sevdiği entry'ler

halkın tercihini sindiremeyen internet nesli

evet.

halk 1 kasımda kararını verdi ve sıra sıra şunları söyledi.

AK Parti: Yolsuzluk sesleri çıkarsa, kibirlenirsen, istediğimiz zaman iktidar yetkini alırız. Akıllandın ve yetkini geri verdik. Çalışmaya devam et.

CHP : Nasıl siyaset izlersen izle, artmaz eksilmez. Ama Kılıçdaroğlu 7 Haziran sonrası izlediği politika ile oyunu korumayı başardı. Davutoğlu ile koalisyon görüşmeleri olsun, gar patlamasından sonra koşarak devlet adamı gibi görüşmeye gitmesi olsun, bunların hepsi oyunu korumasına sebep oldu. Çıkıp "koalisyon görüşmelerinde görüşülenleri açıklarsam davuroğlu zor durumda kalır" sözü itici kaçtı. Davutoğlu açıkla dedi, açıklayamadı.

MHP : Devlet adamı değlsin, hayır diyerek siyaset olmaz diyerek adeta çok sağlam bir tokat attı.

HDP : Terörle arana mesafe koymadığın sürece kimse seni sallamaz dedi.

Gelelim asıl mevzuya, internet nesline. internette üretilen her türlü yalan haberi alıp burada o haberlere tapan, kendi ülkesinin yöneticilerine başka ülkeden birileri küfrettiğinde onu alıp harika bir şeymiş gibi sunan, devlet adamlığı konusunda zerre bilgisi olmayan, hükümet ile devlet ayrımındaki o ince çizgiyi kalın kafalarıyla fark edemeyen garip zihniyet..

Algı yönetimi sadece webde tutar, tutuyor da. Yolsuzluk iddiaları olsun, yalan haberler olsun. Bunları halk sallamıyor güzel kardeşim. Halk reele bakıyor. Halk şehrindeki yapılanlara bakıyor. Halk cebine bakıyor. Senin gibi hayal dünyasında yaşamıyor.

Daha bu gün yaşadığımız bir örneği anlatayım,

karaktersiz bir arkadaş "ali babacan asgari ücret 1300 lira olacak demedik" dedi diye haber paylaştı. bende dedim ki, böyle bir şey yok. Bu haber tekzip edilir, boşa heveslenme. hemen trt'de yayınlanan programın linkini vermiş heyecanla * izledim programı. Asgari ücretin 1300 lira nasıl olacağının adımlarını anlatıyor. Devlette işleyişin nasıl olduğunu anlatıyor. Davutoğlu balkon konuşmasında "lan bundan sonra işçiye 1300 vereceniz tamam mı" diyecek diye bekleyen zihniyete, asgari ücret komisyonuna öneri sunulur ve hükümetin sunduğu öneri her zaman için ağırlıklıdır diyor. adam bunu kalkıyor, "ali babacan asgari ücret 1300 lira olacak demedik" dedi diye haber yapıyor. bizim herşeye atlayan internet nesli de bunu gerçek zannedip sağda solda nara atmaya çalışıyor.

Ee sonra noluyor? Kendini düşünen halk AK Parti'ye oyunu veriyor. Nasıl olur da halk AK Parti'ye oy verir diye birbirinizi yiyorsunuz, efkarlanıyorsunuz. Üzülüyorum olm size, o yüzden bu çabam. Siz de hipnozdan, yalan haberlerden, sözcüden, postadan kurtulun. Hükümetçi olun demiyorum, devletçi olun biraz.

Ha bi de, sağcı medyayı okuyan aptal, siz sözcü okuyorsunuz, zekisiniz ayağına kandırıyorlar ya sizi. o asıl koymalı size. hele seçim günü sözcünün okurlarına "beyninizi yanınıza alın" demiş olması da ayrı komedi.

neyse abicim, kendinizi yırtmaktan, yalan haberlere malzeme olmaktan vazgeçin. Erdoğan'ın 2002'de başlattığı kervan 2019'a kadar yürüyecek. Siz de görevinizi yapıyorsunuz gerçi ama gelin, devletçi olun diye önerimi sunayım ben.

ak parti nin neden kazandığını anlamayan muhalif

Öncelikle başlık ve entry malum siteden alıntıdır:
bu yazının hedef kitlesi olan muhalif. samimiyetle size son kez yazacağım, benim partimin 2019'a kadar keyfi yerinde olacak, ister kulak verirsiniz ister vermezsiniz.

