bugün

entry'ler (1843)

antalya uluslararası piyano festivali

Bu sene fahir atakoğlu ve gürer aykal konser biletlerini son güne kadar satışa çıkarmayıp, son günde biletler tükenmiştir ilginize teşekkür ederiz yazısıyla bizimle dalga geçen etkinliktir. Biz de yedik değil mi(!) adamlar konseri pavyon gibi kapatmışlar şaka gibi şaka...

türk halkının bilime bakışı

Yıllarını verip okuyan araştıran kişilerin cübbesini siyasilere giydirmektir. Yoktur , sığdır. Bizde bilim ssk, yol , yemek , maaştır. Araştırma görevliliği memurluk gibi görülür. Ki çoğu da öyledir. Kitap okumayı sevmeyip, bilimle uğraşıyorum diyen gördü bu gözler. Gerekçesi fen bilimlerinde olması. Kafa lise öss kafası ama ben fenciyim kitabı sözelciler okur. Bize yerleşemedi böyle şeyler. işte o yüzden toplumları ahmet mehmet değil zihniyetleri belirler.

fa majör akoru

Baş belası. dolma parmaklı biri icat etti herhalde. kimse basamasın diye. gitarı kırmazsam iyidir. o derece sinir bozucu. sende inat bende inat. O ses çıkacak. taktım.

beethoven s silence

insanı hüzünlendiriyor. hafif dalgalı bir suda kayıkta salınıyormuş gibi. her şey bomboşmuş gibi.

sıkılmak

berbat bir şey.
insan hiç sevdiğini düşündüğü sporu yaparken ortasında kendini boğulmuş hisseder mi?
hep aynı hareketler . napıyor bu insanlar? niye geldim ki şimdi ben?
iş yerinde yapa yapa bitmeyen işler. çalan telefonlar. off ne bitmez derdiniz varmış arkadaş!
yaz vakti binsem gemiye ispanya benim italya senin oh ne güzel. brezilya Arjantin derken... şöyle yerinde güzel bir tango seyretsem...
kısır döngünün ülkesi türkiye yok yere ölenlerin sakıza dönen uyduruktan dizi senaryoları zengine düşen fakir kül kedileri hayaller hayatlar...
şikayet etmeden kahveden aldığım o tat gibi olsa muhabbetlerin arkadaşım sevmiyorum cefakar kadın triplerini. sıkılıyorum senden de haklısın derken bile ...
üff bana ne akşam ne yemek yapacağından sanki memleket meselesi. girme facebook'a herkes mutluluktan sosyallikten kırılıyor. silah zoruyla mı tutuyorlar ki bu insanları bir arada? herkesi inandırsalar bizi ezseler ne olacak bu ne bitmez tükenmez açlıkmış arkadaş!
üstüme üstüme geliyor çoğu zaman...
kendine yabancılaşmanın boğuculuğudur sıkılmak. ezelden beri var mezara kadar gidecek. ya da zamanla o huzur bulunacak.

atlas tarih

kırmızı kırmızı dikkatimi çekti raflarda. ben bunun keşif coğrafya olanını ara ara okurdum. resimleri çok güzeldi. bir baktım tarihi de çıkmış. alıp bakayım dedim. okumaya başladım. fena değil. ortaçağ şövalyeleri var bu sayıda. adamlar karşılık beklemeden kendilerini bir kadının sevgisine adıyorlarmış . vay be! romantizme bak. yalnız asker değiller. aynı zamanda bir kadının hizmetindeler. sıkıcı bir dille yazılmamış. devam edeyim bakayım.

olmasa mektubun

içten sözleri seviyorum ben. kimse sanatlı şeyler söylemez ağlarken. derinden net çıkarır kelimelerini. öyle duru anlatır ki gelir yerleşir duygunun içine. ve bu da öyle bir şarkıdır. süsleyip püslemeye dağlara taşlara vurmaya engin denizlere açılmaya benzemez bazı hüzünler dupduru akar gider. öylesine sakin ve derinden. bu da öyle.

bailando

çok hoş şarkı. kesinlikle ispanyolca versiyonunu dinleyin. sıcağa ve yaza da gidiyor. aklıma geldi gece gece. klibini seyredeyim dedim. Enrique Iglesias * zaten ayrı çekiyor. kadınlardan dişilik akıyor. o ne neşedir. rengarenk dans ediyorlar. insanın ruhuna kaçıyor. yaşasın latin esintileri..*

yolla

tarkan da dertlenmiş. sözleri arabesk, şarkı oynak. girişinden tarkan şarkısı olduğu anlaşılıyor. çok beğenmedim şarkıyı ama yıllar geçti bu adam hala seksi bakıyor kibinde. türk erkeğinin gururu bu yönüyle.

