün, çocuğun gözlerinin içine baktım, ve istemdışı, taa gırtlağımdan, belki de daha derinden ; 'aaaarrrrrgggggghhhhhhhhh!!!!!' diye bir ses çıkardım iyi misiniz'e cevap olaraktan.. çocuk geldi beni yerden kaldırdı ama korktu tabi yazık , benden öyle bi ses çıktığını duyunca, geçmiş olsun dedi pırr... hızlı adımlarla uzaklaştı.. ne büyük bi rezaletti allahım, az mı dua ettim bi daha aynı çocukla karşılaşmamak için..
neyse sonuç olarak, yaklaşık 2 hafta boyunca kuyruk sokumumu hissetmedim olayın ardından.. bu kadar eziyet çektim, bari sınavdan geçseydim değil mi? yok.. ondan da geçemedim.. *
genel eğitim derslerinden din dersini seçmişim ve din tarihi eğitimi almaya başlamışımdır. ilk hafta sınıfta olmayan türbanlı bir kızı görerek arka sıralarda bir arkadaşıma espiri yapmak vasıtasıyla dönüp (ve muhabbet başlar)

markasiz: şiii şu kıza bak la kendini alıştırmış din muhabbetine dine dönmüş.(kikikiki)
kız: aa harbiden ha. manyak lan bu.(kikikiki)

aradan bir anda bir dallama atlar ve der ki:
dallama: kardeş ben ne olduğunu anlamadım ne varmış.

ben de hala espiri kalitemi düşürmeden devam etmekteyim.
markasiz: hacı hani türban takmış ya o bakımdan(kikiki)
kız:(kikiki)
dallama: bilader ne var ben hala anlamadım.

akabinde benim jeton düşer ve
(sinirlenerek)
markasiz: bilader o zaman sen anlama yeterince insan anladı gerisine gerek yok.
dallama: yani öyle konuşman yanlış yani.
markasiz: iyide yök e göre de onun buraya girmesi yanlış.
dallama: ben anlamam.
markasiz: koçum sen neyi anlıyorsun ki.
bir sürü dersten büte kalmışım ağustos cayır cayır bir sürü kız yurtta cıyak cıyak herkes kalmış ders notları kitaplar havalarda uçuşuyor. ikinci gün bir kalktım yataktan heryerim alerji kocaman kocaman kaşıdıkca heryere dağıldılar bu kadar mı olur diye isyan ettim en abuk bir dönemde git alerji ol hem de öyle böyle değil madalyon gibi kurdeşen mi döktüm diye şimdi merak ettim. uyduruk bir ilaç almıştım da o yatıştırmıştı sadece yatıştırdı.. sınavda halim tam rezaletti.. bir kaşın iki soru çöz eller kollar kırmızı kırmızı..
internet cafelerin cd kiraladığı zamanlarda 4-5 öğrenci ve aynı zamanda abazan tip porno film almak için cafeye gitmiştik. herkes utanırken içimizden biri 'ben sorarım, ne olacak ' dedi ve 'adult film varmı' diye sordu kasadaki yaşlı amcaya. yaşlı amcada 'adult, adult... valla ben bilmiyorum ama' dedi ve kafasını cafenin asma katına doğru çevirerek 'nermin, kızım bu gençler adult diye bi film soruyor varmıydı elimizde o?' dedi. peki biz ne yaptık? her medeni insan gibi yardıra yardıra kaçtık.
(bkz: porno cd almaya gidilen yerde bir hanımın olması)