fethullah gülen hareketine verilen destekle başlayalım:

muhalefetin tamamının yanlışta birleştiği en önemli nokta. ak parti'nin birebir cemaatle savaşını oylattığı iki seçim geçirdi türkiye 2014'te, %45 ve %53 oy aldı. yani halk dedi ki, cemaatle savaşında seni destekliyorum, onlara ise sırtımı dönüyorum.

muhalefetin hiçbir partisi bunu okuyamadığı gibi, seçmenin bu mesajının tersine hareket ederek cemaatin her eylemine iştirak etti, cemaate yapılan operasyonlara her zaman karşı durdu.

bunun için cemaatle liderlerin yaptığı anlaşmaların elbette payı var. kılıçdaroğlu'nun genel başkan olmasında, bahçeli'nin kasetlerle susturulmasında, demirtaş'ın amerika ziyaretinde çok şey aramanız lazım ama aramıyorsunuz. fakat anadolu çomarı dediğiniz seçmen bile yıllarca cemaate söven mhp ve chp'nin nasıl ve neden bugün tv'ye desteğe gittiğini anlıyor.

kimse basın özgürlüğü mavalı okumasın.

herkes bu operasyonların basın özgürlüğünü kısıtlamak için yapılmadığının farkında. o yüzden cemaatin yanında yer aldığınız sürece kaybedeceğinizin farkına varın.

partiler ve genel başkanlar bazında eleştirileri yapalım:

kemal kılıçdaroğlu:

seçimden sonra bile hakkında “böyle iyi niyetli, böyle dürüst bir adam” tadında güzellemeler, lütfen istifa etmesin minvalli yazılar paylaşılıyor.

çok net bir soru soracağım: davutoğlu %35 alsaydı bugün istifasını vereceğine hepimiz hemfikiriz değil mi? evet.

öyleyse kılıçdaroğlu da istifa etmeliydi.

başbakan olmak istediğine eminim, kemalist olmadığına da eminim, farklı bir sol rüzgarla millete ulaşmaya çalıştı. ama yemedi. neden? üç ana sebebi var.

1) samimi bulunmuyor ve zaten samimi de olamıyor. sürekli –mış gibi yapıyor. gerçekten fakirlikle derdi varmış gibi yapıyor, gerçekten özgürlük getirmeye çalışıyormuş gibi yapıyor, gerçekten milletin derdiyle dertleniyormuş gibi yapıyor.

ama hala tüsiad gibi vahşi kapitalizmin türkiyedeki bayrak tutanı bir oluşumdan, beyaz türklerden, zenginlerden medet umuyor. hiçbir yaptığı, söylediği hakkında gerçekten öyle düşündüğüne ikna olamıyorsun.

benim için en önemli meselelerden birisi “başörtüsü özgürlüğü” halk olarak. benim chp’ye oy verebilmem için bu meselede samimi bir söz almam gerek en öncelikle. neden? çünkü okul birincisi kızkardeşim başörtüsüyle çalışıyor, chp yasaklarsa çalışamayacak, annem 20 yıldır başörtüsü mücadelesi veriyor.
benim için önemli kardeşim? senin seçmenin istediği kadar önemsiz, bilmem kaçıncı sırada görebilir, sırf bu meseleyi çözdüğü için oy veren en az %5’lik bir kesim var bu ülkede ak parti’ye. bana çıkıp da bununla ilgili soruma “başörtüsü özgürlüğünü getiren benim” gibi bir cevapla benimle ta**ak geçmeye kalkarsan, n*h alırsın benden oy. bu kadar basit.

kısacası söylemlerini gerçekten benimsemedikçe kemal beyin halkta bir karşılığı yok. üç seçimdir aldığı %25 oydan da bunu anlayabiliyor olmanız gerekli.

2) kendini ultra elitist zeki gören chp seçmeni:

çok uzatmaya gerek yok, anadolu çomarı, bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam, yobaz, vb aşağılamalara devam ettiğiniz sürece kemal kılıçdaroğlu hiçbir zaman samimi bulunmayacak. bu arada eğitimli kültürlü bir insan olarak gerizekalı dediğiniz milletten zerre kadar zeka ve entelektüel ayrımınız olmadığını söyleyebilirim.

ha ama yok biz hakaret edeceğiz, halk gerçekten aptal diyorsan benim işime gelir, 2023’e kadar iktidarı garantilemiş oluruz.

içinizdeki zeki, demokrat ve gerçek solcu olanlara çağrım: gerçekten başarı derdineyseniz, aranızdan kemalistleri temizlediğiniz gibi, millete hakaret edenleri de bir bir temizleyin, erdoğan'dan nefret edenlerle değil, milleti sevenlerle yola çıkın.

