bugün

Evrim açıklanabildi mi; ki gözün evrimi açıklanabilsin? ilk fosil 2.7 milyon yıl önce diyorlardı, şimdi çıkıp aynı buluntuya 3.7 milyon yıllık diyorlar. Bilim adamları bile kararsız demek ki. Kesin gerçek, evrimin bir teori olduğudur. Teori de kanun değildir. Bilim araştırır, fantazi insanı maymunlaştırır. Bilime ve bilim insanlarına saygım var; ancak kraldan çok kralcı olan hem evrimci hem de yaratılışçı var. Bilmiyorsak susmalıyız bence.
Gözün evrimi, çok eskilere, çok çok eskilere gitmektedir. ilk "gözsü" yapıların günümüzden 600 milyon yıl önce evrimleştiği düşünülmektedir. Göz, tek bir atada, bir defa evrimleşip tüm canlılara bu şekilde aktarılmamıştır. Göz, evrimsel süreçte 50'den fazla defa, birbirinden bağımsız olarak evrimleşmiştir. Bu duruma yakınsak evrim (covergent evolution) denir.

(bkz: https://evrimagaci.org/go...r-ve-cok-daha-fazlasi-145)
ilk önce salt ışığa duyarlılık, zamanla evrimleşerek renklere ve görüntülere karşıda duyarlılık kazanma durumudur..
açıp kozmoz'u izlerseniz hem gözün evrimini hem de ''maymundan geldik hahaha'' diyen adamlardan öğrenmek yerine doğru düzgün bir yerden öğrenmiş olursunuz.
insan gözünde bir ton hata varsa daha iyisini yap da onu kullanalım.
olmayan olay. gözün evrimini dawkins gayet kallavi şekilde açıklamıştır. az biraz zekası olan herkes bunu anlar.
böyle birşey yok. olsa olsa
(bkz: gözün evriminin henüz açıklanamamış olması)
aslında bu da tam anlamıyla yok ama. mutlu olun diye bi süreliğine daha işte.
michael behe tarafından indirgenemez komplekslik kavramı ile açıklanan durum. göz o kadar karmaşık bir sistemdir ki, bu sistemin bir parçasının olmaması bütün sistemi çalışmaz hale getirir ve evrimde de bütün parçaların bir anda oluşması düşük bir ihtimaldir. charles darwin de bu gerçeği türlerin kökeni kitabında dile getirmişti.

fakat gözün evriminin açıklanamamış olması gözün evrim ile oluşmadığını kabul etmemizi gerektirmez. evrim ile oluştuğunu da kabul etmemizi gerektirmez elbette. şu anda yapabildiğimiz ancak spekülasyon. göz yumuşak bir doku olduğu için fosil kanıt bulma imkanı da yok. ama bilimde asla asla dememeyi öğrenmeliyiz. bilim belki bir gün gözün evrimini tamamen açıklayabilecektir.
önemli bir gerçektir. önemi evrim teorisi denilen fanteziye inanıp sadece bir organın nasıl sözde evrimleştiğini dahi açıklayamamasına rağmen canlıların birbirine dönüşerek bugüne geldiğini savunanların tutarsızlığını ortaya çıkarmaktır. fosil kayıtlarında tek bir delil olmasa bile sudaki tek hücreli yaşam formlarının evrimleşip insana kadar gelen canlı çeşitliliğini meydana getirdiğini iddia edenler elimizde canlı örneği bulunan gözün bir önceki formunun ne olduğunu dahi ortaya koyamazlar. dinozor çağına ilişkin masal anlatmak kolaydır ne de olsa. aslında ara geçiş formu canlıların fosili vardır da biz henüz bulamadık diye hayal kurabilirler. elimizde canlı organlar var. buyurun. gözdeki en ufak bir değişiklik görmeyi etkilerken gözün bir önceki formu neydi onu ortaya koyun. hadi buyurun. tarihte fanteziyi bırakın elinizdekiyle iddianızı ispatlayın. sadece gözden bahsetmemiz kalan her şeyi açıkladığınız anlamına gelmez hayal kurmayın. tek başın gözün bile sizin fantezinizi kökünden salladığına işaret eder. delil diye dawkins'in şovlarını ya da bu başlıkta çürütülen masalları getirmeyin. gözün bir önceki formunun detaylarını verin. ya da daha bir organın evrimini bile açıklayamamışken nasıl tüm canlı türlerinin evriminden bahsedebiliyorsunuz onu düşünün. ha derseniz ki evrim bilim değil inancımızdır o zaman size sözümüz yok. kimsenin dinine karışmayız.
Bu söz savunma amaçlı söylenmiştir. Aslında şu mantık güdülmektedir; ''oğlum bu evrim haklı gibi. Hadi bir şeyler bulalım bunlara muhalefet olmak için''

