bugün

bir atatürk ve chp ilkesidir.
bir altı ok ilkesi.
Halkçı olmayan milliyetçi olamaz.
Halktan yana, eşitlikçi olmak.. Her zaman halkın yararına çalışmak.
Eskiden gözümüz bir tek milliyetçiliği görür idi. Yaş ilerledikçe halkçılığın da uğruna can verilebilecek bir ilke olduğunu görüyorsun.
halktan yana, eşitlikçi olmak..
küçük yaşlarda gözümüz bir tek milliyetçiliği görür idi.

yaş ilerledikçe halkçılığın da uğruna can verilebilecek bir ilke olduğunu görüyorsun..
halktan yana olmak.
chp halkçıdır: chp’nin halkçılık anlayışı; siyasal meşruiyetin temelinin halkın iradesi olduğunu kabul etmektir.
bazı sınıf ve zümrelerin ekonomik ve siyasal imtiyazlarının kaldırılmasıdır, sahipsizlerin sahibi olmaktır, çözümleri

https://chp.azureedge.net...f43d9b2edf45d55842cae.pdf
istanbul boğazında bir otelde geceliğine 100 bin tl ödeyip yatmak demektir. evet..
atatürk'ün 6 ilkesinden biri.
sosyal devlet anlayışının temeli.
cumhuriyetçilik, milliyetçilik ve hatta devletçilik ilkelerinin ortak paydası.

halkçılığın üç temel ilkesi ise;
- siyasi demokrasi (halk yönetimi)
- yasalar önünde eşitlik
- sosyal dayanışma ile beraber sınıf mücadelesinin reddidir.

hem cumhuriyete, hem halkçılığa atfedilebilecek güzel bir mustafa kemal atatürk sözü mevcuttur;
cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir..

yine ziya gökalp'e göre türkçülüğün kalbi halkçılıktır. halkçılık içermeyen her türlü milliyetçilik halka fayda getirmeyecektir.
türkçülük güce değil; ulusa, ulusun her bir ferdinin çıkarlarına ve kültürüne bağlılık gösterir.
(bkz: türkçülük)
tüm muhaliflerin birleşmesi gereken tek kemalizm doktrini. altına sığınılması gereken tek flama. türkiye cumhuriyeti tarihinin gördüğü en büyük krizle, en büyük yoklukla karşı karşıyayız. tüm muhalefet partileri, tüm muhalift stklar varını yoğunu halkı ayakta tutmak için seferber etmeli zira ölüyoruz. yok oluyoruz. bu kışı geçirecek dermanımız kalmadı!
(bkz: otoriter popülizm)
“Kurtulmak ve yaşamak için çalışan ve çalışmaya mecbur olan bir halkız. Bundan dolayı her birimizin hakkı vardır. Yetkisi vardır. Fakat çalışmak sayesinde bir hakkı kazanırız. Yoksa arka üstü yatmak ve hayatı çalışmaktan uzak geçirmek isteyen insanların bizim toplumumuz içinde yeri yoktur, hakkı yoktur. O hâlde halkçılık, toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemimidir.” (1921)

“Bizim hükûmet şeklimiz tam bir demokrat hükûmettir. Ve lisanımızda bu hükûmet, halk hükûmeti olarak ifade edilir.” (1922)

“Bunu bir kelime ile ifade etmek lazım gelirse, diyebilirim ki, yeni Türkiye Devleti bir halk devletidir, halkın devletidir.” (1923)

“Bizim milletimiz birbirinden çok farklı menfaatleri takip edecek ve bu itibarla birbiriyle mücadele hâlinde bulunagelen çeşitli sınıflara sahip değildir. Mevcut sınıflar, birbirlerine ihtiyaç duyan ve kendilerine ihtiyaç duyulan mahiyettedir.” (1923)

“Biz memleket halkı, kişi ve çeşitli sınıf mensuplarının birbirlerine yardımlarını aynı kıymet ve nitelikte görüyoruz. Hepsinin menfaatlerinin aynı derecede ve aynı eşitlik duygusu ile karşılanmasına çalışmak isteriz. Bu şeklin, milletin genel refahı, devlet bünyesinin sağlamlaştırılması için daha uygun olduğu kanaatindeyiz. Bizim düşüncemizde; çiftçi, çoban, amele, tüccar, sanatkâr, asker, doktor, kısacası herhangi bir sosyal müessesede çalışan bir vatandaşın hak, menfaat ve hürriyeti eşittir. Devlete, bu anlayış ile azami yardımcı olmak ve milletin güvenci ve iradesini yerinde sarf edebilmek, bizce, bizim anladığımız anlamda halk hükûmeti idaresi ile mümkündür.” (1929)

“Halk ile konuştuğunuz vakit yüksek sesle söylemeyi unutmayınız; yüksek ses, imanın ifadesi olduğu vakit etki yapmaktan uzak kalmaz. Yolunda çalıştığımız büyük ideali halkın kalbinde bir fikir hâlinden bir his hâline geçirmelisiniz. Demokrasinin ne olduğunu halka anlatmak özellikle sizin vazifenizdir. Birtakım kelimeler vardır ki sık sık kullanıldığı hâlde, hatta aydınlarımız arasında, onu tamamıyla anlayan çok değildir. Halkçılığın ne olduğunu, esaslarını neden ibaret bulunduğunu, halkçıların halka karşı ne gibi vazifeler yüklenmek mecburiyetinde kalacaklarını madde madde açıklamak lazımdır. (1930)

“Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil ve fakat kişisel ve sosyal hayat için iş bölümü itibarıyla çeşitli mesleklere ayrılmış bir toplum olarak görmek esas prensibimizdir.” (1931)

