bugün

Tanrıbilimci William Paley'in 1802'de yayımlanan kitabı " doğa'nın görünümlerinden toplanan , yaradan'ın sıfatlarına ve varlığına ilişkin kanıtlar " yer alan bir sav. Görüldüğü üzere amaç gözün evrimini açıklamak değil , gözün evrimini yok sayarak , gözü tasarlanmış mükemmel bir alete benzetmek ve bunu bir yaratıcıya maletmektir. Richard Dawkins , Paley'in konuya bakış açısını şu şekilde belirtmiştir : " Paley gözü teleskop benzeri , tasarlanmış bir aletle kıyaslıyor ve teleskobun görmeye yardımcı olmak üzere yapılmış olduğuna ilişkin kanıtımız , aynı zamanda gözün görmek için yapılmış olduğunun da kanıtıdır. " (bkz: Kör saatçi)
Kısaca evrim karşıtlığı yapacak olsaydım Karun tahta ve odun arkadaşlarının saçmalıklarına değil 1800'lerde dahi aklını kullanarak "yanlış" da olsa Charles Darwin'den önce üzerinde bilimsel açıdan tartışmaya açık sorular sorabilen willam paley'in savlarına bakardım.
"açıklanamayacak olmasına dalalet değildir, ki zaten bu günkü modeller gayet akla yatkın ve bulgularla tutarlı, bu yüzden gözün evrimi açıklanamamış demekten ziyade tam olarak ispatlanamış gözüyle bakmak daha makul." ifadesi ile çürrütülmeye çalışan muhtemelen çürütmeye çalışan için de acı olan bir gerçektir.

tam olarak ispatlananamamak ne demek? bilimde yarım ispat da mı var? bugünkü modeller gayet akla yatkınsa optik alanda yakın zamanda ulaşabildiğimiz bilgilerle ancak modeli oluşturulabilen çok lensli trilobit gözü nasıl oldu da evrildi göreceli olarak daha basit bir yapı olan insan-maymun-timsah gözü vs. oldu? hani evrim gelişimdi. hani tek hücreli hayat evrilmiş adam olmuş ademoğlunu oluşturmuştu.

maalesef ilk iki link açılmıyor. makale referansı da vermediğiniz için orjinalini de bulamadım. 3. ve sizin de alıntıladığınız makale ise photoceptor cell tanımından göz üretmeye kalkıyor ki onda da prekambriyen dönemden bugüne nasıl gelindiğine ait sağlam bir model yok.

tutarlılık konusuna gelince verdiğim linklere bir daha göz atarsanız gözün evrimi diye sunulan modellerdeki tutarsızlıkları farkedersiniz. şu an ortada tutarlı bir model yoktur. varsa herkesin anlayacağı dilde özetleyin. kaynaklarınız ingilizce olabilir, ingilizce alıntı yapabilirsiniz ama Türkçedi de yanında olsun ki dil bilmeyenler de bu bilgiden mahrum kalmasın.

kristalleşmiş kalsiyum karbonat olan kalsit gözlere sahip trilobitler tek ghücrelilerden nasıl oluştu ve bilinen en eski kompleks göz yapısı olan trilobit gözleri nasıl evrimleşti de kanlcı canlı retinalı insan gözü oldu? grafiksel göz boyamalar değil anlaşılabilir ve doğrulanabilir bir model olsun açıklamanız lütfen.

ipsta ve tutarlılık konularını da tekrar gözden geçirin isterseniz.

ışıkla ilgili konuya gelince, frekansla ilgili bir cevap verilmiş. ayrıca yarasaların gözleri doğru dürüst hatta hiç görmez, ışığı bilgiye dönüştüremez belki ama yarasalar önündeki engeli sizden daha iyi farkedebilir.

