bugün

uludag sozluk yazarligi yemini ederek, ailemize nail olmuş yeni bir yazar.

(bkz: hoş geldiniz)
(bkz: jay jay okocha) *
jay jay johansondan etkilenmiş olabileceğini düşündüğüm yazar.*
kuvvetli klavye. *
bir takma "dj" ismi gibi nick. amerika'dan dün gelmiş gibi. cey cey castıfayd! heeeyt be! karizmaya bak! allahım yoksa, yoksa...bu da mı dj? *
"mini mitzi mona plaje"yi öğretmeye çalıştığım, fakat onurlu ve gururlu bir şekilde reddeden yazar.
sen bilirsin, halbüse işe yarardı. turizmci arkadaşımdan öğrendim ben de. *
içerik bulunamadı.
adıma yazdığı akrostişlerle beni tavlayabileceğini sanan yuzır.
ulen manas destanı uzunluğunda falan olsa haaaaadi bi derece.

üç kişiye (ikisi kardeş olmak üzre) combo halinde yazıldığını belirtmeden geçemiycem.
toprak doyursun gözünü topraağhk. *
hem matematiği hem türkçesi çok zayıf yazar arkadaşımız. matematiğinin zayıf olduğu öngörüsü 18+1* 223'ten büyük müdür değil midir sorusunun cevabına felsefi yaklaşmaz isek yanıtın farkında olmayışından kaynaklanmakla birlikte türkçesinin ve anlayış kabiliyetinin yetersiz kalma durumu da fark edilmek için çırpındığıma delil olarak sunabilecek hiçbir argümanı bulunmamasına rağmen okulundan çıkar çıkmaz öğretmenlerinden yediği tokatların ve azarların hesabını benden sormak istercesine saldırıya geçmesi sebebiyle rahat bir şekilde gözle görülebilir cismani bir şekle bürünmektedir.

şimdi diyoruz ki; yavuzum backs başlığı benim geri döndüğümü bildirmeye yönelik açılmış ayrı bir başlık değildir ve yavuzum backs şahsımın artık uludağ sözlük'te kullanmakta olduğu yeni takma adıdır ki bu başlığın yavuzum başlığına yönlendirilmesini istiyor olmam geri döndüğümü duyurmak için tanrı modunda zırvalayan yazar olduğumu göstermez. fark edilmek gibi bir derdim olmadığını anlaması için kırk fırın ekmek yemesi gereken bu yazarımıza bir tavsiyem olmayacak zira kendisine verilecek nasihatleri öğretmenleri ya da ailesi vermiştir ancak aşikar ki jay jay justified bu lafları zırva olarak değerlendirmekle meşgul bulunduğundan uygulamamakta ısrarcı davranmakta.

son kez soruyorum; tanrı modunda zırvaladığıma, ben geri geldim diye haykırdığıma, kendimi fark ettirmek için çırpındığıma delil olabilecek kaç tane entry toparladınız sayın jay jay justified? yoksa kendini fark ettirmek zorunda hisseden ve bu uğurda popüler olduğunu düşündüğü yazarlara sataşma eğilimine giren bir başka yazar daha mı vücut buldu aramızda? eğer öyle ise yorma kendini. ben popüler filan değilim. şimdi gidin dersinizi çalışın ve takdir belgesini hak olarak görmenize yardımcı olacak girişimlerde bulunun.
artık yağlı bulaşık suyuyla değil, tam tekmil bohçamla beklediğim yazardır, çıtırımdır. * *
övgülerine layık ve dahasına mazhar olabilmek için kil maskesi, saç boyası, efendime söyleyeyim tuğba özay jimnastik cd'si başta olmak üzere hiçbir masraftan kaçınmayacağım çıtırımdır.

şaka bir yana, sen ne anlatırsan anlat, karşıdakinin algılayabildiği kadarsındır. her lafımı çat diye anlaması, faideli konuşmamızdan hareketle abla sözü dinleyip * tam da beklediğim gibi davranarak beni şaşırtmaması, çapı konusunda haklılığımı göstermiştir ki şu hayatta haklı çıkmak kadar alışkın olduğum ve sevdiğim başka bir durum daha yoktur. *
iyi niyeti, aklı ve izlediği yol yordamın kendisini hakettiklerine kavuşturması için dua edeceğim nadir insanlardandır. kardeştir, hep olasıdır, aferindir.
hocasının yolundan giderse sırtı yere gelmez.
jay jay lada jala julada jap jup.***
(bkz: everyone can relax gambit has returned)