3) tembellik:

chpliler ne akpartililer kadar partisini ve davasını sahipleniyor, ne de onun için çalışıyor.
burada kastettiğim sahiplenme gözü kör bir sahiplenme değil, örnek veriyorum adam deprem yüzünden evini yenilemek istediğinde ak parti belediyesi imar vermemiş, küfrediyor ama dava için canını dişine takıp çalışmaya devam ediyor. neden? kızkardeşi yıllarca başörtüsüyle matematik öğretmeni olmak istemiş, yasaklamışlar başörtüsünü yapmamışlar, ak parti adamın kızkardeşine bunu sağladı işte, kime ne kişisel çıkarlarından, ev yenilemekten?

bu milletin basit görünen ama içine işleyen sorunları var, inandıkları için aşağılanmaktan bıkmışlar, destekledikleri parti yüzünden aşağılanmaktan bıkmışlar. ve en önemlisi de beyinsiz bir gerizekalı sürüsü tarafından aşağılanmaktan bıkmışlar.

ak parti ne yapıyor? insan gibi karşısına alıyor konuşuyor, değer veriyor, sözünü dinliyor. bir arkadaşımın abisi mv adayı olduğunda köydeki bir teyze “siz şikayetlerimizi dinlemezsiniz” dediği için ayrı ayrı zamanlarda üç kez ayağına gidip şikayetlerini dinlediğini ve not almak istediğini teyzenin en sonunda “tamam be oğlum, şikayet mikayet yok, oyum sana” dediğini anlatmıştı.

bir chp’li kalkacak da bir köylü teyzenin ayağının dibine kıvrılıp geldik, işte yüzümüz söyle söyleyeceklerini diyecek.

en ıslak rüyalarda bile mümkün değil böyle bir şey.

ha bir de öyle seçime bir yıl kala çalışmaya başlamakla olmaz o işler. tayyip erdoğan bugünlere gelebilmek için tam 35 yıldır sokak mücadelesi veriyor. sen bir yılda onun fethettiği kalpleri fethedebileceğini sanıyorsan çok yanılıyorsun. adam belediye başkanı seçildiğinde “istanbul’un çöp problemini çözeceğim” vaadi vermişti. tam iki yıl boyunca refah partisinin gençleri sokak sokak çıkıp çöp topladılar. kendilerine “siz manyak mısınız niye çöpleri topluyorsunuz?” diyenlere “biz bu millete bir söz verdik” cevabını veriyorlardı.

chp gençlik kolları çöpe el sürebilir mi acaba?

mhp neden kaybetti:

çok net bir cevabı var, uzatmaya gerek yok. mhp tabanı kendi partilerinin iktidar ortağı olmasını istedi ve bahçeli bunu çok açık şekilde seçim gecesi reddetti. senin olup olabileceğin çap cemaatin oyları ile %17, ne diye hırsa kapılırsın anlamam. dolayısıyla mhp seçimi aslında 7 haziran gecesinde kaybetmişti. bu süreçte akparti ülkücü seçmene sahip çıktı, yollarını açtı, destek verdi. durum bundan ibaret.

hdp neden kaybetti:

barış için yola çıktığını söyleyip altı milyon oy alan hdp kandil’e çıkıp da “benim altı milyon seçmenim 80 milletvekilim var, ben artık senin taleplerinle değil, bana oy verenlerin talepleriyle hareket edeceğim” diyemediği için ve pkk terörüne dur diyemediği için kaybetti. cizre’de silvan’da kürtlere zulmeden pkk’yı ve kck’yı şehirden çıkarmak için değil şehirdeki mevzilerini sağlamlaştırmak için çaba gösterdiğinden dolayı kaybetti.

diyarbakır’ın katılım oranına bakın, kimin boykot edildiğini anlarsınız.

kısacası suçu millette aramaya devam eder, millete aptal yakıştırması yaparsanız bir dahaki seçimde %55’lere ağlamak zorunda kalırsınız.
(bkz: adam haklı beyler dağılın)

hollandadaki seçmenin yüzde 73ünün akpye oy atması

helal olsun bizlere.

