bugün

bazı durumlarda evet;

eşini öldürürsen, o da seni öldürür!
yaptığım arşiv araştırmalarına göre tamamen doğru olan söz.

yılanlar sessiz ve tehlikelidir, komunistler de öyle.
yılan deri değiştirir, komunistler de öyle.
eski sovyet moskofcuları kıçlarını oturtacak yalak bulamayınca kemalizm çatısına girdiler.
işte böyle deri değiştirir bunlar.

yılan atatürkü de sevmez zaten, komunistler de öyle.
(bkz: bursa nutku)***
atatürk e ait -uydurma ya da değil- kendilerinin işine gelen sözlerine inananların katiyen inanmadığı sözdür.
(bkz: yılanın suçu ne)
atatürk'ün bir gafıdır. fazla bir şey değil.
"atam izindeyiz" yazısının altına "mustafa kemal atatürk" imzasını atacak kadar tarih bilinci olanların zırvalarından biridir.

(bkz: bsg dedirten ulusalcı zırvaları)
Yanlış bir önermedir. zira, yılandan korkmam yalandan korktuğum kadar.
doğrudur!.. kaçarken* de genellikle nemli ve karanlık delikleri kullanır.
mustafa kemal'in komünizme mesafeli olduğu gerçeğini istismar eden uydurma söz.

mustafa kemal'in pragmatik bir adam olduğu bu kadar netken, kurtuluş savaşı döneminde altın ve silâh olarak alınan bolşevik yardımı da ortadayken, üretim amacının türkiye'nin soğuk savaşta sscb karşıtı ve abd kontrolündeki batı yanlısı ideolojiyi pekiştirmek olduğu aşikâr söz.

elbette mustafa kemal komünistleri rejimin bir parçası haline getirmek için zamanında tkp'yi kurdurmuştur. bu sözü söylemediği, bu sözün amacının komünistleri şiddet kullanarak bastırmak için sonradan ikame edildiği de ortada. tabi bu mustafa kemal'in komünizme sıcak bakmadığını, sscb'den alınan desteğe rağmen yüzünü batı'nın serbest piyasacı demokratik güzergâhına döndüğü akılda tutulmalı.
emperyalizme karşı gerçekleştirilen kurtuluş savaşının topu, tüfeği ve mermisinin büyük bölümü; rusya'dan* temin edilmişken, mustafa kemal gibi zeki bir liderin; böylesine bir gaf yapabileceğine, bir vefasızlık örneği gösterebileceğine inanmıyorum.
tamamiyle 1950 sonrası amerika'nın türkiye içinde öcü yaratma çabasıyla giriştiği ona buna komünist diyerek halkta bir komünizm korkusu yaratmakla son bulan dönemin eseri uydurma sözdür.

kurtuluş savaşında o komünistlerin mermilerini sıktık şerefsiz işgal ordularına, şimdi yalakalığını yaptığımız amerikan mermileri ise bizim mehmetçiklerimizin kemiklerine saplanıyordu. devlet çıkarları gereği o dönem bunu söylenme ihtimali sıfır!

komünizmin uygulanabilirliği çok çok düşük bir sistem olduğunu hepimiz biliyoruz.peki neden korkuyoruz, anneannelerimizin "aman yavrum olaylara karışma" sözü yüzünden mi,yoksa köyde torpil patlattığımız zaman "anarşistler köyü bastı" diye sokaklara dökülen ninelerimizin o korkusu yüzünden mi? çünkü onlar inandılar ki komünistler gelecek birgün köylerini basacak. deniz gezmiş ismini duyunca anarşist,komünist demeleri de bu yüzden.

hangi ülkede komünist bir küfür olarak kullanılır? amerika'nın piyonu olan ülkelerde.

herşeyi yapın ama atatürk'ü katmayın bu pis piyonluk işinize.
komünistler ( gerçek olanlar) zaten bilirler atatürk' ün bunu söylediğini ve zaten de atatürk' ü sevmezler. ki zati kemalizm ile komünizm çok farklı şeylerdir.
(#3795561)
*sokabilir. ***
ata'mızın kurtuluş yılları sırasında lenin'den yardım alırken tam tersini söylediği sözler bütünüdür.