edit: (bkz: wolverine strikes back)
özür dilerim kuziciğim ya.
eğer biri beni ben jay jay justified ım diye yemediyse * omeglede karşılaşıp muhabbet ettiğim yazardır kendisi. ben diğer pencerede isveçli kızla konuşuyorum az bekle deyince hemen kapattı konuşmayı kerata. nazar etme ne olur çalış seninde olur olum. *
nicki guzel yazar.
nickimin değişik şekillerine takmış yazar.
(bkz: hatşepsut)
(bkz: hatsepsut)
(bkz: hatçepsut)
bu böyle gider. *
çaycı kadrosuyla içimi rahatlatan*, onu unuttuğumu düşünmemesini zira bu ara anormal bir yoğunlukta olduğumu bilmesini istediğim, en azından şimdilik "herşey süper olacak ve biz de çok iyi olucaz" demek istediğim, uuser kontenjanından kardeş kişisi. yirim, belli olmaz.
camel içen, onitsuka tiger giyen ve pepsi içen yazar.
aklınca ayar verdiğini zanneden yazar. çok gülümsetti beni. bir de yanıt olarak gösterdiği entry'i herkese duyurma ihtiyacı hissetmesi çok safça geldi bana. bir fikir de belirtseydi gam yemezdim.

edit: alıntıyı onun vermesini bekliyorum. bakalım olmayan alıntı nasıl verilir göreceğiz. sığ.
milletin psikiyatrisi ,sorun bulucusu.. bu kadar insanlarla ilgilenme kendinle ilgilen dedirten .. (bkz: falan filan)
şekilcilik akımıyla değil münasip bir cevapla giderilmiştir merakı . (bkz: hepsi asıl budur)
#6170260 şu entrysinde komik olan yazardır. zeitgeist ın daha anlamını bilmeden, adını duymadan, amacının ne olduğunu bilmeden yaptığı yorumlar güldürür. allah iyiliğini versin.
evet efenim yine buradayız.. kendisinin gülmekten öldüğünü zannediyorduk ama hala yaşadığını öğrendik. o yüzden değerli evrimcimize bir misafir olalım dedik. benim nickaltımı tekrar şereflendirdiği için de kendisine teşekkür ediyoruz tabi ki.. tekrar buraya gelmemem için bana uyarılarda da bulunmuş "gururun varsa gelmezsin" falan diye.. ama biz tabi ki, onun bizim nickaltımızı iki kere şereflendirdiğini unutmayarak bu ricasını bir kereliğine de olsa kıracağız. ayrıca uzun da bir yazı yazmış, entel, kültürlü ve ağır kavramlar kullanmaya çalışmış.. abiyogenezler, minvaller, bilmem safsata demeler falan havada uçuşuyor. tabi ki fikir platformu olan bir yerde bir fikir üreten ve bunları yazan biri olarak kendisinden daha tatmin edici ve daha aydınlatıcı kelimeler kullanmasını yeğlerdik. olmadı, olmayacak da belli ki..

kendisinin nickaltına yazdığım entry de, çok düz sataşmalarla kendisini ifade ettiğini söylemiştim. biraz akılca büyümesini de tavsiye etmiştim ama "bir sinir harbi psikolojisi" içinde bulunduğundan mıdır, kendisi alelacele cevap yetiştirmekte bir sakınca görmemiş..

bu arada nickaltıma girdiği ikinci entry sinde, birincisinde değinmediği bilim ve gurur kavramlarına da değinerek beni kalbimden vurmuş, teessüflerimi bir kez daha kazanmıştır.

kendisine "aminoasitlerden, proteinlerin oluşabilmesi" olasılığını sadece tek bir protein için verdik hem de bunu seksen puanlık soru yaptık ama sınavı geçmeye pek niyetli değil galiba.