10 yil once antalya'ya tatile geldigim de basortum yuzunden bir veba hastAligim varmis gibi bakanlari hic unutmadim/unutmayacagim..!

protest sanayici

cümleten iyi geceler.

öncelikle seçim yasakları bittiğine göre şunu koyalım;
(img:#880372)

evet, ne demiştik?
(bkz: devlet bahçeli olduğu sürece mhp ye oy vermiyoruz)

bunu düşünen sadece ben değildim ve bunun da böyle olacağını 8 haziran 2015'ten beri biliyordum.

her neyse, başkası beni bağlamaz, her koyun kendi bacağından asılır.

ben 39 yaşındayım arkadaşlar.
bakmakla yükümlü olduğum bir ailem var. ben her şeyden önce onları düşünmek zorundayım.

orta halli bir ailenin çocuğuydum, yokluk, hiçlik görmedim.
babam yok annem yok. destekçim yok. şu hayatta sırtımı dayayacağım eşim ve çocuklarım dışında kimsem yok.
24 yaşında öksüz kaldım. cahildim, hayatımın başındaydım, iş dünyasında yalnız başımaydım.
şunu öğrendim.
güçlü olmalıydım.
hep güçlü kalmalıydım...

anayasa krizinde elimde avcumda ne varsa yarısını kaybettim. gittim bahçeli'ye oy verdim.
bugüne kadar 3 hilalden başka bir yere oy vermedim.
"ister kriz olsun, ister ülke batsın ben davamdan vazgeçmem" dedim.

oysa ben davamdan vazgeçmezken, geçim derdi olmayan, geleceğini düşünmek zorunda olduğu bir çocuğu olmayan bahçeli böyle düşünmüyormuş meğerse.
biz ona oy verdik, o hep kaybetti, ama gitmeyi aklından bile geçirmedi.

gün geldi bağ kur borcumdan dolayı çocuğuma ilaç alamadığım gün oldu.
alyanslarımızı sattırıp çocuklarımızı tedavi ettirdiğimiz günler yaşadık eşimle.
allah ondan razı olsun bir "of" bile demedi hiç.
ben de ona hiç yokluk göstermedim allahıma şükür.

her neyse.
başınızı ağrıtmak istemiyorum.

7 haziran sürecine gelelim.
7 haziran sürecinden 2 ay önce kesildi işlerimiz.

seçim süreci, ramazan ayı, ramazan bayramı, seçim sonrası hükümet kurulamaması, bahçeli'nin atar gider yapması derken, iş üretemedik.
hizmet verdiğimiz kuruluşlar yatırımları durdurdu.
beklediğim ve almış olduğum 2 tane büyük iş, sırf allahın belası siyaset yüzünden durduruldu.

ama ben duramazdım.
bakmakla yükümlü olduğum ailem ve 12 tane de maaş vermem gereken elemanım vardı.
her gün arabaların tekerleri dönmeliydi bir şekilde.

2 tane daire sattım, gittim 3 tane araba bozdurdum. ticaret yapanlar "mal bozdurmak" nedir iyi bilirler.
müşteri çekleri patladı ard arda.
ben bu haldeyken diğer ticaret erbapları, sanayiciler, kobiler ne haldeydi düşünmek dahi istemiyorum.
zira biz kriz ortamında bile iş üreten, para kazanabilen bir firmaydık.

benim çektiğim bu sıkıntıları tarihci76 panpam iyi bilir ve şahittir. birkaç kişi daha bilir o kadar.

işte ben bu ahval ve şerait altında dahi kimseyi mağdur etmedim, elemanlarımın maaşlarını takır takır ödedim, ailem çektiğim sıkıntıları bilmesin diye bursa'ya sokmadım, bütün yazı yazlıkta geçirdiler. ha bu arada yazlığı da bankaya ipotek verdim...

o evde yalnız kaldığım anlarda hep allaha dua ettim, ne olursa olsun azmimi kaybetmedim ve seçim hükümetinin kurulmasıyla birlikte herkes kan ağlarken 2 tane büyük iş alıp durumu düzelttim.

benim kaybedecek çok şeyim var.
bir ailem var, 2 çocuğum var.

kimse kusura bakmasın ama benim ailemin rızkıyla oynayacak, benim işimle, benim elemanlarımın rızkıyla oynayacak siyasi parti liderinin ta amına koyarım.
bu yıllardır içinde olduğum mhp'nin lideri olsa bile.

ben ekmeğime bakarım arkadaş, ben işime, aşıma bakarım. kimse kusura bakmasın.

