bugün
- arkadaşlar biri var21
- anın görüntüsü19
- erkeğe ne hediye alınır32
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri14
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi9
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır9
- nickli başlık açanlar çaylak yapılacaktır9
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması12
- kanınıza rengini verir misiniz15
- uzağı göremeyen insan18
- türkiyede çok abartılan arabalar22
- icardi190516
- icardi1905 silik olsun kampanyası35
- icardiyi tokat manyağı yapmak9
- futbolcu ismiyle nick almak12
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak19
- evlilik12
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım29
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi13
- ideal duş alma sıklığı12
- integralin müfredettan kaldırılması15
- patiswiss9
- artificialintelligence11
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı18
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı51
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz14
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olsun19
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- kent lokantası niye bedava değil demek9
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- istanbul suriyenin başkentidir12
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- aristoteles'in orta yolu10
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
entry'ler (639)
Erkek için tercih sebebi değildir, demeye gerek yok herhalde. Bunu bilmeyen bir kadın da yoktur herhalde.
Kadının tecrübesizi, erkeğin tecrübelisi makbuldür ve bu gerçek “kindini givinmiyir” goygoyuyla veya feminist politik doğruculuğuyla hiçbir zaman yadsınamayacak.
Kadının tecrübesizi, erkeğin tecrübelisi makbuldür ve bu gerçek “kindini givinmiyir” goygoyuyla veya feminist politik doğruculuğuyla hiçbir zaman yadsınamayacak.
“bürokratik oligarşi” goygoyunun siyasete fazla alet edilmesi bürokrasinin önemini unutturmak bir yana, baya ‘vurun abalıya’ hali doğurdu.
Devletinin kurumsallığının ve bir ülkenin modernliğinin en belirgin ölçüsüdür bürokrasi. Savunma bürokrasi ise istisnasız her modern toplumda en katı, en keskin ve iç işleyişi siyasi/politik etkilerden en uzak tutulması gereken yerdir. Keza, hariciye bürokrasisi de bir diğeridir.
Dünyanın her (kaliteli) ordusu, kendi iç teamülleriyle devinerek gelişir. Marshallık (mareşal) geleneği ve savunma doktrinleri de böyle doğar ve bunun olması en az birkaç yüzyıl sürer. Doktriner anlamda dünyada, avusturya-almanya, türk, rus, ingiliz ve son dönemlerde amerikan doktrinleri dışında ciddi bir savunma geleneği sayamazsınız. Doktrin dışı bir napolyon dehası dışında fransız doktrini varsayılmaz ve bir ekol olarak görülmez mesela.
Türkiye’de bu durum hallaç pamuğuna döndüğü için zaten çok ciddi problemler ortaya çıktı. Bir de böyle bir şeyin olması (ne yazık ki, mevcut şartlarda imkansız diyemiyoruz) türk ekolünün musalla taşına yatırılması demek olur.
Devletinin kurumsallığının ve bir ülkenin modernliğinin en belirgin ölçüsüdür bürokrasi. Savunma bürokrasi ise istisnasız her modern toplumda en katı, en keskin ve iç işleyişi siyasi/politik etkilerden en uzak tutulması gereken yerdir. Keza, hariciye bürokrasisi de bir diğeridir.
Dünyanın her (kaliteli) ordusu, kendi iç teamülleriyle devinerek gelişir. Marshallık (mareşal) geleneği ve savunma doktrinleri de böyle doğar ve bunun olması en az birkaç yüzyıl sürer. Doktriner anlamda dünyada, avusturya-almanya, türk, rus, ingiliz ve son dönemlerde amerikan doktrinleri dışında ciddi bir savunma geleneği sayamazsınız. Doktrin dışı bir napolyon dehası dışında fransız doktrini varsayılmaz ve bir ekol olarak görülmez mesela.
Türkiye’de bu durum hallaç pamuğuna döndüğü için zaten çok ciddi problemler ortaya çıktı. Bir de böyle bir şeyin olması (ne yazık ki, mevcut şartlarda imkansız diyemiyoruz) türk ekolünün musalla taşına yatırılması demek olur.
gukesh dommaraju’nun hesapları alt üst ettiği bir turnuva oluyor. Şu an nepoyla liderliği paylaşıyor.
Bir diğer sürprizse alireza’nın darmadağın olmasıydı. Önceki gün hakemle ayakkabı polemiği, dün babasının salondan zorla çıkartılması, derken şirazesi iyice kaymış gözüküyor. iddiası iyice azalmış bu gergin haliyle de turnuvada kalan maçlarında kendiyle oynayacaklar için tam bir serseri mayına dönüştü. Turnuvanın gidişatını etkileyebilir.
