bugün

aynı bina da ya da yakın çevrenizde oturan kişilere verilen genel ad.
Coğu zaman akrabadan da yakın olan kimse. Ama bazen samimiyetin suyu çıkıyor. (bkz: komşu komşunun külüne muhtaçtır)
genelde kızıyla ünlü hemen yanıbaşımızdaki veya karşımızdaki hane halkı.
(bkz: yunanistan)
yıllar ilerledikçe ve imkanlar geliştikçe, karşıda da, üstte de, altta da otursa yabancılıktan ve kopukluktan nasibini alan ve birbirini görmeme olasılığı yüksek olan, aynı apartmanın farklı evlerindeki insanlardan her biri.
eve giren çıkanı kontrol etmeyeni ve herdakka rahatsız etmeyen cinsi tercih edilir, aksi taktirde çekilmez.
aynı mahalle ya da sokakta oturan kişilerin birbirlerine seslenme ünlemi.
(bkz: komşuda pişer bize de düşer)
(bkz: komşu kızı)
birbirlerinin külüne muhtaç olan, aynı çevre sahipleri.
(bkz: alt komşu)
kişinin ikamet ettiği evin üst, alt, yan veya karşı taraflarında oturan mülk sahibi yahut kiracılara verilen addır. küçük yerlerde bütün mahalleyi bu kavram içine alabiliriz. dini açıdan incelendiğinde; kişinin oturduğu evin sağlı sollu önlü arkalı 40 hane demektir.
çogu zaman başa bela olan igrenc yaratık.

bakınız yazarlar bakınız büyüklerim bakınız sevgili üslerim saygıyla anıp gözlerinizden öptükten sonra neden böyle dedigimi açıklayayım. ben bursada kız arkadaşıyla kalan bir genc kızım hacım. burda bodrum katında bir evimiz, boş bir buzdolabımız, aç bir karnımız var. herneyse. bunları bir kenara bırakalım. bu evde yaklaşık yirmi gündür kalıyoruz. ve karşılaştıgımız ilk komşu bir erkek, bir evin beyi bize 'gızzzlaar siz sindi genc gızsınız raatsız eden neyin olur oldumuydu baa gelün gelün ki ben sizi koruyayum' bunu diyen herif 50 yaşlarında filan okurcuklarım. ve yüzündeki o yavsak ifadeyi hala silemiyorum gözümün önünden. üstelik evli ve üç çocuk babası. onu gecelim. ikinci gün üst kattaki gülsüm teyze diye hitap ettigim kadın bana ' bu eve sakallı çocuklar geliyor ne onlar matalci diyorlar onlara pis onlar getirmeyin eve ' dedi. sanki eve erkek atıyoruz mınagoyum seklinde iç sesime hakim olurken aramızı bozmayalım ikinci gün daha dedik ve tamam teyze dedim. halbuki eve gelen sakallı herif dedigi yirmi yaşlarında müzik grubumdan arkadaşlarımdı. onu da geçelim. gelelim üçüncü güne, ümmühan teyze geldi kapımıza.* bu evde çok gürültülü müzük dinliyürsünüz, rak diyorlar ona dinlemeyin, tsm dinleyin dedi. ki millet rahatsız olmasın diye sesini kısıp dinliyorduk.
o gittikten biraz sonra rıfkı amca gelip alkol kullanmayın bu evde sakın, haşa tövve günah diye bizi uyardı. içtigimiz iki biraydı. kaldı ki iki birayla kim sapıtırdı. hadi onu da geç iki kızız nihayetinde içip içip nereye saldıracaktık. ayrıca buna kim neden nasıl karışırdı?? ve aynı gün gülsüm teyze tekrar gelip sevgilimle olan telefon konuşmamı dinledigini, ve sevgilimden ayrılmam gerektigini çünkü burda böyle şeylere izin vermedigini anlattı. işte o noktada gözüm karardı sözlük. özel hayata saygısızlığın hat safhasını bizzat yaşadım. burası müslüman degil yobaz sözlük. burası çok bağnaz sözlük. burda çok sığ insanlar yaşıyor sözlük. bunlar komşu degil afedersin orospu çocugu sözlük.
ev almadan önce edinilmesi gerekir.
arkadastir, dosttur, muhtac olunasidir, "merhaba" denilendir, olmazsa olmazdir.
anlayisli ve düsünceli olanlari en makul olanidir. artik az bulunur. aile yarisi, cocukluk arkadasi ve hatta ilk asktir.
aynı binada oturan dedektif insanlar.
eve misafir gelen çocuğun sesine dayanamayıp kapıyı yumruklayan alt katta oturan kişidir.
gece wireless'ı açık bırakmamdan istifade edip, altın bulmuş gibi film indiren benden türlü türlü küfür yemiş insanlık düşmanı.
(bkz: karşı komşu)
3 saattir oturduğu koltuktan kalkmayan varlık. bi git len baklavayı bitircen. *
'ev sizin mi yoksa kira mı?' demeyi çok seven topluluk.
"konuşu" sözcüğünün evrim geçirmesi sonucu ortaya çıkan kelimedir.
kafa dengi olursa tadından yenmeyen ama selamsız sabahsız olursa insanı evinden sogutacak olan kişilerdir.
kulune muhtac oldugumuz kisi.
Yıllarca komşuda pişti.
Kokuları buram buram geldi burnumuza.
O zamanlar babamın hastalığının ilk yıllarıydı.
Annem ise felçliydi.
Ben henüz 4 yaşındaydım.
Annemin neden yataktan hiç kalkmadığına babamın nasıl bir anda bu kadar yaşlandığına hiç mi hiç anlam veremediğim yaşlardaydım.
Komşuda pişiyordu.
Bizde pişmiyordu.
Ve komşuda pişen bize hiç düşmüyordu.
Bekleyen de yoktu zaten.
Ama çocuktum.