özetle yazdıklarınızda bilimsel bir delil görmedim maalesef. daha önce gerekli cevaplar verilen photoceptor cell hikayesi gerçekçi değil. ben net sorular soruyorum. sorularıma net açıklamalarla cevap verin. ya da elinizde kanıt yoksa gözün evrimi gerçektir demeyin. fosil kayıtları sizi yalanlar sonra!
konusan bir yilanin 2 kisiyi kandirmasi sonucu dunyaya geldigimizi sanan cahil cuhelalarin actigi bir baslik daha.
hakaretlerle sözlüğü kirletmelerine rağmen ciddi bir soruyu cevaplayamayan, bırakın cevaplamayı aksine iki düzgün laf edemeyen yeniyetmelerin zoruna giden gerçektir. iddianızı ispatlayamıyorsanız bari saçma sapan mesajlarla kendinizi açık etmeyn, belki gerçek kimliğinizi bilmeden size de saygı duyan biri çıkar.

hadi bebeler televizyon başına. yemekteyiz darwin başladı.
gözler deri üstünde ışığa duyarlı noktalardan nasıl evrimleştiyse, sen tek hücreden milyonlarca yıl içinde evrimleşip düşünen, hisseden, tekrar yazıyorum hisseden ve en önemlisi "konuşan" insana nasıl dönüştüysen, kendilerine belirli bir vade verirsek yılanların da konuşmaya başlamayacağını kimse iddia edemez. değil mi? bu yaklaşım evrimin senaryo-kurgulama mantığıyla oluşturulmuştur, yani tamamen bilimsel oluyor. yersen.

o yüzden yılanlar konuşmaz deyip de evrime ihanet etmeyin olum. darwin baba çarpar adamı, sonra evriminiz tersine işlemeye başlar da dedelerimiz gibi maymunsu yaratıklara dönüşür, günlerinizi taş aletleri yontmakla geçirirsiniz. ya da bir nehir dibinde belki karanlık bir mağarada tek hücreli bir canlıya dönüşür, nihayetinde de arzu ettiğiniz hiçliğe kavuşuverirsiniz.

yine de şunu eklemek isterim ki, yılanların konuşma olasılığı insanın ya da gözün milyonlarca yıl içinde kendiliğinden oluşan yani "yoktan varolan" canlı bir hücrecikten evrimleşmesi olasılığından daha fazladır. yoktan varolan dedim baboli farkındasın deme, sadece vurgulamak istedim de. o yüzden hep söyledim, yine söylüyorum, inandıklarınızı enine boyuna tartın ki sağlam sonuçlara varın, sonrası mı? sonrası önemli değil. biz sizleri böyle de seviyoruz.
verilen her kaynağa "kolpa", her kanıta "uydurma", ve diğer bilumum her bilgiye(fotoğraftan tutun, labaratuvarda "üretilme" birden fazla göz yumruları olan sineklerin belgelerine kadar) "mason, siyonist uydurması, montaj, komple, atayıst gavurlukları" diyebilen, oysa kendi, konuyla hiç bir alakası olmayan "belgelerini" ve bir kaç bilim adamının eski zamanlardan kalma sözlerinin çarpıtılmış versiyonlarını "aha bak kanıt, inanmıyosan topsun, maymunsun olm" diyen, daha bilimsel veri nedir, haberi bile olmayan, binlerce gen bilimcinin çürütemediğini iki-üç fotoğrafla çürüttüğünü sanan veya böyle bilinmesini isteyen, konu çarpıtma ve laf çevirmede usta bir kesim oldukça, ne yapılırsa yapılsın, aksi bir iddia sunmanın hiçbir işe yaramayacağı hede.

(bkz: kendi kendini avutmak)
bazıları, kafasının basmadığı şeyleri, kendilerinden daha üstün olduklarına inandıkları soyut varlıklara aktarırlar
diğerleri, ortaya(yanlış da) fikirler atarlar ve olayın çözülmesine katkıda bulunmaya çalışırlar.

zamanında einstein bile yanlış olan bir çok şey ortaya atmış fakat bunların yanlış olduğunun ispatlanmasıyla attığı fikirleri geri almıştır. bu einsteinin değerini gözümüzde küçültmez, aksine bir olayın çözüme kavuşmasını sağlamıştır.

evrim teorisine inanmayıp: "lan olum baksana bana, hiç maymuna benziyommu??" veyahut "lan sen maymundan mı geldin, dedelerine maymun mu diyon şimcik??" şeklineki yakarışlarına, kendi dillerinde "lan olum, sen şimdi gözünle görmediğin birşeyin seni yarattığına mı inanıyon??" şeklinde cevap verilmelidir.