"yavuz hırsız ev sahib..." falan diye doğrulama-yanlışlama oklarını üstüme çevirdiğine de hiç şaşırmadım çünkü mantalite gereği yapabildiği en iyi şeylerden biri bu gibi görünüyor.

amilazlar, abiyogenezler.. "sayın jay jay!" demek istiyorum kendilerine, "nedir illa bu teknik terim kullanma sevdanız. teknik terimlere uyup kandınız; evrimteorisi.com gibi sitelerde, şimdi o terimleri gelip bana mı satmak niyetiniz?" diye de ekliyorum.

yani ben aslında çok masum ve çok basit bir soru sormuştum "aminoasit-protein".. sizin dünyanın başlangıcında var olduğuna inandığınız çorbadan oluşması gereken, canlı yapısının en küçük yapıtaşı.. önce bir en temeli açıkla diyorum. sonra da diyorum ki, "sen şu anda ayar verme içgüdülerine dayanarak, ellerin-gözlerin-parmakların-kasların-düşüncelerin ve bütün kibrinle" bana yazı yazıyorsun ya; işte bana bunların nasıl oluştuğuyla ilgili tesadüflerini söyle.. ben böyle açık birşey soruyorum, kendisi yanlışla diyor.
kendisine "toplama kemiklerle uçan-ejderha iskeleti oluşturdu sizin evrimciler. sonra da yıllarca sergileyerek insanları kandırdılar." diyorum. bana "sen mitoloji yakıyorsun." diyor..

benden kendi yanıtlarımı istemiş.hani "senin inanışında bunlar nasıl açıklanıyor?" falan. hay hay, jay jay efendi. hay hay..

benim inanışımda tüm bunları "yerlerin ve göklerin tek hakimi ve yaratıcısı olan ve kendisinden başka ilah bulunmayan ALLAH(C.C) yaratmıştır." boyutlarüstü yani.. senin anlayabileceğin boyutta değil. senin benim motor o boyutları anlamada işlemez. çok şükür ki, ben "amenna veseddağna" diyiyorum -ki ben de aynı yollardan geçtim- , ama sen mevzu bahis konuda da "gurur ve evrim" başlığında ifade ettiğim gibi "olamaz, öyleyse alternatif bir şeyler bulmalıyım." diyerekten anlamak istemiyorsun. sonra da, amilaz, abiyogenez, evrimteorisi.com.org.tr.net.cz.... geze geze tırlatıyorsun.

yine umduğun gibi, uzun bir yazı oldu. okumayı seven de bir insan mışsın bunu öğrendim bugün.. aynı zamanda safsata dediğin şeyleri okumak gibi bir alışkanlığında varmış. oku madem.

ha hala "gururun varsa nickaltıma gelmezsin" gibi cızbızcılıklar yapacaksan da kendini fazla yorma. benimle bilimsellik tartışmasına girmeyi de hiç deneme ki, olgunluğunu tamamlayamamış insanlarla sidik yarışmasına girip "aaa benim ki daha uzağa gitti" diye gülmeye de niyetli değilim. çünkü alıntılayacan ordan burdan bir şeyler. ben "ruhu açıkla " dicem, sen evrimteorisi.org u açacan, ben "beyin, nöron" dicem sen "evrimteorisi.info" yu açacan.. sonra ben "göz neden yukarda, kaş neden gözün üstünde, el parmakların nasıl bu kadar güzel evrimleşebilmiş, neden her yerinde simetri var, altın oran ne?" falan dicem, sen "evrimteorisi.gen.tr" yi açacan..
neme lazım. ben zaten onlarda neler olduğunu belki de senden iyi biliyorum.

neyse malumdur ki, kafa yorulması gereken çok meseleler var. daha doluca ve daha hallice.. yazımı burada kesip işlerime bakayım artık.. nickaltıma yazdığın anlamlı ve bilmemkaç ayar entry ni görünce bir an duraksadım, bir an şok geçirdim.. yapma böyle şeyler bir daha. önce bir haber ver ama di mi, aaa?
sana bir kez daha 'iyi gülmekten ölmeler'..
zatıma teşekkür etmiştir. bana ithafen yazdığı son entrysinde "bir insan kendisiyle nasıl çelişir" i göstermiştir. ağzında bakla falan olmadığı zaten besebelli. tüm evrimcilerde olan mental fonksiyonlara sahip biri olduğunu ilk girisinden algılamıştım.
çelişki olayına gelince efenim şöyle:
şimdi bu zat-ı muhteremin (#6207198) nolu entrysinde şöyle bir ifadesi mevcuttur:

"doğrulayacak çok şey var da yanlışlayacak şeyler lazım. karaciğerin, gözün, ayağın, bacağın evrimine kıçınla gülüyorsun madem, nedir birader senin bunlara getirdiğin açıklama?"