besle yetimi sevsin gözünü hesabı.
taksim meydanına o komünistlerin heykelini diken birisine atfedilen yalan sözdür. atatürk komünist miydi ya da lenin türk asıllı mıydı? hayır. ama ikisinin/iki ülkenin menfaati o yıllarda işbirliğini gerektiriyordu. peki bu laflar nereden çıkıyor?
a- abd
b- abd güdümündeki turancı
c- abd güdümündeki dinci
d- abd propagandasının mağduru herhangi biri.
komunizmle angaje olup ölen tiplerin bugun milletimiz nazarında itten, köpekten, yılandan, çiyandan daha alt seviyelerde anılıyor olmasından da anlaşılacağı üzere doğruluğu bir kere daha kanıtlanmış olan, başbuğumuz mustafa kemal'e ait vecize.
mustafa kemal'in söylediği her söz doğru olacak diye bi kaide yoktur,
tartışmalar sakıttır.
atatürk'ün söyleme ihtimali yüksek olan sözdür. tekelci burjuvazi sistemini kuran bir insan komünist olamaz, en azından sempati ile bakamaz. tkp liderlerini öldürtmez, en azından engel olur... söylemiş veya söylememiş bu önemsiz. nereden nereye gidiyoruz bu önemli... atatürk'ün devrimci olduğu yadsınamaz ama bu sosyalistlikle de bağdaştırılamaz, alanı başkadır.

ek olarak eleştiriyorum eleştirilmez olanı ama içimden geldi saklamak iki yüzlülük olur: rusya'dan yardım almak için tkp'yi açıp daha sonra antikomünist çalışmalara girmek de yılanın hareketine benzer. yani politikaya bir girdin mi yılan olmak zorundasın bu alemde... komünist, kemalist, faşist herkes yılan gibi sessiz ve derinden gelir siyasette.
ortada atatürk'ün söylemediğine dair ispatlanmış delil varken halen ve halen atatürk'ün söylediği iddia edilen söz.*
Gazeteci ve yazar olan Çetin ALTAN; "Bu El yazısı Atatürk'e Ait değil" diyerek, isveç'te kaligrafi konusunda uzman ve uluslararası düzeyde bilirkişi niteliği taşıyan bir kuruluşa yaptırdığı inceleme sonucunda, Bu yazı ile ilgili olarak "yazının Atatürk'e ait olduğunu söylemenin mümkün olmadığı, uydurma olduğu" Gerçeği ortaya çıkarılmıştır".

Ayrıca Çetin Altan, bu nedenle yazıyı yazan kişiyi de Mahkemeye vermiştir; isveç'e Gönderilen söz konusu yazının "Atatürk'e ait olmadığına karar verilmiş" ve Mahkeme Çetin Altan'ı haklı bulmuştur..Yazıyı yazan Münir HAYRi, olayı Yurt Dışı Mahkemelere Taşımıştır.Uluslararası Mahkemede;"O yazının sonradan ekleme olduğuna ve Atatürk'e ait olmadığına" karar verilmiştir. Daha sonra Münir Hayri o yazıyı "Cam üzerinden kopya ettiğini itiraf etmiştir".. Konu ile ilgili belge ve bilgiler, ATATÜRK VE KOMÜNiZiM ( Rasih Nuri ileri TTK yayını ) , Prof. Dr. Alpaslan Işıklı ve eski milliyet gazetesi yazarı tarafından kamu oyuna duyurulmuştur. *
ayrıca ilginizi çeker belki

ATATÜRK'ÜN DiKKAT ÇEKTiĞi TEHLiKE: KOMÜNiZM

"Biz ne bolşeviğiz ne de komünist;ne biri ne diğeri olamayız.
Çünkü biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız."

-Mustafa Kemal Atatürk

Atatürk millet realitesinin ve milliyetçiliğin temel unsurlarını red ve inkar eden Marksizm'in ve komünizmin kesinlikle karşısındadır. Ülkeyi felakete sürükleyecek sınıflara bölecek menfaat gruplarını çatışmaya sokacak bu ideolojilerin her zaman karşısında yer almıştır. Atatürk'ün başlattığı Türk Devrimi doğuşundan itibaren bu tehlikelerle karşılaşmış Bolşevik liderler Türkiye'de komünist köylü hareketin yapılmasını sürekli teşvik ve tahrik etmişlerdir. Komünistler Türkiye'de milli ve bağımsız bir devletin kurulmasını istememişlerdir. Sosyal Hariciye Komiseri Çiçerin daha 13 Eylül 1919'da Sivas Kongresi sıralarında Türk köylüsünün komünist olmayan idarecilere karşı isyan etmesini tavsiye ederek Türk hareketine karşı davranış ve anlayışını göstermiştir.