tanrının varlığı hiçbir zaman ispatlanamaz, hiçbir somut delil yoktur, bu yüzden neye inanmak isteyen ona inanır, karşı tarafı küçüseme, ya da dalga geçme yoluna gidemez. çünkü kendi savunduğu fikirlerde de dalga geçilecek şeyler olduğunu bilmelidir.
ispatlanmamış bir iddiayı savunup, "binlerce", "bütün" vb. bilimsel genelleştirme ifadeleriyle ** ahkam kesen ama bu başlık altında sunulan bilimsel detayları anlamaktan aciz ve sorulan soruları cevaplamaktan kaçınan, yine de inadına etrafa saldırarak zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışan zihniyetin holiganlığını yaptığı evrim teorisini zora sokan gerçekliktir.

not: sizin photoreceptor cell hala büyüyüp göz olmamış galiba ki yazılanları iyi göremiyorsunuz sanırım!

not 2: bilimsel kaynak nedir nasıl verilir bilmiyorsanız internetten elektrik ark kaynağı arayın. hatta makinasını alıp kendiniz kaynak yapın. ama dikkat edin cüruflu olmasın kaynağınız.

not 3: evrim teorisi bilimsel bir gerçektir diye boş iddiada bulunmayın, bunu tüm insanlığa terodinamiğin 3 kanunu gibi geçeli bir olguymuş gibi dayatmayın biz öyle inanıyoruz ispatı yok dyin kendi halinizde yaşayın. kimsenin imanına sözümüz yok. kişisel inançlarını bilim adıyla dayatanlar gereken cevabı alıtlar, deiklerini ispatlayamamanın ezikliğini de hissederler. hissettiririz.

edit 1: harun yahya/adnan oktar muhabbeti baydı artık. yok mu sözyleyecek iki kelimeniz? sizin bilimselliğiniz "evrim teorisi gerçektir çünkü harun yahya aksini söylüyor"dan mı ibaret. zavallılaşmayın.

edit 2: yemekteyiz darwin sizin için sürekli yayında kalacakmış.
uludağ sözlük yazarlarıyla elele açıkladığımız durum, makalelerden alıntıladık, harun yahya'ya açtık sorduk. hallettik yani, mission completed,tamam.
açıklanamayan tarafının şu anki gözü olan canlıların tek bir "ilk-göz"lü canlıdan mı yoksa birden fazla "ilk-göz"lü canlılardan mı geldiği olan, sakat bir çarpıtma ifadesidir, zira bu gözün evrimleşmediğiyle ilgili bir ifade değildir, ama dedik ya, oradan buradan al kes kırp çarpıt ve sonra da koy masaya, yok açıklanamamışmış. daha neye karşı olduğunu bile bilmiyor bir takım kişiler.

öncelikle nasıl evrimleştiği konusunu ele alırsak, gayet açıktır, zaten bu konuda bir ihtilaf yaşanmamaktadır bilim adamları arasında. bir sinir dokusunun üzerinde gelişmiştir ışık algılayıcı ilk hücre(elektrik işlerinden o kadar anlıyorsunuz madem, foton - elektron dönüşümünün ne kadar kolay olabileceği hakkında da bilgi sahibi olunuz biraz).

şimdi diyeceğim "eğer evrimleşmeseydi, göz de olmazdı." ama burada insanların akılları gidiyor. burada, böyle bir olasılıksızlığa ihtimal vermeye çoğu insan akıl erdiremiyor. "güzelim, evrimleşmeseydi olmazdı, farklı bir şekilde evrimleşseydi farklı bir organın olurdu, ve eğer sağ kalıp da bugüne kadar gelseydi soyun, yine sen ona mükemmellik ve değişmezlik atfederdin" diyeceğim, ama tartışma yapamayan bazıları gelecek, sinan sağıroğlu tribiyle "neeh?? yoog yaa! yoog yaa!" diyecek. saldırıyı, dalga geçmeyi kendi yapacak, sonra bir de uzman oldukları o mazlum edebiyatına sığınacak ardından.

genetik kanıt diyorum, dna her canlıda aynı moleküllerden oluşur diyorum, sabit bir yapıda değildir, değişkendir diyorum. bozulması normaldir, bozulunca rna veya proteini ona göre sentezleyecektir, o protein sentezine göre şekil şemal, işlev alacaktır o canlı diyorum, birileri çıkıyor "hadi la ordan" diyor. sonra hala "kanıt isterük" diyor. e en basitinden wikipedia'ya bak diyoruz, neymiş dna, rna ve protein sentezi, aç bak diyoruz, "ben ona inanmam ki" diyor veya benzer ifadeler kullanıyor. yahu kardeşim, senin inancını ben değiştiremem ki. dünya düzdür diyen adama istediğin kadar gemi örneği ver, istediğin kadar fotoğraf göster, adam inanmak istemiyorsa inanmaz. (şimdi burada çirkeflik kozu verdiğim için özür dilerim, "bah bah konuyu kestiriyo la görüyon mu?" diye mutlaka birileri çıkacak. halbuki madde madde sıralansa hangi konunun cevabı isteniyorsa, elimizden geldiğince açıklamaya çalışacağız. adam gibi, çarpıtmadan tartışmaya varım diyorsa herkes, ben de varım arkadaş.)