Nepo her adaylarda olduğu gibi hedefe dönük, henüz mağlubiyeti yok. nakamura ‘pek umurumda değil’ ayaklarında ama bir yandan ‘istemem yan cebime koy’ çabası seziliyor.
Caruana, nakamura’ya kaybedince bir örselendi ama alireza maçıyla kendini topladı.
Pragnanandhaa hala ciddi bir favori, gukesh sürprizi olmasa onun yerine liderlik koltuğunda olacaktı.
Yani düğüm çözülmekten çok uzak ve son dört turda her şey olabilir, bu da turnuvayı baya kızıştıracak gibi.
Turnuvanın Bir diğer önemli yanıysa kazananın, son zamanlarda iyice kendini dağıtan mevcut dünya şampiyonu ding liren’in karşısında çıkacak olması. Unvanın magnus carlsen gibi bir bölüm sonu canavarının elinde olmaması, turnuvayı kazananın dünya şampiyonluğunu kazanma olasılığını oldukça arttırıyor.
Nepo’nun daha önce çok iyi gittiği maçlarda dahi magnus’a hiçbir üstünlük kuramaması, sonraki unvan maçlarında favoriyken ding liren’e şampiyonluğu hediye etmiş olması, kronik final loser’lığını içselleştirmesine sebep olmuş olabilir. Diğer yandan liren’de de unvanın yarattığı psikolojik baskıyı kaldıramama emareleri gözüküyor. bu nedenle liren-nepo finalini isteyen olduğunu pek zannetmiyorum.
Carlsen’in favorisi alireza’nın şansı yok ama pragnanandhaa’lı bir final satranç dünyasını hareketlendirecektir.
Nakamura gibi, sempatik ama turnuvalardan çok online’da olmayı seven birinin unvan kazanması nasıl olur, bilemiyorum. Caruana’nın ise sıkıcı olacağı çok belli.
Gukesh ise tam bir kapalı kutu. Son 4 turda soluğu kesilirse yarattığı heyecan unutulur gider. Kazanırsa liren karşısında ne yapar, o da belirsiz.
Ancak her halukarda liren’i şampiyon olarak görmeye devam etmek isteyen ailesi dışında kimse olduğunu zannetmiyorum.
Şahsen takdir etmekle birlikte nepo’dan hazzetmiyorum, finalde liren’e unvanını koruma fırsatı sunabilir. caruana’yı ve oyunlarını sıkıcı buluyorum. Gukesh’in son düzlüğe bu şekilde girebileceğine pek ihtimal vermiyorum ve unvanı alırsa ding liren gibi bir sürece girme ihtimalini yüksek görüyorum. Gönlüm pragnanandhaa’dan yana.
Bir diğer sürprizse alireza’nın darmadağın olmasıydı. Önceki gün hakemle ayakkabı polemiği, dün babasının salondan zorla çıkartılması, derken şirazesi iyice kaymış gözüküyor. iddiası iyice azalmış bu gergin haliyle de turnuvada kalan maçlarında kendiyle oynayacaklar için tam bir serseri mayına dönüştü. Turnuvanın gidişatını etkileyebilir.
Nepo her adaylarda olduğu gibi hedefe dönük, henüz mağlubiyeti yok. nakamura ‘pek umurumda değil’ ayaklarında ama bir yandan ‘istemem yan cebime koy’ çabası seziliyor.
Caruana, nakamura’ya kaybedince bir örselendi ama alireza maçıyla kendini topladı.
Pragnanandhaa hala ciddi bir favori, gukesh sürprizi olmasa onun yerine liderlik koltuğunda olacaktı.
Yani düğüm çözülmekten çok uzak ve son dört turda her şey olabilir, bu da turnuvayı baya kızıştıracak gibi.
Turnuvanın Bir diğer önemli yanıysa kazananın, son zamanlarda iyice kendini dağıtan mevcut dünya şampiyonu ding liren’in karşısında çıkacak olması. Unvanın magnus carlsen gibi bir bölüm sonu canavarının elinde olmaması, turnuvayı kazananın dünya şampiyonluğunu kazanma olasılığını oldukça arttırıyor.
