bugün

her milli piyango çekilişi öncesi ciddi ciddi ikramiyenin bana çıkabileceğini düşünüyorum ve parayla neler yapacağımın hayalini kuruyorum.
kendim çalıp kendim oynuyorum yani bir nevi...
aramız bozuk,ama düzeltmek için de hiçbir şey yapmıyorum.görevmiş gibi,günde 1-2 saat görüşüyoruz,sonra mutlaka yapılacak işler,bahaneler çıkıyor.biliyorum bitmeli,zamanı geldi hatta geçti.yine de oluruna bıraktım.
abazanlığım tuttu, elim youjizze kayıyor, yardım et sözlük.
geçenlerde bana ayar vermeye çalışan sevgili müdürüme ayar verdiğim için inanılmaz mutluyum. çok güzel bir duyguymuş. anlatamam. adam resmen şok oldu. gökkuşağı renklerinin hepsini bir an yüzünde geçit yaparken gördüm. eee kalibrasyonun zamanı gelmişte geçiyordu.
zenginlere gıcığım. itiraf ediyorum, acaip de kıskanıyorum. biniyorlar ya koca koca jiplere, sonra ne bileyim spor arabalara falan. bir de otrudukları yerler de çok güzel lan. böyle bizden izole olmuş yerler. siteler falan. ulan bindikleri arabaların da oturdukları evler de aslında hep bizim sayede çalışır durumda, oturulur konumda falan yani. bundan sonra anlatacaklarım da (bkz: zenginlerden alınan intikamlar) başlığında da yazılabilir. ama üşendim lan valla. yazdık buraya madem, gerisini de buradan anlatabiliriz. zaten o kadar da büyük bi intikam almadım. hiç bir zengin ölmedi. yakınları sevinmesin. ''miras yedi'' sayısı azaldı diye.

efendim olay bu zenginlerin oturduğu bir sitede geçiyor. biz de yine bu zenginlerin daha da rahat edebilmesi için çalışıyoruz. bunlar evlerinde oturuyorlar ya, ne bileyim açıyorlar tv yi en güzel filmleri seyrediyorlar. internete giriyorlar akıllı evlerinde. işte bunları sağlayan merkez uydu alıcıları, internet sağlayıcıları falan asansör makina dairesine kurulmuş bir sistem odasında.

bu zenginler bi garip ya. asasörde gıcık gıcık şarkı da çalıyor. böyle bizim dinlediğimiz türden değil. çekilir gibi de değil. herhalde sadece hava atmak için. yoksa uzun uzun dinlenilmez. eee saniyede 6 metre çıkabilen bir asasörde çekilir sadece. bu müziği asansöre taşıyabilen sistem de tahmin ettiğiniz üzere, asansör makina dairesinde. bu alet, bildiğin müzik çalar. cd çaları var, radyo özelliği var falan filan işte.

bir arkadaşımla, zengin bünyelerin bir sorununu halletmek için girdiğimiz asansör dairesinde bu müzik aletinde biraz oynama yaptık. sosyetik müzikleri eminim onlar da sevmiyorlar diye düşündük. ve radyo frekansını damar parçalar çalan bir radyoya getirdik. işimiz bitti. aşağıya inmek için bindiğimiz asansörde yanık sesli bir ağabey yanık yanık arabesk şarkısını söylerken, iki zengin kız ve iki zengin erkek bindi.

1. zengin kız: noluyo yaa... bu ne?
2. zengin kız: ay çok komik.
1. zengin erkek: bu asansör tamirine gelen adamlar açıyorlar sonra da unutuyorlar. tam varoş müziği.
2. zengin erkek: keşke daha aşağıda otursaydık. dayanılır gibi değil.

mutluyum lan. vallaha mutluyum. yanımda ki arkadaşımla gülmemek için zor tutuyoruz kendimizi. bu söylediklerinde gerçekten samimilerse gerçekten rahatsızlık verdik. başardık lan.