Evrim kısa zaman için teoriden, kanuna doğru evrilme eğilimi göstermiştir. Tabii bu bazı kitleleri korkutmaktadır. Hadi saldırın evrime. Bilim dünyanın tek hakiki doğrusudur.
bundan 100 yıl önce de 2000 yıllara doğru pozitivist düşüncenin tamamen yaygın olacağına inanıyorlardı. bilimin gelişmesini de buna örnek veriyorlardı. insanlar tamamen dinden vazgeçecekler deniyordu oysa aksine dine yöneliş günümüz insanları arasında eskiye nazaran daha yaygındır. bilimin birgün herşeyi açıklayacağına inanmakta 100 yıl önceki pozitivist düşüncenin yayılacağını düşünen filozofların hala günümüzde var olduğunu gösteriyor. bilim birgün "bizim körce ve anlamzıca köle olduklarımızı bile açıklayacakmış." insan beyninin bir sınırı var diyorum başka birşey demiyorum. 10 yıl önce de 2010 da uçan arabaya bineceğimiz söyleniyordu...
dünya'da keşfedilemeyen daha milyon tane şey var. belki bu da bunlardan biri. sanki o da açıklansa inanacaksınız.
diyorsunuz ki yaratıcının varlığına somut delil yok. ama yaratıcı insanları imtihan ederken (şu veya bu sebeple) kendisini kesin bir şekilde insanlara gösterir mi sizce? acaba gök yüzüne yıldızlardan 'lailahe illallah' yazsa senin inanmanın anlamı şimdiki kadar değerli olur mu?

ayrıca bilim açısından insan çok az anlaşılabilmiş koskoca bir muammadır. insanın anatomik, fizyolojik, embriyolojik vs vs yönleri hakkında bulgular, bulunmayanlar karşısında çok çok az olmasının yanında bilimin elindeki veriler de akıl almaz boyuttadır. ancak yetersizdir. bakmayın siz bizimkilerin 'üff varya bilim süper süper, adamlar her şeyi çözmüş' demelerine. profesörler 'daha yolun başındayız' diyorken bizimkilere ne oluyor anlamıyorum.

ama her şeyden önemlisi: evrim veya yaratılış, neye inanırsanız inanın sizin gelişmişliğinizi gösterecek şey hakaret etmemenizdir. istediğin kadar bilimsel düşünen aydın rolü yap, hakaret ediyorsan, küçümsüyorsan, aşağılıyorsan cahilsin.
gözün evrimine inanmayıp ,* topraktan yaratıldığını düşünen insan söylemidir.
(bkz: göz evrim geçirmiş haberimiz yok aga)
bilimin "açık"larını avukat edasıyla arayan kişinin tek savunmasıdır. ancak sinir sisteminin ve beynin de evrildiğini bildiğimize göre gözün aynı kaldığını düşünmek biraz aptallık olur gibi. xp yazılımı yüklü bir bilgisayarı ms-dos ekranında yönetmek gibi birşey.