Nepo’nun daha önce çok iyi gittiği maçlarda dahi magnus’a hiçbir üstünlük kuramaması, sonraki unvan maçlarında favoriyken ding liren’e şampiyonluğu hediye etmiş olması, kronik final loser’lığını içselleştirmesine sebep olmuş olabilir. Diğer yandan liren’de de unvanın yarattığı psikolojik baskıyı kaldıramama emareleri gözüküyor. bu nedenle liren-nepo finalini isteyen olduğunu pek zannetmiyorum.
Carlsen’in favorisi alireza’nın şansı yok ama pragnanandhaa’lı bir final satranç dünyasını hareketlendirecektir.
Nakamura gibi, sempatik ama turnuvalardan çok online’da olmayı seven birinin unvan kazanması nasıl olur, bilemiyorum. Caruana’nın ise sıkıcı olacağı çok belli.
Gukesh ise tam bir kapalı kutu. Son 4 turda soluğu kesilirse yarattığı heyecan unutulur gider. Kazanırsa liren karşısında ne yapar, o da belirsiz.
Ancak her halukarda liren’i şampiyon olarak görmeye devam etmek isteyen ailesi dışında kimse olduğunu zannetmiyorum.
Şahsen takdir etmekle birlikte nepo’dan hazzetmiyorum, finalde liren’e unvanını koruma fırsatı sunabilir. caruana’yı ve oyunlarını sıkıcı buluyorum. Gukesh’in son düzlüğe bu şekilde girebileceğine pek ihtimal vermiyorum ve unvanı alırsa ding liren gibi bir sürece girme ihtimalini yüksek görüyorum. Gönlüm pragnanandhaa’dan yana.
ironi kasmaya lüzum, baya ciddi ciddi böyle bir durum var avrupa tarihinde.
tamam da, hacı abi, sen sürekli donuza eklediğini insanların nick altında belirtmeyi huy edinmişsin. Sırf benim başlığımda bile (ki, benim sana karşı menfi bir tavır sergilemişliğim de olmadı hiç) üç farklı nickinden entry var.
Böylelikle Donuza eklemeyi kendinle özdeşleştiren bizzat sensin. En ufak bir şeyde, hatta konu senle ilgili değilken bile milletin girdiği bir entryden hareketle nick altında görüntü kirliliği yapıyorsun, reaksiyon alınca da olayı senin donuza eklemeni yedirememeye yoruyorsun.
Hem herkes hakkında konuşasın, hem de kimse sana söz söylemesin istiyorsun. sence var mı öyle bir dünya?
Böylelikle Donuza eklemeyi kendinle özdeşleştiren bizzat sensin. En ufak bir şeyde, hatta konu senle ilgili değilken bile milletin girdiği bir entryden hareketle nick altında görüntü kirliliği yapıyorsun, reaksiyon alınca da olayı senin donuza eklemeni yedirememeye yoruyorsun.
Hem herkes hakkında konuşasın, hem de kimse sana söz söylemesin istiyorsun. sence var mı öyle bir dünya?
Kardaş ben de senin entryden başkasını göremiyorum. Esrarengiz şeyler oluyor, yavaşça çıkalım başlıktan.
Ya o kadar kafa yormaya lüzum yok aslında. “nabıon” yazınca bile cevap verecekse veriyor. Kızın ilgisi varsa döner yoksa mesajla ilgisini çekmek diye bir şey yok zaten. O yüzden raad olun, derim.
Birçok ünlü markanın parfümü 6-7 farklı ton yelpazesinde gezinir ve bu aralıklarda günün sonunda birbirine benzer.
Yani örneğin versace’nin bir kokusunun benzerini/yakınını gidip hugo’dan, prada’dan, dior’dan vs illa bulursunuz. Bilinen moda markaları içinde aslında niş koku bulunmaz. En iyi ihtimalle bir marka biraz riske girerek farklı bir koku çıkartır, o yıl ödül alır veya çok talep görürse 1-2 yıl içerisinde diğerleri de yakın tonlarda kokuları piyasaya sürer.
Bu duruma istisna olarak şu ana kadar -türkiye’de- görebildiğim bir tek atkinson ve guerlain var.
Atkinson Niş koku mu? evet, diğerlerinin tamamından farklı ve bunu çok net belli ediyor ama şahsen bana hitap etmiyor.
Guerlain ise nişlik anlamında bambaşka bir dünya. Diğerleri parfümse bu başka bir şey. Kalıcılık konusunda çok ileri düzey değil (yine de ortalama üzeri) ama farklılık ve elegance açısından oldukça iyi. Özellikle encens mythique ve santal royal parfümleri çok çarpıcı.