bir daha ki sefere;
(bkz: o q7 ni var ya)
hayatımdaki bütün solucan ve çerezlerden kurtuldum kendime ne kadar antivirüs muamelesi yapsamda mutluyum sözlük.
an itibariyle bir yazara sinirlendim sözlük. insan gibi konuşmaktan uzak insanoğlu.
sayın ve sevgili adminlerim beni 2 kere çaylak yaptıkları için * artık entry girerken 30 kere düşünüyorum.**
yaklaşık 10 yıldır sağ yüzük parmağımın tırnağa yakın boğumunun yukarı bakan kısmında bir kurşun kalem ucu taşıyorum * ve bugün üç duble viskiden sonra bunu yapabilirim diyerek ucu çıkarmaya karar verdim. planım bıçakla kalem ucunun bulunduğu bölgeye delik açıp kalem ucunu o delikten çıkarmaktı. önce bıçağın ucunu mikroplardan arındırmak için ateşte ısıttım biraz soğumasını bekledikten sonra parmağıma sapladım. sonra baktım ki okadar da derine inememişim ayrıca bıçağın hala sıcak olmasından mütevellit bir de yanma hissi acıyı iki katına çıkardı. şimdi hala orda ve parmağımın içinden bana gülüyor...
bu başlığa baktıkça insanların itiraf kelimesinin anlamını bilmediğini düşünüyorum.
şimdi ben buraya öyle itiraflar yazarım ki bi daha itiraf diye girdiğiniz "bugün sıçtım,sekizinci nesiller çok rerörö" falan gibi entryleri girmeye utanırsınız.*
babamın odaya gelip "saat geç oldu hadi yat artık" demesindeki mantık hatasını bulamaması kadar hiç bir şey sinirlendirmiyor şu aralar beni.
dudaklarına estetik veya botoks yaptıran hatunları, vatoz balığına benzetecek kadar fütursuz biri olduğumu düşünüyorum şu sıralar. * * * *
iitiraf edeyim ki işe yaramaz, elindeki olanaklar ve güzellikler kimsenin elinde yok iken bunun kıymetini bilmeyen,şükretmekten yoksun, neyi niçin yaptığını bilmeyen, etrafındakileri ve kendisini zora sokan, maddi manevi iflas etmiş, kocaman olmuş ama adam olamamış biriyim.
hiç sorma sözlük hiç hep içimde kalacak.
hayatımın ilk yarısını güzel- ikinci yarısını da çirkin olmayı istemekle geçirdim.

açıklama: çocukken dikkat ettim de hep güzellere bakıyorlardı. büyüyünce de güzele bakıp çirkinin sevdiklerini anladım.
itiraf edecek o kadar şeyim olmasına rağmen yinde de itirafta bulunmayacağımı tahmin ediyordum ama bu da bi nevi itiraf oldu. olsun itirafsa itiraf sözlük yazarlarının itiraflarını okıuyup kendimden bi şeyler bulma huyumu seviyorum. oh be.
artık en ufak bir şeyde gözlerim doluyo sözlük. çok duygusal oldum çok.
Sesleri hosuma giden insanlarla konusmak icin bazen ara sokaklarda bir yerlere girip "taksimde kayboldum ben sanırım ühü" diye insanları arıyorum. Yeni neslin "ay ben rehberde bir alttakine mesaj atıcaktım ama sana atmısım. Ehe. Aman neyse naber yaa?" türlü yavsaklıklarından daha iyi oluyor.
ben bir kere haxball oynadım. ama pek beceremedim galiba. oyundan attılar beni. dün de sözlükte haxball başlığını görünce girip oynama isteği doğdu içime. ve sözlük adına açılmış odaya girdim. yine kötü oynarım da alay ederler diye nickimi yazamadım. farklı bir isim karaladım. ha bir de lagsız oyun falan diyorlardı ama lag ne demek bilmiyordum. soramadım. sahi bi lag vardı neydi o?

