bugün

Benim o ben. Elimde balık poşeti üstümde kırmızı hırka. Bulanların güven karakoluna götürdüğü minnak. Bir kez olduğunu düşünmeyin sakın. Küçükken en sevdiğim eylem kaybolup tüm mahallenin beni aramasını sağlamaktı.
minareden kayıp anonsu geçilen çocuktur.
kaybolduğum andan itibaren annemin o güne kadar bana öğrettiği şeyler aklımda boy sırasına dizilmişti.
yabancılarla konuşma, birşey verirlerse yeme, kaçırırlarsa çığlık at.... ama kaybolursam ile ilgili hiçbir şey hatırlamıyordum. bende dediklerinin hepsini hıçkıra hıçkıra yaptım.
avaz avaz çığlık ata ata bağırırken herkesin üstüme üstüme geldiğini farkettim. bir kaç pazarcı abi muz verdi yemedim, herkes yabancıydı bana konuşmadım. bir anda etrafım 60 yaş üstü selülitli teyzeler tarafından sarılmıştı. artık beni kaçırıp böbreğimi sökeceklerini düşünmeye başlamıştım...
ardından o kadın geldi, ve beni çekti ve çıkardı o karanlıktan. artık güvende olduğumun bilincinde etrafa, +90'da gol atmış futbolcu gibi gülücükler bırakıyordum. halihazırda terlik namluya verilmişti bile. ama olsundu, sonuçta annem yanımdaydı. dövsede sevsede yanımda bir annem vardı.
(bkz: once upon a time in bazaar)

O değil de kaybolduğum için niye dayak yediğimi, üstünden geçen 25 yıla rağmen anlamadım hala.
Kaybolduğumu sanıp annemle babamın saklanıp uzaktan beni izlemesidir.
Ben sakince pazar çıkışına gider karton kutuda civciv satan amcanın yanında civciv severdim.

Yani mantıken işleri bitince buradan çıkacaklar diye düşünürdüm. O zamanlar da çok zekalıymışım*. kahretmesin.

Gerçi bunu akıl edebildiğime babam baya şaşırmıştı.
pek çok yazarın zamanında olmuşluğunun olduğu çocuklardır. ben hep diyorum aga bende sıkıntı var diye hiç başıma gelmedi bu mevzu. yok kayboldum anamı kaybettim yalan yok ama uzaklara bırakılan kedi gibi 5 dakika sonra evin yolunu bulduydum ne ağladım ne başka bir şey *
bulunduğunda maalesef ''neden kayboldun'' diye dayak yiyen çocuktur.
bunun birde annesi diye başka kadının elini tutup trafik ışıklarında karşıya geçen versiyonu vardır; hiç unutmuyorum üsküdardaydık karşıya geçince birde kadına ardından anneme atarlanmıştım.. çocuklar kaybolmasın.
dünya başına yıkılır o an, ilk önce etrafa bakar annesini göremez içi korkuyla dolar sonra sakin kalmaya çalışarak etrafa bakar annesini görebilme umuduyla, insanlar üstüne üstüne gelir iyice korkmuştur ağlamaya başlar, sonra annesi gelir ilk önce içini sevinç kaplar daha sonra annesinden şaplağı yiyince yine ağlamaya başlar.
anneeee diye ağlaması muhtemel olan çocuktur.
zabıta anonsuyla bulunur.
pek çoğumuzun çocukluğudur. *
en son yayınlanan omo reklamına konu olmuştur.
bir kedi misali hareket eden nesneleri izlerken anne sevgisi aramayan çocuktur. şaşkınlık içerisinde insanların koşturmacasını izlerken birden annesinin yanında olmadığını farkedip zırlamaya başlayan çocuktur. hemen etrafta kayıp çocuk dedektörü pamuk teyzeler tarafından annesi aranmaya başlanır.
hemennn en yakın emniyet amirliğine götürülecek çocuk. yakını yoksa sempatikse evlat edinin gitsin.
çocuktur işte. gözü kim bilir nereye takılmıştır. ya güzel meyvelere, yada ilginç oyuncaklara dalıp gitmiştir. tabi anne de patates soğan derdine düşünce ne yapsın o çocuk canım.
o an çevresindeki bütün insanların onu yiyecek yamyamlar olduğunu düşünen, ve bunu parlak gözlerinin masum çığlığıyla ifade eden çocuktur. candır can. tez elden annesi bulunup velet iade edilmelidir.
sağda solda gördüğü annesine benzettiği kadınlara anne diye sarılır ağlayarak. annenin gelmediği her dakika karamsarlıkla daha da yükselir haykırışlar. ancak o anneyle karşılaşma anı sinan çetin'in film gibi programındakinden daha duygusaldır evlat için.
kadınların nasıl bir alışveriş manyağı olduğu ve alışveriş yaparken kendilerini kaybettiği konusunu haklı çıkaran olaydır.
anonslara bakılacak olursa üzerinde kırmızı tişört ve bacağında kot pantolon olan çocuktur. kaybolmasında gerizekalı anasının da büyük rolü vardır.
pazardaki bütün kadınlarda annesini gören çocuktur. yazık valla annenin elini sıkı sıkı tut yavrucum.
kesin benimdir. annesi tarafından küçükken unutulmayan yerin kalmadığı * * * * * biri olarak, kesin diyorum.
hıçkırıklarla anne diye ağlayan çocuktur. *
ağlamak ile ağlamamak arasında kalmış, gözleri parçalı bulutlu olan çocuktur. ağlamamak için kendini zorladığından boğazında düğüm olur bunların ve işte bu yüzden 'annen nerde yavrum senin' diye soranlara cevap verirken sesi taa derinlerden gelir, çok zorlanır.