Bir de bazı parfümlerinin şişe kapaklarının üzerinde örümcek arması var ki; kullanılan çiçek, ağaç özlerinin saflığı nedeniyle ciddi ciddi arıları vs çekmesine dair ilk dönemlerden kalma bir uyarı işaretiymiş. Satış stratejisi olarak magazinel bir hikaye mi, gerçek mi, bilemiyorum.
Ancak şu kesin ki, parfüm yapmayı biliyorlar.
Yani örneğin versace’nin bir kokusunun benzerini/yakınını gidip hugo’dan, prada’dan, dior’dan vs illa bulursunuz. Bilinen moda markaları içinde aslında niş koku bulunmaz. En iyi ihtimalle bir marka biraz riske girerek farklı bir koku çıkartır, o yıl ödül alır veya çok talep görürse 1-2 yıl içerisinde diğerleri de yakın tonlarda kokuları piyasaya sürer.
Bu duruma istisna olarak şu ana kadar -türkiye’de- görebildiğim bir tek atkinson ve guerlain var.
Atkinson Niş koku mu? evet, diğerlerinin tamamından farklı ve bunu çok net belli ediyor ama şahsen bana hitap etmiyor.
Guerlain ise nişlik anlamında bambaşka bir dünya. Diğerleri parfümse bu başka bir şey. Kalıcılık konusunda çok ileri düzey değil (yine de ortalama üzeri) ama farklılık ve elegance açısından oldukça iyi. Özellikle encens mythique ve santal royal parfümleri çok çarpıcı.
Bir de bazı parfümlerinin şişe kapaklarının üzerinde örümcek arması var ki; kullanılan çiçek, ağaç özlerinin saflığı nedeniyle ciddi ciddi arıları vs çekmesine dair ilk dönemlerden kalma bir uyarı işaretiymiş. Satış stratejisi olarak magazinel bir hikaye mi, gerçek mi, bilemiyorum.
Ancak şu kesin ki, parfüm yapmayı biliyorlar.
kedinin kendisinden değil de, kedi ve köpeklerle kurulan ilişkiden zerre haz etmiyorum. (bkz: #46957263)
bu konuda ileri gidenlerin ise biraz aklının kıt olduğunu düşünüyorum.
bu konuda ileri gidenlerin ise biraz aklının kıt olduğunu düşünüyorum.
olm yok böyle bir şey. Açılma, denilen şeyi unutun.
açılmanın doğasında itiraf vardır. Kızın karşısına çıkıp diyorsun ki, ben, senden bağımsız olarak sana karşı bazı duygular besliyorum, şu an artık bunu manipüle edemez hale gelmiş bulunuyorum, var kaderimi sen tayin et. Yüksek makamlarınıza arz olunur.
şimdi bu kız da senin için içten içe ölüp bitiyor olsa bile, şu altyapıyla mevzuya yaklaşımı nasıl şekillenir sence? Bi ilişkiye başlasan bile nasıl bir başlangıç olur?
bir de, güzel kardeşim, etkileşim süresince şöyle bir zihin yapısıyla yaklaştığınız bir kadın zaten sizin ondan hoşlandığınızı bilir. Hatta bu belli bir zamandır devam ediyorsa onun için merak konusu hoşlanıp hoşlanmadığınız değil, bununla ne yapacağınız, nasıl davrandığınızdır. Yani “ayy çok şaşırdım” diye bir şey yok. “Acaba fark etmedi mi?” Diye bir şey yok. Sadece, Siz ‘sizin için’ belirsiz olanın stresini kaldıramadığınız için ‘ne olacaksa olsun’ deyip bu yükten kurtulmak istiyorsunuz.
ilgini somutlaştırmak, bir yerlere davet etmek zaten başlı başına açılma yerine geçer. Reddedilirsen yoluna bakarsın. Olumlu sinyal alırsan devam edersin ve o ilan edilmeden bir yere varır.
açılmanın doğasında itiraf vardır. Kızın karşısına çıkıp diyorsun ki, ben, senden bağımsız olarak sana karşı bazı duygular besliyorum, şu an artık bunu manipüle edemez hale gelmiş bulunuyorum, var kaderimi sen tayin et. Yüksek makamlarınıza arz olunur.
