bugün

orjinal adı 'on the road' olan okunduğunda toplayıp pılı pırtıyı gitmek lazım buralardan duygusunu derinlemesine yaşatan beat edebiyatı yazarı olan jack kerouackkitabı.
Beat kuşağına kimliğini kazandıran en önemli eserdir. Yolda geçer; Jack Kerouac ve arkadaşlarının gerçek yaşamlarını anlatan bir otobiyografidir.
yeraltı edebiyatıdiye bir tür varsa bunu kesinlikle yolda kitabına borçluyuz. avareliğin bir stil olarak anlatıldığı ve jack kerouac' ın tam donanımlı ama tembel ,çenebaz ve alkolik caz düşkünü arkadaşlarının büyük buhran yıllarında bütün amerika' yı kuzeyden güneye gerek beş parasız, gerek araba çalarak, gerekse karakollardan birbirlerini toplayarak ve bazende kaybederek yaptıkları yolculuğun romanıdır.tembel ruhlara vurduğu derin darbeyle beat kuşağının müzik alanı dışında verilen en büyük eseridir. aylaklığın, dalgacılığın ve elbette herşeye rağmen özgür yaşamanın destanıdır adeta. jack kerouac arkasından gelen sayısız romancıyı etkilemiş, bütün bir 70 lere damgasını vurmuş, o dönem gençliğinin yaşam stilini baştan sona etkilemiş vecharles bukowski,tom robbins gibi genç çağdaşarının önünü açmıştır. özellikle yarattığıneal cassady vedean morarty karakterleri bir çok asi, iflah olmaz sinema karakterine ilham kaynağı olmuştur. kendisi okumuşmudur bilinmez ama yolda' nın bir safralaşmış benzerini dehakan günday `yazmıştır.tabii kendine has sert ve iştah açıcı kurgusu ve hayranlık uyandıran karakterleriyle yapmıştır bunu.
(bkz: hakan günday)
piyasada bulunmayan kült. ayrıntı yayınları bu eseri basılacaklar listesine almıştı ama bir türlü denk getirip yayınlayamadı. sahaflarda, şurda burda, arkadaşın kitaplığında bulunursa kaçırılmaması gereken roman
hiçbir şekilde hiçbir büyük şehirde * bulamadığım. birilerinde var ise buradan * yalvardığım ve okumak için kıçımı yırttığım şaheserdir.
(bkz: yolda)
yola aşık bir yazarın harika bir yol/yolculuk tasviri yer alır bu kitapta; "Hızlı bir araba, varılacak bir kıyı ve yolun sonunda bir kadın..."
ayrıntı yayınlarından piyasaya yeniden çıktı. dean moriarty'le sevişme hissi uyandırır içte. i.bne değilim lan. öyle bir kitap ama.
beat kuşağı insanları otostopla dünyayı dolaşarak,caz müzik dinleyerek,başkalarının hayatlarına karışmayarak,uyuşturucu maddeler kullanarak yaşıyorlardı.beri yandan özgürlükçü,tutculuğa,baskıya,savaşa,faşizme karşı düşünceler geliştiriyorlardı.jack kerouac günlerce daktilosunun başında gelişine yazdı bu romanı.onların yollardaki hayat hikayesi.
ingilizcesi e-kitap olarak bende vardır. isteyene gönderebilirim..
ayrinti yayinlari sayesinde elimizde tutabildigimiz, gozumuzle gorebildigimiz, sayfalarini cevirebildigimiz bir kitap haline gelmistir. bulunmasi imkansiz kitaplar kategorisinden de cikmistir.
bir kitap ve müzik firmasının reklam olmasın *farklı ortamlara göre şekillenen temalarla hazırladığı eski ve günümüz şarkılarıdan oluşan albüm serilerinden birinin ismidir on the road. içindeki şarkılar sırayla şöyledir:

1- elton john- island girl
2- lighthouse family- ocean drive
3- wet wet wet- angel eyes
4- 10 cc- dreadlock holiday
5- steive wonder- a place in the sun
6- the mamas and papas- california dreaming
7- bobby bloom- montego bay
8- kid creole& the coconuts- annie i'm not your dady
9- amazulu- too good to be forgotten
10- aswad- don' t turn around
11- jimmy cliff- wonderful world beautiful people
12- chaka demus& pilers- twist& shout
13- fat boys- wipe out
14- peter allen- i go to rio
15- rupert holmes- the pina colada song
16- bruce willis- under the boardwalk
beat manifestosu kabilinde, jack kerouac'un beat generation'u başlattığı kitabı.

banane lan, bit mit skimde değil diyorsanız; eleni karaindrou'nun on the road'unu dinleyin: enstrümantal.
ayrıntı'nın tekrar basımını Kerouac'ın vasiyeti dolayısıyla parşömene basacağı şeklinde duyumların alındığı kitap.
Bütünleşik devletler, Florida, Interstate 95...Şahsi on the road'um. eğlence vaadeden bir eyaleti baştan sona arabayla dolaşma hayalinin, hayallikten istifa ettiği günlerdi. Radyolar Holiday çalıyordu paso ve bazen de "wake me up when september ends". Öte yandan hiçbir radyo giderken sağda dönerkense solda konuşlanmış ve hayatımıza yön verebilecek herhangi bir işletme hakkında biz dinleyenleri enforme etmiyordu. Etmesindi zaten. enformasyon istemiyordum. Enformasyon olmadan keşfetmeye yol diyordum ben ve yolumu bulmuştum. Yol güzeldi. Güzel olan yoldu. Yoldakiler çok güzeldi. Güzel olan yollardakilerdi. Dalından düşen bir hindistan cevizi gibi güzel, miami'li bir sokak çalgıcısına türkçe şarkılar çaldırıp beraber söylemeye çalışmak gibi leziz. Onlarca milletten insan, fahişeler, striptiz kulüpleri, hurilerin florida şubeleri, keşler, 2 fast but not 2 furiouslar, kasırgalar, en alakasız yerlerde görülen uzak tanıdıklar, dünya küçük klişeleri, bakmaya doyamıycağın cillop gibi mekanlar, sesler, yüzler ve sokaklar ve şarkılardan gündelik hayata yapılan araklar. Kendin full'le kendin gaza baslar, durmalar, kalkmalar. Amerikan polisleri, "iksquizmi sör mey ay si yor laysıns piliiz"ler, Nerde akşam orda sabahlar, hiç bitmesinler,...doz wör dı deys be may firend...