Komünizmin Türk Devrimi için sakıncalı ve tehlikeli olduğunu Büyük Atatürk çeşitli vesilelerle değişik zamanlarda ifade etmiştir. Sivas Kongresi'nden hemen sonra Amerikalı General Harbord'a verilen 27 Eylül 1919 tarihli muhtırada Mustafa Kemal Paşa Milli Harekat'ın amacını anlatmış ve komünizmle ilgili görüşlerini şöyle dile getirmiştir:

"Bolşeviklere gelince bizim memleketimizde bu doktrinin hiçbir şekilde bir yeri olamaz. Dinimiz adetlerimiz ve aynı zamanda sosyal bünyemiz tamamiyle böyle bir fikrin yerleşmesine müsait değildir. Türkiye'de ne büyük kapitalistler ne de milyonlarca zanaatkar ve işçi vardır. Diğer taraftan zirai bir problemimiz yoktur. Son olarak sosyal bakımdan dini prensiplerimiz bolşevizmi benimsemekten bizi uzak tutmaktadır." (Atatürk'ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri IV. 1917-1938 Ankara 1964 s.78)

Ayrıca Atatürk çeşitli zamanlarda komünizmi tehlikeli gördüğünü ve hiçbir zaman bu karanlık sisteme geçit vermeyeceğini ifade etmiştir. Atatürk'ün bu konudaki bir sözü şöyledir:

6 Şubat 1921'de

"Komünizm içtimai bir meseledir. Memleketimizin hali memleketimizin içtimai şeraiti dini ve milli ananelerinin kuvvetli Rusya'daki komünizmin bizce tatbikine müsait olmadığı kanaatini teyit eder bir mahiyettedir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri C. III 2. Baskı s .20)

2 Kasım 1922'de

"Şurası unutulmamalı ki bu tarz-ı idare bir bolşevik sistemi değildir. Çünkü biz ne bolşevizim ne de komünist; ne biri ne diğeri olamayız. Çünkü biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız. Hülasa bizim şekl-i hükümetimiz tam bir demokrat hükümetidir ve lisanımızda bu hükümet halk hükümeti diye yad edilir." (Ag.e c .3 2. Baskı s. 20)

21 Haziran 1935'te

"Türkiye'de bolşeviklik olmayacaktır. Çünkü Türk Hükümeti'nin ilk gayesi halka hürriyet ve saadet verme askerlerimize olduğu kadar sivil halkımıza da iyi bakmaktır." (A.g.e. c. 3 2. Baskı s. 99)

Son derece ileri görüşlü bir insan olan Atatürk'ün her zaman olduğu gibi bu düşüncesinde de yanılmadığı açık bir gerçektir.

Nitekim Rus yöneticilerin bu rejimi uyguladıkları ilk yıllarda kendi vatandaşlarına bile nasıl zalimce davrandıkları bilinmektedir. Kitleler halinde Rus halkının katledildiği gerçeği tüm dünyanın şahit olduğu bir olaydır. Lenin ve onu izleyen komünist yöneticiler SSCB'ni meydana getiren milletlere bolluk refah ve güzel bir yaşam vaad etmiş ancak sözlerinde durmamışlardır. insanlara güzel bir hayat getireceği iddiasıyla ortaya çıkan bu sistem uygulandığı ülkelerin halklarına ölüm esaret ve sefaletten başka bir şey getirmemiştir.

Bütün bu olayları yakından izlemiş olan Atatürk 1932 yılında Amerikalı subay Mac Arthur'la yaptığı bir konuşmada komünizmle ilgili düşüncelerini bütün açıklığıyla şöyle ifade etmiştir:

"Bugün Avrupa'nın doğusunda bütün uygarlıkları ve hatta bütün insanlığı tehdit eden yeni bir güç belirmiştir. Bütün maddi ve manevi imkanlarını top yekün bir şekilde dünya ihtilali gayesi uğruna seferber eden bu korkunç kuvvet üstelik Avrupalılar ve Amerikalılarca henüz malum olmayan yepyeni siyasal metodlar tatbik etmekte ve rakiplerinin en küçük hatalarından bile mükemmelen istifade etmesini bilmektedir. Avrupa'da çıkacak bir savaşın başlıca galibi ne ingiltere ne Fransa ne de Almanya'dır. Sadece bolşevizmdir. Rusya'nın yakın komşusu ve bu memleketle en çok savaşmış bir millet olarak biz Türkler orada cereyan eden olayları yakından izliyor ve tehlikeyi bütün çıplaklığıyla görüyoruz. Uyanan Doğu milletlerinin düşünce yapılarını mükemmelen sömüren onların milli ihtiraslarını okşayan ve kinleri tahrik etmesini bilen bolşevikler yalnız Avrupa'yı değil Asya'yı da tehdit eden başlıca kuvvet halini almışlardır." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri c. 3 s. 94-95)

Büyük Önder Atatürk Ali Fuat Cebesoy'a yazdığı mektupta komünizm tehlikesine karşı Türk Milleti adına duyduğu endişeyi şöyle dile getirmiştir:

