bugün

annesinin elini tutmamakta ısrar eden bir çocuktur bu, yaramaz. o kadar kalabalıkta sıkış tıkış yoluna devam ederken sebze meyve uğraklarına takılan kadıncağız bir anlığına da olsa çocuğunu unutabiliyor. sonra etrafta zırıl zırıl feryat figan ağlayan sümükleri akan bebeler.
en yakın camii minaresinden çeşitli tariflerle anons edilen çocuktur. her ne kadar ezan ve sala hariç kullanılması yasak olsa da, bu tür haller için yasaklar çiğnenebilir, tecrübeyle sabittir.
o çocuk benim işte. elimde 2 kiloluk soğan poşetiyle oracıkta yalnız kalmıştım. sonra mantık yürütüp elimdeki soğan poşetini satma çabasına girdim lakin annem beni tam zamanında bulmuştu.
her pazar günü kaybolduğumdan babam ve annem hep kaybolduğun yerde kal derdi bende kalırdım 5 dk ya bulurlardı. Veletleri olanlara şiddetle tavsiye edilir söyleyin kaybolduğu yerde kalsın.
'en son annemi domatescinin önünde görmüştüm.' diye düşünüp, etrafta birsürü domatesci olduğunu görerek dumur olan çocuktur.
ağlamak ile ağlamamak arasında kalmış, gözleri parçalı bulutlu olan çocuktur. ağlamamak için kendini zorladığından boğazında düğüm olur bunların ve işte bu yüzden 'annen nerde yavrum senin' diye soranlara cevap verirken sesi taa derinlerden gelir, çok zorlanır.
hıçkırıklarla anne diye ağlayan çocuktur. *
kesin benimdir. annesi tarafından küçükken unutulmayan yerin kalmadığı * * * * * biri olarak, kesin diyorum.
pazardaki bütün kadınlarda annesini gören çocuktur. yazık valla annenin elini sıkı sıkı tut yavrucum.
anonslara bakılacak olursa üzerinde kırmızı tişört ve bacağında kot pantolon olan çocuktur. kaybolmasında gerizekalı anasının da büyük rolü vardır.
kadınların nasıl bir alışveriş manyağı olduğu ve alışveriş yaparken kendilerini kaybettiği konusunu haklı çıkaran olaydır.
sağda solda gördüğü annesine benzettiği kadınlara anne diye sarılır ağlayarak. annenin gelmediği her dakika karamsarlıkla daha da yükselir haykırışlar. ancak o anneyle karşılaşma anı sinan çetin'in film gibi programındakinden daha duygusaldır evlat için.
o an çevresindeki bütün insanların onu yiyecek yamyamlar olduğunu düşünen, ve bunu parlak gözlerinin masum çığlığıyla ifade eden çocuktur. candır can. tez elden annesi bulunup velet iade edilmelidir.
çocuktur işte. gözü kim bilir nereye takılmıştır. ya güzel meyvelere, yada ilginç oyuncaklara dalıp gitmiştir. tabi anne de patates soğan derdine düşünce ne yapsın o çocuk canım.
hemennn en yakın emniyet amirliğine götürülecek çocuk. yakını yoksa sempatikse evlat edinin gitsin.
bir kedi misali hareket eden nesneleri izlerken anne sevgisi aramayan çocuktur. şaşkınlık içerisinde insanların koşturmacasını izlerken birden annesinin yanında olmadığını farkedip zırlamaya başlayan çocuktur. hemen etrafta kayıp çocuk dedektörü pamuk teyzeler tarafından annesi aranmaya başlanır.
en son yayınlanan omo reklamına konu olmuştur.
pek çoğumuzun çocukluğudur. *
zabıta anonsuyla bulunur.
anneeee diye ağlaması muhtemel olan çocuktur.
dünya başına yıkılır o an, ilk önce etrafa bakar annesini göremez içi korkuyla dolar sonra sakin kalmaya çalışarak etrafa bakar annesini görebilme umuduyla, insanlar üstüne üstüne gelir iyice korkmuştur ağlamaya başlar, sonra annesi gelir ilk önce içini sevinç kaplar daha sonra annesinden şaplağı yiyince yine ağlamaya başlar.
bunun birde annesi diye başka kadının elini tutup trafik ışıklarında karşıya geçen versiyonu vardır; hiç unutmuyorum üsküdardaydık karşıya geçince birde kadına ardından anneme atarlanmıştım.. çocuklar kaybolmasın.
bulunduğunda maalesef ''neden kayboldun'' diye dayak yiyen çocuktur.
pek çok yazarın zamanında olmuşluğunun olduğu çocuklardır. ben hep diyorum aga bende sıkıntı var diye hiç başıma gelmedi bu mevzu. yok kayboldum anamı kaybettim yalan yok ama uzaklara bırakılan kedi gibi 5 dakika sonra evin yolunu bulduydum ne ağladım ne başka bir şey *
Ben sakince pazar çıkışına gider karton kutuda civciv satan amcanın yanında civciv severdim.

Yani mantıken işleri bitince buradan çıkacaklar diye düşünürdüm. O zamanlar da çok zekalıymışım*. kahretmesin.

Gerçi bunu akıl edebildiğime babam baya şaşırmıştı.