Mutsuzdum.
Müzik ruhumu dinlendiren, beni benden alandı.
Onunla uğraşmak istiyordum.
Muhafazakar bir aileydik, hoş karşılanmadı.
Mutfakta bulaşık yıkarken mırıldanmalardı bana tek müsade edilen.
Mutsuzdum.
Masa başında geçireceğim her iş günümde müziğimin önüne geçenleri sevgiyle anacaktım.

Bir gün evde yalnızdım.
işte bu benim son günlerdeki en özgür anımdı.
Fırsat bu fırsattı.
Ruhumu serbest bıraktım.
Avaz avaz söylüyordum sevdiğim tüm şarkıları.
Mutluydum.
Şimdi de komşular rahatsızdı.

16 yaşındaydım.
Aşıktım.
Sevdiğimle görülmüştüm komşumuz tarafından.
Babama şikayet etmişti.
Ölesiye dayak yediğimde, kafam duvardan duvara vurulduğunda, kanım babamın eline bulaştığında, babamın tek kaygısı vardı.

Bağırmamalıydım, komşulara rezil olmamalıydık.

işte böyle mühim insanlardır komşular.

Ama yoook.
Ev almayalım komşu alalım biz.
Dertsiz başa dert alalım.
kapıdan kovsan bacadan gelir diye bu muhabbet vardır ya. o tadı aldığınız komşularınız olursa er ya da geç o evi değiştireceksiniz demektir.

burada tecrübe konuşuyor.
- komşuda pişer bizede düşer ....

- komşu komşunun külüne muhtaçtır...

- ev alma komşu al...

- komşunu sev ama, aradaki duvarı kaldırma...

- hayatta komşunun haber almasından korkacağın hiçbir şeyi yapma...

- kendi seviyende olanı komşu edin...

- kötü komşusu onu istemedikçe en iyi huylu insan dahi huzur içinde yaşayamaz...

- senin bardağını kırdıkları vakit de komşunun bardağı kırıldığı zamanki kadar sakin olmalısın...