bugün

entry'ler (2198)

yazarların şimdi dinlediği şarkıdan bir cümle

I can forgive and I am not ashamed to be the person that I am today.

yazarların şu an dinlediği şarkılar

zakkum - kale değilsin

numnum

ankara tepe prime şubesine henüz açılmış olup keşke açılmasaymış dedirten, büyük fiyasko olan mekan. menü fiyatı 25 tl olup, öğle yemeği saatlerinde ekonomik menüler sunan diğer tepe prime lokantalarına göre çoook daha pahalı olduğu gibi, doyurucu da değil. 25 lira verdiğimiz şey de, sikko pizzamsı bir şey, bir içecek ve bir top dondurma. durum böyleyken, öğle menüsü dışındaki şeylere bakalım dedik, bir porsiyon makarna 22 tl. servis+hesap ödeme süresi ise yaklaşık 1.5 saat, dalga geçmiyorum. bu gidişle tepede nah iş yaparsınız gencolar! bir daha asla.

kalıtımla gelen sevilmeyen özellikler

yamulmuyorsam alerji, kist oluşumuna yatkınlık ve migren.

sözlük yazarlarının şu an söylemek istediği cümle

neredeyse bütün arkadaşlarından nefret ediyorum, elime onlara kötülük etme fırsatı geçerse hiç çekinmeden kullanacağım.

gelecekte evlenilecek olan kişiye not

evlenmeyeceğiz hiç kusura bakma.

sigara içerken düşünülen şeyler

"heh ağzım yüzüm bok gibi kokacak gene"
"ciğerler ne hale geldi allah bilir"

ulan herkes romantizma şeyler yazmış, belki de ben haddinden fazla düzüm, bilemiyorum.

life of pi

beyinsizce spoiler veren yazarlar yüzünden izleme ihtimali son derece azaltılmış film.

beyaz tenli olmak

bahar da geldi ya, her yerde "ayyyy şekerim çok zoorr çookkk" diye, yakınıyormuş gibi yapıp aslında hava basan tiplerin peydah olduğu ten rengi. bir bitmediniz amk.

açık konuşayım, oldukça beyaz olmama rağmen, kötü bir beyaz tonundayım. ki beyaz tende tonlar, görünümü direkt etkiler (sarı beyaz, pembe beyaz ya da beyaz-beyaz gibi). bebe götü gibi pürüzsüz bir cildim yok. gözeneklerim açık açık ve aknelenmeye çok müsaitim. varis, kılcal damar v.s. hepsi harita gibi maaşallah. buna rağmen seviyorum rengimi. neden? neon bir renk giysem de, saçımı alakasız bir renge boyasam da, düşüneceğim tek şey yakışıp yakışmayacağı; ten rengimin bunu kaldırıp kaldırmayacağı, yani kibariye gibi olup olmayacağım değil. böyle bir rahatlık var mı? yok, siz de kabul edin ve ten renginize sitem etmekten (daha doğrusu sitem eder gibi yapmaktan) vazgeçin artık.

rerörerö güneşe çıkamıyormuş vah vah. çıkma amk.

agah aydın

flört, aşk meşk, hede hödö gibi kıytırık ya da magazinsel gelebilecek konularda bile son derece sade ve mantıklı yorumlar yapan, bir duruşa sahip, konuk olduğu programlarda kapitalist zırvalar saçmalayanları çat çut iki lafıyla kendine getiren kafa açıcı psikiyatr. misalen, işsizliğin konu edildiği ve agah abimizin de konuk bulunduğu bir programda, işsizliğin sebebi sorulduğunda "işte y kuşağı realitesi, iş beğenmeme" falan diye saçmalayan ve kendisine beyin avcısı diyen bir ik danışmanını ivedilikle kendine getirmiştir. izlenmesi tavsiye olunur: http://www.youtube.com/watch?v=DBK9KJuDywE

bp

yönetici titrine sahip pozisyonlar için bile görüştükten sonra olumlu-olumsuz en ufak bir geribildirimde bulunma zahmetine girmeyen, aynı eleştiriyi saha-mühendislik-tedarik departmanları için de duyduğum, isminin büyüklüğüne yakışmayacak derecede amatör davranan firma. öeehh yediniz bitirdiniz beni be.

kadın psikolojisi

ev içi ücretsiz emek üreticisi olup, sabahtan gecenin körüne kadar canı çıktığı halde her yaptığı "evdesin işte ne rahatsın", "yaptığın da iki ütü bir bulaşık", "annelerimiz de yapıyordu bunları, sorgulamak size mi kaldı" diyerekten hem küçümsemelerle hem de kuş beyinlilerin akıl vermeleriyle karşılanan insanın psikolojisidir. üçüncü sayfa haberlerine çıkan kadınların, neden kocalarını baltayla doğradıklarını bir anda anlayıverirsiniz. aydınlanırsınız. "annelerimiz de yapıyordu bunları..." diyenler, kendi annesinin ya da komşu teyzenin, akraba ablanın neden lustral laroxyl cipram bağımlısı olduğunu, gün içinde ruh gibi gezdiğini bilmez tabi. bilse de anlamaz.

birşey yapmak zor değildir muhakkak. aslolan, o yaptığı şey her neyse, ona yabancılaşmadan üstelik her gün yapabilecek motivasyonu bulabilmektir.