şimdi hala bana sövmek isteyen varsa buyursun sövsün.
benim alnım açık, başım dik allaha şükür.
ülkemi ve partimi bu hale getirenler utansın.

burada beni eleştiren sözde mhp'lilerden hiçbiri benim kadar mhp'ye oy vermemiş, benim kadar mhp için çalışmamıştır.

geçmişte yazdıklarım bakın arşivli hala şurada duruyor;
(bkz: protest sanayici/#3711764)

bir tanesini dahi silmedim. yazdıklarımın arkasındayım.
akp'yi dün nasıl eleştirdiysem, yarın da aynı hataları yaptığında aynı şekilde eleştireceğimi beni tanıyanlar iyi bilir.

endişeye mahal yok.
biz hala türkçüyüz, hala mhp'liyiz, hala atatürkçüyüz.

ama bu memlekete hizmet edenin, bir çivi çakanın da son nefesimize kadar yanındayız.

sadakallahülazim...

oy verirken mantıksal olarak düşünmek

Bu seçimde herkesin yapması gereken şey...

Şimdi şöyle söyliyeyim chp ve mhp nin iktidar olma ihtimali koca bir sıfır. Fakat akp nin iktidar olması yüzde elli gibi duruyor.

ikincisi koalisyon zamanlarını bilenler bilir bilmeyenler de az çok iyi olmadığını bilir. şimdi akp iktidar olamazsa koalisyon görünecek ve malesef ülkemizde koalisyonlar her zamam gerilediğimiz dönemlerdir.

Üçüncüsü aralarında en iyi partinin de ak parti olması...

Evet akp nin yaptıkları herşey ortada. verdikleri sözleride hep yerine getirdiler. Hemen hemen hepsi aynı vaatleri sunuyor en azından akp dediğini yapıyor burdan da akp ye vermek mantıklı görünüyor. Zamanında mitinglerde anahtar sallayıp herkese ev vereceğiz diyenleride gördük biz.

Akp nin herkesi kucaklayıcı olması...

Evet akp hep söyler; türkü, kürdü, lazı, çerkezi, gürcüsü, romanı, abazası, zazası yani toplumun bütün kesimlerini kucaklıyorlar. Kimseyi kimseden ayırmazlar. Herkes eşit seviyedidir. Olması gerekende bu zaten. Lakin chp ve mhp toplumun bütün kesimlerini malesef kucaklamıyor. Mhp nin faşist tutumu chp nin ise sadece sahil kesimlerini ve laikçilere hitap etmesi de durumu özetliyor bir bakımdan. Adamlar daha doğu da miting yapmıyor nasıl ülke yönetecekler bunlar.

En azından adamların bir hedefi var 2023, 2051, 2071 adamlar 50 yıl sonrasını hesap ediyorlar lakin bunlar bize 4 yıl verin beğenmezseniz gönderirsiniz diyor...

Evet arkadaşlar akp dönemlerinde terör hariç herşey gayet olumlu olduğunu düşünüyorum şuan ki terör olaylarının sebebi de ülkenin yönetiminde boşluk olması eğer akp iktidar olursa ki çözüm süreci bittiğine göre terörün kökü kazınacaktır.

recep tayyip erdoğan ın vatansever olması

ne kadar iftira atılsa da gerçek olsan Reis'in vatansever olduğudur. pkk'yı çözüm süreciyle oyalayıp milli silahlarımızın yapılması için ortam oluşturdu.

https://www.facebook.com/...i/videos/968358723211865/

cumhuriyet tarihi boyunca yanlış politikalarla Doğu'daki kürt halkı devletten koparıldı. bu amaçla çözüm süreciyle hedeflenen kopan halkı devletle bütünleştirmekti ama olmadı.

olmamasının en önemli nedeni cumhurbaşkanı olduktan sonra süreci kendisinin değil başkalarının yönetmesiydi. mesela herkes Dolmabahçe görüşmeleri yüzünden Erdoğan'ı suçlar ama gerçekler çok farklıdır.

kendi ağzından dinleyin: "Dolmabahçe'de ben o karenin içinde yer almayı hükümet için doğru bulmadım" dedi. izleme komitesine karşı çıkma nedenini de "Zaten izleme komitemiz var, MiT şu an o işi yapıyor"

http://www.cnnturk.com/vi...o-kare-yanlis-bir-kareydi

bu sözlerden sonra Dolmabahçe olayı da iptal oldu.

milli silah, uçak, tank,uydu diyoruz ama kimse anlamıyor ya da anlamak istemiyor. yabancı ülkelerden alınan uçaklarla, ve onların güdümündeki uydularla yapılan operasyonlar hep başarısız oluyordu. bir düşünün bakalım neden?