neyse asıl konuya geçelim, burada hem fikir olmamız gereken bir yanlış var: o da, dediğim gibi, gözün evrimi açıklanmamıştır ifadesinin yanlışlığı. ifadenin aslı şu olmalıdır: gözün ilk olarak bir mi birden fazla canlıda mı oluştuğunun bilinmemesi. (işte diyorum ya, tam olarak burası konuyu çarpıtma, veya konuyu bilememe-anlayamama)

şu kaynaklar var mesela, anlamaya belki yardımcı olabilir bu konuyu.

bak mesela(bir mason siyonist uydurması):
http://www.sciencedirect....ef75358030c44d8e1feb48b88

bir de(başka bir satanik konvansiyon tarafından yazılmış kafirlik abideleri)
http://en.wikipedia.org/wiki/Evolution_of_the_eye
inancın vicdani bir konu olduğunu esgeçip, futbol taraftarlığına dönüştürülmesi ve bilimsel konulara alternatif olarak sunulması eyleminin son alamet-i farikası.

edit: sciencedirect.com yarasını acıtır, bu arkadaşlara göstermeyiniz.*
(bkz: akıllı tasarım)
gözün evriminden ilk kimde oluştu anlamını çıkaranların inanamadığı gerçekliktir. sanki evrimciler hiç makale yazmamış diyen var gibi gider bir yerlerden kolaylıkla itiraz edilemeyen bir model içermeyen ya da içinde evolution gördüler diye sağlam bir açıklama içeriyor zannettikleri * bir makale linki yapıştırırlar. gözü yerine işkembesi evrimleşmiş holiganlara bir kez daha evrmcilerin makaleleri olduğunu ama bu makalelerde gözün nasıl evrim geçirdiğine dair bir model ortaya koyamadıklarını kenardan köşeden kıvırıp belkili muhtemelenli cümlelerle bilimselleşmeye çalıştıklarını anlatmak isterim. çırpınmayın batıyorsunuz.

siyonist-mason vb. alakasız kelimelerle konuyu bulandırma gayretindeki cahil için;

not 1: bir linki vermeden önce o linkin burada daha önce ele alınıp alınmadığını okumak zahmetine katlanın ki komik olmayasınız. (link 2)

not 2: ilk linkteki makale gözün evrimini açıklayan bir model geliştirdiği iddiasıyla bir anda popüler yapılan ama photoreceptor cell büyüdü gelişti masalından öte bir açıklaması olmayan, söz konusu modeli 14 yıldır hala ortaya koyamamış meşhur Dan-E. Nilsson'a ait. yine de yeni bir şey mi var diye okudum. Pax-6 geni üzerine döktürdükten sonra evrimcilerin baş belası kambriyen patlaması ile prekambriyen dönemde var olmayan gelişmiş gözlerin aniden * * ortaya çıkmasına bir açıklama getirememiş. hatta pax-6 geni gibi uzun nükleotid dizilerinin çok kısa zamanda evrimleşmesi mümkün olamaz bunlar daha önce de var olmalı demesinin ardından prekambriyen dönemi ilkel canlılarda gelişmiş genin ne aradığı konusunda sadece spekülasyon yapılabileceğini aynen bu kelimeyi kullanarak yazmış. kanıt eksikliği ve spekülasyon. verdiğiniz link bu kadar bilimsel işte.

ggole dan alim olduğunu zanneden tüm karacahil evrim teorisi fanatikleri için:
(bkz: başlıkta yazılanları bilmiyorsanız önce okuyun)
(bkz: bir dış kaynağı iyice okumadan link vermeyin)
(bkz: cehaletinizin holiganlığını yapmayın)