Denk gelip de o günlerde okumuş olsaydım Jack Kerouac'ın on the road'nu biraz kendimi tanıyorsam geri dönmezdim memlekete gibi geliyor bana, yoksa şüphem mi var? yani belli olmazdı tabi de, en az 1 sene daha safi serserilik yapmak için kalabilirdim oralarda mülteci mülteci. Dur bakalım. Gideriz belki yeniden.

Yol burda. Ben burdayım. Tekrar düşmeyeceksem o yollara, ne anladım bu cinsel aktiviteden.

kitap, yer yer zaman zaman der ki:

"hep birlikte dışarı çıkıp nehri ve insanları tanıyalım, dünyayı koklayalım."

"arabayla uzaklaşırken arkanızda bıraktığınız insanların düzlükte ufalarak nokta haline gelip kaybolduklarını gördüğünüz anda hissettiğiniz o duygu nedir? fazlasıyla büyük bu dünya, bizi ezip geçiyor duygusudur bu; ve vedadır. ama biz yine de gökyüzünün altında bir sonraki çılgın maceraya doğru koşarız."

ve,

"daha gidecek çok yol var önümüzde. ama önemli değildi, çünkü yol hayattır."
bu kitabı okumak, ardından da 'yarın işte giyilecek giysileri ütülemeye koyulmak' eyleminin verdiği his, yasal işkence yöntemlerinden biri olsa gerek.
yazar*, bir barda dinlediği jaz performansını öyle güzel betimler ki kitabında, cümleler sanki melodiye dönüşür ve okurken müziği dinliyormuşcasına keyiflenirsiniz.
beatnik'lerin başucu eseri. yazarı jack kerouac'tır. hippilerin babası kabul edilen beat kuşağını tanıyıp, anlamak için mutlaka okunmalıdır. bu eseri beğenenlere zen kaçıkları'nı da öneririm. allen ginsberg'i, jack kerouac'ı, william burroughs'u, neal cassady'yi yani beatniklerin babalarını mutlaka okuyun. 'yolda olmak iyidir...'
amerika'yı baştan başa dolaşan, yolda serinlemeyi seven bir yazarın insanlığa anlattığı uzun bir yol hikayesi. birşeylerin illa kutsal olmasından yanaysak bu kitabın kesinlikle kutsal ve ulu mertebesine yerleştirilmesi gerekir. beat manifestosunu kaleme almayı geçersiz kılan romandır. Kitabın karakteri "yazar adayı", bir manifestoyu kendisiyle birlikte yollara sürer. Kitabın ritmik macerasi ne yazık ki ingilizce okunduğunda farkına varılabilir. Gene de güzel bir türkçe çevirisine sahip olmamız, kaçırılmaması gereken bir tanışma olacaktır. Artık bir yeraltı edebiyatı tanımlamasını kolaylıkla aşmış, sarsıcı edebiyatın köşe taşıdır. Yeraltında falan değildir, gözümüzün önündedir. Yolda okunması şiddetle tavsiye edilir.
"...bense ilgimi çeken insanlar söz konusu olduğunda hep yaptığım gibi peşlerinden sürükleniyordum, çünkü benim için yalnız çılgın insanlar önemlidir, yaşamak için çıldıranlar, konuşmak için çıldıranlar, kurtarılmak için çıldıranlar, aynı anda her şeyi birden arzulayanlar, hiç esnemeyen, beylik laflar etmeyen, yıldızların arasında örümcekler çizerek patlayan ve en ortalarındaki o mavi ışığı görenlere, "vay canına!" dedirten o sarı maytaplar gibi yanan, yanan, yanan insanlar."

Arka kapıdan kaçanların, aitlik hissini bulduğu yer; bir nevi yuva bu kitap. Yuvanın yolun kendisi, aidiyetin ise tüm dünya olduğu...
sonunu değil bizzat yolun kendisini sevenlerin kitabı...
amerika'da büyük kitabevlerinde raflarda değilde, kasanın arkasında sergilenen kitap. nedeni ise incil'den sonra en çok araklanan kitap olmasıymış.

jack, hay yaşa be kafir!
50 yıl önce 40 metrelik bir kağıt tomarının üzerine yazılmış eser yeniden basıldı.
jack kerouac'ın filmi çekilmekte olan kitabı. http://www.imdb.com/title/tt0337692/
kitabın girişindeki sözcükler bile içeriğinin ne kadar enfes olduğunu ele verir.

--spoiler--
yoldaş, veriyorum elimi sana.
paradan kıymetli aşkımı veriyorum.
tanrıdan ya da yasadan önce veriyorum kendimi sana,
ya sen kendini verecek misin? çıkacak mısın benimle yola?
nefes alıp verdikçe ayrılmasak mı yoksa?

walt whitman
--spoiler--