çünkü pkk'ya operasyon yapılacağına dair bilgiler anında israil'e ve Kandil'e gidiyordu. artık bu durum değişti son operasyonlarla kandil dümdüz oldu. eğer kendi uydumuz, radar sistemimiz, uçağımız olmasaydı çok daha fazla şehidimiz olurdu.

diyeceksiniz 90 yıllık tarihi boyunca neden silahlar, tanklar, uçaklar, uydular yapılmadı?

ülke yıllarca gündelik olaylarla meşgul edildi, ekonomi dışarıya bağımlı hale getirildi, kardeş kardeşe düşürüldü.
ordu, en son teknolojiye sahip pkk ile 1970'lerden kalma silahlarla mücadele etmek zorunda bırakıldı. başarı şansı sıfırdı.

artık savunma sanayisiyle gururlanabileceğimiz bir türkiye var. bu silahlarla ordumuzun, emniyet birimlerimizin kendine güveniyle birlikte başarıları da arttı.

para karşılığı, sürekli papağan gibi aynı şeyleri tekrarlayanları dinlemeyin. kendi aklınızla okuyun araştırın doğru yolu bulacaksınız.

22 ekim 2015 fenerbahçe afc ajax maçı

feneri tebrik ederiz iyi güzel hoş ama bir takım elindeki kadroyla bu kadar mı amaçsız, bu kadar mı taktiksiz, bu kadar mı başına buyruk, bu kadar mı gelişi güzel oynar? hadi gruptan çıktı diyelim. yarın bir gün daha dişli bir rakip haşamat eder bu takımı. ajax ne amk?

en iyi porno siteleri

bir çırpıda aklıma gelenleri yazayım, başka gelirse eklerim.

(bkz: pornmd) 3-4 tane farklı porno sitesinde arama yapmanızı sağlar, oldukça faydalıdır.
(bkz: xhamster)
(bkz: fux)
(bkz: porntube)
(bkz: pornhube)
(bkz: brazzers)
(bkz: redtube)
(bkz: xnxx)
(bkz: youjizz)
(bkz: tblop)
(bkz: fetlife)
(bkz: motherless)
(bkz: anon-ib)
(bkz: yourbitches)

ayrıca: beyler bing var ya hani arama motoru, orada güvenli aramayı kapatarakta istediğiniz pornoya ulaşabilirsiniz *

iyi 31'ler dilerim *

ekleme:

(bkz: xxxbunker)
(bkz: inhumanity)
(bkz: efukt)
(bkz: xvideos)
(bkz: fuq)
(bkz: planetsuzy org)
(bkz: 4tube)
(bkz: apetube) sonlara bıraktığıma bakmayın efsanedir :)
(bkz: hdzog)
(bkz: beeg)
(bkz: video-one)
(bkz: booloo)
(bkz: free18 net)

yazar tavsiyesi üzerine ekleme: (bkz: hdmovz) ben denemedim henüz ama arkadaş gayet faydalı olabileceğini söyledi. şurda dursun bir ara bende bakarım :)

ekleme: arada bir unutuyorum sonradan ekleyebiliyorum, bir yazar arkadaşımız hatırlattı teşekkür ederim kendisine

(bkz: vk18)

akp chp koalisyonu

büyük üstad, cesur yürek ergün diler chp ve hdp'nin entrikalarıyla ilgili muhteşem bir yazı yazmış.

Hani AK parti TEK PARTi olmaktan çıktığında sorun kalmayacaktı! Hatırlayın bu sözleri!
Konu Ak parti değil! ERDOĞAN!

dünyanın öbür ucundaki elin Amerikalısının derdi bile ERDOĞAN. işte tüm mesele bu.

https://www.facebook.com/...r/posts/701435669961076:0

"ÜST AKIL NE iSTiYOR..!

GÖRÜŞMELER başladı. Başbakan Ahmet Davutoğlu CHP’den sonra dün de MHP’yi ziyaret etti. iki görüşmede de iLK TUR olmasına rağmen sonuç çıkmadı. Işık görünmedi… Peki sonuç alınacak mıydı? Koalisyon kurulabilecek miydi? Ya da erken seçimin önü açılacak mıydı?
işte her zaman söylediğim gibi bu sorunun cevabı ANKARA’ da değildi.
Olmazdı da zaten!