(bkz: mor size yakışıyorsa orası başka)
kişiye özel yazı yazmanın dayanılmaz hafifliğini yaşayan, holiganlık ve çirkefliğin en kralını yaparken ezik edebiyatı yapan, burasını kendi geldiği dağ başı zanneden bünyelerin kendilerini kandırmasıdır. zaten verilen örneklerde de ve yazılan makalelerde de ilk çok hücreli canlıların ışığı algılayan protein(gen men değil) yapılarına sahip olduğu belirtilmekte ve yazmaktadır(ingilizcesi çok varmış bir takım arkadaşların ya, okurlar hani diye düşünmüştüm.). ortaya çıkan sinir sistemli canlıların da (ama ilkel ama gelişmiş vs) bu mikroskobik atalarının aynı gen parçalarını almasıyla, doğal olarak da aynı şekilde protein sentezlemeleriyle, gözün oluşumunun bahsedildiği gibi "açıklanamamayla" ilgisi yoktur. aynı linkleri vermemden şikayetçi olanlar, orada yazanların bütün hepsini okuyana ve zor da olsa(malum) anlayana kadar o linkler verilmeye devam edilecektir.

http://en.wikipedia.org/w...e#Stages_of_eye_evolution

(özellikle bu kısım, ingilizceniz varsa okuyabilirsiniz değil mi? tercüme ettirmeyin bana şimdi.)

(bkz: inanca bilim demek)
(bkz: inanca bilimsellik atfetmek)
(bkz: ben inanıyorsam sen de inanmalısın zihniyeti)
(bkz: ezik edebiyatı)
(bkz: mazlum ayağı)
wikipedia da gözün evrimi başlığıyla açılmış ve canlılardaki göz sistemlerini anlatan ama evrimin aşamalarını bir model olarak ortaya koyamayan ve bir iki çizimle geçiştiren bir yazıyı delil zanenedenlerin bu konuda sözlükte yazılanları okuma zahmetine katlanmdan bilim adamlığı oynamasına neden olan gerçektir.

çok sevdiğiniz, yazarı belli olmayan eklemelerden oluşan ve uludağ sözlükten biraz daha bilimsel wikipediadan link verilen sayfadan özellikle açıklamanızı beklediğim kambriyen patlaması ile ilgili ifadeler aşağıda yer alıyor:

--alıntı--

During the Cambrian explosion, the development of the eye accelerated rapidly, with radical improvements in image-processing and detection of light direction.[18] As certain organisms benefited from the dramatic advantages given by full-fledged eyes, many other organisms were forced to evolve similarly advanced eyes in order to compete.[citation needed]

--alıntı--

Kambriyen patlaması sırasında gözün gelişimi görüntü işleme ve ışığın yönünü belirlemedeki radikal iyileşmelerle oldukça hızlandı. [18] Belirli tür organizmalar tümüyle gelişmiş (mükellef) gözler tarafından sağlanan çarpıcı avantajlardan faydalanırken, pek çok diğer organizma rekabet edebilmek (hayatta kalablmek kastediliyor) için benzer düzeyde gelişmiş gözler evrimleştirmek zorunda kaldı. [kaynak lazım]

alın size öne sürdüğünüz kanıt! gözler aniden gelişti ama bir kısmı da evrim ihtiyacı duydu gibi uyduruk bir ifade. zaten yanına wikipedia bile kapak gibi kaynak lazım demiş. biz size bin kere dedik kambriyen patlamasında aniden ortaya çıkan kompleks gözlernereden nasıl evrildi bir modeliniz var mı diye. gidip cevap diye ilgisiz bilgileri verirken açığa düşüyorsunuz farkında bile değilsiniz.

artık akıllanın! bilimsel tartışma boyunuzu aşıyorsa inadınızdan mesaj yazıp durmayın.

inanca bilimsellik atfetmek evrim teorisinin savunucularının yaptığı iştir. hem bilimsel olarak kanıtlayamazlar hem de kişisel inançlarına bizim de inanmamızı beklerler. bunu da dedik ama sizin hoşunuza gitmeyenleri görmeyecek şekilde evrimleşmiş bir gözünüz var herhalde!

