bugün

kült filmlerden.

C'era una volta il West orjinal ismidir. "Bir zamanlar batıda" olarak bildiğimiz bir Sergio Leone filmi.
Çekildiği yıla * bakarsak zamanının ötesindedir.
açılış ve kapanış sahneleri aşmış, kamera açıları işi bitirmiş, oyunculuğun dalağının yarıldığı film.

Henry Fonda, Claudia Cardinale *, Charles Bronson* başrollerde. imdb de top 250 listesinde 21. sırada yer bulmuş.
Dire Straits'in '79 çıkışlı Communiqué albümünün 1. parçası. dire straits'in karakteristiğini taşıyan şarkılarındandır. yine mark knopfler'in attığı soloların güzelliği, basitliği ile dikkat çekmektedir bu şarkıda. sözleri de şöyledir;

Some people get a cheap laugh breaking up the speed limit
Scaring the pedestrians for a minute
Crossing up progress driving on the grass
Leaving just enough room to pass
Sunday driver never took a test
Oh yeah, once upon a time in the west

Yes its no use saying that you dont know nothing
Its still gonna get you if you dont do something
Sitting on a fence thats a dangerous course
Oh, you could even catch a bullet from the peace-keeping force
Even the hero gets a bullet in the chest
Oh yeah, once upon a time in the west

Mother mary your children are slaughtered
Some of you mothers ought to lock up your daughters
Whos protecting the innocenti
Heap big trouble in the land of plenty
Tell me how were gonna do whats best
You guess once upon a time in the west

Oh yeah, once upon a time in the west
Oh yeah, once upon a time in the west
Oh yeah, once upon a time in the west *
sondtrack'inde calan armanikanin insani gerim gerim gerdiği, bronson ile fonda'nin düellosu ve ondan önceki diyaloglari bir nevi filmin alt metnini görmemiz icin anahtar vazifesi gören filmdir.

bu filmde hakkı yenen yenen iki oyuncu vardir. biri Cheyenne yani Jason Robards diğeri ise kemik veremli ayakta zor duran denize hasret olan ama cölde durmak zorunda kalan trajik bir kötü adam kompozisyonu cizen Morton (railroad baron) Gabriele Ferzetti.

sergio leone'nin basarisindan midir bilinmez. ama filmde epik ögeler cuk diye yerine oturmus hatta sinemacilik, hikaye anlatimi ve iyi hikaye nasil olur dersi takir takir verilmektedir.

ha burada filmin basinda jack elam selaminaleykum der esek cennetine nakli mekan eyler. kim tarafindan mi? Harmonica tarafindan tabi.
(bkz: once upon a time in america)
sergio leone un spagetti western filmidir. başrollerinde henry fonda ve charles bronson'un yer aldıgı filmde tren ulaşımı rantından daha fazla para ve guç elde etmek isteyen, gecmişte bir kanun kaçağı olan iş adamı ile onu gecmişte yaptıklarının cezasını vermek isteyen kovboyun oykusu yer alır. film muzikleri ennio morriconeye aittir.
stilize düello sahnelerinin en iyilerinden birine sahip ve charles branson' u tüyü bitmemişken izleyebileceğiniz makarna soslu western.
harmonika, dünyanın en karizmatik karakteridir. bunu bilir, bunu söylerim. (bkz: charles bronson)
sergio leone'nin muhteşem bir filmine şahit olduktan sonra*, serinin önceki filmine duyduğum büyük merakla başına oturmuş, azıcık western kokan sahnelerde dikkat kesilmiş, ancak konu akışının ağırlığından uyutmuş olan filmdir.
leone'un stanley kubrick ile ortak çevirdiğinden şüphe ettiğim filmdir, böyle değilse bile ona ithaf etmiş olması, veya kubrick'e bu filmi izledikten sonra yönetmenlik ilhamının gelmiş olması muhtemeldir.

tükürdüğünü yalama editi: sadece uykulu film izlemek insanın görüşünü ne derece değiştiriyor ona ithaf etmek için ilk yazdıklarımı bırakıyorum.
gördüğüm en iyi ikinci western filmdir.**

filmde çoğu westernde iyi adamı oynayan Henry Fonda* döktürmüştür. Başroldeki charles bronson, cüneyt arkın'ın epey bir çirkin versiyonudur. tahmin ediyorum fahrettin cüreklibatur'u bu kişiye birisinin benzetmesinden itibaren aktörlük kariyeri başlamış olmalı.

bir de hülya koçyiğit in pek bir güzel versiyonu olan Claudia Cardinaleden gözünüzü alamıyorsunuz.