Kaç kez yazdım hatırlamıyorum bile…
Ama geriye dönüp bakmakta büyük fayda var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti içeride bir YAPIYA karşı 40 yıl sonra bir OPERASYON başlattı. Bu tasfiye kararı MiLLi ve YEREL bir karar olsa da sonuçları KÜRESELDi!
Gidin geriye…
Deniz Baykal’ın kasetle gitmesi, MHP’li 10 ismin uzaklaşması, kasetle siyasetin dizayn edilmek istemesi, orduya girilmesi, işadamlarının korkutulması gibi onlarca operasyon izledik.
Deniz Bey gittikten sonra yerine Kemal Bey geldi. Kemal Bey’in hiçbir şeyden haberi olmasa da KASETi hazırlayanlar onun gelmesini istiyordu. MHP’de ise 10 kasetle parti ele geçiriliyordu! Hatırlayın; Devlet Bey’i tehdit edecek kadar ileri gidiliyordu. Çirkin ve hayal ürünü kumpaslarla Devlet Bey gibi ağırbaşlı saygın bir devlet adamı bile uyarılıyordu! Türkiye buralardan geçti…

Siyasete bir güç el atarken bir yandan da DEMiRTAŞ parlatılıyordu. Öcalan’ı kenara çeken bir AKIL Demirtaş’ı ABD’ye kadar davet edip önünü açıyordu! Kimdi bu isim?
Kemal Derviş Bey! Peki Kemal Bey Demirtaş’ı ne bilir, ne tanırdı? KÜRESEL denklemde tanıması gerekmiyordu! Çağırdı ve Demirtaş da gitti. Gider gitmez BENENSON’la masaya oturtuldu. Kemal Bey’in ekibi biz görmesek te DEMiRTAŞ için çalışıyordu. Yani 7 HAZiRAN öncesi ilk kart HDP’ydi! Daha koalisyon çalışmalarında bunu görmedik! Yakında göreceğiz ama… Oyunun tam merkezinde HDP vardı. Yavaş yavaş ortaya çıkacaktı bu gerçek! Kemal Derviş Bey daha sonra Demirtaş’ı CIA eski Türkiye şefi Graham Fuller’a götürdü. Orada da ÜST AKILI anlama metodları öğretildi. Ve muhafazakar olarak bilinen bir GAZETECi de bu denkleme katıldı. Duyduğuma göre Graham’la arasından su sızmıyormuş! Yani OPERASYON giderek genişliyordu…
Neyse…
Kobani olayları sonrası gelişen iç karışıklık ve Demirtaş’ın ABD’ye çağrılması operasyonun omurgasıydı! Kemal Derviş Bey, dışarıda görünse de CHP’nin BEYNiYDi! Yani bir akıl, CHP ve HDP’yi BENENSON çatısı altında seçimlerden önce bir araya getirdi! Nerede? ABD’de… Koalisyonun ilk adımı çoktan atıldı. Hem Öcalan, hem barış süreci, hem de AK Parti kontrol edilmek isteniyordu! Bu karar suyun öteki tarafında alınmıştı.

MHP ve Devlet Bey, kategorik olarak buna karşıydı. HDP ile yan yana gelemezdi. Ama EKMELEDDiN BEY’i çatı adayı olarak belirlerken bir MARKANIN bir ŞiRKETiN, BiR MEŞRUBAT FiRMASININ tavsiyesi sonuna kadar dikkate alınıyordu! Ne MHP’nin ne de CHP’nin önde gelen yüzlerce insana sorduğu “Kimi Çankaya’da görmek istersiniz?” sorusunun anlamı kalmıyordu! Boşu boşuna soruluyordu. Ortada resmen bir tiyatro vardı. Karar dışarıdandı! Tıpkı ÇiPRAS’ın düştüğü durum gibi! Çipras halkı referanduma götürdü. Halk “HAYIR! Kemer sıkmayacağız. Boyun eğmeyeceğiz” dedi. Ama buna rağmen kahraman ÇiPRAS gidip Avrupa Birliği ile kuzu kuzu anlaşmayı imzaladı. imzalamak zorundaydı!
CHP-MHP de bu durumdaydı. Dünyada işler böyle yürürdü! Yörüngenin dışına çıkamazdın!