(bkz: bırakın sızlanmayı)
(bkz: bende kapak bol)
(bkz: ihtiyacı olan gelsin)
(bkz: rengi de mor)
(bkz: cahile yakışır)
evrimin bir komedi olduğunu daha net hatırlatan gerçektir. Charles Darwin'in mektuplarından alıntılar vardı Francis Darwin'in kitabında. "Gelişmiş bir göz bana soğuk bir titreme veriyor", "Gözü düşünmek beni teorimden soğuttu" gibi ve daha pek çoğu.
(bkz: Francis Darwin - The Life and Letters of Charles Darwin)

Şapkadan maymunda çıksa, tavşanda çıksa inanmam valla evrime. Delil bulun arkadaşım.
cevaben göz fosili değil sağlam ve tutarlı bir model beklenen gerçektir. ayrıca trilobit gözleri fosilleşmiştir. çünkü kalsit lensleri vardır. gözün kendisi doku olarak fosilleşmese bile göz yuvalarının fosillerde belirgin olması ve gözlerin büyüklüğü ile ilgili bilgi vermesi beklenir.
anlayamadığım nasıl bir açıklama beklendiği. görüntülü verelim isterseniz, belki tatmin eder;

http://www.richarddawkins...o/eye_explanation_sm3.mov

yanlış hatırlamıyorsam 2006 yılında sudan karaya geçişin en önemli izlerinden birisi bulundu. (bkz: tiktaalik) bu hayvanın fosilini bulan ekibin başının anlattığına göre çalışma böyle bir canlının ilk olarak nerede evrimleşmiş olabileceğini hesaplayarak başlamış. işte tektonik hareketler, jeolojik evreler, fosil kayıtları falan filan bir sürü detayı inceleyip sonunda bir bölge belirlemişler, sanıyorum kanada'da bir yerlerde olsa gerek, ve orada çalışmaları başlatmışlar. bu bilimsel hazineye ulaşmaları tam 4 yıl sürmüş.

atapuerca diye bir bölge vardır ispanya'da. afrika'dan avrupa ve asya'ya göç etmiş hominidlerle ilgili en eski kaliteli bilgilerin bulunduğu bölgedir burası. üniversite öğrencileri ve akademisyenlerinden oluşan bir ekip, yerin yarım kilometre altında, daracık dehlizlerden girilen pit of bones adı verilen bir bölgenin yakınlarındaki bir duvarda insan fosili bulabileceklerini umut etmişler ve çalışmaya başlamışlar. ilk fosile ulaşmaları 15 yıl sürmüş. on beş yıl! belki de hiç bir şey bulamayacaklardı orada ve tüm emekler çöp olacaktı.

en ufak bir bulgunun bile elde edilmesinin yıllar aldığı bir alandan bahsediyoruz. nereye bakacağını tahmin edeceksin, nasıl bakacağını tahmin edeceksin, sabredeceksin ve şansın yaver giderse sonuca ulaşacaksın.
insanlar bilime nokta kadar katkı yapmak için geceli gündüzlü çalışıp yıllarını harcıyor, sen yapılan açıklamaları - muhtemelen kendi dininle çeliştiğini düşündüğünden - tatmin edici bulmadığın için bir çırpıda silip atıyorsun bu emekleri.

gerçek olan bir şey var, göz evrilerek oluştu. asıl soru, nasıl evrimleştiği. bilimin tartıştığı bu. gözün evrimi ile ilgili modellere itiraz eden bilim adamlarının karşı savı "allah öyle yaratmış" olmasa gerek.
(bkz: evrim teorisi/#4367808)
aklı başında evrimciler tarafından bile yadsınamaz bir gerçektir. ispatın ne olduğunu bilen evrimciler tarafından bile açıklandığı değil açıklanması için yapılan çalışmalarda önemli gelişmeler yaşandığı iddia edilmekte olan durumdur.

ayrıca evrim teorisini açıklamak için gözün evrimi teorileri geliştirilmektedir. * *

evrim teorisi savunucuları ortaya bilimsel olarak doğrulanabilecek bir açıklama değil "olmuş olabilir" * türünden açıklamalarla dolu spekülasyonlar öne sürmektedir. yani inançlarını savunmaktadırlar. akıllı tasarım ve yaradılış savunucuları da kendi inançlarını savunmaktadırlar. evrim teorisi savunucuları henüz tüm fosillere ulaşılamadığını bir gün ulaşılabileceğini ümit etmektedirler. ortada kanıtlanmış ve doğruluğu tekrar test edebilir bilimsel bir gerçek yoktur. ümitlerle dolu bir iddia vardır. sorun olan kişisel beklentilerin bilimsellik diye dayatılmasıdır.