--spoiler--
kesinlikle gördüğüm en cool kovboylar bu filmdedir. clint eastwood bu işin kitabını yazmış görünse de, can derdindeyken bu kadar cool olabilen bir rol o dahi kesmemişti.
--spoiler--
Oyuncular : Claudia Cardinale , Henry Fonda , Charles Bronson

Yönetmen : Sergio Leone

Bu filmin ritmi , bir insanın ölmeden önceki son nefesi alırken hissettiği duyguyu ekranlara yansıtmak üzere tasarlandı. Bir Zamanlar Batıda BAŞLANGICINDAN SONUNA KADAR ÖLÜMÜN BiR DANSIYDI. CLAUDiA dışında filmdeki tüm karakterler sonunda sağ kalamyacaklarının bilincindeydiler. Sergio Leone

western tarihinin en i
daha acilis sahnesinde charles bronson'u zimbalamaya calisanlarin -sergi leone tarzi uzun acilis sessiz sekanslarindan sonra tabi- zimbalandiği filmdir.

gerek jason robards, gerekse Claudia Cardinale - doktor jivago'yu hatirlayiniz- oyunculugunun dorugunda oldugu henry fonda'nin ise cemcük agiziyla rolunun hakkını fazlasiyla verdiği filmdir.

nedense benim bu filmde aklimda hep Gabriele Ferzetti'nin kemik veremine yakalanmiş morton kompozisyonu aklimda kalmiştir. hani şu kurt kocayinca maskara olan çölün ortasinda denizi özleyen ve özlemini anca tablodaki azgin deniz manzarasi ile idare eden kişi. o kisi ki nallari dikerken bile elini su birikintisine sokup son aninda suyu hissederek nallari dikmiştir.

herneyse, sergio leone'nin filmlerinde olmazsa olmaz tamamlyaici unsur olan filmin müziklerini ise yine Ennio Morricone yapmiştir.

ahanda onun da linkini vereyim.

yasal uyari:

tüyleriniz diken olabilir.

http://www.youtube.com/watch?v=LIgNCD3nzOg
-------Yasal uyarı-------
Bu entrynin http://www.youtube.com/watch?v=LIgNCD3nzOg linkindeki şarkı eşliğinde okunması çocukların kemik gelişimi, yetişkinlerin western eğitimi ve yaşlıların kabızlığına iyi gelecektir. önemle duyurulur...
-----------------------

il buono il brutto il cattivo 1, bu 2 dir!
giriş sahnesindeki sessizlik ve hareketin küçük ayrıntılarında saklanan gizli karizmasıyla daha ilk dakikasından nasıl bir film olacağı hakkında western tarzını severlere tüyolar veren filmdir. su deposunun altında bekleyen adamın şapkasının üstüne cip cip damlayan suları içmesi mi? kafasına konup duran sineğe sinir olup onu silah namlusu içine hapseden adamın silahı sallayarak sinekten ses çıkarması mı? yoksa diğer psikopatın tüm kemiklerini kırarcasına kıtır kıtır kıtlattığı eli mi? karizma dolu... seç seçebilirsen...

trenden inen Charles Bronson ise insanda ''bu da nesi lan?'' dedirten mızıka resitali ile sağlam bir giriş yapmakta. karşısına aldığı 3 adamla girdiği o sağlam diyalog ise unutulmaz!

Charles Bronson: Bana at getirdiniz mi?
pislik herif: Görünen o ki, bir at eksiğimiz var! ha ha ha ha!
Charles Bronson: Fazladan 2 tane getirmişsiniz...

gülen o kötü adam suratları bir anda mor olur ve ardından zımba!!! grav grav grav!
giriş böyle yapılır dedirttir geçer gider...

Claudia Cardinale çıkar daha sonraki sahnede. güzellik abidesi bu kadın nereden gelmiştir, neden bizim zamanımızda bu halinde değildir kahredilir. film boyunca takındığı asi tavır ise ayrı bir çekicilik katar ona. frank'la yatarak yamuk yapar ama olsun yine affetmemek elde değildir... vahşi güzelimiz o bizim!

Frank, yani Henry Fonda ise klasik mavi gözlü, pislik tipli, yamuk ağızlı, içten pazarlıklı ve daha görüldüğü ilk sahnede ''geber lan şerefsiz'' dedirtebilen cinsten bir kötü adamdır. gariban morton, kemik tübekulozu ile uğraşırken bu da onun işlerini yürütmektedir ama artık bir ayak işlerine bakmaktan da sıkılmıştır. büyük düşünmeyi öğrenecektir zamanla. acıması yoktur! zaten o çocuğu vurduğunda cibiliiyetine gereken küfürler edilmiştir...