Aynı akıl ve ekip 7 Haziran sonrası kesinlikle ve kesinlikle KOALiSYON istiyordu! içinde CHP ve HDP’nin de olduğu… Zaten sorunun can alıcı noktası burasıydı!
CHP ve HDP’nin vekil sayısı buna yetmiyordu! MHP de “Dışarıdan destek vermem” diyordu! Peki o zaman ne olacaktı? Bizi nereye sürüklemek istiyorlardı? Amaç neydi?
Koalisyon görüşmeleri sürerken aba altından gösterilen SOPA neydi? Ve bunu kaç kişi görüyordu?

Soruyu şöyle soralım… Tayyip Erdoğan’ı kim ya da kimler istemiyordu?
istanbul sermayesi, Merkez Medya, Malum Yapı, Sorosgiller kısaca FAiZ DÜZENiNiDEN kazanan ve böylece ülkeleri kontrol etmek isteyen BARONLAR!
içinde milliyetçisi de, cemaatçisi de, sol’cusu da, sağ’cısı da vardı…
Bakın! Bütün partiler içinde ayrı ve farklı olan tek isim Erdoğan’dı! ideolojik olarak değil siyasi olarak söylüyorum. Bir isim Erdoğan gibi muhafazakar olabilir. Hatta AK Partili olabilir! Ama bu Erdoğan’ın çizgisini onayladığı anlamına gelmez! CHP ve MHP’de bu çizgiye karşı çok ama çok isim vardı! HDP de hesaba dahildi!

Cumhurbaşkanlığı seçimleri için CHP ile MHP’yi birleştiren akıl, hesaba HDP’yi de kattı! Avrupa-ABD hattında buna destek veren önemli figürler var. Ekmeleddin Bey’i ne CHP’liler ne de MHP’liler biliyordu! Ama ÇATI ADAY oluverdi. Bu isme kim karar verdiyse şimdi de kafasında KOALiSYON var! istedikleri ve arzuladıkları AK PARTi ile diğerleri arasında…

Kemal Derviş Bey ile AK Parti'li, CHP'li ve MHP'li çok isim dost! SiYASETEN ideolojik olarak dost! Zaten bizlerin görmediği bir koalisyon var! Erdoğan BEŞTEPE’ye de gitse bunu değiştirmenin zorunluluğunu biliyor! Hedefi bu! Ama 40 yıllık EKONOMiK REJiMi değiştirmek hiç kolay değil.

Bu ülkede her şey değişir paranın kontrolünü elinde tutanlar değişmezdi! Böyle inanıyorlardı. Erdoğan buna karşı! Sahip olduğun evin aidatını, vergisini, boyasını, badanasını, tamiratını sen yapıyorsun ama hiç tanımadığın biri gelip KiRAYI topluyordu! Bizim durumumuz buydu!

SAVAŞIN ADI DA BU!
Yakında göreceksiniz alevlenecek!
Erken seçim şıkkı masaya geldiğinde büyük kırılmalar olacak!
Şunu bir düşünün!
MHP iktidara gelmeyeceğini bildiği halde neden ERKEN SEÇiM istiyor! Ve ara sıra diğerleri düşük tonla da olsa niçin bunu dillendiriyorlar!
Milletin 7 Haziran’da verdiği OY’dan neden mutlu değiller! Hani AK parti TEK PARTi olmaktan çıktığında sorun kalmayacaktı! Hatırlayın bu sözleri!
Konu Ak parti değil! ERDOĞAN!
Sınırlamak ve kontrol etmek istiyorlar! Erdoğan da buna asla ve kat’a razı gelmediği için malum BLOK su kaynatıyor!
Olay bu! yakında göreceğiz…
Ha unutmadan… Kılıçdaroğlu, Başbakan Davutoğlu ile yaptığı görüşmeye niçin son anda danışmanını ilave etme zorunluluğu duydu! Düşünün bakalım...

NOT: Garip bir olay… George Soros'un 28 yaşındaki oğlu Gregory J. Soros, 7 Temmuz’da tatil için New York Hampstoms’a gitti. Satisfactory adlı süper lüks sürat teknesiyle denize açılan Gregory, direksiyonun kilitlenmesi sonucu dev bir kayaya çarptı. Ağır yaralanan Gregory’nin bilincinin kapalı olduğu ve hala hastanede tedavide olduğu açıklandı. Hem kaza haberi hem sağlık durumuyla ilgili bilgiler çok sonra ortaya çıktı! Acaba bu kaza değil miydi? SOROS’un düşmanları olduğu gibi kendisini sevmeyen de çoktu!"