“Millî servetin dağıtımında, daha mükemmel bir adalet ve emek sarf edenlerin daha yüksek refaha ulaşması millî birliğin muhafazası için şarttır.” (1931)
http://u1312.hizliresim.com/1j/k/vmcsz.gif

kesinlikle bu değildir.
millet kavramını anlamlandıran eşitlik ve bütünlüğün oluşmasını sağlayan bugünlerde özellikle hatırlatılmasına ihtiyacımız olan ilkedir.
sınıf ayrıcalıklarına ve sınıf farklılıklarına karşı olmak ve hiçbir bireyin, ailenin, sınıfın veya organizasyonun diğerlerinin daha üzerinde olmasını kabul etmemek demektir.
türk tarihinde, türk genlerinde bulunan görüş
orhun abideleri'nden yer alan bir kesit:

--spoiler--
''Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım. Ölesiye, bitesiye çalıştım. Aç milleti tok, az milleti çok, yoksul milleti bey kıldım. Amcam kağan tahta oturarak Türk Milletini tekrar tanzim etti, besledi. Fakiri zengin kıldı, azı çok kıldı.''

--spoiler--

imza: bilge kağan
kimsenin izlemediği tv kanallarında bile varlığından haberdar olmayan insanlar iki haftaya yakındır hipnoz olmuş gibi izledikleri kanal. Kanal resmen belli bölümleri yayınlayıp insanları proveke ediyor ve sosyal medya aracılığıyla da paylaş paylaş paylaş taktiğiyle de şiddetlendirip alevlendiriyor. At gözlüğüyle bakmaya gerek yok .
içten içe elitizm barındıran söylemdir. sanki, ''bakın ben öyle elit bir adamım ki, sizin gibi düşük seviye insanları savunuyorum, erdemliyim ben, yüceyim, uluyum'' gibi bir yüksekten bakma tavrı taşır. cemil meriç'in de bu konu hakkındaki sözleri çok hoştur.

''anlamadığım kelimelerden biri de halkçılık. ne halkçılığı? halk kim? halkçıyım demek halktan değilim demek. ama lütfen tahtımdan iniyor ve o pespaye, o betbaht insanlara yaklaşıyorum. aman efendim kerem buyuruyorsunuz! halk partisi kurtla kuzuyu, insanla sırtlanı bir çuvala koyan madrabazlar kumpanyası. kime karşı halk partisi? kime karşı halkçı? halkçılık halkın sırtına binen bir avuç aydının uydurduğu bir mit. oğlancı gibi. halkın ırzına geçmek için halka hulus çakan açık gözlerin yaftası. halk partisi tarihinin hangi merhalesinde halk için çalıştı, halktan olmayanlarla mücadeleye girişti? halktan ne anlıyordu? alt yapı feodal. iki bin yıldan beri değişmeyen, kendi küçük dünyasında hep aynı dertlerle başbaşa, geniş bir kalabalık. o kalabalıktan kopan hiçbir çilesi, hiçbir dâvâsı olmayan bir halk partisi. bir nevi ur. ve ona da, rakkas gibi kalabalıkla halk partisi arasında gidip gelen diğer partiler.''

(#18122337)
chp'nin kaybettiği ilkedir.
aklıma hep atatürk ve eceviti getirir. Babam anlatıyor daha 20 yaşında bir çocukken ecevitin istanbuldaki mitinginde şuana kadar hiç bir iktidar partisinin dolduramadığı alanı doldurmuştu binlerce kadınlı çocuklu herkez halkçı ecevit diye dakikalarca bağırmıştı halen kulağımda der ve gökgürültüsüne benzetir. babamın son cümlesi ise konu ile alaka bana ben bir radikal sosyalist olmama ragmen dayanayıp bende slogan atmıştım arkadaşlarımla der. eyy halkçı ecevit özlüyoruz seni.
bu ilke hiçbir zaman zuhur etmemiştir. atatürk döneminde de halkın yanında olmaktan ziyade, halktan kopuk ve baskıcı bir ideoloji izlenmiştir. zira atatürk zamanında atatürk kendine özgü bir -halkçılık- programı düzenlemiştir.

--spoiler--

M. Kemal, aynı yılın Eylül ayında Ali Fuad Paşa'ya;
"Mecliste sonradan meydana çıkan 'Halk Zümresi' bizim tanıdığımız arkadaşlardır. Bunlar memlekette bir
toplumsal devrimin kısmen olsun gerekli olduğuna inananlardır. Bu girişimin tehlikelerini
kavrayamamaktadırlar. Hükümetten ayrı bir grup yapmaktan vazgeçirmek istedik, mümkün olmadı. Fakat
şimdi halkçılık programı altında hükümetçebir program kabul ettik. 'Halk Zümresi' kendiliğinden dağılmış
gibidir."
--spoiler--
sınıf ayrımına karşı çıkan vatandaşların eşitliğini savunan ilkedir. kadınların 1934 yılında seçme ve seçilme hakkına sahip olması bu ilke kapsamında değerlendirilebilir.
(bkz: atatürk)
Türkiye'de yıllardır uygulanamayan bir ilkedir. Sosyal devlet olduğunu öngören her devlet halkçıdır. Zira anayasamıza göre sosyal devlet olmamıza rağmen, henüz sosyal devletin ve halkçılığın gereklerini yerine getirememiş bulunuyoruz.
bana göre, kemalizm'in sui generis bir ideoloji olmasının en büyük sebebidir.
müslümanlar ve gayr-i müslimlerden tutun da reaya ve ulemalara ya da sünnîler ve sünnî olmayanlara kadar toplumu birçok sınıfa ayırmış osmanlı zihniyetini, tüm bireyleri hukuk önünde eşit hâle getirerek yıkan kamal atatürk devrimidir.