bugün

bir insan hem sosyolog hem ekonomi uzmanı olabiliyorsa, salladığı tezlere kılıf uydurabiliyorsa işsizlik gerçekten palavradır. zira o kişi halüsünasyonlarında iş bulabilir, arkadaşı tonguçla holding kurabilir. *
Açın halinden anlamayanın yazacağı kelimelerdir. Demek ki yazar toktur, işsizlik tatmamış, açlık görmemiştir.
sn. başdankokan erdoğan: '''Senin aldığının yarısına çalışacak milyonlarca işsiz var' ulaannn!!!..'' deyip onun bile kabullendiği bir gerçeği bu başlığı açan arkadaşımızın anlayamamış olması çok acı. belli ki çok okumuş, baya bi terimsel ifade kullanmış. ama sen başka bişey okumuşsun be arkadaşım.
çok doğru söylenmiş bir sözdür. Kim nederse desin, sanayinin tam göbeğinde çalışan birisi olarak şunu diyebilirim ki, mühendisler hiçbir bok bilmedikleri halde teklif edilen maaşı beğenmiyorlar. * bu noktada durup bir düşünüyor insan. elini taşın altına koyan kim? -patron. işi öğrendikten sonra kaçıp gidecek kim işçi. içinde bulunduğu durumdan memnun olmayan kim? - işçi. hiçbir şey bilmediği halde çene çalan kim ? -işçi. arkadaşlar, ben bir patron değilim, tuzum filan da öyle kuru değil. sadece sanayinin ortasında gözlemledikelrimi aktarmaya çabalıyorum. eleman ilanı veriyorsunuz, adamlar telefon açınca bir sürü maval okuyor, şartları soruyor ve beğenmiyor. şimdi, bu noktada sorulacak olan soru şu: "sen bana ne verebileceksin?" -hiç, kocaman bir hiçi ellerine bayrak olarak alıp da sallayan boş beyinlilere gerçekten tahammülüm yok. mezun oldukları okuldan aldıkları teorik bilgi ve ellerinde gezdirdikleri diplomalarla işsizlik savunan insanlar. bir yerden başlamanız gerektiği gerçeğini gerçekten kafanıza sokmanız lazım. her şey karşılıklı. son olarakta şunu söylemek istiyorum, gerçekten çalışmak isteyenlere her zaman, her yerde iş vardır. işsizliği bahane edip, internet üzerinden yaptığı başvurulara sırtını dayayıp konuşacaklarda hiç sesini bile çıkartmasın, paltosunu giyip piyasaya bir çıksınlar. yüzsüzlük kimi zaman şans yaratır.

(bkz: net üzerinden iş başvurusu yapıp beklemek)
uydurma bir gerçekliktir. istihdam sorunu, bu denli sığ argümanlarla ele alınamayacak ve açgözlülük gibi sırlar dünyası kafasında ezbere sonuca varılamayacak kadar teknik bilgi gerektiren, komplike bir sorundur.

ancak, şu aşağıda vereceğim cümleyi anlayabilenlere, ordinaryüslüğümü vereceğimdir. ayrıca iktisat bilimini de kaldıracağımdır.

--spoiler--
töz olarak bakıldığında iş kapsamı altında ( workforce ) işgüçü kıyaslaması 70 milyon üzerindedir fakat nedeni bilinmeyen bir hoşnutsuz kaynaklı işsizlik oranı yükselir, bunun başlıca nedeni kalifiyesiz, niteliksiz gelişim ve yüksek maaş dileğiyle sabırsız isteklerdir.
--spoiler--
türkiyede olan bitenden haberi olmayan, -yüksek ihtimal kendi karnı yok olup- okumayan, araştırmayan, tek amacı bu karnı tok hali sürdürebilmek olan cahil önermesidir.
en azından otomotiv ve tekstil sektöründen bahsediyorsan, aç google'ı, yaz bakalım bursa yerel gazeteleri diye. ulan 2009 yılı içinde otomotivden yaklaşık 40.000, tekstilden de yaklaşık 15.000 kişi işten çıkarıldı. bunlar kayıtlı işten çıkarılanlar. azcık piyasa ekonomisi biliyorsan bu sayının kayıtsızlarla beraber çok daha fazla olacağını anlarsın. kahvehanelerde asgari ücret için kıvranan insanları bi gör azcık.
ha, ışıklarda cam temizlemeye iş diyorsan, kafan alabiliyorsa öyle bir meslek olacağını, senin hayalini kurduğun ülke
imajına sokayım.
sevgiler.