en az bunun kadar saçmadır.
(bkz: tanrının varlığına dair somut bir kanıt olmaması)
ol dedik oldu türü açıklamaların acilen evrim teorisine de sokulması gerektiğini gösteren zaafiyet.
o değil de
(bkz: götün evriminin açıklanamamış olması)
(bkz: hep bilimsel açıklama istemek)
(bkz: her yazarı bilim adamı zannetmek)
(bkz: sözlüğün içine etmek)
kanıtın olmaması yokluğun kanıtı değildir vb. mantık yürütmelerle değil bilimsel kanıtlarla ispatlanması gereken bir iddianın sayısız yumuşak karnından biridir. bu yaklaşım evrim teorisi sözde evrim zincirinde hangi dönüşümü bilimsel olarak kanıtlayabilmiştir ki sorusunu beraberinde getirir. bilim somut verilere bakar kişilerin geleceğe dair beklentilerine değil.

konuyu din tartışmasına bağlamak evrimin alternatifinin din olarak algılandığını, aynı türden olmayan iki şey karşılaştırılmaz yaklaşımıyla evrimin de alternatif din olduğunu mu ifade eder düşünmek lazımdır.

ayrıca kanıtlanamaması kanıtın yokluğu değildir birgün kanıtlanabilir yaklaşımıyla nasrettin hoca'nın dünyanın merkezi eşeğimin sağ arka ayağını bastığı yerdir inanmazsan ölç ifadesine de birisi hakikaten ölçmeyi becerene kadar inanmamız gerekirdi gülüp geçmemiz değil. adamdan aldınız ayarı ama doymadınız galiba.
birşeyleri herşeyi ile açıkladığını iddia eden tek oluşum dindir.

bilim her yönü ile birşeyleri tamamen açıkladım ben oh oldum bittim demez. diyemez. bunu o nurtopu gibi kafana soksana beyim paşam sen. bilimsel ilerleme ve dinsel olduğun yerde durma diye bir şey var.

evrim açısından gözün durumunun açıklanamış olması henüz açıklanmadığı anlamına gelir. ya da hatta hiç bir zaman açıklanamayacağı anlamına da gelebilir. bilim bu işte.

dinden farkı herşeyi açıkladım oley diyememesi. ve bu harika olan bir şey.

evrim konusunda ise :

kanıtın olmaması yokluğun kanıtı değildir.

senin dinin sana herşeyi açıklıyor olduğunu iddia ediyorsun ama hiç bir bilimadamı herşeyin herşeyi bu işte demiyor hiç bir zaman. ordan eline ne gelirse onu seçip, evrimciler şapa oturdu oley diye yazmakla olmuyor yani. dediğim gibi kanıt yok demek sadece kanıt yok demek. bunu sen o nurtopu gibi kafanla yok diye anlıyorsun ama öyle değil işler.

bokunda bulduğun her boncuk boncuk olmaya da bilir diyorum.
okumadan kopyala yapıştır yapanların bu videoların bu başlık altında tartışıldığını, dawkins'in kurmacasının bilimsel olarak gözün evrimini açıklamaktan uzak bir tv şovu olduğunu, evrimcilerin günümüzdeki peygamberi dawkins'in bu konuda varsayımlarla dolu masal kitapları dışında somut bilimsel bir kanıt ortaya koyduğu herhangi bir makalesi olmadığını bilemedikleri gibi başkalarına hakaret ederek seviyelerini ortaya koydukları evrimci açmazıdır. evrim teorisine inanınca ingilizce dilini kendisinin oluşturduğunu zannedenleri biz yeterince gördük ve gereken ayarı yaptık. bilisel kanıtınız yoksa evrimci masallarını bırakın gidin çizgi film seyredin. tom ve jerry hiç olmazsa sizi yanıltma amaçlı değil.