"Komünistliğin memleketimizde değil henüz Rusya'da bile tatbik kabiliyeti hakkında açık kanaatler hasıl olamadığı anlaşılmaktadır. Bununla beraber içerden ve dışardan çeşitli maksatlarla bu akımın memleketimizi içine girmekte olduğu ve buna karşı akla uygun tedbir alınmadığı takdirde milletin pek çok muhtaç olduğu birlik ve sükununu bozan durumların ortaya çıkması da imkan dairesinde görülmüştü. ..." (31 Ekim 1920 SD IV s. 360-361 Ali Fuat Cebesoy'a yazdığı mektuptan)

Atatürk tüm dünyayı tehdit eden bu tehlikeye karşı milletin düşüncelerinde ve sosyal kurumlarda uygulanacak yöntemleri çözüm olarak görmektedir. Bu tehlikeye karşı öngördüğü değişiklikleri ise kendi sözleriyle şöyle özetlemek mümkündür:

"Rusya hariç olmak üzere bütün dünyada her kişi menfaat ve zararı kendine ait olmak üzere hayatını düzenler. Yalnız her kişiye çalışmalarında yeni yasal vasıtalar ve haklar verilir." (Medeni Bilgiler ve M. K. Atatürk'ün El Yazıları Afet inan s. 68)

"Devlet bireyin yerini alamaz fakat bireyin gelişme ve kalkınması için genel koşulları göz önünde bulundurmalıdır. Devlet eliyle yapılacak işler bireyin büyük kar getirmediğinden dolayı yapmayacağı işler veya milli çıkarlar için gerekli olan ekonomik işleri kapsar. Özgürlüklerin ve yurt bağımsızlığının sağlanması ve korunması ile iç işlerinin düzenlenmesi nasıl devletin görevi ise devlet vatandaşların öğretimi eğitimi sağlığıyla ilgilenmek zorundadır. Devlet memleketin asayiş ve savunması için yollarla demir yolları ile telgrafla telefonla memleketin hayvanlarıyla her türlü taşıtlarıyla milletin genel servetiyle yakından ilgilidir. Memleket yönetiminde ve savunmasında bu saydıklarımız toptan tüfekten her türlü silahtan daha önemlidir. ... Özel çıkarlar çoğunlukla genel çıkarlarla tezat halinde bulunur. Bir de özel çıkarlar en nihayet rekabete dayanır. Oysa yalnız bununla ekonomik düzen kurulamaz. Bu kanıda olanlar kendilerini bir serap karşısında aldatılmaya terk edenlerdir. ...Bir de ferdin kişisel çalışmaları ekonomik kalkınmanın esas kaynağı olarak kalmalıdır. Ferdin inkişafına (gelişme) mani olmamak bilhassa iktisadi sahadaki özgürlük ve teşebbüsler önünde devletin kendi faaliyeti ile bir engel yaratmaması demokrasi prensibinin önemli esasıdır. (Medeni Bilgiler ve M. K. Atatürk'ün El Yazıları Afet inan s. 46-47)

Türkiye'ye sosyal ekonomik ve kültürel yön vermeyi hedefleyen Atatürk hedefini gerçekleştirmede komünizmi halkı için büyük bir tehlike olması dışında farklı bir şekilde değerlendirmemiştir. Çünkü bu kuramda fert yok devlet vardı. O "Ferdin hakkı ferde devletin payı devlete" diyordu. Ne ferdi yutan devlet ne devleti sömüren fert olmalıydı. Bu nedenle devletçilik ilkesini esas aldı.

Bu düşüncelerinin aksi yani komünizmin uygulanması halkın özgürlüğünün alınması ülkenin kalkınma yerine yok olma sürecine girmesi demekti. Bu nedenlerledir ki Atatürk komünizmi aziz Türk Milleti için büyük bir tehlike olarak görmüştür. Komünizmin hiçbir şekilde hayatını adadığı vatanına girmesini istemeyen Atatürk Milleti'ni bu büyük tehlikeye karşı uyarmıştır. Yüce Atatürk'ün "Komünizm Türk Dünyası'nın en büyük tehlikesidir. Her görüldüğü yerde ezilmelidir." (Faruk Şükrü Yersel Eskişehir Gazetesi 1926) sözlerinde Türk Milleti'ne yaptığı uyarı açıktır. Bu nedenle Türk Milleti komünizmi en büyük düşman bilmeyi ve gördüğü her yerde ezmeyi Türklüğe karşı manevi bir sorumluluk olarak kabul etmektedir.