şimdi bu kız da senin için içten içe ölüp bitiyor olsa bile, şu altyapıyla mevzuya yaklaşımı nasıl şekillenir sence? Bi ilişkiye başlasan bile nasıl bir başlangıç olur?
bir de, güzel kardeşim, etkileşim süresince şöyle bir zihin yapısıyla yaklaştığınız bir kadın zaten sizin ondan hoşlandığınızı bilir. Hatta bu belli bir zamandır devam ediyorsa onun için merak konusu hoşlanıp hoşlanmadığınız değil, bununla ne yapacağınız, nasıl davrandığınızdır. Yani “ayy çok şaşırdım” diye bir şey yok. “Acaba fark etmedi mi?” Diye bir şey yok. Sadece, Siz ‘sizin için’ belirsiz olanın stresini kaldıramadığınız için ‘ne olacaksa olsun’ deyip bu yükten kurtulmak istiyorsunuz.
ilgini somutlaştırmak, bir yerlere davet etmek zaten başlı başına açılma yerine geçer. Reddedilirsen yoluna bakarsın. Olumlu sinyal alırsan devam edersin ve o ilan edilmeden bir yere varır.
Her ne kadar sevişme gibi işteş ifade edilse de, her kadın iyi bilir ki, siken üstün taraftır.
(Zaten dile de, eyleyen ve maruz kalan olarak girmiştir.)
Tam da bu nedenle bir kadın kendinden daha üstün/yetkin görmediği bir erkekle seksi tiksindirici bulur.
Buyurgan, üstenci, kibirli kısaca dominant erkeğe ıslanmasının sebebi de budur.
(Zaten dile de, eyleyen ve maruz kalan olarak girmiştir.)
Tam da bu nedenle bir kadın kendinden daha üstün/yetkin görmediği bir erkekle seksi tiksindirici bulur.
Buyurgan, üstenci, kibirli kısaca dominant erkeğe ıslanmasının sebebi de budur.
sikişle biter.
fazla mükemmel = her dediğimi yapan, dirençsiz, beni kaybetmekten korkan, itaatkâr, omurgasız.
birçok ünlü ve zengin erkek, kadınlara çaba sarf etmeden ulaşabildiğinden ve işler iyi gitmediğinde bir diğerini rahatlıkla bulabildiğinden herhangi bir erkek kimliği inşa etme gereği duymuyor. Daha doğrusu böyle bir şeyin varlığından haberdar değiller. Taa ki, bir gün bir kadının hayatlarında sürekli olmasını istedikleri ana kadar.
işte o gün, kadını elde tutmak için girdikleri haller kadının kendisinden tiksinmesine sebep oluyor. Hatta öyle ki, kadın, onu bıraktığı anda başka kadınların kapacağını bilmesine rağmen bu mıymıntılığa ve sünepeliğe katlanamıyor.
Kaka abimiz de kadın bağlılığının ne denli şartlı bir şey olduğunu bu yaşta öğrenmiş oldu. Geçmiş olsun der, tez zamanda yeni tecrübesiyle sahalarda görmek isteriz.
birçok ünlü ve zengin erkek, kadınlara çaba sarf etmeden ulaşabildiğinden ve işler iyi gitmediğinde bir diğerini rahatlıkla bulabildiğinden herhangi bir erkek kimliği inşa etme gereği duymuyor. Daha doğrusu böyle bir şeyin varlığından haberdar değiller. Taa ki, bir gün bir kadının hayatlarında sürekli olmasını istedikleri ana kadar.
işte o gün, kadını elde tutmak için girdikleri haller kadının kendisinden tiksinmesine sebep oluyor. Hatta öyle ki, kadın, onu bıraktığı anda başka kadınların kapacağını bilmesine rağmen bu mıymıntılığa ve sünepeliğe katlanamıyor.
Kaka abimiz de kadın bağlılığının ne denli şartlı bir şey olduğunu bu yaşta öğrenmiş oldu. Geçmiş olsun der, tez zamanda yeni tecrübesiyle sahalarda görmek isteriz.
ben de yüksek mühendisim. Kıps.
Onun oradan geçmeyeceği dikiz aynaların sürtmesiyle bile anlaşılacak bir şey. kasıtlı yapıldığı gün gibi aşikar.
şu an icardi1905’in kadın-erkek ilişkilerine dair varsayımlarını tehdit ediyorsun. Biraz dikkat reca edicim.
o her kadının isteği. Bol şans…
sen de ne istediğini bilmiyorsun.
portatiftir.
Tam bir başarı hikayesi ve mükemmel bir girişim. Umarım ülkenin bütün şehirleri için önayak olurlar.
(bkz: #46958262)
(bkz: #46958262)