bu konuda sağlam bir model ortaya konulamamıştır. söylenenler eninde sonunda aynı soruya gelip takılmaktadır: doğruluğu bilimsel olarak test edilebilir bir modelin veya bulduğun bir kanıtın var mı?

tiktaalik dedikleri fosilin farklı bir timsah türü olmadığını nasıl ispatlayabilirsiniz? ya da ben eski bir timsah türü olduğunu nasıl ispatlayabilirim? iki sorunun cevabı da aynıdır. ispatlayamaz, tahmin eder, ümit eder, inanırsınız. henüz yaşayan tüm canlıların envanteri elimizde yokken, sürekli bir yerlerde yeni bir yılan, timsah, böcek vs. türü keşfediliyorken nasıl olur da ne olduğunu bilmediğiniz her canlıyı ara geçiş canlısı olarak nitelendirebilirsiniz? sadece öyle olduğuna inanırsınız. o da bilim olmaz.

gözün evrimi de yukarıda açıklanan yaklaşımla savunulan ama bir model olarak bile açıklanamayan bir iddiadır. bol grafik çizimli veya spekülatif ifadeli makaleler delil niteliği taşımaz. delil doğruluğu bağımsız olarak tekrar test edilip onaylanabilen bir olgudur.

not: richard dawkins videosu bir video şovundan daha kapsamlı olarak savunulmaya çalışılan ama ispatlanamadığı için reddedilenlerin tekrarıdır. evrimci literatüre hakimseniz yeni bir şey söylenmediğini kolaylıkla farkedersiniz.
sözlük gibi bir eğlence platformunda uzuuun uzun şizofren bir adamın saçmalıklarını*** kaynak gösterirmiş gibi yapıp boyuna aynı cümlelerle kıvırtıp, sonunda da kendi kendine tatmin olan bilimsellikten bihaber arkadaşların*** kanıt sunmak üzere sabah akşam yemeden içmeden doldurdukları başlıktır.

ehe ehe, dil pabuç gibi ama hala evrim karşıtı bilimsel bir veritabanı göremedik kendisinden? yaz canım yaz, maaş da bağlarlar sana yakında.******

edit: eheh, hemmen alınan çıkmış, demek ki kendini iyi biliyor.*

edit iki: eh, biz evrim teorisini kullanarak yapılan bilimsel araştırmaları barındıran veritabanı göstermiştik, evrimci veritabanı olmuştu adı. evrimci olanı görmek isteriz. laf salatası olmadan ama, kısa ve öz, aha budur diye.***
savunma amaçlı o kadar yazı yazılmasına rağmen hala aksi ortaya konamayan gerçektir.

not: evrim karşıtı veri tabanı gibi komik beklentileri olanlar, teorileri ortaya atanların ispatlaması gerektiğini öğrensinler önce. bu şahıslardan henüz evrim ile ilgili bilimsel, yani doğruluğu tekrar tekrar test edilse bile reddedilemeyecek düzeyde bir delil iöeren iki satır bilimsel açıklama veya bir makale göremedik hala.

not 2: en iyi savunma her zaman saldırı olmayabilir. yel değirmenine saldıran don kişot durumuna düşebilirisiniz.

not 3: harun yahya hiç yaşamasaydı evrim itirazsız kabul edilirdi inancındaysanız sizin yeriniz psikiyatristin hasta koltuğu. ama herkesi de onun tekrarcısı sanmak sizin cehaletiniz olur. siz başkalarını papağan gibi tekrar ediyor olabilirsiniz fakat herkesi kendiniz gibi bilmeyin.
(bkz: ben yaptım oldu)
hatırlatıldıkça evrim teorisi hakkındaki cehaletin ortaya çıkmasını sağlayan gerçektir.

(bkz: 6 ayda evrim ispatlanır)

not: sözlükteki bazı cahiller, evrim teorisine göre insanın evrimleşmeden önceki hali olması gereken türün, bir türlü bulunamayan maymundan biraz insanca fosillerinin bulunamama sebebinin, aslında onların aramızda yaşaması olduğunu ispatlamak için gayret ediyor sanki.

(bkz: yemekteyiz izlemeye zeka yaşı tutmayanlar)
yalnızca harun yahya okumak, sözlükte onun fikirlerini savunmak ve yemekteyiz programını izlemekten ne yapacağını şaşıranların sabah akşam içini uzun entarilerle doldurduğu başlık.**