bana en ufak bir odak kaymasında görmesi bozulan, herhangi bir değişimde bazı fonksiyonları kaybolacak derecede hassas olan gözün hangi organının hangi sırayla evrimleştiğini açıklayın ya da gidin çizgi film izleyin. yok derseniz ki bizim büyük büyük primat dedelerimiz görme özürlüydü o zaman da torunlarına bakınca evrimin pek de gerçekleşmediğini düşünmemize kızmasınız sanırım. ne de olsa yazdıklarımızı okuyacak kadar bile görmekten aciz izlenimi veriyorsunuz. *
ozgurluk kadar çirkefleşmeden sadece iki adet link vermek istiyorum. (delillerinizi gösterin de gülelim azcık gibilerinden...) eğer anlayabilecekseniz izleyin filan diyeceğim ama hakaret etmek için değil. videolar ingilizce çünkü.

buyurunuz:
http://www.youtube.com/watch?v=rUOpaFVgKPw
http://www.youtube.com/wa...tZrkE&feature=related
2002 temmuzunda yayınlanan Scientific American dergisinde John Rennie açıklamıştır efenim.

"Canlılar son derece karmaşık bir yapıya sahiptir -anatomik, selüler ve moleküler düzeyde. Bu yapı daha az karmaşık olsaydı çalışamazdı. Bu da şu anlama gelmektedir. Böyle bir yapı ancak akıllı bir tasarım sonucu oluşur, evrim sonucu değil.

Bu tasarım konusu yaratılışçıların en fazla üzerinde durduğu tartışmadır ve en eskisidir. 1802 yılında teolog William Paley şöyle yazıyordu: "Eğer tarlada bir saat bulursanız, ilk aklınıza gelen bunu birinin düşürmüş olduğu olasılığıdır; doğal güçlerin bunu orada ürettiğini düşünmezsiniz. Bu benzerlikten yola çıkarsak, canlıların karmaşık yapılarından dolayı doğrudan, kutsal bir iradenin eseri olduğunu anlarız."

Paley'in bu iddiasına karşı Darwin "On the Origin of Species (Türlerin Kökeni)" isimli eserini yazarak, seçilimine doğal güçlerinin zaman içinde evrimi nasıl şekillendirdiğini açıkladı.

Yaratılışçılar onlarca yıldır Darwin'in görüşlerini çürütmek için göz örneğini öne sürüyor. Yaratılışçılara göre gözün evrimleşmesi olanaksızdır. Gözün görüntü yaratma becerisi parçalarının mükemmel düzeninden kaynaklanır. Dolayısıyla doğal seçilim gözün evrimi sırasında geçireceği ara dönemlere izin veremez. Yarım bir göz zaten işlev yapamaz.

Böyle bir eleştiriyi önceden tahmin eden Darwin, "tamamlanmamış" bir gözün de, tamamlanmış göz kadar olmasa da en azından yararlı olacağını iddia ediyordu; örneğin canlı ışığa doğru yol alabilir. Biyoloji Darwin'in haklılığını daha sonra ortaya çıkarttı. Bilim adamları hayvanlar aleminde ilkel gözlerin ve ışığa-duyarlı organların olduğunu kanıtladı.

Akıllı-tasarım fikrini savunanlar bugün öncekilerden daha zekice sorular soruyorlar. Ancak yine de tartışma ve hedeflerinde bir değişiklik görülmüyor."

der kendileri.
biz evrimcilerin işinin ne kadar zor olduğunu anlamamı sağlayan durumdur..yaradılışçılara karşı sunulan ve şu anda açıklaması olmayan ama gelecekte sunulacak olan çözüm ve açıklamalar somut kanıtlara dayandırılmasına ve kendi yaradılış teorisi hakkında en ufak bir bilimsel kanıt olmamasına rağmen kalkıp da zat-ı muhteremi kıskanmamak elde değil efenim..niye ?

- e ben allaha inanıyorum!!!

bitti! b-i-t-tiii! koy götüne rahvan eylesin, banane kanıttan,amaaaan..insanlar uğraşırsa uğraşsın..gelecekte kanıtlar çıkarsa o zaman bakarız.

nasıl kıskanmayayım bu rahatlığı, nasıl!!