fi dizisi

bu toplumda cinsel açlık bu düzeyde olmasa leylek karıları ve buna takan ruh hastası herifleri senaryo diye satmazlar. ozan güven rolünü iyi yapsa da durum kurtulmuyor arkadaş. psikolojikmiş peh! özentiden başka bir şey değil. plaza hayatı, acımasızlık, zenginlerin yatıp kalkma sevdaları ortaya klasik müzik ve dans koyunca kültürlü olunmuyor. sınırları zorlamak da okulun gözlüklü burslu inek öğrencisini zengin çocuğu aylak biriyle aynı yatağa atmak değil. hayallerin için ne yaparsın herşeyi diyip, hop yatağa atlayan atlayana. hayaller bu kadar ucuz mu? iki bölüm seyrettim zamanınıza yazık izlemeyin.

karayip korsanları 5

yavan geldi bu film bana biraz . sanki olsun diye çekilmiş gibi. ya depresyona girdim ya da yanımdaki kornişon filmin ortasında telefonla konuştu ondan tadım kaçtı. neyse serilerini bilen biri standartta kaldığını düşünür. hoş yabancıların standardı bile bizimkinden iyi oluyor ama.bu işten jack sparrow yine ekmek çıkarır demişler. adam komik.tuhaf acayip, deli...
gidin ama eski tadı alamazsınız söyleyeyim.

solfej

piyanoyu taklit edip notaları karıştırmadığınız sürece çok da zor değil. ama sanki kulak gerekiyor. piyano ses verdiği halde tam vuruşu yarım okuyan var. bir de ses yoksa kulaklara eziyet.

gitar çalmak

nedir yani ben de çalarım diyip kursa yazıldım. müzik dersim de iyiydi hani lisede. para yok. zaten annemde derslerime engel olur diye izin vermedi. şimdi işim var içimde de kalmış öğreneceğim diye başladım. hafife almayın . kolay değil. parmaklarımın acıması bir yana. akorlar arası geçiş yaparken ritmi kaçırıyorum. sesler temiz değil beni benden alıyor. piyasa şarkıcılarına maruz kalsam bile bozuk sese tahammülüm yok. neyse çalışa çalışa olacak olacak. çünkü bir enstrümanı iyi çalanlara acayip bir kıskançlık besliyorum. ben de yapacağım.

masumiyet müzesi

aşkı somutlaştıran kitapmış(!) teknik olarak elbette açıklaması vardır. bana kalsa ben orhan pamuk'u görüşlerini bir kenara bırakırsak yazar olarak severim . yeni hayat ve benim adım kırmızı'da adamın yeteneğine hayran kalmıştım bunu zor bitirdim. ortalarda aşırı detaya girmiş , bunaltıyor. adamın aşk dediği daha çok saplantı gibi geldi bana. füsun'u kendine eş olarak yakıştıramayıp sibel'le evlenmeye kalkıyor . tam füsun'u metresi olarak konumlandırırken elde edememenin verdiği takıntıyı aşk gibi görüyor. bakıyor ki füsun onun düşündüğü gibi değil sonra vay ben ne yaptım diyor. eğer gerçekten sevseydi füsun'u sibel'le olan nişanına çağırmazdı. bu ne öküzlük bu ne vidansızlık çek vur daha iyi. bir de kendini acındırıyor. deli gibi takıntısından dokuz yıl topladığı şeyleri müze yapıyor. şimdi aşık adam sevdiğinin eşyasını almaz mı alır. hatırası var diye. ama onunkisi hem karnım doysun hem pastam dursun hesabı. erkekteki aşkın elde edememe ve güzellik tutkusu üzerine kurulu olduğunu gözümüze sokuyor. bu da soğutuyor. füsun kişilik olarak o kadar da iyi biri değil ki adam fiziki yapısına vurulmuş bir kere daha yatar mıyım diye gidiyor o eve .anası babası akraba zengin diye ses çıkarmıyor. kocası sevip de nasıl kıskanmıyor onu anlamadım. ki bence füsunu seven adam yok. füsun kemal'in eğitimini karşılamaz bile zaten kazayı yapması ve bir şeyleri kabullenememesi füsun'un içindeki eziklikten. milletin de içi eriyor adam sigara izmaritini bile biriktirdi diye. aşk dediğin bu değil ki ya da ben bir şey anlamıyorum bu işten. insan hiç sevdiğine kıyar mı kemal?