yaparken canınızın çıktığı, üstelik de küçümsendiğiniz ve saygı görmediğiniz şeyleri, her gün her gün yapmaya ne kadar devam edebilirsiniz, hiç düşündünüz mü?

allah aşkına, birazcık insanlığa saygınız biraz da beyniniz varsa, annelerinizden başlayarak hayatınızdaki kadınlara saygı duymayı öğrenin. sevmek zorunda değilsiniz, ama saygı duyun.

patrick jane

yakışıklılığı, oyunculuğu, muhteşem gülümsemesi bir yana, kanımca senaristlerce iyi çatılmış özelliklerinden biriyle beni vurmuş dizi karakteri. o da her şeyden zevk almaya çalışması. taze meyveye, doğaya olan düşkünlüğü, gittiği cinayet mahalinde bile fıtı fıtı kendine çay yapması, çocuklarla olan iletişimi ve oyunbazlığı olmasaydı bu kadar çekici olur muydu, sanmam.

zooey deschanel

sevimlilik namına yakında pembe sıçmaya başlarsa şaşırmayacağım kişi. şu yazı da duygularıma tercüman olur nitelikte:

http://www.5harfliler.com...diye-benzese-deme-cureti/

akrep burcu erkeği

hırslı, başarılı, şeytan tüyüne sahip olması iyi özellikleri iken, kinci, fil hafızalı, öfkelendiğinde gözü hiç bir şey görmeyen mahlukatlardır bunlar.

akrep erkeğine yapmamanız gerekenler vardır, her burçta olduğu gibi. ama yapmamak derken, gerçekten yap-ma-ma-nız gereken şeylerdir. eğer yaparsınız, ya hayatından çıkış biletinizi kesmiş olursunuz kendinizin, ya da öfkesinden gözü döner size yapacaklarından ben mesul değilim.

kesinlikle ve kesinlikle kıs-kan-dır-ma-yın. kıskandırma gibi kezbansal aktivitelerle haşır neşir olmayan, aklı başında bir kardeşimseniz dahi, kıskanabileceği hiçbir şey yapmayın. tutkusu da kıskançlığı da yakar çünkü. asla unutmaz. güvenini sarsmanın en kolay yoludur ki güvenini bir kez sarsarsanız, hiçbir şey eskisi gibi olmaz. çıldıracak kadar kıskandıysa (bu duruma gelmesi için emin olun çok bir şey yapmanıza da gerek yoktur) o an sizi tartaklamak dahil her şeyi yapabilir, benden söylemesi.

anormal derecede duvarlıdır. sa-kın zaaflarıyla dalga geçmeyin, eksikliklerini yüzüne vurmayın, geçmişini malzeme yapmayın. yardımcı olmak istediğinizi hissettirerek ve uygun tavırla (tabi ki zayıf olduğunu hissettirmeyerek!), ona her şeyi sorabilir ve konuşabilirsiniz, o an ya da ileride, aleyhine kullanmayacağınızdan emin olursa duvarlarını indirir, ki bu da göreli olarak uzun zaman gerektirir.

gözünden kaçar demeyin. o an ilgilenmediğini ya da dikkatinin başka bir yerde olduğunu sandığınızda dahi aslında sizinle ilgileniyor, tabiri caizse "kayıt yapıyordur". ilgilenmiyor görünüp her şeyinize vakıf olabilen sayılı canlılardandır.

akrep erkeği candır. bir diğer enteresan özelliği de hem aşırı modernsel geniş hem de orta çağ zihniyetli bir maçoyu bünyesinde aynı anda barındırabilmesidir. ama geniş tavır etrafa gösterdiği maço tavrı size asıl hissettiğidir, yemeyin.

bulmaca seviyorsanız uğraşın derim. kolay gelsin.

sözlük yazarlarının itirafları

koca dünyada bir bana yer yok amk.

işe yeni başlayanlar için tavsiyeler

üstleriniz sizi delirtse de, tavır belirlerken/alırken onun bunun gazına gelmeyin, onun bunun aklıyla işler yapmayın. ne derseniz, ne yaparsanız kendinize ait, sizden kaynaklanıyor olsun, bir sıçış yaşarsanız da acısı daha az, kabullenmesi daha kolay olur hem.

beat

ankara'da, bahçeli 7. sokağın sonuna açılan, içeride ne b.k servis edildiğini bilmemekle birlikte her önünden geçtiğimde tıklım tıkış olan mekan, tiki yuvası.

romantik ayarci

dertli insan, "bir mesaj atın da sevinsin, ya gün gelir siz de dertlenirseniz?" kişisi. nickiyle müsemma olması ve hepimizi ayak üstü yediğine dair şüphelerim de cabası. hmm.

ilk sevgili tarafından aldatılmak

gayet üniversitedeyken ve gayet ilk sevgilim ile yaşadığım hadisedir. bende hiç de güven problemi v.s. ye sebep olmamıştır. karşı cinse karşı bu olay yaşanmadan önce de stabil bir güvensizliğiniz mevcutsa ki çevremizde bir hayli fazla, bunu ondan ayırmak gerek diye düşünüyorum, yaşanılan şeyin ağırlığına saygım sonsuz, orası ayrı.