aynı zatın (#6211220) entrysindeki şu ifadesi ise gözlerden kaçmamıştır:

"senin inanışında bunlar nasıl açıklanır demesem de lafı oradan algılamayı seçmiş ve allah cc'sine havale etmiştir beni."

hayda mı demeliyim, ybsg mi? ne yakışır şimdi bu durumda?

en iyisi "bak gardaş, ilk entryinde benim bunlara getirdiğim açıklamayı soruyorsun, ben de sana bütün bunları allahın yarattığı gerçeğini söylüyorum.. benim açıklamam başlangıç için bu diyorum. yani boyutlarötesinden, asla ihata edilemeyenden. sonrası malum zaten. erkek dişisi, çiftleşmesi, eli, ayağı, gözü, kulağı, ruhu... bunlar tıp alanında her gün inceleniyor zaten.
benim açıklamam en başından bu ve herşeyin ilk yaratılıştan sonra, yaratıcının koyduğu sınırlar içinde gerçekleşen sebeplerle ilgili.. nedir bu sebepler? çiftleşmesidir, mitozudur, mayozudur, krossingidir, ovırıdır...
senin açıklaman ne peki? 'ya işte, şöyle şöyle kimyasallar vardı da, dünya bir çorbaydı da, sonra şimşek çaktı, rüzgar püf dedi, bulut ağladı, toprak serpildi sonra aminoasit oluştu.. sonra bundan yaklaşık yirmi tane daha yanında oluştu. bunlar yalnız doğru olan bağı seçip (nasıl? - nasıl olduysa..) proteini oluşturdular. sonra yanında başka proteinler. sonra bunlardan organeller.. ama burada organeller, tam da hücrede bulunması gereken miktar kadar dikkat.. neyse sonra hücreler, sonra şunlar bunlar bik bik..'
senin açıklaman tam olarak bu cahil arkadaş.. teknik bir kaç terimle kafanı yıkatırsın, sonra nişasta-amilaz enzimi diye ötersin.. 'amilaz nasıl oluştu? nişastayla nasıl yanyana gelmeyi başardı?' desem, mavi ekran..ühühhü..
"
diyeyim..

bak kıçımla güldüğüm şeyler jay jay ım. neremle güleydim bunlara?

yine aynı ilk entrynide "doğrulayacak çok şey"den bahsetmiş bana ağır takıl demişsin.. e brdr, doğrulayacak çok şey nedir? nerededir? etin üstündeki sinek larvalarına, evrim delili diye atlamak mı? amilaz-nişasta mı? al sana hazır amilaz ve nişasta desem, bana bir kök hücre oluşturabilecek misin? yoksa tesadüfe ithaf ettiğini kendin beceremeyecek misin?
al sana yetmiştrilyon hücre desem, bana bir insan bedeni oluşturabilecek misin? *
o bahsettiğin çetin başlangıç koşullarına zavallı bir hücrenin göğüs gererek dayandığını çekinmeden iddia edebiliyorsun ya, "al sana bağış için kalp, bunu numune hastanesine yetiştir." desem ne yapacaksın?*
ötüp duracaksın yine bilim, abiyogenez, açıklama, lafazanlık, sübhaneke amin.. diye. en iyi bildiğin şeyi bizden esirgemez olmaz di mi? bu arada yeni farkettim, o kadar konuştuk bir kere ruh, içgüdü, akıl, düşünce, şefkat demedik.
bu teori dediğiniz her ne b.ksa bana, kapımdaki kumrunun neden yediklerini yavrularının önüne kustuğunu açıklasın. tabi bunlar senin seviyende bilimsellikten son derece uzak ve safsata olan şeyler. *dikkat edersen duygu sömürümü de koydum ortaya.(hadi buna dair tesadüfler üret)

mücahit arkadaşlarıma selam söylemem gerektiğini de eksik etmemiş. galiba evrime inanmayan herkesin mücahit arkadaşları olmak zorundaymış. evrime inanıp inanmamak tamamen bir düşünsel sorundur efenim. kimileri aklını gerçekten kullanır, kimi de götünde orda burda. sonra kaçırır tabi birşeyleri. yakalamak isteyen yakalar. istemeyen yakalamaz. işte gurur burada devreye girer. istemekle-istememek arasında..

ama kullandığın kelimeler gerçekten biraz özenti olmuş be brader. olmuyor, bir türlü oturmuyor yani..