yalnızlık senfonisi

http://www.youtube.com/watch?v=h5I2RfJcfic
ruhunu piyanoda bulan şarkı. ayrıca sinir oluyorum bunu çalan tombik parmaklı kişiye . hani sanatçıların parmakları ince uzun olurdu? kandırdılar beni. sevdiğim şarkıların ruhunu okuyup, çalabilen kişileri çok kıskanıyorum. neticede güzel. dinleyin bence.

resim ve müzik dersinin önemi

sanat nefes alacağımız alandır. illa ki herkeste yetenek olacak diye bir kaide yok. sanat okuryazarı olmak da yaşama anlam katar mühim olan izlemekten, dinlemekten dahi keyif alabilmektir. ama yazık ki bizim eğitim sitemimiz herkesi aynı potada eritmeye çalışıyor. flütü mükemmel çalıp, karakalem resimleri de iyi yapıp cici öğrenci olman gerekiyor. yaratıcılıktan ziyade kalıplara sıkışıyor kişiler. konulu resim konulu şiir, kompozisyon yarışmaları var. belki o konu benim kelimelerime rengime sesime hitap etmiyor ne olacak? allahtan dünya bizim zihniyeti uygulamıyor. aşık veysel konuya selam çakıp türkü söylemedi. yoksa ölmüştü sanat. yaratıcılığı ön plana çıkaran ve insana o alanda okuryazarlık veren sanat dersi resim müzik de dahil olmak üzere oldukça önemlidir. hayata başka gözlerle bakabilmek açısından , köşeleri yumuşatıp sınırları zorlayabilmek açısından ...yoksa insanın robottan ne farkı var ki?

akustik gitar

daha nelere saracağım dur bakalım diyorum kendi kendime. neyse ortalama insan ömrüne göre daha çok zamanım var. öğrenirim herhalde diyip ,açtım başladım dinlemeye gitarla çalınan parçaları. duydum ki unutmuşsun'u bir başka dinletiyor insana. http://www.youtube.com/watch?v=4D-x9n2rIhE&feature=share
çalasım geldi. o ne güzel sestir öyle. ben elimdeki ile çıkar sanıyordum. lakin benimkisi klasik gitarmış. * nitekim sesi klasik gitara göre daha parlak net çıkan gitar çeşididir. bunu da çalacağım, maymun iştahım sağolsun.

the picture of dorian gray

bir zamanlar bunun ingilizce dersinde okutturmuşlardı. tabi kıt ingilizcemizle bir şey anlamamıştık. portre mi konuşuyor yoksa bana mı öyle geliyor demiştim. geçenlerde rastgeldim kitapçıda. baktım adını bilmediğim yayınevlerinin çevirileri. bir tane can yayın evi gördüm. eskidir can yayınları iyidir klasik çevirileri diyip bugün aldım. kitabın ilginç bir konusu var da ben çeviri konusunda titizim. can yayınları beni yarı yolda bırakmaz. okumaya başlayalım bakalım.

bütün dünya

bir dergi. üniversitede tanıştım.zaten bana diplomanın armağan ettiği en güzel şey okumak ve yazmak. ötesi boş beleş şeyler. ruhuma iyi gelen tek tarafı. bu dergiye gelince ordan burdan çeşit çeşit bilgi sunar. ağırlık olarak sosyal bilimlere yönelir. öğrenciyken yurtta uykumu iyi almışsam kütüphaneye gider okurdum, bir gün param olunca hep bu dergileri alacağım derdim. demek ki kendime gelmeye başlıyorum. neyse mayıs sayısında atatürk'ün kadına bakışına, kurtuluş savaşına dair güzel yazılarla başlamış. akıp gidiyor. şiddetle tavsiye ederim.

vatanım sensin

gerçekten iyi oyuncuların bir araya geldiği dizi. ıyy türk dizisi mi çok banal diyenlere ön yargılısın denilecek ölçüde güzel sahneleri ve replikleri var. halit ergenç general cevdet , onur saylak tevfik rolünde döktürüyor. kimseye etmem şikayet diyen leonun dünya vatandaşı olan o tavrı savaşta gözü kör olmuş aşkı tüm duruluğuyla hesapsız bir insanı anlatıyor. metaforlardan metafor beğenmek isteyenlere son bölümü tavsiye edebilirim. mükemmel demem geliştirilmesi lazım. ama sanat diyorum sanat her zaman başımın tacı. bir de tarih olunca daha tatlı oluyor.