edit: yine oda açmışlar ya. gireyim mi ki bilemedim şimdi?
sözlük bir dostum var çok seviyorum kendisini. tek tatil günüm pazar. bugün görüşmek için salı günü plan yapmıştık. gece 1'de mesaj attı yarın buluşamıcaz diye. burda sorun yok olabilir ama bugün sabah öğrendim ki sevgilisi onu kıskanıyor diye aralarında dışarı çıkması sorun oluyor diye gelmiyormuş bugün. çok dokundu be sözlük kaç yıllık dostum o benim 4 aylık sevgilisine sattı beni. öyleki biz daha önce böyle davrananları kınıyorduk. şimdi o bunu bana yaptı. ben bunu hiç haketmemiştim ki. ne yani. aynı durumda olsak ben bunu yapmazdım ki hiç yapmamıştım. kimseye bu hakkı tanımamıştım ve bu nedenle sevdiğim insanı bile kaybetmiştim. ben şimdi yalnızım ama o. aklım almıyor sözlük. böyle olmamalıydı. oysa ben dün bugun yememiz için çikolata almıştım.
yaran facebook iletilerinden tiksiniyorum.
gerçekten de artık normal değilim sıyırdım kesinlikle. gece uyumadan önce dua ediyorum istediğim insan beni rüyasında görsün diye. görüyor mu görmüyor mu bilmiyorum. ama ben her gece onu görüyorum rüyamda. artık gerçek hayatta değil de rüyalarımda mutlu oluyorum. yer mi değiştirdim ne? sıkıldım artık. ne olması gerekiyor. nereye gidiyorum ben böyle?
Ölünce facebookta sayfamın açılmasını ve binlerce kez beğenilmesini istiyorum cenazemde insanlar birbirlerini ezsinler istiyorum kalabalıktan .
bu başlığa otuz bininci entryi girmeyi çok istediğimi itiraf etmek istiyorum.*
sözlük

kader benle dalga geçiyor.abura koyucam onun.
insan hayatında tek bir kişiye aşık olabilir mi ?
sana 14 yaşında aşık olan kızı önce reddedip sonra ağlamasına dayanamayıp kabul et.ve sende sevmeye başla ama onun seni sevdiği kadar seveme ama aşık olduğunun farkına var.hayat şartları ayrılmanıza neden olsun.aradan 5 yıl geçsin ve kahpe bir tesadüf olsun.
ben liseyi 5 yılda bitirdim o 4 yılda bitirmiş.sen gel 16. tercihinle onun geçen sene kazandığı fakülteyi kazan.sonra hiç cesaret edeme ona aşık olduğunu söyleyeme.o geçen 5 yılda tek bir kıza bile aşık olama.kimseyle ilişki yaşama.sonra 5 yıldır suskun dudaklar yine onun cesaretiyle konuşsun.lanet bir dejavu gibi tekrar sana seni sevdiğini söylesin.sen yine mırın kırın et ama dayanama söz geçireme kalbine ve başlasın hayatın.
sana 5 yıldaki hayatından bahsetsin.geçmişteki ilişkisinden bahsetsin .sana seni haketmiyorum desin . bunları derken sus . tamam mı . sakın o çeneni açma . sonra onu yurduna bırak . seni tüm geçmişinle kabul ediyorum de .sana geçmişini hatırlatmaktan korkuyorum de . seni üzmekten korkuyorum de . bu kadar malım ben işte sözlük. onu ne kadar sevdiğimi söylemek için bu kadar kötü cümleler seçilebilir mi . akabinde gece yapılan telefon konuşması. off sözlük off . hayatımda o kadar üzüldüğümü hatırlamıyorum. ayrılırken bana beni sevdiğini söylemese o kadar koymazdı belki . vazgeçmiycem sözlük . şuan zeynep dizdardan vazgeç gönül müziğini dinliyorum. ve bu müziğe inat vazgeçmiycem sözlük.
yardım et sözlük , ya da etme yahu . unut gitsin . yok yok onu istiyorum ben sözlük.
tüm ömrümü ona adıyorum.
bunu niye yazıyorum diyorum bazen.bir insan 20 yıllık ömründe neden tek bir kişiye aşık olur .

evet sözlük itiraf ediyorum . ben lanet aptalın tekiyim . . .

edit : sözlük aldığım her nefeste onu seviceğim sana yemin ediyorum.ve benim olması için herşeyi yapıcam ta ki tüm kalbiyle benden nefret ettiğini söyleyene dek.