(bkz: nası delirdim)
(bkz: hassiktir)

üniversite mezunu abimin hiçbi iş bulamaması sonucu *, onun da koca bir palavra olduğunu söyleyen kişi söylemi.
işe değişik açılardan bakınca belki bir ihtimal görünecek bir durumdur. ütopyasında yaşayan bir insanın ortaya koyduğu bir söylemdir. gerçek çıplak bir vaziyette ortadayken kaçmak anlamsızdır.
üniversite açmakla işssizliği çözdüğünü zannedip işssizliği daha çok arttırdığından haberi olmayan bir yönetim ile, yalan söyleme sanatı olan istatistikleri kullanarak her gün tv karşısına çıkıp bakın işte bu kadar azalttık işssizliği biz kaplanız nidaları atmakla, cumhuriyetin en yetkili ve saygın kurumlarını imamlarla doldurmakla bu iş yürümez arkadaş, uyanın artık.
evet doğru kocaman bir yalan. şöyle bir sorun var.bazen kaliteli bir iş var o kaliteye sahip olan nitelikli eleman yok.bazen de okumuş adam var ama ya maaşı beğenmiyor ya şartlar onu kasıyor fln aslında iş var.ben bunu düşünüyorum en azından arayana ve gerçekten çalışmak zorunda olanlara.
akp savunması amacıyla söylenmişse eğer kraldan çok kralcılığın en nadide örneğidir, çünkü bizzat başbakan "bu ülkede o maaşa çalışacak milyonlarca işsiz var" demiştir.
odtü endüstri mühendisliği mezunu, xpress, gams, word, excel, access, arena, powerpoint, autocad, ingilizce, almanca bilen arkadaşım -ki kendisi aylak da değil, gayet 4 senede bitirmiş kafası çalışan biridir- 1 yıldır iş bulamıyor ulan!!! en son havelsana gişe görevlisi olarak başvurdu, yine kabul almadı. işsizlik yoksa, bu olayın açıklamasını istiyorum abi. çünkü benim aklım almıyor.
özel boeing 747 jetin jakuzisinde 15.000 mt. irtifada eva mendes le "sex in the jet" yapdığımın koca bir palavra olduğu gerçekliğine eşdeğer bir gerçekliktir.
amerika da işsizlik oranı yüzde 10 u buldu diye obama nın götünü sikiyorlar.
bizim ülkede yüzde 20 civarı, ayrıca her 4 üniversiteliden sadece biri iş bulabiliyor.
bu haldeyken oturmuş bunun yalanlığından bahsediyoruz.

aman sakın toz kondormayın boşbakanınıza.
acılan başlığın kendisi tamamen palavra. sözlerime ulu büyüklerimizden ajda'nın şarkısıyla son veriyorum.

palavra, palavra
hepsi palavra haaa
(bkz: Bişey bilmeyen mühendis ve çok şey bilen işci)
palavra kelimesinin türk dil kurumu tarafından anlam değişikliğine uğramasıyla doğru sayılabilecek bir ifade .
(bkz: her 4 gençten birinin işsiz olması)
çevremde iş arayıp da bulamayan bu kadar insana mı inanayım okuduklarıma mı?

erdoğan efendi bile "işsiz" sözcüğünü anarak kabullenmiştir. eğer orantısız büyüme vardır diyorsanız iktidarı korumak istiyorsanız erdoğan efendi değil mi 3 çocuk yapın diyen.
akp ile varolan rekor işsizliği örtmek isteyen mal bir zihniyetten fışkırması muhtemel sözdür.
bu tipler genelde geceliği 7600 euroya tatil yapanları yalarlar, gemicikleri yutarlar.
veya tekel işçilerini hor görürler, haksızsınız deyip ezmek isterler; hakaret edip, ölün derler.
yani akp'nin elit, karnı tok ve sırtı pek özde değil sözde müslüman tespitleridir.
daha hayatla tanışmamış, babasının akşam eve getirdiği abur cuburlar eşliğinde sözlüğü açıp entry giren yazarın söylemi.