Kaldı ki Türk Milleti'nin üstün zekasının bilincinde olan Atatürk komünizmin Türkiye'de hiçbir zaman başarılı olamayacağını bizzat defalarca ifade etmiştir. Örneğin 1935 yılında yaptığı bir konuşmada "Türkiye hiçbir zaman bolşevik olmayacaktır. Çünkü Türk Hükümeti'nin ilk amacı halka özgürlük ve mutluluk vermek askerlerimize olduğu kadar sivil halka da iyi bakmaktır." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri c. 3 s. 99) ifadelerini kullanmıştır.

Atatürk başka konuşmalarında da komünizme karşı olan kesin kararını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Aynı zamanda Büyük Önder komünizmi faşizm ve Nazizm'le birlikte şu sözleriyle değerlendirerek bu konulardaki düşüncelerini de şöyle dile getirmektedir:

"Biz büyük savaşlar görmüş büyük bir milletiz.. Ama savaşçı değil barışçı felsefeyi benimsemiş bir milletiz. ... Kendimizi dünyadan soyutlayamayız. Dünya nimetlerinin emperyalist ülkeler tarafından zaman zaman pervasızca paylaşıldığını ve bu paylaşma esnasında gelişmemiş ülkelerin tarihten silindiğini hafızalardan silmek kadar gaflet olamaz. Dünyanın bugünkü durumu hiç de parlak görünmüyor. Her ülke gençliğini bir başka ideolojiye sahip olarak yetiştirme gayreti içinde. italya faşizm ideolojisine dört elle sarılmış. Bu ülkenin diktatörü olan Mussolini ülkesinin sekiz milyon faşist gencinin süngüsü üzerinde yaşadığını haykırıp duruyor... Almanya'da Hitler'in yaratarak geliştirmekte olduğu Nazilik de faşizmin bir başka bir büyük tehkileli benzeridir. Hitler bir ırkçıdır. Dikkat buyurunuz milliyetçi demiyorum ırkçıdır diyorum. Alman ırkını en üstün ırk olarak gören bir mecnundur. Tekmil Alman gençliğini peşine takmış onlara bu ideali aşılamıştır. Moskova'da oynanan oyun ise bir başka türlüdür. Stalin yalnız kendi gençliğine değil dünya gençliğine komünistlik ideolojisini aşılamaya çalışıyor. Komünistlik propagandasının fukarası ve cahili çok ülkelerde ne kolay taraftar topladığı ise ortada bir gerçektir." (Atatürk'ün izinde Bir Ömür Böyle Geçti Sabiha Gökçen s.155)

"... Hayır. Ne komünizm ne de faşizm... Bu iki ideoloji de memleketimizin ulusumuzun gerçeklerine karakterine asla uymaz. Şunu da hemen ilave edeyim ki ne faşizmin ne de Nazizm'in sonu yoktur." (Atatürk'ün izinde Bir Ömür Böyle Geçti Sabiha Gökçen s.159)

Bu sözlerden de açıkça anlaşıldığı üzere Atatürk açık beyanlarıyla komünizmi "en büyük düşman" ilan etmiştir. Faşizmin de komünizmin de Türk Milleti içinde barınamayacağına dikkat çekmiştir. Milletine komünist veya faşist olmamayı bu eğilimleri her görüldüğü yerde ezmeyi ve komünist yayılmacılığa karşı Misak-ı Milli sınırlarını korumayı vasiyet etmiştir.

..

sadede gelirsek bu konudaki görüşü ortadadır zaten. gerçeği kendimizden saklamayalım.
safsataları bir kenara bırakıp gerçek dünyaya dönersek, atatürk, bir avrupa ülkesinde komunist devrim bekleyen sovyetlerden bolca yardım aldıktan sonra sovyet-türk ilişkileri fazlaca iyiye gitmiştir. dönemin moskova büyükelçisi özellikle lenin'le pek çok kez bire bir görüşerek türkiye'de komunist bir devrim olacağından bahsetmiştir. o büyükelçi bir süre sonra görevden alımıştır çünkü lenin'in beklentisi haddinden fazla yükseltilmiştir. daha sonra lenin'e türkiye'de bir komunist devrim olmasının mümkün olmadığı çünkü avrupa'da olduğu gibi bir sınıf sisteminin bulunmadığı, işçi kesiminin ise çok eğitimsiz ve güçsüz olduğu söylenmiştir. bunun üzerine bu konu burada kapanmıştır. yok yılandır, yok boğadır gibi mevzular sallama olup bu konu üzerinden net başka bir bilgi yoktur.
en iyi soktukları bilir diye tamamlanırsa acayip anlamlara yol alan cümle olabiliritesi olan söz.