Cheyenne, yani Jason Robards ise delikanlı bir suçludur. karıya kıza sarkıntılık yapmaz, suç dünyasının asi çocuğudur. yakalanır, kaçar! kaçar, yakalanır ama hep oralardadır. morton'a mr.çuf çuf demesiyle de adamı yere yapıştırır...

morton desen deniz hayaliyle yanıp tutuşan bir garip adam. yürümeye dermanı yok, kefene para basacak sanki uğraşıp durmakta ne için anlamak zor. sanki frank paralı yesin diye uğraşmakta. okyanus hayali ile yanmakta fakat içmeye su bulamamakta... filmin sonuna doğru girdiği risk ise ölümünü hazırlamakta... garip adam, öleceği belli karakter...

western tarzı filmlerin bir vazgeçilmezidir ''uzaklardan gelen yabancı''. işte burada mızıkası ile zırt bırt ortaya çıkan, geleni geçeni zımbalayan bu adam charles bronson insana film boyunca o mızıkadan ne çıkacak diye sordurtmayı başarır! frank'i de meraktan ortadan ikiye çatlatır. mızıkanın gizemi çözüldüğünde ise hemen bir mızıka bulup, sırtına da adamın birini alarak zorlu nefes alıp o müzik gerçekten çıkıyor mu denemek gelir... mızıka bulamadım, deneyemedim! ama bulursam deneyeceğim...

imdb top 250 listesinde 19.sırada bulunan film arşivde bulunması ve ölmeden önce en azından bir kere izlenmesi gereken bir filmdir. western severler izlemezse yanılır, üzülür...

son olarak
grav! grav! grav!!!!
Batıda Kan Var

Spaghetti Western türünün tepedeki örneklerinden. iyi, Kötü ve Çirkin'den iki yıl sonra çekilmiş. Yönetmen yine Sergio Leone, senaryo ekibi ise ilginç; Dario Argento ve Bernardo Bertolucci! Müzikler yine Ennio Morrecone imzalı. Oyuncu kadrosu ise tamamen değişik.

Benzer bir şekilde hikayeyi götüren üç ana karakterimiz var yine ve bir de bayan karakter eklenmiş: afet-i devrân Claudia Cardinale. Kötü rolünde usta Henry Fonda akıllara kazınan bir tipleme portresi çizmiş. iyi karakter bence o rollere uygun değil pek. "Cheyenne" rolündeki Jason Robards da çok iyi, Eli Wallach'ın Tuco rolü kadar olmasa da.
(bkz: kült filmler)
sessiz sakin fakat bir o kadar da heyecanlı kovboy filmi. öyle bildiklerinizden değil tamamamen kült olanlarındandır. ayrıca müzikleri de filmi ölümsüz kılan unsurlardandır.
(bkz: man with the harmonica)
açılış sekansı var olan ve var olacak tüm yönetmenlere ders niyetine okutulmalı.
1968 yapımıdır.
hikaye; sergio leone, bernardo bertolucci ve dario argento'ya aittir.*
iyi kötü cirkin le beraber sinema tarihinin en iyi vahsi bati filmlerinden birisi.
en az 3-5 tane çok sağlam karakter bulabileceğiniz nadir filmlerden.
müziklerin ihtişamıyla, henry fonda ve charles bronson'ın valsiyle bezenmiş bir spaghetti western. filmin ağırlığı zamanında eleştirilmiş. oysa sergio leone, bu filmi bir cenaze töreni olarak kurgulamış kafasında, ve bu yüzden kasvetli bir şekilde, kaplumbağa hızında akmış film. ve bence çokta iyi olmuş.
Charles Bronson un kariyerindeki en iyi filmi olmanın yanı sıra müzikleri tekniği ve görüntüsüyle aşmış leone klasiği.
film her ne kadar durgun ilerlese de son sahnesinde çalan müzikleriyle beni bitirmiş ve defalarca o son sahneyi bana izletmiştir.
devamı niteliğindeki film (bkz: bir zamanlar amerika da)'dır. yine aynı yönetmene ait olan film 3 kusur saat surmektedir.
ilk on dakikalık gergin bekleme sahnesi dünya film tarihinin kendi dalında tartışılmaz en güzel film sahnesidir.