(bkz: nah)
işsizlik yalan değil, rakamlar doğruyu söylüyor ancak ortada birkaç konu var tartışılan. başlık sahibi özel sektörde bir patron yalakası ise onun işsizliğin ve parasızlığın ne demek olduğu hakkında bir fikri yoktur, şaşılacak bir şey değil. asıl mesele bunun olacağını yıllar önceden görmeden yanlış tercihlerde ısrar etmemiz. bakın ben de işsizlik sorunu çekmeden kpss ile, okulu bitirir bitirmez iş hayatına atılanlardanım ama gerek tekel işçileri, gerekse özel sektörde yapılan haksızlıklar hakkında az çok fikir sahibiyim.

1. ihtisas alanlarının kısıtlı olması: ihtiyaç olan iş kollarına yetiştirilecek bölümlerin kurulmaması. bunun yerine kuyumculuk gibi bölümler açmaları. ulan zaten parası olanın yapacağı iştir kuyumculuk, sen o diplomayı verince bu adam parasız olduktan sonra yine işsiz kalacak bari üniversiteye 30-40 bin lira harcatma bari cebinden.

2. belli bölümlere yığılma: türkiye'de yaklaşık 20 teknik eğitim fakültesi her yıl binlerce mezun verirken bu bölüm aracılığıyla teknik öğretmen olanların sayısı 100 civarında. bunun az çok önü alınacak gibi, yakın zamanda uygulamalı mühendisler, yani gerçek mühendisler göreceğiz sahalarda.

3. iyi okulların mezunlarının iş yeri beğenmeme sorunu: aynı işyerinden arkadaşım buraya makine kimya'dan gelme makineci. orada kendi geleceğini göremediği ve 2000 liradan biraz fazla neti olduğu için orayı bırakıp buraya geldi. burada aldığı para ondan 500 fazla ve kendi dalı açısından daha az gelişime elverişli. bu durumda bu arkadaş buraya parası için geldi, kariyeri için değil.

4. kendi mesleğini yapmama: türkiye'de öğrenciler sevdikleri mesleğin hangisi olduğuna üniversitelerde karar veriyorlar. bu çok yanlış. bodozlama bir meslek tercihi kaybolan yıllarla beraber bir o kadar işsizlik ve maduriyete neden oluyor.

not 1: boğaziçi mezunlarının yüzde 12 kadarı kendi işini yapıyor, bu durumda başka iş alanlarına yönelenleri de çıkarsak geri kalanlar kendilerine uygun vahyin gelmesini bekliyor olabilirler.

not 2: bu sene kamuya 30000 kadar yeni personel alınacak, hiç kimse kaç tekel işçisi var diye sordu mu? neden onları da bir şekilde kadrolara dağıtmıyorlar? hükümet hep haddinden fazla adam alıp kadroları şişireceğine yeni iş kollarına teşebbüs etseydi ve bu sistemi başlatanlar insanları böyle rahata alıştırmasaydı işsizler işte o zaman aptal olurlardı. bence vatandaşına işini bulmak devletin sorumluluğudur. aksi halde okulları kapatalım, en azından piyasa durulsun derim ben. ciddi ciddi yapalım böyle bir şey, insanları boş yere okullarda harcamayalım.
şu bir gerçek ki ülkedeki işsizlik oranı %13 tür. teoride tam istihdam ülkedeki işsizlik oranının %5 olmasıdır ki bu dilim içinde iş beğenmeyenler, sektörlerdeki yapısal değişimler nedeniyle işsiz kalanlar ya da teknolojik gelişmeler nedeniyle işsiz kalanlar yer alır. bu dilim çıkarırsak işsizlik oranı hala %8 dir. bununla birlikte işçilerin ya da işsizlerin kalifiye elemanlar olmadıkları doğrudur. ancak bu eğitim sistemimizle alakalı bir konudur. iyi bir işte çalışmak için üniversiteden sonra da insanların fedakarlıklar yaparak kendilerini bir konuda uzmanlaştırmaları gerektiğini düşünmekteyim.
ulan neyze tevfik ne alim adammış yahu.

sikiyolar da hala aldıran yok. e bir harekete geçirmek lazım bu kadar kör gözü. lan ibne misiniz?

(bkz: ibne dersin kızar da sikersin aldırmaz)
yüz yıl öncesinin ve şu an en azılı liberaller tarafından dahi reddedilen klasik yaklaşımı ısıtıp ısıtıp yeni bir şeymiş gibi sunma gerçekliğidir. şaka gibi.